(3312) -Hz. Ebu Hüreyye(radılayallahu anhâ) anlatıyor: - TopicsExpress



          

(3312) -Hz. Ebu Hüreyye(radılayallahu anhâ) anlatıyor: “Resûlullah (aleyhissalâtu vesselâm) buyurdular ki: “Sakın zanna yer vermeyin. Zira zan, sözlerin en yalanıdır. Tecessüs etmeyin, haber koklamayın, rekâbet etmeyin, hasedleşmeyin, birbirinize buğzetmeyin, birbirinize sırt çevirmeyin, ey Allah’ın kulları, Allah’ın emrettiği şekilde kardeş olun. Müslüman müslümanın kardeşidir. Ona ihanet etmez, zulmetmez, onu mahrum bırakmaz, onu tahkir etmez. Kişiye şer olarak, müslüman kardeşini tahkir etmesi yeterlidir. Her müslümanın malı, kanı ve ırzı diğer müslümanlara haramdır. Allah sizin sûretlerinize ve kalıblarınıza bakmaz, fakat kâlplerinizi ve amellerinize bakar. Takva şuradadır- eliyle göğsüne işaret etti-: Sakın ha! Birinizin satışı üzerine satış yapmayın. Ey Allah’ın kulları kardeş olun. Bir müslümanın kardeşine üç günden fazla küsmesi helâl olmaz.” Bazı âlimler bu hadisten hareketle: Ahkâmda içtihad ve reyle amelin yasak olduğunu söylemiştir. Ancak Nevevî, hadisin hiçbir sûrette, ahkâma müteâllik içtihada giren “zann”ı mevzubahis etmediğini kesin bir dille söyler. Kurtubî “şerî zannın iki cânibten birini gâlib kılmak olduğunu” söyler ve “Bu hadisten şer’î zannın inkârını istidlâl edenlere iltifat edilmez” der. Tecessüz: Dilimizde de olan bu kelime, casusların yaptığı gibi halkın haberini toplamak mânasına gelir. Tahassüs ise, bütün hislerle, beş duyu ile haber toplamak, âdeta havadan nem kaparcasına, koklayarak insanların girdisini çıktısını, kusurunu, ayıbını, söylentisini toplamaya çalışmaktır. İşte bu yasaktır. Âyette, Hz. Yakub, hayatlarından ümidini kesmediği Yusuf ve kardeşi için haber toplamalarını oğullarına emrederken: “İzhebü fetehassasü… Ey oğullarım, gidin Yusuf ve kardeşini arayın” (Yusuf: 87) der ve tahassüs kelimesini kullanır. Hased: Hadisin yasakladığı mezmum ahlâklardan biridir. Bunu Şârihler, “Bir şahsın, nimetin lâyık olan kimseden zevâlini temenni etmesi” diye târif ederler. Bu duygunun insanda fırtî olarak varlığı kabul edilir. Şu hâlde hadiste yasaklanan husus bu duyguyu taşımak değil, bu duygu mûcibinde amel etmek, bunun gerçekleşmesi için fiile geçmek, koşuşturmaktır. His hâlinde kalması zarar vermez. İstenen, onun frenlenmesidir. Ancak bu frenleme işinin tesadüfi değil, şuurlu ve iradi olması gerekir. Acz sebebiyle hasedin gereğini yapmayanla, gücü yettiği hâlde yapmayan farklıdır. Resûlullah’ın istediği bu ikinci kısımdır. bunda nefsi mücâhede var, bunda Allah rızâsı için, Resûlünün emrine uymak için ortaya konan bir gayret var. (İbrahim Canan, Kütüb-i Sitte, Akçağ Yay., Cilt 9, s. 327-327-329)
Posted on: Wed, 30 Oct 2013 19:36:38 +0000

Trending Topics



Recently Viewed Topics




© 2015