Bir Öğretmen ki! Siz bu yazıyı okurken, Portekiz Ulusal - TopicsExpress



          

Bir Öğretmen ki! Siz bu yazıyı okurken, Portekiz Ulusal Kültür Merkezi’nin 2002’de ölen kadın başkanı, yazar ve milletvekili Helena Vaz da Silva’nın adına ilk kez konulan “Avrupa Kültürel Mirasında Bilinçlenmeyi Artırma” amaçlı “jüri özel ödülünü” almak için Lizbon’da olacağım. Cahide Erkan, sağ alt köşede ise...Bu nedenle bugün yazamayacaktım! Ancak yola çıkmadan önce çok üzücü bir haber aldım. İzmir Tınaztepe İlkokulu’ndaki değerli öğretmenim Cahide Erkan’ın (94) öldüğünü öğrendim. Gitmeden önce bir şükran borcu olarak yazma gereğini duydum. *** Eğitimi ve öğretimi ile bilinçaltıma önemli katkılarıyla, yaşamımı etkileyen Cahide öğretmeni asla unutamam. Belki de gazeteciliği onun bilinçaltımda yarattığı etki ile benimsedim. 1946’da ilkokul 3. sınıfta 8 yaşındayken, bana ilk duvar gazetemi o çıkarttırmıştı. Eşrefpaşa PTT Müdürü olan babam Hilmi Acar her gün üç gazete alırdı. Annem Naciye Acar da bana Türk yazarlarının öykü kitaplarını okuturdu. Evimize 3 gazete girdiğini öğrenen Cahide öğretmen bir gün “Okuduğun haberler içinde ilginç gördüklerini kes, ertesi günü getir, duvara yerleştireceğimiz bir kartona yapıştır. Böylece arkadaşların da o haberleri öğrensinler!” dedi. Aynen yapıldı. Öteki sınıflardan da öğrenciler, hatta bazı öğretmenler bile, gelerek duvar gazetemizi okuyorlardı. 4 ve 5. sınıflarda ise gazetelerden kesilen resimler dışındaki haberleri iki parmakla babamın daktilosunda yazarak, duvar gazetemizi yayımlamayı sürdürdüm. Gazete haftalıktı. Gazeteyi bir gün geciktirdim. Hiçbir öğrencisine, şiddete dayalı ceza vermeyen Cahide öğretmen, bu olay üzerine, bana unutamayacağım bir ceza verdi. Çeşitli duvar haritaları, bir iskelet, kavanozlarda özel sıvılarla korunan çeşitli küçük hayvan ölülerinin bulunduğu ve okulun “müze odası” dediğimiz yere kapattı. Bu arada babama haber vermiş, bir saat sonra beni babama teslim etmişti! O günden sonra verdiğim sözleri daima yerine getirmeye özen göstermeye çalıştım. Duvar gazetesini sonraki yıllarda İzmir Atatürk Lisesi’nde de her yıl arkadaşlarla sürdürdüm! *** Cahide öğretmen her çarşamba günü bizleri alır, kentteki müzelere ve ören yerlerine götürür, “derslerde anlattıklarını” oralarda bizlere “somut olarak” gösterirdi. 2. Dünya Savaşı yıllarında, geceleri düşman uçaklarını algılayan ışıldakları ile bir askeri birlik konuşlandığı için Kadifekale’nin gezilmesi yasaktı. Cahide öğretmen bir gün bizi oraya götüreceğini söyleyince çok sevindik. Peynirli ve yumurtalı sandviçlerimizle de piknik yapacaktık. Kadifekale’de rüya gören İskenderİlk kez “antik kalıntıları” o gün çam ağaçları ile çevrili kalenin içinde gördük. Cahide öğretmen derste Büyük İskender’den söz etmişti. Konuyu o derse getirerek şöyle konuştu: “Eskiden burada çamların yerinde çınar ağaçları