Ahmet KEKEÇ Baba haklıymış, yaaa! Konu bir Kemal Tahir - TopicsExpress



          

Ahmet KEKEÇ Baba haklıymış, yaaa! Konu bir Kemal Tahir sever olarak beni de ilgilendirdiği için giriyorum topa... Niyetim hır çıkarmak ya da birilerini incitmek değil. O birileriyle ilgili düşüncelerimi, başka bağlamlarda yazıyorum zaten. Hakan Fidan meselesi tartışılıyor. Köşe tutan neredeyse herkes, kendi kavli ve kabulü çerçevesinde konuyla ilgili düşüncelerini yazdı. Çoğu, “öğretici” yazılardı... Bu satırların yazarı da, kendi görüngesinden meseleyi ele aldı, üç-beş bir şeyler söyledi. En son, Murat Belge’nin yazısı geldi. Belge’nin, kendisini dışarıda tutarak (daha doğrusu konunun cahiliymiş gibi yaparak ve arada ironik bir mesafe bırakarak), birtakım “hatıra” kırıntılarıyla MİT ve Hakan Fidan meselesine değineceğini biliyordum. Öyle yaptı. Hatıra kırıntılarını birtakım genel geçer laflarla çerçeveleyerek, o meselede de düşüncelerini yazmış oldu. Fakat, daha önemli bir şey yaptı. Konuyu Kemal Tahir’in bir romanı (“Büyük Mal”) üzerinden tartıştı. Hayır, Kemal Tahir’in romanından yola çıkarak yaptığı tespitleri değil, Kemal Tahir hakkında söylediklerini daha ilginç buldum. Hadi daha açık söyleyeyim: “Daha hakkaniyetli” buldum. İlgili bölümü iktibas edersem, konu daha iyi anlaşılır. Şöyle diyor Murat Belge: “Kemal Tahir’i ben romancı olarak fazla tutmam ama şüphesiz akıllı bir adamdı ve Türkiye’nin yakın tarihini iyi bilirdi. (...) Yazarın ulaşmak istediği nokta, MİT’in hiçbir yasaya, kayıda kuyuda sığmayan, mutlak iktidarıdır. ‘Egemen sınıfın egemenlik aracı olarak devlet.’ (....) Kemal Tahir bu yıllarında, ortodoks ve dogmatik Marksizm’le mücadele halindeydi. Türkiye’de olup bitenin, ‘Avrupa- merkezli’ bir teoriyle açıklanamayacağını kanıtlamaya çalışıyordu. (...) Burada tek ‘egemen’ vardır, o da devlettir. Devlet bir sınıf iktidarının aracı değildir burada. Avrupa’da öyle olabilir ama burada değildir. Çünkü burada zaten ‘sınıf’ı da istediği gibi devlet yapar. Kemal Tahir’in bu yaklaşımı ana çizgileriyle doğrudur. Buradan ATÜT’e, oradan ‘kerim devlet’ teorisine atlayınca işler karışır ama bu yakın geçmiş konusunda haklıdır.” Belge’nin söylediklerinde anahtar cümle şu: “Kemal Tahir, Türkiye’de olup bitenin, ‘Avrupa-merkezli’ bir teoriyle açıklanamayacağını kanıtlamaya çalışıyordu.” Meselenin “kerim devlet”boyutu tartışılır... Kemal Tahir “kerim devlet” fikriyatını ortaya atarak, Belge’nin de dediği gibi, işleri mi karıştırmıştır? Herhalde şunu söylemeye çalışıyordu rahmetli: (“Devlet Ana”yı bir de bu gözle okumak iktiza): “Toplumların hayatı ve tarihi (ahlak ve moral değerler olmaksızın) sadece ‘tarihi maddeciliğin’ kavramlarıyla açıklanamaz. Hele, Osmanlı tarihi gibi spesifik bir alanda, tek ve geçerli yordam bu olamaz.” (Nitekim, “Devlet Ana”dan sonra, Kemal Tahir’i sosyalizme ihanetle suçlayan aydınlar çıktı.) Belge’nin anahtar cümlesine gelince... Evet, tastamam öyleydi. Kemal Tahir’in, başlangıçta şaşırtıcı ve ilginç bulunan, tarihi maddeciliğin kavramlarıyla çeliştiği için de yargılanan toplum tezi basit bir karşılaştırmaya (akıl yürütmeye) dayanıyordu. Hilmi Yavuz’un sözcükleriyle söylersek, şunu demeye getiriyordu: “Tarih, sosyoloji, antropoloji bize Batı toplumlarının somut gerçekliklerinin Doğu toplumlarındakinden (bu arada Türk toplumununkinden) farklı gelişmeleri belirlediğini ortaya koyar.” O halde yapılması gereken şudur: “Somut”u (bilineni) teori yoluyla üretmekle yetinmeyerek, teoriyi somut yoluyla “yeniden üretmek”tir. Kemal Tahir’in yaptığı buydu. Bunu yaptığı için dışlandı, aşağılandı, “sol”un lanetine uğradı. Bugün, “baba haklıymış” diyoruz. Murat Belge’nin yazısını da, “baba haklıymış”yargısının teyidi olarak okudum ve sevdim
Posted on: Sat, 26 Oct 2013 11:02:36 +0000

Trending Topics



Recently Viewed Topics




© 2015