Allah Emredince Köy mezarlığında toplanmış, - TopicsExpress



          

Allah Emredince Köy mezarlığında toplanmış, birbirleriyle alçak sesle konuşan kalabalığa, küçümser nazarlarla baktı top sa­kallı adam. Sol omzuna astığı çantasına dokundu, sakalını çekiştirdi. Sabırsızlığını açığa vuruyordu her hareketiyle. Kırk yaşın biraz üzerinde gösteriyordu. Üzerindeki ceketin, boynuna asmış olduğu fotoğraf makinesini gizlememesi için çaba harcıyordu. Göbeğiyle zıt bir görüntü ve­ren kot pantolonu, bacaklarım öyle çok sıkmıştı ki, zorlukla giyilmiş intibaını veriyordu. Yüzünde, kendinden emin, çevreyi önemsemez ve müstehzi ifadeler vardı. Sabah sekizde köye gelmişti top sakallı, her şeyi ye­rinde izlemek için. Şimdi pişmandı bu kadar erken geldiği­ne. Yetkililerin gelmesi büyük ihtimalle gecikecekti. Boş boş beklemek- hem de bir mezarlıkta- oldukça can sıkıcıydı. Bu­raya kadar geldiğine göre çekip gidemezdi. Aslında gitme­sine giderdi, ama bu davranışıyla iyi bir gazetecinin davra­nışını sergilemiş olmazdı. Mesleği merak ve araştırmaya dayanıyordu. Köylüleri süzdü bir süre. Kaba saba giyimlerine, öl­çüsüz davranışlarına baktı tiksintiyle. Biz adam olmayız dedi içinden. Köylülerin arasından konuşulabilecek birini ya da birilerini tespit etmeye çalışıyordu. Yetkililer gelme­den önce bir ön bilgiye sahip olabilirdi. Aslında konu pek önemli değildi, ama gazete haber isterdi. Haber bulmak önemliydi. Gazete okuyucusu doymak bilmez bir tüketiciy­di. Haber yoksa onu üretmek, allayıp- pullamak ve öylece sunmak... Ljstalardan öyle öğrenmişti. Büyük bir mirasın, büyük bir birikimin üzerinde durduğunun bilincindeydi. Mesleğin duayenleri kimi zaman haber bulamayınca Diki­litaşı İstanbuldan Ankaraya taşımaya (!) karar vermişler, kimi zaman da Hocanın eşeği çalındığında, Hoca eşek çaldı türü haberlerle, toplumu bir yerlere angaje etmeye çalışmışlardı. Yanlış mı yapmışlardı? Tabii ki hayır. Eğitim­siz halk neyin kendisi için iyi olduğunun bilincinde değildi. Boş inançlar, yoz gelenekler, toplumun muasır medeniyet­ler seviyesine çıkmasını engelliyordu. Toplumun bunlardan kurtarılması için girişilecek her çaba kutsaldı. Göğsünü kabarttı top sakallı. Topluma karşı sorumlu­luğunu yerine getiren, aydın fikirli bir gazeteci olduğuna inanıyordu. Öyle ya bazen böyle sıradan birhaber için sa­bahın köründe kalkıp bir köy mezarlığında, tezek kokusuy­la baş başa kalma fedakarlığında bulunuyordu. Bazen basit bir olaydan yola çıkarak tansiyonu yükseltiyor, toplumu, yetkilileri ve her zaman yetki almaya hazır birilerini bir yer­lere kanalize ediyordu. Ajitatif söylemlerde, duygusal kompreslerde oldukça başarılıydı. Kendisini tanıyanlar korkuyla karışık bir saygıyla bakıyorlardı ona. Bu onu mut­lu ediyordu. Yaşlı bir köylüye takıldı bakışları. Altmış yaşlarında olmasına rağmen, köylünün başında ne kasket vardı ne de külah. Giyimi nispeten düzgündü. Kısa kesilmiş sakalı ve anlamlı bakışlarıyla ciddi bir portre çiziyordu. Yüzünde sı­radan bir köylünün ablak yüz ifadesi yoktu. Evet, neticede bir köylü diye düşündü gazeteci. Ama köylülerin de hep­si bir değildir herhalde. Onlar da yaşam tarzları ve dünya­ya bakışlarıyla farklı kategorilerde değerlendirilebilirler. Gerçi en üst sınıfları bile, ancak modern yaşamın kıyısına ulaşabiliyorlar, ama bu da idare eder. Bir de aslında önemli olan zihindeki değişimdir. Modern yaşam tarzına sahip tonla krro var metropollerde. Köylünün yanına yaklaştı gazeteci. Onu fark eden köylü, gayri ihtiyari toparlandı. - Merhaba! dedi gazeteci. - Ve aleyküm es-selam, diye karşılık verdi köylü, ağız alışkanlığıyla. Bir tereddüt anı yaşadı gazeteci, konuşup konuşma­ma konusunda. Kendini bildi bileli bu Arapça sözlerden hazzetmiyordu. Köylünün karşılığı ilk anda ona alay gibi gelmişti, ama göz ucuyla baktığında adamın da şaşkınlık ve tereddüt içinde olduğunu gördü. Neyse dedi içinden. Ben işime bakayım. Belki fay­dalı bir şeyler elde ederim. - Ölüyü tanır mıydınız? diye sordu gazeteci. Kıro: Cahil, görgüsüz, kaba. Hay Allah! Merhum mu demem gerekiyordu yoksa? -İkisini de çok iyi tanırdım, dedi köylü. -İkisini de mi?... İki kişi için mi otopsi yapılacak? -İki kişi için ya. Baba ile oğul birlikte iken Öldürüldüler. Bir dedektif pozu takındı gazeteci. Gözlerini hafifçe kıstı. Şüpheyle baktı köylüye. -Öldürüldüklerinden eminsin öyle mi? -Eminim, dedi köylü. Kışın sonlarıydı. Sisten dolayı göz gözü görmüyordu. Merhum, oğluyla beraber erkenden evden çıkmış. Zaten hep erken çıkardı. Silah seslerini duy­duğumda cesaret edip evden çıkamadım hemen. Köyden kimse çıkmamış. Öğleye doğru merhumun eşi gelip kaygı­larını anlatınca çıktım evden. Sis azalmıştı. Tarlaya vardı­ğımda merhum ve oğlu kanlar içinde yerde
Posted on: Sat, 02 Nov 2013 08:36:08 +0000

Trending Topics



Recently Viewed Topics




© 2015