varmış... İşte! Bir gün İskender bu çınarların gölgesinde uyumuş… Gördüğü rüyada, bir tanrıça, İzmir kentini bu yamaçlarda kurmasını söylemiş… Öyle de olmuş…” Yıllar sonra Kadifekale’de çınar ağacının gölgesinde uyuyan İskender’i betimleyen bir “antik sikke” ile de tanıştığımda, Cahide öğretmenin tarih bilgisine hayran olmuştum! Sonra kaleden kente baktırdı, eliyle bir boş alanı işaret ettikten sonra anlatmayı sürdürdü: “Kent zamanla büyüyüp deniz kıyısına kadar inmiş, limanla bütünleşmiş. Şu gördüğünüz alan İzmir’in agorası yani o dönemdeki pazar alanı…” *** Agora-Kadifekale tüneliBir hafta sonra agoraya götürdü. Kadifekale’ye baktırdı ve sonrasında şu soruyu sordu: “‘Orada size kale ile agora arasında bir yeraltı tüneli varmış, dediğimi anımsıyor musunuz?” Böylece anlattıklarını da pekiştiriyordu. Yıllar boyunca, öğretmenimin bu tünelin varlığını nasıl bildiğini daima düşünmüşümdür! Birkaç yıl önce, Dokuz Eylül Üniversitesi Arkeoloji Doçenti Dr. Akın Ersoy merakımı gideren önemli bir buluntuyu açıkladı. Agora yakınında bir evin avlusundan kaleye giden tüneli bulmuştu. O gün Cahide öğretmeni bir kez daha saygıyla andım! *** 1948’de bir başka gün otobüsle, Basmane İstasyonu’na, oradan trenle Bayraklı’ya götürdü. Sonrasında bazı eski kalıntıların önüne geldiğimizde “Burası İskender’den de birkaç bin yıl öncesinde İzmir’in ilk kurulduğu yer…” dedi. Erkan ve Akurgal 50 yıl sonraİşte o yıl, dünyaca ünlü arkeolog Ekrem Akurgal orada kazıya başlamıştı. Akurgal üşenmedi, kendisi bizzat, biz ilkokul çocuklarını gezdirip bilgiler verdi. O gün tarihin, arkeolojinin, İzmir’in geçmişinin ne olduğu bilinçaltıma kazınmıştı! Aradan 50 yıl geçti. Gazeteci(!) olmuştum. Arkeoloji üzerine(!) yazılar yazıyordum. Cahide öğretmenimi bulmaya karar verdim… Karşıyaka’da buldum. Ardından Akurgal’ı (88) aradım. Bayraklı’da kazıdaydı. Hemen İzmir’e gittim, Cahide öğretmenimi (80) alıp bu kez ben onu Bayraklı kazısına götürdüm. O gün Akurgal’ın kazısının 50. yıldönümünü birlikte kutladık. Bu kutlamayı “Cumhuriyet Bilim Teknik Eki’nde” yayımladım. *** Sonrasında Cahide öğretmen ile telefonla bağlantımızı sürdürdük. Yılbaşlarında ve Öğretmenler Günü’nde arayıp saygılarımı sundum. Bir yılbaşında postadan bir paket geldi. Gönderen Cahide öğretmendi. Açtım. İçinde bir kazak ve şu not vardı: “Sevgili öğrencim! Ankara soğuk olur. Bu kazağı giy, üşütme, kendine iyi bak!” *** Bir keresinde Karşıyaka’da Mustafa Kemal Atatürk’ün annesi Zübeyde Hanım’ın kabrine de götürdü. Portekiz’de verilen uluslararası ödülü, çok şey borçlu olduğum, gerçek bir Atatürkçü olan öğretmenim, çok sevdiğim, değerli öğretmenime saygıyla sunuyorum… Keşke tüm öğrencilerimizin öğretmenleri de Cahide Erkan gibi olsa! 22 Ekim 2013 - Cumhuriyet-Özgen ACAR
Posted on: Tue, 22 Oct 2013 16:50:49 +0000

Trending Topics



Recently Viewed Topics




© 2015