Eğitime Kur’anî Yaklaşım İnsan, çeşitli vasıflarla - TopicsExpress



          

Eğitime Kur’anî Yaklaşım İnsan, çeşitli vasıflarla donatılmış, önüne birtakım emir ve yasaklarla çevrili hedefler konulmuştur. Bu emir ve yasaklara uyması sonucu elde edeceği kurtuluş ve mutluluğun esasları Kur’an’da belirtilmiştir. Böylece insan hatalardan korunması için ilahi bir eğitime tabi tutulmuş olmaktadır. Eğitim, insan şahsiyetini hayat boyu ilgilendirecek bir olgu olduğu gibi ciddi yoğunluğu olan bir süreçtir aynı zamanda. Dolayısıyla eğitime bu süreç içinde birtakım ilke ve esaslar yön verecektir. Ama önemli olan, bunların İlahi bir mana taşımış olmasıdır. Eğitim İlkeleri Eğitim ilkeleri, insanın doğum öncesinden başlayarak, hayat boyu sürecek gelişiminin ilkeleridir. Birbiriyle sıkı ilişkisi bulunan ve bütünlük dairesinde ele alınması gerekli olan bu eğitim ilkelerinin Kur’anî boyutu asla ihmal edilmemelidir. Eğitimin temeli küçük yaşlarda atılmalı ve kişi ilahî bir edeple donatılmalıdır. Çocuk eğitiminde Kur’anî veriler çok önemli bir yer teşkil eder. Eğitimi beşeri ve ilahi olarak ikiye ayıranlar vardır. Beşeri terbiyede “var olan”la işleme yapılırken ilahi olanda ise fıtratta gizlenmiş istidatları geliştirmek söz konusudur. İnsanoğlunun sadece beşeri bir gayretle istenilen seviyeyi yakalaması mümkün değildir. Bu sebeple, ilahi eğitime de başvurulmalıdır. Kur’an, toplumsal hayatın her alanıyla ilgili kural ve kaideler ortaya koymuştur. Toplumun en önemli sınıfını oluşturan çocuklar ve gençlere yönelik birçok eğitimsel prensibi Kur’an’da bulmak mümkündür. Kur’an’ın da amacı bilgili, ahlaklı, öğrendiğiyle amel eden bireyler yetiştirmek değil midir zaten? Hal böyle olunca eğitimin maksat ve usulleriyle ilgili en doğru bilgiyi onda aramak en doğrusu olacaktır. Alak Suresinde Eğitim İlkeleri Eğitimde birçok ilke ve esas vardır. Her ne kadar eğitimin temeli sevgi ve güvene dayandırılsa da, benlikten sıyrılma, kendini tanıma, değişim, yenilik, gelişme ve yücelme gibi bütünlüğü sağlayıcı birçok unsur da söz konusudur. Kur’an, ebeveyni çok yakından ilgilendiren bu hususları dikkatlere sunarak onlara çocuklarının eğitimini ilahi bir boyuta taşımaları gerektiğinin mesajını vermektedir. Bu bakımdan çocuk ve gençlerin eğitimiyle ilgili, Kur’an’ın ilk nazil olan ayetlerini ihtiva eden Alak suresinin sunduğu ilke ve esaslar perspektifinden eğitime bir göz atmak istiyoruz. İşte, temas etmek istediğimiz surenin ilgili ayetlerinin bu hususla ilgili çözüm önerilerini şu tema halinde görebilmekteyiz: •Yaratan Rabbinin adıyla oku! •İnsanı yapışan bir hücreden yaratan. •Oku! Rabbin sonsuz kerem sahibidir. •Kalemle yazmayı öğretendir. •İnsana bilmediklerini öğretendir. Görüldüğü üzere ilgili surenin ilk beş ayetinde bir bütünlük söz konusudur. Bu ayetler gurubu insanlığa bir nur olarak doğan Kur’an’ın kandilleri hükmündedir adeta. Bu kandiller giderek bir üniversiteye dönüşmüştür. Bu üniversitenin adına“Hira” demek pek mümkündür. Çünkü bu ayetler, İslam âlemini Hira mağarasından aydınlatmıştır. Dolayısıyla insanlığın “ilk okulu” Hira Mağarası’dır diyebiliriz. Şöyle ki, okuma ve yazmanın dikkatlere sunulduğu bu kısımda Kur’an, eğitimin temel kriterlerine ilahi bir kaynak olmaktadır. Kur’an, eğitime öncelikle niçin okumayla başlamıştır? Çünkü yukarıda bahsettiğimiz eğitim unsurlarının şahsiyete tesiri bilgiden geçmektedir. Dolayısıyla söz konusu mevzu, okumaya ve yazmaya dayalı bir temele doğru akıp gitmektedir. O halde bu okuma faaliyetinin nasıl olması gerektiğinden hareketle eğitimdeki önemine ışık tutmaya çalışalım. Yaratan Rabbin Adıyla Oku! Oku emri ile başlayan bu sure, insanın yaratılışı, kalemle öğretim, insan psikolojisi ve ibadet gibi birçok konuyu ihtiva etmektedir. Ancak, ana konusu okumak ve öğretimdir. Sure, bize, Hz. Musa’ya bir zamanlar “dinle” emri verilmişken, Efendimiz (sav)’e “oku” emrinin verilmesiyle öğretimde göz unsurunun kulaktan daha önemli olduğu mesajını vermektedir. Kur’an, böylece okumanın dinlemeden üstün olduğunu ortaya koymuştur. Aslında, çocukluk yıllarında dinlemek, okumaktan daha öndedir, çünkü