"Size sesleniyorum Sayın Erdoğan! Suriye’de çakan - TopicsExpress



          

"Size sesleniyorum Sayın Erdoğan! Suriye’de çakan kıvılcımın ülkemizi de, bölgeyi de saracak bir yangına dönüşmesinden sorumlusunuz. Komşu ülkedeki gelişmeleri yanlış okumakla kalmadınız, sünnî ayaklara dayanan bir bölge gücü olma hayalleri ve fütuhat rüyalarıyla daha fazla kan akmasına, daha fazla acıya, daha fazla yıkıma yol açtınız. Bırakın Ortadoğu’yu, dünyaya hâkim olsanız değer miydi? Cevabınızı duyar gibiyim: “Suriyelileri korumak için, Suriye’ye özgürlük, demokrasi getirmek için, insanî amaçlarla yaptım.” Esad’a inandığım kadar size de inanıyorum. Daha fazla kan dökülsün, daha fazla insan ölsün, komşu Suriye yanıp yıkılsın, diyecek haliniz yoktu ya! İktidar hırsı, insanı sadece halka değil kendine karşı da yalan söylemeye iter. Her kötülüğün, her savaşın bir ama’sını buluverirsiniz. Bir an durun, vicdanınıza dönün, kendinize sorun, iki yılı aşkın süredir olup bitenlerin yalansız bir muhasebesini yapın. Esad diktatörlüğünü düşürmek için giriştiğiniz, desteklediğiniz hamleler sonucunda Suriye’nin geldiği noktaya, Türkiye’yi, hatta partinizi ve kendinizi getirdiğiniz noktaya bakın. Görün maddi manevi yıkım tablosunu, görün bir koyup yüz kaybettiğinizi. Bunca akıldâneniz varken bana düşmez ama yine de kavrayamadığınız bir gerçeği gözünüze sokmak isterim. Türkiye halkı, şu sizin millî irade dediğiniz yüzde 50 de dahil (öteki yüzde 50 neyin iradesiyse!), Suriye’ye müdahale de istemiyor, savaş da istemiyor, yabancı askerlerin ülkemiz topraklarında konuşlanmasını, ülkemizden geçip Suriyelileri öldürmesini de istemiyor. Sorun savaşa sürdüğünüz Ceylanpınarlılara, sorun sınırlarda kimyasal silah tehdidine maruz bıraktığınız insanlara, sorun bütün Türkiye’ye... Müslüman, hıristiyan, laik, sünnî, Alevî, sağcı, solcu, Türk, Kürt, Arap, vb., başka hiçbir konuda bu kadar geniş ve güçlü bir mütabakat olmamıştır. Türkiye hep bir ağızdan Suriye’de savaşa hayır diyor, duymuyor musunuz? Batılı güçlere, ABD’ye, müttefikiniz saydıklarınıza Suriye’ye karşı askeri güç kullanmaları için baskıda bulunurken, El Kaideci cihatçı teröristlere her türlü yardımı sağlarken, -ve en çok içimi acıtan, midemi en çok bulandıran- “muhalif güçler(!)” CİA ve benzeri emperyalist odaklara Şam’da nerelerin bombalanması gerektiğin İstanbul’da yapılan toplantılarda gammazlarken, lafını çok ettiğiniz ahlâki ve insanî değerleri nasıl unutuyorsunuz? Bırakın her şeyi bir yana; Obama’yı, AB’yi neredeyse taciz ederek zorladığınız dış müdahalenin Esad’ı daha da güçlendireceğinin ve Türkiye’yi sandığınızdan daha derin diplomatik, ekonomik, siyasal çıkmazlara sürükleyeceğinin farkında değil misiniz? 1 Eylül barış gününde, önünüzde hâlâ bir imkân var. Yanlıştan, bir devlet adamına yaraşır şekilde cesurca, namusluca dönmek. İnsanî yardımlar dışında (ki fazlasıyla yaptınız) savaşa bulaşmamak. Barış, özgürlük, Suriye halkı zerre kadar umurlarında olmayan, Esad’dan bile gaddar ve özgürlük düşmanı radikal İslamcı çetelerden desteğinizi açıkça çekmek. İnanın ve güvenin, halk tümüyle sizin yanınızda olacaktır. Korkmayın oyunuz düşer, iktidar elden gider diye; böyle cesur bir adım olsa olsa sizi güçlendirecektir." [Oya BAYDAR, T24 Yazarı]
Posted on: Sun, 01 Sep 2013 07:57:24 +0000

Trending Topics



Recently Viewed Topics




© 2015