Asayiş Genel Müdürlüğü’nün sitesinde şu haber yazıyor; uygun görülen sokak ve mahallelere yazılı ve sesli ihbar kutuları yerleştirilecektir. “Mahalle aralarına yerleştirilecek bu sistem sayesinde bir suç işlendiğinde, insanlar kimliğim tespit edilir mi endişesi yaşamadan ister yazılı olarak, isterse de sesli olarak bu kutulara ihbarda bulunabilecek.”mişşş. Sayın yetkililere birkaç sorum var: 1) İstihbarat işlemi biz vergi mükellefi vatandaşların vergileriyle masrafları karşılanan kolluk kuvvetlerinin işi değil mi? 2) Gördüğü tozlu arabaya “Beni Yıka.” yazan yurdum insanının o kutulara engin hayal gücünü kullanarak nasıl gayriciddi şeyler yazacağının farkında mısınız? 3) İhbar kutusu noktalarının belirli sokak ve mahallelere yerleştirileceğini söylemek orada yaşayan insanları potansiyel suçlu durumuna getirmez mi? 4) Bu uygulamanın yok olmaya yüz tutmuş geleneklerimizi, mahalle kültürünü, komşuluk ilişkilerini nasıl etkileyeceği hususunda sosyologlarla gerekli görüşmeleri yaptınız mı? 5) Muhbir vatandaş projesi daha önce darbe sonrası dönemlerde uygulandı. Günümüzde hangi olağan üstü hal var ki sizi bunu yeniden uygulamaya itti? Devletin elinde bu kadar takip imkânı varken yaşanan Uludere faciasının failleri henüz bulunamamışken nasıl böyle bir proje ortaya konulur aklım almıyor. Sizi bilmem, ama ben sürekli otoriterleşen devlet yapısından ve bu güvenlik politikalarından kaygılanıyorum. Masumiyet Karinesi der ki “Suçu ispatlanana kadar herkes suçsuzdur.” Son uygulamalardan sonra cümlede bir güncelleme yapılmasının daha doğru olacağını düşünüyorum. Masumiyet Karinesi v2.013: “Suçu ispatlanana kadar herkes potansiyel suçludur.” Ali Doğan
Posted on: Wed, 31 Jul 2013 13:34:27 +0000
Trending Topics
Recently Viewed Topics
© 2015