Atatürk içiyormuş! “Öcalan’ı paşa yapalım” diyen - TopicsExpress



          

Atatürk içiyormuş! “Öcalan’ı paşa yapalım” diyen Mümtazer Türköne, “T.C. İçki masasında kuruldu” demiş. Bu zihniyet, Kurtuluş Savaşı’nın Atatürk’ün değil, Meclis’in eseri olduğunu söyler. Bu iddialar karşısında İsmail Şefik Aydın bazı örnekler verir: Meclis’e ve Komutanlara kalsaydı Büyük Taarruz’un yapılması mümkün değildi. Çünkü Türk Ordusu’nun böyle bir taarruz yapabileceğine ne Meclis ne de Komutanların neredeyse tamamı inanmamaktaydılar! Büyük Taarruz’dan önce Komutanlarla yapılan toplantıda, Yakup Şevki Paşa, “Milletin varını yoğunu zar gibi atmanın tarihçe bir cinayet sayılacağını” söyler. Mustafa Kemal Paşa’nın, “Milletin varı yoğu bundan mı ibarettir Paşam?” sorusuna “Evet!” cevabını vermesi üzerine Mustafa Kemal Paşa, “O hâlde kesin sonucu bununla almak zorundayız” der! Kemalettin Sami Paşa, “Bizim geri teşkilâtımız düşmanı yirmi kilometreden fazla kovalayamaz” deyince Mustafa Kemal Paşa, “Demek düşmanı yirmi kilometre içinde yok etmek zorundayız” cevabını verir! İsmet Paşa da taarruza karşıdır! Ne var ki, Fevzi Paşa’nın, “Mademki, ordunun bana güveni yok, ben çekiliyorum” şantajı üzerine telâşa düşer ve “Efendim, bize fikrimizi sordunuz, söyledik. Yoksa hepimiz emrinizdeyiz” cevabını verir (“Çankaya”, s. 308)! Sakarya Savaşları sırasında, Ordunun Eskişehir’i boşaltarak çekilmesinin sorumlusu olarak gösterilen Mustafa Kemal Paşa’ya karşı, muhalefetin dalga dalga yükseldiği o zor günlerde, Falih Rıfkı Atay şu değerlendirmeyi yapar: “Felâkette idik. Tek sorumlu o idi. Acaba kurtulunca zafer şerefini ona verecek miydik” (“Çankaya”, s. 290)? Atay’ın belirttiğine göre, O’ndan kurtulmak isteyenlerin Zafer’den sonraki düşünceleri de şudur: “Ah! Bir kurşun; son Yunan kurşunu Mustafa Kemal’in göğsüne saplanamaz mıydı?” Falih Rıfkı, daha sonra insanın kalbini sızlatan şu tespiti yapar: “Doğu böyledir, dostlarım. Doğuda kin, kolayca hıyanete kadar götürür. O gün sapsarı kesilenler veya onların kinini güdenler, şimdi bile o günün hatırasını söndürmeye uğraşmakta değil midirler? Doğu kini, vicdanları saran bu kanser… Kanserlerin en habis soyu” (“Çankaya”, s. 315)! Yahya Kemal Beyatlı’nın Büyük Taarruz hakkındaki bir şiiri şu duygulu mısralarla sona erer: Şu kopan fırtına Türk Ordusudur Ya Rabbî! Senin uğrunda ölen Ordu budur ya Rabbî! Tâ ki, yükselsin ezanlarla müeyyed nâmın; Galip et, çünkü bu son Ordusudur İslâm’ın! Evet, bu topraklarda başı dik, haysiyetle ve şerefle yaşamayı bu büyük Dahi’nin âdeta sıfırdan var ettiği bu Ordu’ya ve gerçekleştirdiği Büyük Zafer’e borçluyuz. Pakistan Müslümanlarının büyük önderi Muhammed İkbal, Büyük Zafer’den önce, bir Kurban Bayramı namazında, Lahor şehrindeki Padişahî camisinde Türk Ordusu’nun başarısı için yaptığı duayı şu sözlerle bitirir: “Dua edelim kardeşlerim, Allah Ehli İslâm’ı Ehli Salib’e karşı asırlarca müdafaa eden Türk askerini muzaffer kılsın ve onların Başkumandanı Kaidi Azam (Büyük Kumandan) Mustafa Kemal Paşa’ya zafer nasip etsin. İslâm’ın Güneşi kararmasın. Yeniden doğarak arzımızın üstünde yükselsin!” Muhammed İkbal Atatürk’ü böyle yüceltirken, günümüzdeki Atatürk karşıtlarının ağzında hep “İstiklâl Harbi’nde yalnız Mustafa Kemal mi vardı?” sakızı çiğnenir durur! Hâlbuki Atatürk olmasaydı ne bu Ordu’nun kurulması, ne bu Zafer’in kazanılması; ne de bu coğrafyada, güçlü bir Türk varlığı söz konusu olabilirdi. Acaba Atatürk’e bunun için mi karşılar? Falih Rıfkı’nın belirttiğine göre, Zafer’den sonra Atatürk’e cephe alan Rauf Orbay, Atatürk öldükten sonra, Kuvay-ı Milliye devrinin Kâzım Karabekir, Refet Bele ve Ali Fuat Cebesoy gibi büyük tanınmışları ile bir toplantıda, şu dürüst değerlendirmeyi yapmıştır: ‘Hiç birimiz olmasaydık Kurtuluş Savaşını Atatürk gene başarırdı. Ama o olmasaydı hiçbirimiz onun yaptığını yapamazdık’ (“Çankaya”, s. 64)! Rauf Orbay’ın bu dürüst ve vakur değerlendirmesinden sonra söyleyecek bir şey kalıyor mu? Başyazarımız Sayın Bayraktar’ın söylediği gibi, kimsenin içkisini savunacak değiliz. Amma, gıybetin de bir sınırı var, Türkiye’de bu sınır çoktan aşıldı, ihanete dayandı. Teröristle oturmuş masa başında ülkeyi eyaletlere bölenler bu vatanı kurtaran ve bu devleti kurtaranı “içki içiyordu” diyerek kendilerini savunuyor. Tamam, Atatürk içiyordu. O, Allah’la onun arasında. Onun içtiğini bile bile Akif’inden Fevzi Çakmağı’na kadar cümlesi gittiler onun emrine girdiler, niye? Rauf Orbay, “Hiçbirimiz olmasaydık Kurtuluş Savaşını Atatürk gene başarırdı. Ama o olmasaydı birimiz onun yaptığını yapamazdık” diye boşuna mı söyledi. O, sıfırdan bir Türkiye kurdu. Siz onun yaptıklarını sata sata ve kul hakkı yiye yiye Türkiye’yi tarihten siliyor, üstelik, “AB Kanunları Türkiye Cumhuriyeti Meclisi’nin kanunlarından üstündür” diyerek Atatürk’ün kovduğu Haçlıların emrine girmiş bulunuyorsunuz. Atatürk Türk kadınının başını açmış. Siz başla kalmadınız, zinayı serbest bıraktınız.
Posted on: Thu, 19 Sep 2013 05:27:15 +0000

Trending Topics



Recently Viewed Topics




© 2015