A After you: Senden sonra Allow me: Bana izin ver A lovely day, - TopicsExpress



          

A After you: Senden sonra Allow me: Bana izin ver A lovely day, isn’t it?: Hoş bir gün, (öyle) değil mi? Any thing else?: Başka bir şey var mı? Any day will do: Herhangi bir gün bana uğra Are you kidding?: Şaka mı yapıyorsun? Kafa mı buluyorsun? Are you sure?: Emin misin? As for me: Bence As soon as possible (A.S.A.P.): Mümkün olan en kısa sürede B Be careful!: Dikkatli ol! Be calm!: Sakin ol! Be patient!: Sabırlı ol! Be quiet!: Sessiz ol Bottoms up!: Şerefe! İçkiyi bir yudumda bitirmek. Fondip yapmak Bless you!: Çok yasa! By the way: Bu arada.. C Can I help you?: Yardım edebilir miyim? Can you repeat it?: Tekrar eder misin? Cheer up!: Neşelen Come on: Yapma, hadi ama Congratulations!: Tebrikler! Count me on, Count me in: Ben varım, beni de sayın. D Do l have to?: Yapmak zorunda mıyım? Do me a favor: Bana bir iyilik yap Do you understand?: Anladın mı? Don’t be so childish: Çocuk olma, çocuk gibi davranma Don’t be ridiculous: Komik olma Don’t be so modest: Alçak gönüllü olma Don’t keep the truth from me: Benden gerçekleri saklama Don’t let me down: Beni hayal kırıklığına uğratma Don’t move!: Kımıldama! Don’t worry: Endişelenme E Enjoy yourself!: Eğlenmene bak! Excuse me Sir: Affedersiniz efendim F Feel beter: Daha iyi hissetmek, daha iyi olmak Follow me: Beni takip et Forget it!: Unut onu, unut gitsin Forgive me: Beni affet For what?: Ne için? G Give me a hand!: Bana yardımcı ol, bana yardım et (şu işe bi el at). Good job!: İyi iş Good luck!: İyi şanslar Guess what?: Tahmin et ne (oldu)? H Have fun!: İyi eğlenceler veya eğlen He can’t take a joke: O şakadan anlamaz He doesn’t care about me: Beni umursamıyor He has a large income: Onun kazancı çok, iyi para kazanıyor He is collecting (saving) Money: Para biriktiriyor He is my age: O benim yaşımda He is just a child: O sadece bir çocuk He is totally exhausted: O tamamen bitmişti, tükenmişti He looks very healthy: O çok sağlıklı gözüküyor He paused for a reply: Cevap vermek için durdu He repaired his house: O onun evini tamir etti He suggested a picnic: Piknik yapmayı önerdi He was born in New York: O New York da doğdu Help yourself: Kendine yardım et Here’s a gift for you: Bu senin için bir hediye, işte hediyen! Here you are: İşte buyurun (alın), işte buradasın Hold on: Bekle How are things going?: İşler nasıl gidiyor? How do I look?: Nasıl görünüyorum? How’s it going?: Nasıl gidiyor? Ne var ne yok? How much?: Ne kadar How much does it cost?: O ne kadar tutuyor, maliyeti nedir? I I agree: Aynı fikirdeyim, sana katılıyorum I caught the last bus: Son otobüse yetiştim I can’t help it: Benim elimde olan bir şey değil. I could hardly speak: Zorlukla konuşabildim I decline!: Reddediyorum I don’t mean it: Onu demek istemedim, onu kasdetmedim. I dont understand: Anlamadım I doubt it: Ondan şüpheliyim, Ondan şüphe ederim. I have a suprise for you: Senin için bir sürprizim var I have no idea: Hiçbir fikrim yok I have something to tell you: Sana söyleyeceğim bir şey var I have the right to know: Bilmeye hakkım var I just made it!: Şimdi yaptım. I know all about it: Bütün ayrıntılarıyla biliyorum I know what I said: Ne dediğimi biliyorum I love you!: Seni seviyorum. I’ll arange everything: Herşeyi ayarlayacağım I’ll back soon: Çok yakın zamanda geri döneceğim I’ll be more careful: Daha dikkatli olacağım I’ll be right there: Hemen geliyorum I’ll have to try that: Bunu denemek zorundayım I’ll fix you up: Sizinle ilgileneceğim I’ll see to it: O işi hallederim ben. I’m afraid that I have to go: Korkarım gitmem gerekiyor I’m busy: Meşgulüm, yoğunum I’m full: Tokum. I’m his fan: Onun hayranıyım I’m home: Evdeyim I’m in a hurry!: Acelem var I’m lost: Kayboldum. I’m not sure I can do it: Yapabilir miyim emin değilim I’m on a diet: Diyetteyim I’m single: Bekârım I’m so sorry about this: Bunun için çok üzgünüm I’m sorry: Özür dilerim, üzgünüm I’m sure: Eminin I’m sure of it: Ondan eminim I’m very proud of you: Seninle gurur duyuyorum I need to do this: Bunu yapmaya ihtiyacım var I saw it with my own eyes: Kendi gözlerimle gördüm I see: Anlıyorum I quit!: İstifa ediyorum, bırakıyorum, vazgeçiyorum. I promise: Söz veririm I think so: Sanırım öyle In that case: Bu durumda Is it true or false?: Doğru mu yanlış mı? Is it yours?: Bu senin mi? It doesn’t make sense: Bunun bir anlamı yok It doesn’t matter: Fark etmez It really takes time: Bu gerçekten zaman alır It’s fort he best: Böylesi daha iyi It’s her