ABD nerede? Yok. Haritadaki yerini sormuyorum… Çatladı - TopicsExpress



          

ABD nerede? Yok. Haritadaki yerini sormuyorum… Çatladı mı, dağıldı mı? Yok canım, aynı secdeye baş koyuyorlar, sulh olurlar… Şeklinde… Ve ötesinde… AKP-Cemaat koalisyonunun ahvalini tartışıyoruz ya… Tamam… Bu bi’iktidar kavgası: Cemaat iktidardan daha fazla pay almak istiyor… Eyvallah… AKP, Camaat’in fazla ileri ve “derin”e gittiğini görmenin telaşıyla kazık fren yapıyor… Eyvallah… MİT krizi… Başbakan’ı tutuklanması planının da içeren “sivil darbe” teşebbüsü, vesaire… Erdoğan’ın kafasını attırdı… Önlem almaya başladı… Eyvallah… Kürt meselesinde farklı düşünüyorlar… İsrail, Suriye filan olaylarındaki limonilik zaten malûm Eyvallah… Dershane asla sadece dershane değil… İki taraf için de… Eyvallah… RT Erdoğan, Birinci Cumhuriyet’in defterini dürdüğüne inanıyor… Özgüven patlamasıyla “1920 Meclisi”dönemine vurgu yapmaya başladı… ‘Yeni Türkiye’yi kurmaktan sıkça söz ediyor olması filan ziyadesiyle manidar… Ki, yeni dönem yeni ittifaklar… Liberaller gibi Cemaat’ten de kurtulma arzusu, vesaire… Buna da eyvallah… Erdoğan’ın hedefi: AKP’nin gücünü görme ve tabanının Cemaat gerilimi üzerinden konsolide etmek… Bütün bunlar ve… Erdoğan’ın ve Cemaat’in gelecek hesapları üzerine yapılan çeşitlemelere de tamam diyelim… de… Müsaadenizle ben başlığa dönüyorum: ABD nerede? Bu kavga ve restleşmenin neresinde Washington? Emre Uslu ve Mehmet Baransu epeydir vızıldayıp duruyor… İma ettikleri koleksiyonlarında “sekreter bakan ilişkisi” de var… Yolsuzluk dosyaları da… Ya da tersi: AKP’nin kasasındaki “Cemaat’i bitirme planı”… Böyle böyleyken, bu kavga niye ve neden şimdi? Ama illa ki o soru: ABD bu planın… Bu it dalaşının neresinde? Türkiye gibi ülkede bu sorunun tartışılmaması tuhaf değil mi? AKP BU GAZETECİLERİ NEDEN BESLİYOR? Hakkını teslim edeyim: Bu yazıyı, Türkiye Gazetesi Yazarı Yıldıray Oğur’a borçluyum. Merkez medya ‘merkez’e! (20 Ekim 2013) başlıklı fevkalade mühim yazısından feyz aldım… Gördüm ki yazarımız, medyada yaşanan tasfiyenin sırrını çözmüş… “Patronlar eski Türkiye’nin gazetecilerine neden maaş versin ki” minvalindeki savunması… Bi’ nevi gözümdeki perdeyi indirdi… Yıldıray Oğur’un tespitini tersten okudum: Patronlar… Ve PatronlarıRT Erdoğan… “Yeni Türkiye”nin gazetecilerini neden finanse ediyor? Gazeteci desen gazeteciye… Yazar desen yazara benzemeyen… Ortalıkta dolaşan bu nevzuhur medya elemanlarına kim, niye yürü ya kulum, dedi… De… Her taşın altında bunlar bitivermeye başladı? Oğur’un yazısındaki son derece realist tespitleri izleyerek, soruma cevap bulabileceğime kanaat getirdim… MOTİVASYONUNDAN SEN SUÇLUSUN! Y. Oğur, diyor ki: “Gazetelerin çoğu kâr etmiyor. Patronlar çeşitli motivasyonlarla o gazeteleri finanse ediyor.” Gel de şaşırma: Bunlar nasıl patron ki, kâr etmeyeceği işe para yatırıyor? Daha önemlisi: Patronları “o gazeteleri finanse” etmeye iten “çeşitli motivasyonlar” ne ola ki? Misal: “Bizim Çalık”tan atv’yi satın alan üç inşaat şirketini… 3. Havalimanı’nın ihalesinin sahipleri Limak, Kalyon Grup ve Kolin’in patronlarını hangi motivasyon harekete geçirmiş olabilir?.. Zira daha öne TMSF’nin el koyduğu Akşam Grubunu alacakken, “Medyaya girmekten vazgeçtik” açıklamasıyla çekilmişlerdi, bu müteşebbisler… Şimdi? İtiraf edeyim ki, patronu yoldan çıkarıp medya patronu yapan bu “çeşitli motivasyonlar”ın sırrını çözemedim… Bilen beri gelsin… Neyse, yazarımızın cümlelerini takibe devam: “Patronun bu motivasyonuyla, gazetecinin, köşe yazarının motivasyonu uyumluysa medya hep bağımsız, hep özgür.” Duanızı esirgemeyin: Basın özgürlüğü ve bağımsızlığı için… Patron ve gazetecinin motivasyonunu ortaklaştır ya rabbim! ARZIN MERKEZİ ANKARA Oğur’dan devam: “Artık Türkiye’nin merkezi değişti. Merkez medya da değişiyor. Patronların objektifleri 2010’dan beri Ankara’nın yeni