Din İşleri Yüksek Kurulu Soru Cevaplandırma Platformu - TopicsExpress



          

Din İşleri Yüksek Kurulu Soru Cevaplandırma Platformu Soru: İmam Maturidinin İbrahim 14/4 ayetine verdiği meal ile Diyanetin verdiği meal mantıksal olarak farklıdır. وَمَٓا اَرْسَلْنَا مِنْ رَسُولٍ اِلَّا بِلِسَانِ قَوْمِه۪ لِيُبَيِّنَ لَهُمْۜ فَيُضِلُّ اللّٰهُ مَنْ يَشَٓاءُ وَيَهْد۪ي مَنْ يَشَٓاءُۜ وَهُوَ الْعَز۪يزُ الْحَك۪يمُ İmam Maturidi’nin “Tevilatı Kur’an” adlı eserinden İbrahim 14/4’ün meali: “Allah’ın emirlerini onlara iyice açıklasın diye her Rasulü yalnız kendi kavminin diliyle gönderdik. BUNDAN SONRA ALLAH SAPIKLIĞI TERCİH EDENİ SAPTIRIR HİDAYETE GELMEYİ TERCİH EDENİ DOĞRU YOLA KABUL EDER. İşte o’dur doğru karar veren O’dur. O mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.” (1) * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * * ** * * * * * * Diyanetin Meali, İbrahim 14/4: “Biz her peygamberi, ancak kendi kavminin diliyle gönderdik ki, onlara (Allahın emirlerini) iyice açıklasın. ALLAH DİLEDİĞİNİ SAPTIRIR, DİLEDİĞİNİ DE DOĞRU YOLA İLETİR. O mutlak güç sahibidir, hüküm ve hikmet sahibidir.” (2) Diyanet İşleri Başkanı Sayın Prof.Dr.Mehmet Görmezoğlu’na 1- Yukarıdaki büyük harflerle yazılan Kurumunuzun verdiği mealin neden bu şekilde verildiğini izah eder misiniz? 2- Bu durum karşısında Prof.Dr.Abdulaziz Bayındır’ında dahil olacağı bir komisyon çalışmasında yeni bir meal yazmayı düşünüyor musunuz? 3- Tüm kitaplara yerleşmiş KADERCİLİK anlayışını yeniden İmam Maturidi doğrultusunda tanımlamayı düşünüyor musunuz? Teşekkürler Kaynakça: (1) Prof.Dr.Abdulaziz Bayındır, 24.08.2013 tarihli Allah’ın Bilgisi ve Kader Videosundan, livestream/suleymaniyevakfi/video?clipId=pla_c31e5c49-5024-46d3-9a35-9fd7faf02caa&utm_source=lslibrary&utm_medium=ui-thumb, Erişim Tarihi: 25.08.2013 (2) kuran.diyanet.gov.tr/Kuran.aspx#14:4, Erişim Tarihi: 25.08.2013 DİYANET İŞLERİ BAŞKANLIĞININ CEVABI: Cevap: İbrahim suresi 4. Ayetin tercüme olarak tam karşılığı Diyanet Mealinde verildiği gibidir. Şu an inansın veya inanmasın dili arapça olan herhangi birine bu ayetin meali sorulduğunda vereceği cevap tamamen anılan mealin verdiği tercüme gibi olacaktır. İmam Maturidi İslam aleminin yetiştirdiği en büyük alimlerden birisi olduğu gibi kendi adıyla anılan bir ekolün kurucusudur. Tevilatu’l- Kuran adlı kıymetli kitabında ilgili ayeti şöyle tefsir etmiştir, “Allah delalet sebeplerini tercih edenleri delalete, hidayet sebeplerini tercih edenleri de hidayete erdirir.” (Tevilatu’l- Kuran, 7. Cilt, sayfa 458). Maturidi’nin bu ifadeleri bir meal olmayıp bir tefsirdir yani ayetin dilimize motomot tercümesi değildir. Bu nedenle ayetin motomot tercümesinden ibaret olan Diyanet meali ile Maturidi’nin bu tefsirini birbiriyle kıyaslamak ve doğru olan Maturidi’nin mealidir hükmüne ulaşmak iyi niyet varsa bir cehalet iyi niyet yoksa bir aldatmanın neticesidir. Bilindiği gibi amelde Hanefi mezhebine mensup Müslümanlar genellikle inanç konularında Maturididir. Yani İmam Maturidi’nin inançla ilgili yorumlarını esas alılar. Bu nedenle örneğin Türkiye’de yaşayan çoğunluk alimlerin kader konusundaki anlayışları Maturidi’nin anlayışına muvafıktır. Dolayısıyla Maturidi’nin kader, Allah’ın görülmesi, kabir azabı, kevser, sırat, Allah için zaman kavramının söz konusu olmadığı bu nedenle de gelmiş geçmiş gelecek diye tabir ettiğimiz zamanda meydana gelecek her şeyi bildiği gibi konularda Müslümanların büyük çoğunluğu onun kanaatlerine göre amel etmektedir. Yani Maturidi, ilim adamlarınca yabancı birisi olmayıp söyledikleri inanç prensipleri olarak kabul edilmiş ve en ince ayrıntılarına kadar değerlendirilmiş bir alimdir. Hatta Kitabut-Tevhid isimli kitabı Türkiye Diyanet Vakfı tarafından basılmıştır. Ayrıca kader gibi bir inanç prensibini çıkartırken sadece bir ayeti alıp konu ile alakalı diğer ayetleri ve Peygamber efendimizin açıklamalarını bir tarafa bırakmak bir usulsüzlüğün olduğunu göstermesi yanında kendisi ile teamül edilen dini kaynaklara karşı da bir ihanettir. İmam Maturidi hidayet ve delalet konusundaki anlayışını yine yukarıdaki ayetle paralel manada olan Araf suresi 155. Ayetinde şöyle özetlemiştir “Bize göre تضل من تشاء وتهدي من تشاء ayetinin tevili şudur: Allah, delaleti isteyeceğini bildiğini kulda delalet fiilini yaratır, yine hidayeti tercih edeceğini bildiği kulda ise hidayeti yaratır. Her şeyin yaratıcısı odur.” (Tevilatu’l- Kuran, 6. Cilt, sayfa 76). Bu açıklamadan anlaşıldığı üzere, delaleti ve hidayeti yaratan Allah’tır. Ancak Allah hiçbir insanı hidayeti veya delaleti seçmesi için zorlamaz. Allah insanın neyi seçeceğini bilir ve bu bilgisine göre takdir eder. Özetlenen bu anlayış, zaten Müslümanların büyük çoğunluğunun kabul ettiği, kelam ile ilgili yazılan tüm kitaplarda kayıtlı olan anlayıştır. Hayırlı günler.
Posted on: Mon, 21 Oct 2013 13:28:02 +0000

Trending Topics



Recently Viewed Topics




© 2015