Bir Selma Kara Şengören Yazısı Farkındalığın - TopicsExpress



          

Bir Selma Kara Şengören Yazısı Farkındalığın ışığını görmek.. Yaşamanın farkındalığında, her günün mavi perdesinden yüzünü gösteren Güneş’in ışıklarıyla uyanmak ne güzeldir. Gözlerimizi açtığımızda bugün de yaşıyorum, hayattayım düşüncesiyle, kendimizce keyfin tatlı sinsi gülümsemesinde günü karşılamak hayatın değişik görünmeyen tatlarından biri.. Her insan, üstü kayalarla, topraklarla ve çiçeklerle kaplı ayrı bir Dünyadır. O Dünyanın rüzgarında, yağmurunda, toprağında çekilen acılar ve bazen tomurcuklanıp açan çiçeklerin renklerinde, kokularında, bazen de dalından kopmuş yaprakların vedasında kimbilir ne hüzünler? ne anılar saklıdır. Bilinenler var birde sandık kokusunda gizlenenler.. - Hayat bir köprü, - Hayat yaşanmamış iklimlerde yaşanacak bilinmeyenlerin sonsuzluğu, - Hayat eski ile yeninin harmanlandığı başak yığını.. - Hayat tekrarı olmayan çile yüklü kervan.. ve evet, hayat bir sahne....... - hayat bir sahne, rolünü iyi oynayan alkışlanıyor.! İnsanları katıksız, olumlu-olumsuz tüm yönleriyle karşılık beklemeden ve yakamozların pırıltısında güçlükleri biraz unutarak, nar çiçeği kırmızısında sevebilmek. Bazen de karşımızdaki kişilerin mutlu olması adına, kendimizden ödün vererek, prensiplerimizi yıkarak ördüğümüz duvarların enkazında sıkışıp yok olmak….sonuç mu? yaşatanlar ve yaşayanlar bilir … Hepimizin hayat çizgisinin karelerinde dışa yansıyan ve yansımayanlar vardır. Bilinmezliklerin içinde iç hesaplaşmaların verdiği kavgada duygular ölümle dans eder gibi yön değiştirirler. Hayatın mutlu an’larının gamzesindeki noktalara dokunduğumuzda mutlululuğun telvesi tadında uzaklara dalarız.O andaki hatıralarda dolaşma keyfinin demi tarif edilemez. Düşünce yumağında anı’lardaki an’lar sarıldıkça sarılır..Ya yaşanan acılar? ya üzüntülerin kor damlalarındaki çaresiz an’lar? Kimbilir kaç kez ağrıların çiğleri kalbimizi delercesine üşüttü? kimbilir kaç gün gecenin bir yerinde fırlayarak yatağımızdan ateşler içinde kalktık.Bu manevi üzüntülerin kırıntılarında olmayacağını bile bile umut denizine kimbilir kaç kez yelken açtık? Kimseye anlatamadığımız dertlerimizin düşüncelerini duygu okyanusuna bırakıp acaba hangi taraftan yüzersem kurturulum veya nasıl fırtına gelecek de nerelere sürükleneceğim...işte o kördüğümde alfabemizdeki tüm harfleri sıraya dizeriz sabır dalgalarıyla başbaşa kalarak çaresizliğin çaresizliğinde örümcek ağına takılmışcasına yapışkan zamana takılırız. Düşündükçe aynı noktaya geri döneriz. .......ve benliğimizde iz bırakan yaşanmışlığın mavi-siyahlığında kaybolma hissi...sonbaharın sarı hüznüyle uyuyan sarmaşıkları kim uyandırabilmiş ki? Maddiyat olarak, para bugün vardır yarın yoktur, bir anda konumumuz maddi olarak en iyi durumdadır, her şeyi iyi yaşarsınız ancak gün gelir bilerek-bilmeyerek yapılan hataların veya bulunduğumuz ortamın şartlarına göre bir lokma ekmek yiyecek paramız kalmaz. Maddiyat her konuda ölçüt değildir.İyilik ve maddi olarak yardım yaptıysanız bıçak saplarcasına fedakarlık ve iyiliğin faturasını çıkarmayınız.Yapılan iyilik ve yardımlar gönülden ve gizli olduğu müddetce kutsaldır.İyilik ve yardım söylendiğinde, kişinin başına kakıldığında hiçbir anlamı kalmaz.Para her ne kadar birçok kapıyı açar diyorlarsa da, para olmadığında, özümüzde kalan maneviyatın zenginliği kadar değerli değildir. Vefa benim için kutsaldır, tıpkı annenin evladını doğurup yetiştirdiği ve baktığı gibi… Kişi ne olursa olsun ne yaparsa yapsın şayet o kişiden ufacık da olsa iyilik görüldüyse, affedilmese ve bazı yaşananlar bağışlanmasa bile insani görevlerimizi mümkün olduğunca yapma gayretinde olmalıyız..bu yapılabilmeli.Karşımızdaki kişi/kişiler hasta olduğunda veya kötü duruma düştüğünde, olumsuzluğun içinde kıvrandığında yardımına yine içimiz acısa da, ateşten gömlek giyip koşmalıyız. Ama her insan öyle değil işte, yapabildikleri kadar üzüntüleri karşındakine verebiliyorlar, anlamamazlıkta ısrar edip olumlu bir hareket gösterip sizden bin kez yine uzaklaşabiliyorlar. Sevgi/sevmek/sevilmek içtikçe hazzı azalmayan, tükenmeyen bir pınar gibidir..