çocuk dinleyerek hayata atılmaktadır. Ancak, zaman ilerledikçe Kur’an’ın getirmiş olduğu bu yenilik, şahsiyet üzerinde gösterdiği etkisiyle gözü, yani okumayı ön plana çıkarmıştır. Efendimiz aleyhisselatuvesselam dönemine gelindiğinde okuma faaliyeti büyük önem kazanmıştır. Meseleyi günümüz açısından değerlendirdiğimizde okumanın ne denli önemli olduğunu görebilmekteyiz. İlmi inkişaf ve teknolojik gelişmelerin zirvede olduğu bir zaman diliminde yaşıyoruz. Bu sebeple, öğretimde “oku” emri insanlığın en temel meselesi haline gelmiştir diyebiliriz. Okuma faaliyeti, dinleme faaliyetinden aktifliği yönüyle ayrılır. Çünkü, dinleme pasif bir durumdur. Okumada bilgiyi doğrudan alma söz konusuyken, dinlemede hazır bilgi vardır. Dolayısıyla kişi okuma faaliyetiyle kendini aktif konuma getirerek, pasiflikten kurtulmaktadır. Kendi gayretleri sonucu elde ettiği bir bilgi karşısında kendisine güven kazanarak, kolaycılığı bırakmaktadır. Ama bu öyle bir okuma ki, Rabbin adını zikrederek işe başlandığı ve başarıda ilahi unsurların ön plana çıkarıldığı bir okuma olmalıdır. Bu yaklaşımdan, her şeyde olduğu gibi okuma faaliyetine de Allah’ın adını katarak, O’nun yardımıyla başarıları elde etmek gerektiğini anlıyoruz. Bu, bir ölçüde besmeleyle başlanan eğitimin besmelesiz olandan farkını ortaya koymaktadır. Kısaca, Kur’ani eğitim programının ilk dersi, yüce Yaratıcının ismi ile okumak ve onun istediği doğrultuda yetişmek olmalıdır. Alak suresi, okuma faaliyetinin Kur’an’daki dayanağıdır. İlgili ayete göre, okumaya besmeleyle başlamak Allah’ın bir emridir. Bu İlahi emre, çocuklarına örnek olma anlamında öncelikle anne-baba dikkat etmelidir. Kişi, yaratıcısının ismini anarak başladığı bir okuma faaliyetinde, kainatı tasavvur ederek, onun muhteşem görüntüsü karşısında çokça düşünüp acizliğini hissetmelidir. Bu düşünce ve hisler, giderek insanın özüne inmeli ve kişi her an rıza-i ilahi için yaşar hale gelmelidir. Ebeveynin bu ilahi yaşantısını gören çocukları, onları taklit edercesine bir takiple manevi kişiliklerini elde edeceklerdir. Böylece Kur’an’ın istediği gerçek felah toplumu kendiliğinden ortaya çıkmış olacaktır. Bu yönüyle Alak Suresi her an gündemde olmalı, kişi Kur’an’ın ortaya koymuş olduğu ilke ve esaslar dairesinde bir şahsiyet inşa etmelidir. Çocuk ve gençleri Kur’anın ilahî atmosferine sokabilmek için de şüphesiz bir takım metotlar gereklidir. Yazı çalışmalarımızda çoğu zaman temas ettiğimiz bir mesele vardır. Kur’an eksenli bir şahsiyet oluşturabilme adına, Kur’anî nağmelerin önemine dikkat çektiğimiz malumdur. Kur’an ayetlerinin ahkâmıyla hareket edebilmek öncelikle o ayetleri sevmekten geçer. İlahi bir ses ve sanatla icra edilen bir Kur’an tilaveti, muhatapta derin izler bırakmaktadır. Bunun için de kanaatimiz odur ki, o ayetler, hakiki okuyucusundan dinlenilmeli, dinlenildikçe kişide derinden, manalı bir etki oluşturacağı unutulmamalıdır. Bu etki giderek sevgi denen iksire dönüşecek, kişi Kur’an’ın meftunu haline gelecektir. Kur’anı gönüllere sevdirmek ve genç nesillere öğretmek istiyorsak, onu, aslına sadık kalarak olarak okuyan hafızların kayıtlarından dinlemeli ve dinlettirmeliyiz. Söz konusu surenin tilaveti için tavsiyelerimiz arasında,“Sesine Nil’in hüznü sinen, andelib-i Kur’an” denilen Mısırlı hafız Sıddık Minşavi’nin hatmi zikredilebilir. Hüzünlü sesi ve karşılık beklemeden derin bir ihlâsla okumuş olduğu hatmi şerifinden ilgili sureyi dinlemek ve dinletmek, ayetlerin sunduğu ilke ve esasları analiz etmeye ve kabullenmeye yarayacaktır. Çünkü Kur’an, okunuşu ile de i’cazdır. Okuyanda da, dinleyende de manevi olarak büyük bir etki alanı oluşturmaktadır. Bu alanı iyi değerlendirebilen ebeveyn, kendi üzerinden o manevi etkiyi çocuklarına yaymış ve kurtuluş toplumunu oluşturmaya gayret etmiş olacaktır.
Posted on: Sun, 11 Aug 2013 18:07:04 +0000

Trending Topics



GB Expansion: Get the sensational Vintage Disco single “Still On
Main ne tumhain choo ke itna hi jaana Khud main kho gaya Kitna
One of the ways feminists have recently been making their case, is

Recently Viewed Topics




© 2015