BÖLÜM 5 YIL 1828 - 1829’U GÖSTERİYORDU. DEVLET OLARAK BU - TopicsExpress



          

BÖLÜM 5 YIL 1828 - 1829’U GÖSTERİYORDU. DEVLET OLARAK BU GÜNKÜ GÜCÜMÜZÜN %5’İNE BİLE SAHİP DEĞİLDİK YİNE DE RUM İSYANINI KARŞI EN UFFAK BİR TAVİZ VERMEDİK BU GÜNKÜ GİBİ BEBEK KATİLİNİN BİLDİRİSİNİ OKUTMADIK TÜM CEPHELERDE DİREŞİNE GEÇTİK HİÇ BİR SİYASİ ÖDÜN VERMEDEN KAHRAMANCA ÇARPIŞTIK ELİMİZDE ORDUMUZ YOKTU DONANMAMIZ YOKTU ANCAK YÜREĞİMİZ VARDI SONUNA KADAR DİRENDİK. DURUMU KEYİFLE İZLEYEN RUSYA NİSAN 1828’ DE SAVAŞ KARARI ALARAK BİR TARAFTAN PURUT’U GEÇEREK RUMELİ YÖNÜNDE, DİĞER TARAFTAN DOĞU ANADOLU YÖNÜNDE SALDIRIYA GEÇTİ. RUSYA HIZLA OSMANLI TOPRAKLARINDA İLERLEMESİNİ SÜRDÜRDÜ. ÖNCE BOĞDAN’I, ARKASINDANDA EFLAK’I ALDI VE BÜKREŞ’İ İŞGAL ETTİ. İBRAİL KUŞATMASINA ÇAR 2. NİKOLA BİZZAT KATILDI. İSAKÇI, TOPÇU, MAÇİN VE İBRAİL KALELERİ BİRER BİRER ELE GEÇİRİLDİ. 11 EKİM 1828 DE İSE VARNA KALESİ DÜŞTÜ. RUSLAR ANCAK SİLİSTİREDE DURDURULABİLDİ. OSMANLI KUVVETLERİNİN DİRENİŞİ 3000 CİVARINDA KAYBA RAĞMEN RUSLARI DURAKLATMAK DURUMUNDA BIRAKTI. ÖTE YANDAN RUS KUVVETLERİ ANADOLU VE KAFKAS CEPHELERİNDE DE AYNI HIZLA İLERLİYORLARDI. ÖNCE ANAPA SONRA AHISKA VE KARADENİZ SAHİLLERİNDEKİ DİĞER KALELERİ ELE GEÇİRDİLER. TEMMUZ 1828 DE KARS KALESİNİ DÜŞÜRÜP KARS’I ELE GEÇİRDİLER. BU ARADA İNGİLTERE MISIRLA ANLAŞMIŞ KAVALALI İBRAHİM PAŞA KUVVETLERİ MORADAN MISIR’A GERİ DÖNMÜŞTÜ. AYNI YILIN EKİM AYINDA FRANSIZ KUVVETLERİ MORA YARIMADASINI HİÇ BİR DİRENİŞLE KARŞILAŞMADAN ELE GEÇİRMİŞ, YUNANİSTANDAKİ OSMANLI EGEMENLİĞİNE KESİNLİKLE SON VERİLMİŞTİ.. Navarin Faciası sonrası Osmanlı devletinin izlediği haklı ancak fevri politika Rusyanın emellerine hizmet ediyordu. Rusya bu durumu daha da ileri götürerek Osmanlı imparatorluğundan bazı isteklerde bulunmaya başladı. Arkasındanda Akkerman anlaşmasının şartlarına uyulmadığını ve Yunan sorununun çözülmesi gerektiğini ileri sürerek harekete geçti. Avusturya İngiltere ve Fransa ile yaptığı görüşmelerde onlardan herhangi bir destek göremiyeceğini anlayan Rus çarı görüşmeleri kesip savaş kararı aldı. Arkasından yaptığı görüşmelerde “Osmanlı topraklarında gözü olmadığını belirterek” bu ülkelerin çıkacak bir savaşta tarafsız kalmalarını temin etmiş oldu. Osmanlı devletinde ise, Rusyaya karşı özellikle Navarin hadisesinden sonra büyük bir kin oluşmuştu. Fakat devletin Rusya gibi büyük bir ülke ile savaşacak hiç bir imkânı bulunmamaktaydı. Yeniçeri ocağı kaldırılarak “Asakir’i Mansure-i Muhammediye” adlı yeni bir ordu kurulmuştu. Ancak bu ordu henüz sayıca çok yetersiz ve savaşacak eğitime haiz değildi. Aslında mantıklı olanı Rusların isteklerini kabul edip sulh yoluna gitmekti, ancak 2. Mahmut karşı karşıya kaldığı hadiseler karşısında haklı olarak tepkisini ortaya koydu. Kaybetsekte şerefimizle kaybetmeliydik. Nitekim 2 Aralık 1827 de devlet üst ricali yaptığı toplantıda Ruslarla her ne bahasına olursa olsun savaşma kararı aldı. Durumu keyifle izleyen Rusya Nisan 1828’ de savaş kararı alarak bir taraftan Purut’u geçerek Rumeli yönünde, diğer taraftan doğu Anadolu yönünde saldırıya geçti. Rusya hızla Osmanlı topraklarında ilerlemesini sürdürdü. Önce Boğdan’ı, arkasındanda Eflak’ı aldı ve Bükreş’i işgal etti. İbrail kuşatmasına Çar 2. Nikola bizzat katıldı. İsakçı, Topçu, Maçin ve İbrail kaleleri birer birer ele geçirildi. 