Emin Çölaşan 11 Ağustos 2013 Diğer Yazıları Necdet Bey kendini başkalarının ağzından savunuyor Sevgili okuyucularım, Genelkurmay Başkanı Sayın Necdet Bey’in dün gazeteci arkadaşımız Fikret Bila’ya verdiği demeci okuduk. Bu aslında kendi ağzından yer verilen bir demeç değildi. Küçük bir değişiklik yapılarak şöyle verilmişti: “Askeri ve sivil çevrelerin anlattığına göre!..” Yani Necdet Bey kuralını bozmamış ve gazeteciye doğrudan bir açıklama yapmamıştı. Onun ağzından çıkan sözler, ya da yazılı olarak ilettiği demeç sanki başkalarından edinilmiş bilgiler gibi verilmişti. Demek ki böyle bir koşulu olmuştu: “Bu sözler benim ağzımdan verilmeyecek!” Genelkurmay Başkanı Necdet Bey’in son olaylar karşısında büründüğü inanılmaz sessizlik -kuzuların sessizliği- AKP iktidarı hariç toplumun bütün kesimlerini rahatsız etti ve etmeyi sürdürüyor. Bu rahatsızlığı ve tedirginliği duyanların en başında da Balyoz ve Ergenekon davalarında en ağır hapis cezaları verilen silah arkadaşları, eski komutanları geliyor. * * * Şimdi burada kısa bir anımsatma yapmak gerekiyor: Necdet Bey gibi böylesine yüksek bir makama ulaşmış olan komutan, ne söyleyecekse mertçe ve kendi ağzından söyleyebilmelidir. Korkacak hiçbir şeyi yoktur. Hele bu siyasi iktidarın kendisini görevden alması, sürgün etmesi falan asla söz konusu değildir. O halde ya sözlerinin kendi ağzından aynen verilmesini kabul etmeli, ya da hiç konuşmamalıdır. Dün yandaş gazetede yer bulan sözler ilginçtir. Muhatap olduğu bunca eleştiriler sonrasında yıprandığı, kendisini savunma ihtiyacı hissettiği ortaya çıkmıştır. Bu bile önemli bir gelişmedir! * * * Kendisinin değil de başkalarının ağzından, bazı “Asker ve sivil çevrelerin belirttiğine göre” söylendiği iddia edilen sözleri ilginç! O çevreler (!) şunları söylüyormuş: “Genelkurmay Başkanı’nın kamuoyuna açıklama yapmamış olması, suskunluğu anlamına gelmez. Sessiz görünebilir ama resmi görüşmelerde başta İlker Paşa olmak üzere komutanlara yöneltilen suçlamaların kabul edilemez olduğunu hem de yüksek sesle hep söylemiştir…” Resmi görüşmelerde!.. Kime söylemiş?.. Söylemişse bile kimse dinlememiş, iş olacağına varmış! “Aynı çevrelere göre Özel Paşa medya aracılığı ile açıklama yapsaymış, komutanlara zarar verirmiş…” Demek ki şimdi müebbet hapis cezası alan komutanlar o zarardan kurtulmuş!.. Yani iyi ki medya aracılığı ile konuşmamış! “Sivil kanadın söylediğine göre bu durumlar kendisini çok yaralamış, üzülmesine neden olmuş, ailelerin acısını paylaşıyormuş…” Dikkat ediniz, bu sözleri bile kendi ağzından yayımlatamıyor. Her nedense çekiniyor. Oysa bunlar insancıl sözlerdir, kendisinin doğrudan söylemesinde hangi sakınca olabilir! Daha sonra askeri çevreler (!) fikir bildirmiş: “TSK’nın terör örgütü gibi algılanmasına yol açabilecek açıklamalar komutan olarak kendisini derinden üzmüş ve rahatsız etmiştir. Bu haksız suçlamalar TSK aleyhine faaliyet gösteren mihraklara güç kazandırırmış…” * * * Sonra, bu kez sivil çevrelerin (!) görüşü: “Bu durum yargılanan komutanlarımız için de, bizler için de Türk Silahlı Kuvvetleri için de bir onur meselesidir. Rahat çalışmamız için TSK’nın üzerindeki bu yükün kaldırılması gerekir.” Sivil çevrelere göre Necdet Bey bu sözleri çok sık ve çeşitli ortamlarda söylemiş ama hangi ortamlarda!.. Herhalde kimsenin haberi olmamış. Necdet Bey şimdi komutanlar hakkında verilen bu ağır hapis cezaları konusunda mahkemenin gerekçeli kararını