“Anlatacaklarım, bir sihirbazın maharetleri kadar ilgi - TopicsExpress



          

“Anlatacaklarım, bir sihirbazın maharetleri kadar ilgi çekici, seyircinin de bu sanatkârı alkışlaması kadar tuhaf bir durum” diyerek mektubuna başlayan Kıbrıs’tan rumuz “M.Y” iyi niyet kurban... “Bundan yaklaşık bir hafta önce bir şahıs geldi kapıma. Halimi hatırımı sorduktan sonra, samimi bir lisanla dedi ki: -İstanbul’da tanıdığınız var mı? -Tanıdığım yok ama, niçin sorduğunuzu öğrenebilir miyim? Gayet inandırıcı bir ifadeyle başladı konuşmaya: -Adana depreminde mağdur olmuş bir aileyle tanıştım. Öyle acınacak halleri vardı ki, insanlık namına onlara yardımcı olmak istedim. Herkes böyle mağdur bir aileye kucak açsa, yaralarımız daha kolay sarılır düşüncesindeydim. -Ne güzel bir düşünce... -Teşekkür ederim... Yanıma aldığım bu aileyi Kıbrıs’a getirdim. Şöyle birkaç günlüğüne olsun Kıbrıs gezisi onlara moral olur, dedim. -Ne güzel... -Birkaç gün burada gezdirdim ama, başıma gelecekleri nerden bileyim... En yakın arkadaşımın ihanetine uğradım... Şimdi, ben de beş parasız kaldığım gibi, onlara karşı da mahçup duruma düşeceğim. Moral bulsunlar diye getirdiğim Kıbrıs’ta perişan olacağız. Moralleri daha da bozulacak. Çünkü kaldığımız otelin parasını karşılayamıyorum. İşimi gücümü bırakıp bu adamı dinlemeye koyulmuştum... Neler anlatıyordu neler... Daha önce bir cafede işletmeci olarak işe girdiğini, ancak iş yerinin ahlak kurallarını kendi kişiliğine uygun bulmadığı için ayrıldığını söylüyordu... Tabii, burada kaldıkları sürece, otel paralarının biriktiğini, üstüne üstlük bu gezide birlikte getirdiği şahsın 4200 lira ve bazı değerli eşyalarını da alarak ortadan kaybolduğunu dile getirip, İstanbullu hemşehrisinden yardım isteyeceğini anlatıyordu... Dedim ki kendisine: -En iyisi konsolosluğa gidip durumunuzu anlatın. -Ah beyefendi, gittim gitmesine de elçilik görevlileri bu konuda yardımcı olamayacaklarını söylediler. Tabii bu arada, ikide bir Kıbrıs halkının bu derece ilgisiz olabileceğini tahmin etmediğini de söylüyordu... Bunun üzerine, iş dönüp dolaşıp benim yardım etmeme gelmişti. Onun bu düşüncesini ortadan silmeliydim. Belki de bu duygularla, bu şahsa ilk etapta 1000 lira verdim. Ardından, iyi niyet ve inandırıcılığı sebebiyle, toplam 3000 bin lira verdim. Buraya kadar her şey normaldi. Bu şahıs Türkiye’ye döndüğünde bu parayı bana gönderecekti. Hiç de endişe etmemiştim. Ne zaman ki, bir telefon konuşması yaptım. İşte o zaman acılı Adana kebabı yemiş gibi yandım... Bu nasıl bir insandı ki beni tatlı dil ve güler yüzle ikna ederek elimden o kadar parayı alabilmişti? O anki halimi anlatmam mümkün değil... “Ben ne yaptım?” diye kendi kendime sorduğumda, daha beter oldum... Çünkü verdiğim paranın 450 dolar kadarı, kendimin 10 ay boyunca yemeden içmeden biriktirdiğim paranın bir kısmı idi. Kalanı ise, işyerimin 3 günlük cirosuydu. Gerçi teminatım vardı ama, bu yaptığım düpedüz emanete hıyanetti. Buna mukabil, bu parayı nerede nasıl harcadığımı, akla mantığa uygun hale getirmeli, ona göre rapor vermeliydim. O sıkıntı ve şaşkınlıkla, bu parayı hayatta hiç gitmediğim eğlence ve gece kulüplerinde harcadığımı söyledim. Şu anda şiddetli bir fırtınada alabora olmuş harap ve bitap duruma düşmüş bir kaptan gibiyim. Tehlike henüz geçmiş değil. Eğer teminatlarım da beklediğim tarihte gelmez ise işte o zaman, gemiyi batırmak şöyle dursun, köpek balıklarına yem olmam işten bile değil. Hayat çok acımasızmış ve beklemelere tahammülü yokmuş. Eğer bu devirde hâlâ duygularınıza bağlanıp da, mantığınızı devreye alamadıysanız, hayatta kalmak imkânsızlaşıyor. İyi niyetimin sonucu, hem itibarımı, hem geleceğimi hem paramı kaybettim... VizyonDers Ekibi
Posted on: Fri, 30 Aug 2013 07:30:00 +0000

Trending Topics



Recently Viewed Topics




© 2015