Emperyalizm ve Kemalizm Hakan Yaman I. - TopicsExpress



          

Emperyalizm ve Kemalizm Hakan Yaman I. BATILILAŞMA Emperyalizm ve sömürgecilik meselesini en azından Türkiye özelinde Batılılaşma tarihinden kopuk olarak değerlendiremeyeceğimiz gibi, Batılılaşma meselesini de “emperyalizm” ve “sömürge” kavramlarının üzerini örterek değerlendiremeyiz. Batılılaşmanın arkasında bizzat Batılılar, yani emperyalizm vardır. Sebebi açık: Bu topraklar üzerinde kendilerinin uygulamaya cearet edemeyeceği aşağılık plânları, mürtedleşmiş kiralık ajanları vasıtasıyla gerçekleştirmek… Mustafa Reşit Paşa ile başlayıp günümüze kadar çeşitli başbakan sûretlerinde kesintisiz olarak devam eden süreç, hiç şübhesiz siyasî tarihimizin “Batıcı ihanet” dönemidir. Entellektüel planda ise Şinasi’den yola çıkıp, ana hatlarıyla Tevfik Fikret ve Abdullah Cevdet’lere uğrayan, Nurullah Ataç gibilerinden geçen ve kalitede küçüle küçüle günümüzün tatlı su yazarlarına kadar gelen paralel bir ihanet çizgisi vardır. Kısacası, siyasî emperyalizm ile kültür emperyalizmi her devir ve şartta olduğu gibi bizim ülkemizde de at başı ilerlemiştir. Bu sürece “Batılılaşma tarihi” diyorlar. Peki, nedir Batılılaşmak? Romancı Kemal Tahir’e sorarsanız; “Batılaşma kelimesinde Batılı olmayan bir toplumun, kendi benliğinden vazgeçerek, ondan büsbütün sıyrılarak bir başka “şey” olmaya çabalaması, imkansızı zorlama çabası vardır.” [1] Bu, Attila İlhan’ın tabiriyle, “emperyalizmin ilmiğini kendi ellerimizle boynumuza geçirme” [2] serüvenidir. Bakınız, kendi mevzuunda birkaç önemli esere imza atan Prof. Dr. Erol Güngör, bir sosyolog gözüyle Batılılaşma maceramızı nasıl tasvir ediyor: - “Batıda neleri herkes kabul ediyorsa biz de kabul ettik, neler tartışılıyorsa şu veya bu yanı tuttuk. Bunların yanlış olabileceği veya hiç değilse bizim cemiyetimizle pek ilgisi olmayacağını kimse düşünmedi.” [3] Oysa Batı medeniyetinin temelinde Roma’dan beri sömürgecilik vardır. Onlar hristiyanlığı bile bir “din”den ziyade, sömürge siyasetinin kılıfı olarak benimser. Misyoner hareketlerinin ardında “irşad” psikolojisi değil, emperyalist dürtüler yatmaktadır. Yine Kemal Tahir’i hatırlamadan edemiyoruz: - “Batılaşmanın tek amacı, yüzde yüz Batılı olup Batılı sömürgecilerin ileri karakolu ödeviyle, sömürülen Doğuya yönelmek, ona saldırmak, onu sömürülme kaderine zorlamak olabilir. Böyle bir amaç, Batılı toplumlar için ne kadar yararlı ise Doğulu bir toplum için o derece zararlı, o derece onur düşürücüdür. Batı güçsüzse bu davranış delilik olur. Batı güçlüyse bu davranış üste vererek uşaklık olur.” [4] Türkiye’de Batılılaşma tarihinin aslında bir sömürgeleşme tarihi olduğu zaten artık bedahet hükmündedir. Batılılaşma ve sömürgeleşme kavramlarını birbirinden ayırarak sorgulamak mümkün değildir. İşte bu noktada sorulması gereken asıl soru: Kemalizm Batılılaşma tarihinin dışında bir süreç midir? Bunun üzerinde durmak gerek.
Posted on: Sat, 21 Sep 2013 10:55:05 +0000

Trending Topics



Recently Viewed Topics




© 2015