field: En iyi o bilir, onun alanı It’s none of your business: Üstünüze vazife değil, sizi alakadar etmez, sizi ilgilendirmez It’s not a question of that: Mesele o değil It’s a good idea: BU iyi bir fikir It’s a long story: Uzun hikaye It’s just what I need: Bu tam da ihtiyacım olan şey It’s not a good idea: Bu iyi bir fikir değil It’s no use complaining: Şikayet etmenin anlamı yok It’s ok: Herşey tamam, herşey yolunda It’s on the tip of my tongue: Dilimin ucunda It’s too good to be ture: Gerçek olamayacak kadar iyi It’s up to you: Bu sana bağlı It’s very thoughtful of you: Çok düşüncelisin It’s your turne: Sen sıran It seems all right: Tamam gibi gözüküyor Freyja 19 May 2010 J Just a minute: Sadece 1 dakika izin ver Just wonderful!: Harika! K Keep in touch: Muhafaza et, irtibatı kesme, teması kesme Keep it up!: Aynen devam et! Keep your promise: Sözünü tut L Let me see: Bir bakayım Let’s go!: Hadi gidelim! Let’s not waste our time: Zamanımızı boşa harcamayalım M Make yourself at home: Kendini evdeymiş gibi hisset Me too: Ben de Mind your own business: Siz kendi işinize bakın! More or less: Aşağı yukarı Move out of my way!: Yolumdan çekil! My car needs washing: Arabamın yıkamaya ihtiyacı var My god!: Aman Tanrım My treat: Bu benden. N Neither you nor he is wrong: Ne sen hatalısın ne de o Never mind: Boş ver, zararı yok None of your business!: Seni ilgilendirmez No one knows: Kimse bilemez No problem!: Sorun yok No way!: Olamaz! Hiçbir şekilde, hiçbir yol, Not a sound was heard: Sessizlik hâkimdi, çıt yoktu Not bad: Kötü değil, fena değil Not yet: Henüz değil O Of course!: Tabiî ki S See you: Görüşürüz Shut up!: Kapa çeneni Slow down!: Yavaşla So do I: Bence de So it seems: Öyle görünüyor So long: Hoşça kal, oldukça uzun So much the beter: Daha iyi ya, Tam isabet! Sooner or later: Er ya da geç (eninde sonunda) So so: şöyle böyle, eh işte Stop making such a noise: Gürültü yapmayı kes Freyja 19 May 2010 T Take care!: Kendine iyi bak, dikkat et Take it easy: Rahatına bak, kafana takma, boşver Tell the truth: Doğruyu söyle Thank you: Teşekkür ederim Thank you for your advice: Önerin için teşekkür ederim Thank you for your effort: Çabanız için teşekkür ederim. That’s always the case: Her zaman öyledir. That’s all!: Hepsi bu, bu kadar. That’s all for now: Şimdilik bu kadar That’s neat: İlginç bir şey That’s the worst of it!: Bu olabileceğin en kötüsüdür. The road divides here: Yol burada ayrılıyor The whole world knows that: Bütün dünya bunu bilir They hurt: Onlar acıtır, bu incitir Things are getting beter: İşler iyiye gidiyor Time after time: Zaman zaman Time is money: Zaman paradır Time is running out: Zaman tükeniyor This way: Buradan ya da bu şekilde Time is up: Zaman doldu, süre bitti. To be careful!: Dikkatli olmak Try again: Tekrar dene W Watch out!: Dikkat et! What about you?: Peki ya sen, bu konuda senin fikrin ne, sen bu konuda ne düşünüyorsun? What a nice day (it is)!: Ne güzel bir gün! What a pity!: Ne yazık! What does it mean?: Bu ne anlama geliyor? What do you think?: Ne düşünüyorsun? What happened?: Ne oldu? What happened to you?: Sana ne oldu? What’s new?: Ne haber What’s the matter?: Ne var, ne oldu? What’s up?: Ne haber? What’s wrong with you?: Neyin var? What’s your trounle?: Senin derdin ne? Who’s calling?: Kim arıyor, kim çağırıyor Who tall you that?: Bunu sana kim dedi? Would you like some help?: Yardım ister misin? Why not?: Neden olmasın Y Yes, I suppose so: Evet, galiba öyle You are a chicken: Sen bir ödleksin You are just in time: Tam zamanında geldin You are really killing me: Beni gerçekten öldürüyorsun You can get what you want: Ne istersen alabilirsin You did right: Doğru yaptın You have got a point there: İyi bir noktaya değindin You here that?: Duydun mu? You owe me one: Bana borçlusun You’re welcome: Birşey değil You set me up!: Bana tezgâh kurdun!
Posted on: Tue, 13 Aug 2013 19:52:55 +0000

Trending Topics



:30px;">
Jesus nααo tem um MSN ou Facebook ~ Mαs ele estα online todo
Great night at Amistad Christiana!!! We need a governor whos
Tigger was on the ACC at risk list in September.His picture
Sam Owen and her 15 year old son, Ross, are taking on the most
ONE HOUR YEAST ROLLS 1 cup of warm water 1/4 cup sugar
Michael Kors Womens MK5493 Brown Stainless Steel Analog Quartz
Ahhhhh.,,,,,its snowing - again - here in Sangerville! Yesterday
All over Dubai, crazy projects that were Under Construction are
ULTIMATE FACEBOOK GROUPS AUTO POSTER NEW VERSION WITH BETTER

Recently Viewed Topics




© 2015