Bir zamanlar sarı kara oğlan vardı Fikri AKYÜZ Kemal - TopicsExpress



          

Bir zamanlar sarı kara oğlan vardı Fikri AKYÜZ Kemal Kılıçdaroğlu genel başkan olunca birileri ona merhum Bülent Ecevit’ten mülhem “Karaoğlan” adını takmıştı. Bu Karaoğlan sıfatı tıpkı Gandi sıfatı gibi Kılıçdaroğlu’nda bir türlü tutmadı. Tutmadı, çünkü yapaydı, o sıfatların zaten bir “sahabısı” vardı. Daha ben doğmamışken “sonradan yapıştırılmış” böyle bir Karaoğlan daha vardı. Geçen yıl arşivimdeki Ses dergisinin 1969 tarihli nüshasında bir haberle karşılaşmıştım. Haberin özeti şu: Hani Ecevit’ten önce meşhur olmuş hakiki bir Karaoğlan vardı. Önce resimli roman olarak başlamış sonra filmleri yapılmıştı. Suat Yalaz’ın “ölümsüz eseriydi”. (Aslında Ecevit, Türkiye’nin 4. Karaoğlan’ıdır. İlki Orhan Günşiray, ikincisi ve daha popüler olanı Kartal Tibet, üçüncüsü ise Kuzey Vargın’dı.. Gerçi Vargın sarıydı ama Sarıkaraoğlan niye olmasındı! Üstelik Türkkürt Kılıçdaroğlu varken.. Evet bu dört Karaoğlan’ın üçü kara toprakla buluştu. Sadece Kartal Tibet yaşıyor. Bu büyük aktör ve yönetmene Allah uzun ve sağlıklı ömür versin...) İşte bu eser o kadar çok “temaşa eylendi” ve o kadar çok “gişe yaptı” ki, her işte olduğu gibi bunun sahtelerinin türemesi de kaçınılmaz oldu. HİKAYE AYNI KAHRAMANLAR FARKLI Evet haberin içeriğine geçersek.. Kartal Tibet’in oynayacağı film çekilmek üzere iken Suat Yusuf adlı bir yönetmen çıkıyor, Karaoğlan adı altında bir film çekiyor. Başrolde ise Tarık Tibet oynuyor! Hakiki Karaoğlan’ın yazarı Suat Yalaz, “çakmasının” yazarı ise Suat Yusuf.. Hakiki Karaoğlan Kartal Tibet, sahtesinin ismi ise Tarık Tibet.. Ama “milleti aptal zanneden” Suat Yusuf’u bugün kimse hatırlamıyor, Tarık Tibet diye biri de yok.. O yüzden Kemal Kılıçdaroğlu’na Karaoğlan denilmesi de buna benziyor. Bu arada, biliyorsunuz Kılıçdaroğlu’nun mahkeme kararıyla değiştirilmeden önceki soyadı Karabulut.. Bugün içinden “keşke soyadımı değiştirmeseydim” dediği olmuş mudur bilmiyorum ama değiştirmemiş olsaydı Karabulut ile Karaoğlan arasında tip benzerliği olmasa bile kara sözcüğünden hareketle en azından “renk” benzerliği olabilirdi! Gerçi sinemada “renk ayrımı” diye bir çalışma sahası var ama siyasette “renk ayrımı” yapanların sonunun ne olduğunu sinema filmlerinde bile görebiliyoruz! ORUNÇLU MUSUNUZ? Atatürk gibi bu Cumhuriyet’in kurucusuna büyük bir saygı göstermek başka bir şeydir, onu haşa peygamber hatta Tanrı yerine koymak başka bir şeydir.. Tek parti döneminde işte bu büyük insanı öveyim derken ona en büyük zararı verenler, ne yazık ki bu memleketin güya aydın insanı olarak ortada dolaşan bir takım isimleriydi. Örnek verelim: Bir Edirne eski milletvekili var.. Adı Şeref Aykut.. Tek Parti döneminin “mebusu”.. Bir kitap yazıyor, adı “Kamalizm Dini”.. (Dikkat Kemalizm değil, Kamalizm..!) Kitabında şöyle diyor: “Gençlik, Türklüğün dayangacı ve geleceğin biricik umududur.. Onun inanını doldurmak, vicdanını doldurmak ister. Bu sebeplerdir ki, onu Kamalizm dininin hiç şaşmayan, şaşırmayan orunçlu ve coşkun tapkanı yapmak, onu bu kutsal, ulusal ve kurtarıcı dini olanca derinliği ve inceliği ile oydamlamak ister. Ta ki, Kamalizm dinine inanı artsın. İşte disiplin altında gençlik böyle olacaktır.” Demek ki neymiş? Evet, Aykut böyle diyor. Demek ki neymiş? Gençliği orunçlu yapmak lazım, tapkan yapmak lazım.. Zira ortada bir dayangaç lazımdır. Yoksa oydamlanamazlar.. Kaldı ki bazı gençler son yıllarda tapkan değil Tom Cruise’nin filminden mülhem, topgun olmaya özeniyor!”
Posted on: Fri, 01 Nov 2013 23:25:21 +0000

Trending Topics



Recently Viewed Topics




© 2015