…..Anlamak-anlatabilmek-anlaşılabilmek ve güvenmek bu bütünlük sağlandığında oluşan sevgi ve saygı çemberi sonsuzdur.Bir söz okumuştum; ” İnsanlar sevmekten önce anlaşılmak istiyordu belki de”..evet, bu düşünceye kesinlikle katılıyorum.Anlaşılmak sevmekten önce gelir, her işin başı sağlık dercesine, adaletli anlaşılma duygusunun gelişmesi her şeyden önemlidir.Karşımızdaki kişi/kişileri anladığımız zaman tartışmalar, çözümsüzlükler yaşanmayacaktır.Ayrılıklar olmayacaktır. “Anlama” kavramı olmayınca kişi itham altında kalabiliyor, yapmadığı olayları söylemediği sözleri “yapılmıştır” kesin hükmü ile kişilikler idam edilebiliyor. Önyargıdan uzaklaşıp kişileri gerçeklerin tüm çıplaklığı ile ölçüp tartmak ve anlamak gerekir, sonra kişisel yorumumuzu yapmalıyız. Karşımızdaki kişi/kişileri her yönüyle tanıdığımızda oluşturduğumuz kişilik portresi ile özgün görüşlerimiz doğrultusunda hareket etmeliyiz.Tanımadan, bilmeden, duygu-düşüncelerin amacını öğrenmeden kişi hakkında söyleyeceğimiz her söz ve verdiğimiz kararlar yanlış adım atmamıza neden olur. İzin verin, karşınızdaki kişinin özgürlüğüne, kişinin hayallerine izin verin, bırakın yaşantısının okyanuslarında yüzsün, arkadaşlarıyla dostları ve sevdikleri ile olmalarına izin verin, kısıtlamalar yalanlara neden olur.Yasaklar her zaman yapılması için sanki ısrarlı bir dürtüdür. Karşımızdaki kişilere gerektiği sınırda özgürlüğü tanımazsak yalan sözler ve olaylarla karşı karşıya geliriz. Çünkü, kişi yaşanmak istenilen bazı olumlu olayları öne sürse de, izin verilmemiştir, hoş karşılamayacaktır ve ne söylense yanlış anlaşılacaktır, işte isteyerek veya istemeyerek de olsa bu durumda yalan devreye girer. Üzücü ve yanlış olmasına rağmen kişiler zorla yalancılığa sevk edilir.Karşınızdaki kişiye güvenin, güven sevgi ve saygıyı beraberinde yaşatır.Şüpheci olmayın.Şüphe ve güvensizliğin girdiği pencereden sevgi ve saygı dışarı çıkar. At gözlüğünden bakıp sabit fikirler doğrultusunda kaleminizi kırmayınız. Kişinin ruhsal dengesini bozucu, yaralıyıcı manevi ezikliği yükleyerek kişi/kişilerin özünde iyi olan bilinçlerini kötülemeyiniz. Daha fazla olumsuzlara zemin hazırlayarak tekrarlanacak yalan ve yaptırımlara neden olmayınız. Hayatı kendi ahlaki ve gelenek-göreneklerin aynasında, kültür mozağinizin çerçevesinde ve yaşamsal prensip etiğinize ters düşmeyecek şekilde özgür yaşayın/yaşatın. İnsanları olduğu gibi kabul ederek sevin, karşınızdaki kişi sizi seviyorsa ve siz sevmiyorsanız o kişinin sevgisine saygı gösteriniz, siz sevmek zorunda değilsiniz.Duyguların devinimi zorla asla olamaz.Ancak gönül bir çekim kuvvetidir, hangi kişinin kimi sevdiğini dışarıdan gözlememiz biraz zordur, iç/sel duyguların odak merkezinde yatan aşk-sevgiyi ancak kişinin kendi yüreği tanımlar. Siz de seviyorsanız, sevginizi karanlığa gömmeyin, yalnız bırakmayın, sahiplenin ve benliğinizdeki mertliğin, aşkın, duygu selinin şahlanmasına müsaade edin, sevginizi hissettirin.Sizi seven kişiye benden sana yar olmaz git başkalarıyla mutluluğu yaşa vb. sözler ve hareketlerle sevginin değerini sıfırlamayınız.Sizi seven kişi sizi sevmediğini anladığında zaten başka sevgi ve mutluluklarda olacaktır.Bunu sizin hatırlatmanız ve sevgiyi paramparça etmenizin bir anlamı yoktur. Sevmek ve sevilmek kavramını hiçbir nesne ve değerle karşılaştırıp sentez yapmayın. Karşınızdaki kişiye açık ve dürüst olun, sevmiyorsanız sevmediğinizi mertlikle söyleyin, başka insanlarla aşkı yaşayıp sevileni yanıltmayınız.. Aldatmacalar ile sadece kendinizi kandırırsınız, gerçekler mutlaka bir gün Güneşin ışıklarıyla her yere yayılır. Kendi vicdanınız ile karşınızdaki kişinin vicdanı arasında sıkışıp kalmayın, bir yüreğe bir sevgi sığar.Küçük mutlulukları gönlünüzde büyüterek yaşayın. Katıksız sevgileri kaybedince yeniden kazanmanın ne kadar güç olduğunu ve yeni tanıdığınız kişilerde o sizi gerçekten seven kişinin tadının olmadığını anladığınızda ise, zaman çoktan geçmiş olacaktır. Unutmayın! Hayat, insanlara şansa açılan gülen yüzünü bir veya en fazla iki kez gösterir. Doğru kişilikler bencillikten uzakta yürüdükleri zaman değerini yüceltirler.
Posted on: Mon, 08 Jul 2013 20:13:04 +0000

Trending Topics



Recently Viewed Topics




© 2015