28.09.2013 Tarihli 7.Yazım Tatilin Ardından-2 Sayın - TopicsExpress



          

28.09.2013 Tarihli 7.Yazım Tatilin Ardından-2 Sayın Büyüklerim ve Sevgili Gençler, Geçen yazımda belirttiğim üzere her toplumda farklı kültürler ve siyasal akımlar vardır ve bunların varlığı da halk yönetiminin en temel unsurlarından birkaçıdır fakat bunların birbirleriyle etkileşiminin nasıl olduğunu da sadece siyasal grupların liderleri belirlemez çünkü toplumun geçmişten getirdiği olumlu ve olumsuz yönleri vardır. Diyalog kuramama durumları ve “hep benim dediğim doğrudur” ifadeleri bize bugüne kadar fayda sağlamadığı gibi yarın için de getirisi olmayacaktır. Farklı yerel kültürleri almış olabiliriz fakat bizi birbirimize bağlayan unsurları görmeliyiz; bu topraklarda yaşayan insanlar birbirlerinden farklı değillerdir yeter ki önce iyi niyetli ve erdemli sonra bilgili olsunlar ve konuşabilsinler. Geçmişten beri insanoğlunun birçok sorunu var; bazıları çözülerek azaldı ama insanoğlunun hayatında değişim devam ettiği sürece de sorunları çeşitleri arttı ve günümüze kadar geldi. Özellikle tarihsel derinliğe inilmeden yakın geçmişten bakılan ve ait olduğu topluluğun, çizginin dışına bir an olsun çıkıp düşünmeden ve sırf yanıldığını görmemek için basmakalıp olmak insan yapısına uygun bir davranış değildir. Sorunlarımızı fiziksel kavga ederek değil; kafamızdaki usun kalemlere dökülmesiyle çözeriz. Düşünür boşuna dememiştir: “Dünyayı yöneten kağıt, kalem ve mürekkeptir” diye. İnsanların birbiriyle çarpışmasından ziyade fikirlerin çarpışması daha hayırlıdır ve bunun sonucunda da insanlık büyük değerlere sahip olmuştur. Bunlardan birkaçını söylemek gerekirse Thomas Paine’nin Sağduyu isimli kitabı Güneş Batmayan İmparatorluğa ayı gösteren eleştiri içerikli bir eserdir ve Birleşik Devletler’in Bağımsızlık Bildirgesi’nde de kitabın etkisi görülmüştür. Diğer taraftan Finlandiya burada önemli bir yer kaplıyor ve ayrıca değerlendirilmesi gereken bir ülke çünkü İsveç’e karşı verdikleri Kurtuluş Savaşı’nda önce yok olmaya yüz tutmuş kültürlerini yaratmışlardır ve en önce bir “Kültür İhtilali” olmuştur; opera binası, kütüphaneler ve Kalevala Destanı’nın yazılmasından sonra bir atılım yaşanmıştır. Bu yüzdendir ki kültür çok ama çok önemlidir ve küreselleşen dünyayla karşılıklı ilişkilerimizde sürekli alıcı olma durumundan çıkıp, büyük bir “Kültür İhracatı” yapmalıyız! Şimdi büyük resmin küçük parçalarına bakabiliriz. Günümüzde “şehirleşme”yle birlikte insanların davranışları hepimizin malumu ve birbirinden bihaber yaşayan toplulukların da birbirlerini anlaması, diyalog kurması mümkün değil ama iki oturak (bank) bunu giderebilir mi? Neden olmasın, tatildeyken apartmanımızın altına tam da bu bahsettiğimden koymuşlar; komşularımızın akşama doğru aşağı inip hep beraber sohbet etmesi hem sosyalleşmeye hem de farklı görüşlere karşı açık fikirliliği pekiştirmiş ve çevredeki apartmanların önündeki oturakların sayısı da daha tatilim bitmeden artmış durumdaydı. Tabi ki de durumdan memnun oldum; insanların eskinin sıcaklığını arayıp, karşılıklı fikir alışverişinde bulunması günümüzde az rastlanan bir olguyken bunun ilçemize yayılacak olmasını ümit ediyorum. Başkent’e geldiğimde ise Kızılay’daki kitapçıları dolaşırken İş Bankası’nın Kültür Yayınları’nda yaşlı avukat bir amcayla tanıştım; kendisi de iletişim ve diyalog eksikliğinden bahsederken farklı bir noktaya değindi: Müzik. Evet, müzik ama ilgisini merak ediyor olabilirsiniz ve o merakla arkasından çalışma odasına davet etti sonra da odasında Beethoven’dan Bach’a, Cemal Reşit Rey’e kadar yarım saat salon müziği dinletti. Sonunda Klasik Müzik Tarihi’ne yani Orta Çağ Kilise’sinden alarak günümüze getirdi ve özetle şu sonuca vardı: “Çok sesli korolarda kimin nerede, ne zaman ve ne tonda gireceği bellidir. Bu yüzden de korodakiler, sağından soluna arkasından önündekine kadar çoğu kişiden sorumludur ve uyarır.” Burada kimseye elitlik yapma derdinde değilim bu yüzden de yanlış anlaşılmak istemem fakat söylediklerini yorumlarsak zekayı geliştirme açısından demiyorum ki Avusturya’da yapılan bilimsel araştırmalar, Klasik Müzik dinlemeyle zeka gelişiminin bir ilişkisi olmadığını belirtmişlerdi zaten ama bu Avrupa’da Aydınlanma Devri’nde insanlara karşısındakini dinleme ve saygı duyma anlayışını da getirmiştir. Sonuç olarak evrende şu an Dünya’dan başka bir yerde hayat olmadığı için gidecek başka bir yerimiz yok; bir ve beraber yaşamak için siyasi kutuplaşmaların artmaması, çatışmaya dökülmemesi ve diyalog kapısının sürekli açık tutulması, başta bahsettiğim özellikleri taşıyan herkesin faydasınadır. Batı Felsefe’sinin kurucularından Platon da eserlerini boşuna “diyaloglar” şeklinde yazmamıştır. icon wink Tatilin Ardından 2 Saygı ve sevgilerimle. Küçüktarihadamı
Posted on: Sat, 28 Sep 2013 17:36:17 +0000

Trending Topics



Recently Viewed Topics




© 2015