11 Ekim 1828 de ise Varna kalesi düştü. Ruslar ancak Silistirede durdurulabildi. Osmanlı kuvvetlerinin direnişi 3000 civarında kayba rağmen Rusları duraklatmak durumunda bıraktı. Öte yandan Rus kuvvetleri Anadolu ve Kafkas cephelerinde de aynı hızla ilerliyorlardı. Önce Anapa sonra Ahıska ve Karadeniz sahillerindeki diğer kaleleri ele geçirdiler. Temmuz 1828 de Kars kalesini düşürüp Kars’ı ele geçirdiler. Bu arada İngiltere Mısırla anlaşmış Kavalalı İbrahim Paşa kuvvetleri Moradan Mısır’a geri dönmüştü. Aynı yılın Ekim ayında Fransız kuvvetleri Mora yarımadasını hiç bir direnişle karşılaşmadan ele geçirmiş, Yunanistandaki Osmanlı egemenliğine kesinlikle son verilmişti.. Kasım ayında açıklanan “Londra protokolu” ile İngiltere, Fransa ve Rusya Yunanistan’ın kesinlikle kendi egemenlikleri altında olduğunu hükme bağladılar ve Osmanlı hükümetine dikte ettiler. Bu arada Fransızların desteği ile Rumlar yeniden ayaklanarak isyana geçtiler ancak Osmanlının müdahele edecek kuvveti kalmamış, bir yandan Rus harbiyle uğraşırken bir yandanda bütün olan bitenleri seyretmekle yetinir hale gelmişti. Rusların güçlenmesinden korkan Avrupa devletleri Londrada Avrupalı elçilerin katıldığı bir toplantı düzenlediler. (22 Mart 1829) Bu konferansta Mora ve çevresi ile Kiklat adalarından oluşacak bölgede bağımsız bir Yunan devleti kurulacağı karara bağlandı. Bu hususta bir protokol bile imzalandı. Bu protokol Osmanlı devletine bildirildi. Ancak Osmanlı devleti içinde bulunduğu gayet müşkül duruma rağmen bu protokolu kabul etmediğini ve tanımadığını ilan etti. Mayıs 1829 da Ruslar yeniden saldırdılar. Ruslar ilk defa Edirne’ye kadar geldiler. Doğu Cephesindede Erzurum Bayburt hatta Trabzon’a kadar ilerlediler. Durumun vehametini gören Osmanlı devleti Akkerman anlaşmasını ve Londra protokolunu kabul edeceğini bildirerek Avrupa ülkelerinden yardım istemek durumunda kaldı. Rusyada daha ileri gitmesinin ve bu savaştan fazlaca bir çıkar sağlamasının mümkün olmadığını görerek barış anlaşmasına evet dedi. 14 Eylül 1829 tarihinde Edirne’de yapılan 16 maddelik anlaşmaya göre “Doğuda Gürcistan ve Kafkasya Ruslara bırakılıyordu.” Osmanlı Devleti Balkanlarda ve Doğuda kaybettiği yerleri geri almıştı. ancak “Tuna Nehrinin ağzındaki adalarla Kafkaslardaki stratejik öneme haiz yerleri Ruslara kaptırmış, Sırplara ve Eflak Boğdan’a bir takım ilave haklar verilmişti” Osmanlı devleti 10 yıldır kavgasını verdiği Yunanistan’ı bu anlaşmayla kaybetmiş, ödemek zorunda kaldığı ağır tazminatlar zaten çökmüş bulunan maliyesine çok ağır bir darbe indirmişti. Bu savaşın en kötü sonucu Avrupa devletlerinin Osmanlı dışında aldığı bir takım kararları Osmanlı’ya dikte ettirdiği yeni bir dönemin başlangıcını oluşturmasıydı. Nitekim Avusturya hükümeti Edirne anlaşmasını bir tarafın diğer tarafa kabul ettirdiği en ağır şartları içeren anlaşma olarak nitelendiriyordu. “Bu durumuyla Osmanlı devletinin artık bağımsız devletler arasında bile sayılamıyacağına” işaret ediyordu. Zaten az sonra yapılacak görüşmelerde Avusturya başbakanı Matternich “Osmanlı devletinin yaşayıp yaşamadığının bile şüpheli olduğu”na işaret edecekti. Edirne anlaşmasının kabulu Osmanlı açısından o kadar vahim bir durum olduki Avrupalı ülkeler daha önce Osmanlı devletine bağladıkları Yunanistan’ın böyle bir ülke tarafından himaye edilmesinin mümkün olmadığı gerekçesi ile tamamen bağımsız olması gerektiğine karar verdiler. Fransa Avusturya ve Rusya bunu kabul edince Osmanlı devletide kabul etmek zorunda kaldı. Elimizde ordumuz yoktu donanmamız yoktu ancak yüreğimiz vardı sonuna kadar direndik
Posted on: Thu, 03 Oct 2013 17:03:31 +0000

Trending Topics



Recently Viewed Topics




© 2015