DEMOKRASİ PAKETİ Mİ BÖLÜNME TUZAĞI MI? Osman KARA Namık - TopicsExpress



          

DEMOKRASİ PAKETİ Mİ BÖLÜNME TUZAĞI MI? Osman KARA Namık Kemal “Ne efsunkar imişsin ah ey didar-ı hürriyet/ Esir-i aşkın olduk gerçi kurtulduk esaretten” der. Biz de demokrasi sevdasının esiri olduk. Yıllardır demokrasi paketi açıyoruz ama bir türlü demokrat olamıyoruz. Demokrasi paketlerini milletle görüşerek, tartışarak ve bir bütün olarak değil de milletten kaçırarak, gizleyerek ve eli silahlı çevrelerin temsilcileriyle görüşerek, mutabakat sağlayarak sunan bir demokrasi anlayışının dünyadaki ilk örneği bizimki olsa gerek. Ne garip ki, tek parti döneminin “sizin için ne lazımsa ona biz karar verir, biz yaparız” mantığı çok partili demokrasiye geçişimizden yetmiş yıl sonra yeniden sahneleniyor. Eli silahlı eşkıyanın yarattığı fiili durumlar “demokratikleşme” makyajının altında hukukileştiriliyor. Bizim Temel’in “Hey güzel Allah’ım verdikçe veriyorsun” demesi misali onlar istedikçe istiyor, iktidar da verdikçe veriyor. İktidarın paketi, iktidarın milletvekili, anayasa hukuku hocası ve TBMM Anayasa Komisyonu Başkanı Burhan Kuzu’yu bile isyan ettirmiş. TRT Türk’te yayınlanan “Görüş Farkı” programına katılan Burhan Hoca “Bana sorarsan anadilde eğitim doğru olmaz. Anadilde eğitim ülkeyi de huzuru da bozar. Bölünmek iyi bir şeyse bölünelim! Bu ülkede 18 etnik grubun olduğu varsayılır. Bu coğrafyada bu kadar ders kitabı basılacak, bu kadar hoca derslere girecek ve bu memlekette huzur bulacaksınız? Bütün okullarda Kürtçe eğitimi zorunlu yap bakalım. Üniversite kur, sonu nereye gidecek?” demiş. Hoca, nereye gideceğini biliyor. Onu da anlatıyor: “ABD’de 72 millet 51 eyalet var. Hepsinde İngilizce eğitim yapılır. Bir tek eyalette İspanyolca eğitim yapıldı; baktı işler kötüye gidiyor kapattılar. Bunun en kötü örneği Belçika. Bir yerde yangın çıkıyor. Bu tarafta itfaiye yok, öbür taraftan istiyorlar. Adam isterken kendi dilini kullanıyor. Diyarbakır’da olan birinin Kürtçe istediğini düşünün. Bu adam kendi dilini konuşuyor ve anlamazlığa vuruyor. İtfaiye yavaş yavaş hazırlanıyor, 10-15 insan cayır cayır yandı. Adamın inadına bakın. Dolayısıyla bu noktaya getirildi sonunda…” Hoca, açıktan değil de kibarca söylemiş işin sonunu; işin sonu cayır cayır yanmak; işin sonu Osmanlı gibi dağılmak, parçalanmak. Osmanlı parçalandığında, dağıldığında Viyana önlerinden, Balkanlardan, Kafkaslardan, Kırım’dan milyonlar akın akın ana vatana Anadolu’ya sığındılar. Yeniden devlet oldular, özgür oldular. Türkiye son vatandır Türk olana, kendisini Türk ya da Türk Milletine mensup hissedene. Ne bundan sonra gidecek bir yerimiz var, ne birine verecek bir karış toprağımız ne de bırakacak egemenliğimiz. Bu yazıyı Burhan Hoca’nın sözleri ve ardından birkaç soruyla noktalayacağım: “Bir tek Kürdün anası yok ki, 18 tane etnik grup anasını alıp gelirse ne yapacağız? Ben de anamı getirdim ben de dilimi istiyorum derse ne yapacağız? Bunları iyi düşünmek gerek. Sonra diyorlar ki, biz bölünmek istemiyoruz böyle bir niyet yok. Yahu yok da, sonu oraya gider. Niyetimiz buysa bunu oturup Kürdü, Lazı, Çerkezi hep beraber konuşalım. Burada doğması muhtemel sorunları dile getirmem en büyük hakkım.” Türk Milleti; sen “itiraz etme” hakkını ne zaman kullanacaksın? Seni hakkını kullanmaktan alıkoyan kör inat ya da büyük korku nedir? Demokraside inada ya da korkuya yer var mıdır? Hele de söz konusu olan senin vatanın, senin devletin ve senin evlatlarının geleceği ise…
Posted on: Fri, 04 Oct 2013 19:19:37 +0000

Trending Topics



Recently Viewed Topics




© 2015