bekliyormuş! Yargıtay aşamasında olumlu kararlar çıkacağına inanıyormuş! Aynı çevreler öyle demiş! * * * Sevgili okuyucularım, bir Genelkurmay Başkanı düşünün ki, önceki komutanları olan silah arkadaşları bu haksız davranışlara muhatap olurken, ağır hapis cezalarına çarptırılırken, AKP’nin yargısından “Terörist ve darbeci” damgası yerken ağzını açamamış, herhangi bir tavır koyması da mümkün olmamıştır. Şimdi öğreniyoruz, meğer çok rahatsız olmuş ve bu görüşünü kapalı ortamlarda dile getirmiş! Kapalı ortamlarda konuşmak işe yaramaz. Beyefendi Genelkurmay Başkanı kimliği ile açık ortamlarda ve kendi ağzından, kendi cümleleri ile konuşabilmelidir. Marifet budur. Türkiye Cumhuriyeti’nin Genelkurmay Başkanı’na yakışacak olan da budur. Beyefendi bütün bu olanları kuzuların sessizliği yöntemiyle izleyecek, en ufak bir tepki göstermeyecek, sonra da başkalarının ağzından demeçler verip kendini savunacak! Olacak iş midir yani, yakışır mı! * * * Şimdi olayın bir başka boyutuna gelelim. Necdet Bey asker ve sivil çevrelerin (!) söylediğine göre madem bu kadar üzülmüştür, o halde niçin bir gün olsun eski komutanlarını, silah arkadaşlarını cezaevinde ziyaret etmeyi akıl edememiştir? Bu sadece insanlık değil, aynı zamanda silah arkadaşlığı görevidir. Varsayalım bugüne kadar çok yoğundu ve bu gönül alma ziyaretlerini ihmal etti. İşte Silivri ve Sincan cezaevleri orada… Kendisine önceki gün bir açık mektup yazmış ve sormuştum: “Silah arkadaşlarınızdan herhangi birini bir gün olsun hapishanelerde ziyaret edip hallerini hatırlarını sordunuz mu? Hayır!.. Hiç değilse İlker Başbuğ’a gidip hatırını bir sorun. Küçülmezsiniz… Kusura bakmayın ama çekingen, ürkek, sessiz ve iktidarın memuru tavrınızı anlamak mümkün olmuyor. Cumhuriyet ordusunun komuta kademesi böyle olmamalı… Neden korkuyor, neden yandaş oluyorsunuz?..” Önceki günkü mektubumda yazdıklarım şimdi de aynen geçerlidir. Benim bildiğim Cumhuriyet ordusunun Genelkurmay Başkanı korkusuz, mert, yürekli, açık, silah arkadaşlarının hak ve hukukunu koruması gereken bir komutandır. Düşündüklerini mertçe, yüreklice ve açıkça söyler. Görüşlerini “Askeri ve sivil çevrelerin söylediğine göre” diye açıklamaz. Bundan sonrasını hep birlikte izleyeceğiz, samimi olup olmadığını göreceğiz… Yani cezaevlerindeki komutanlarına yapacağı ziyaretleri bekleyeceğiz!.. Göreceksiniz, Necdet Bey bu beklentileri karşılayacaktır! Mutlaka, ama mutlaka! * * * Emin Çölaşan’ın notu: Lübnan’da iki Türk Hava Yolları pilotu kaçırıldı. Teröristlerin isteği şu: “Suriye’de kaçırılan ve bir yılı aşkın süredir rehin tutulan dokuz Lübnanlı Şii hacının bırakılması.” Bu hacılar Türkiye’de değil. Onları Türkiye kaçırmadı. Kaçıranlar Esad’a karşı savaşan ve bizim hükümetin desteklediği Özgür Suriye Ordusu isimli Sünni terör örgütü. Başkaları kaçırıyor, ceremesini biz çekiyoruz. Hiçbir şey bilmeden, geleceği hesaplamadan Ortadoğu bataklığına böyle balıklama dalarsanız, sonu işte bu olur. Jetimiz düşürülür, Reyhanlı’da bombalar patlar, pilotlarımız kaçırılır, Mısır olayında dünyaya rezil olursunuz. Bunların sorumlusu her gün her konuda cart curt eden Tayyip ve onun Hariciye Nazırı olan kravatlı molla Davutoğlu Ahmet’tir. sozcu.tr/2013/yazarlar/emin-colasan/nec%C2%ADdet-bey-ken%C2%ADdi%C2%ADni-bas%C2%ADka%C2%ADla%C2%ADri%C2%ADnin-ag%C2%ADzin%C2%ADdan-sa%C2%ADvu%C2%ADnu%C2%ADyor.html
Posted on: Sun, 11 Aug 2013 04:39:18 +0000
Trending Topics
Recently Viewed Topics
© 2015