patronuna çevrili.” Daha fazla açık sözlü olmasına hacet var mı: Değişen merkeze intibak sağlayan medya patronun gözü Ankara’nın yeni patronunda olmalı..ki… Atlamasın Başbakan’ın attığı manşeti… Yoksa yer, “Eyy medya” zılgıtını… Öyle ya… Sille tokat bakanına giren… Vekiline dümdüz giden, Başbakan’dan söz ediyoruz… Gözü morarmış “motive patron” haberine adını yazdırmak da var işin ucunda… Peki, uzatmıyorum… Oğur’un “Çıta şimdiden yükseldi. İyi gazetecilik yapan kazansın” temennisiyle bitiriyorum… Ama HAFTAYA BULUŞALIM: Yükselen çıtanın tepesinde oturanlardan Rasim O. Kütahyalı misalini laflayalım…. “Yeni Türkiye” medyasını timsallerinden Kütahyalı’nın başarı öyküsüne göz atalım… Bakalım patronları ROKütahyalı’yı neden finanse ediyormuş… ORAL ÇALIŞLAR, NAZLI ILICAK’IN KOLTUĞUNA YAKIŞTI İzleyenler bilir. CNN’deki ‘Dört Bir Taraf’ programının daimi dört yorumcusu var. Muhalefeti Altan Öymen ve Kadri Gürsel… İktidarı Nazlı Ilıcak ile Nagehan Alçı temsil eder... Bu ‘iki’li denge hep korunur: Muhalefet ya da iktidar eğilimindekinden biri gelmezse, aynı çizgiden misafir takviye edilir. Geçen Perşembe (21 Kasım 2013) de öyle olmuş… Olmuş, demem şundan: Evde değildim, izlemedim… Telefondaki “Gördün mü?” sorusu, müstehzi tınıyla gelince, meraklandım. İnternetten izledim… Evet sağ-‘sol’ dengesi yerindeydi… de… Ilıcak’ın koltuğunda Oral Çalışlar oturuyordu… ‘Dört bir taraf’ın şahitliğine hacet yoktu; Çalışlar zaten biliniyordu… Bu muzipliği kim yaptı, acep? derken… Kafama takıldı: Malûm; AKP-Cemaat koalisyonu çatladı, Nazlı Hanım Başbakan’ı eleştirmeye başladı… Belki üstü çizilmiştir ya da eli kulağındadır… da… Yerine Oral Çalışlar mı atanacak? TWEET ORDUSU… HAZIROL… YAZMAYAA… BAŞLA! Askeri vesayetten kurtulmanın… Sivil ve bi’ o kadar da demokratik düzene kavuşmanın bahtiyarlığını hissetmeniz… Ve o yolda AKP ile yürüyenlere şükranlarınızı sunmanız için buyurun: AKP Genel Merkezi Sosyal Medya Koordinatörü Burak Gültekin, bakanlık memurlarına doğrudan emir yazıları yazarak, sosyal medyada hangi konuların tartışılacağını ve hangi başlıkların destekleneceğini iletti: “Sayın Bakanlık Sosyal Medya Koordinatörümüz, Ekte gönderdiğim dosyada gündemde olan dershanelerle ilgili tweet’lik bilgi notu bulunmaktadır. Bu akşam saat 20.30’da Twitter’dan dershaneler konusu üzerine yoğunlaşacağız.”(Taraf, 19 Kasım 2013) Derhal!... PERWER POWER* DİZEL ŞivanPerwer, Barzani’nin peşine takılıp, Diyarbakır’a geldi. RT Erdoğan’a hayat öpücüğü verdi… Plan dahilinde. İşe yarar mı, bilmiyorum. Kürt aydınlanmasının Barzani ile imtihanının ilk sonucunu yerel seçimde göreceğiz. Lakin… Para pulun ötesinde ki, Barzani halletmiştir o kısmını… Şivan’ın AKP Perwerliğini tarihe… Daha doğrusu petrole yazdıracak naçizane önerim şu: Barzani’nin Yumurtalık boru hattına pompalayacağı ve “Bizim Çalık”ın rafineresinde işlenecek petrolden üretilecek dizele Şivan’ın adı verilsin: PerwerPower Dizel… Reklamda da atın çiftesine meftun arsız sıpa kullanılabilir… Metafor olaraktan… Misal, yani… *Power: Güç, kudret… AKP Genel Merkezi’nden teşkilat ve bakanlıklara gönderilen o tweet’lerden de mahrum kalmayın: “Dedem kanser olmuştu. Doktorlar hiç umut yok, eve götürün, bekleyin, demişti. Aklımıza geldi. Bir de hocamızın dershanesine götürelim dedik. İyi ki götürmüşüz. Dedem 10 yıldır yaşıyor. Hiç bir rahatsızlığı kalmadı.” “Dershaneler bir milletin atardamarlarıdır. Kapatırsanız millet ölür.” Kemal Atatürk. “Kuduz aşısını bulmamdaki tek destekçim hocamızın açtığı dershanelerdi” Pastör. “Eğer Hocamızın açtığı dershaneye gitmeseydim ampulü asla bulamazdım” Thomas Edison. AKP’nin ‘Gezi’ düşmanlığının arkasında, direnişçilerin orantısız zekâsına duyulan haset olabilir mi? evrensel.net/kose-yazisi/69905/abd-nerede.html#.UpXdaSdi3nk
Posted on: Wed, 27 Nov 2013 11:54:58 +0000

Trending Topics



Recently Viewed Topics




© 2015