Guerlain – Jicky (1889) Markanın bir dönemin başlangıcı - TopicsExpress



          

Guerlain – Jicky (1889) Markanın bir dönemin başlangıcı kabul edilen parfümü. Dünya tarihini anlamaya ve öğrenmeye çalışanlar, kategorik olarak kolaylık olması bakımından tarihi belli bölümlere ayırmışlar. Mesela Hristiyan batı dünyası Hz. İsa’nın doğumunu miladi takvimin başı olarak yani 0 kabul etmişlerdir. Böylece günümüzde kullandığımız miladi takvim oluşmuştur. Kavimler göçü, İstanbul’un müslümanlar tarafından alınması, Fransız ihtilali gibi dönüm noktaları tarihin incelenmesi ve bölümlere ayrılmasında tarihçilerin işini oldukça kolaylaştırmaktadır. Mesela kısaca sanat tarihine bakalım. Sanat tarihçileri geçmiş dönem araştırmalarını daha sağlıklı ve belli bir düzen içinde yapabilmek için sanatın tarihini çeşitli kısımlara ayırırlar. Benim çok ilgimi çeken Gotik döneme bakalım. O dönemin en güçlü kurumu olan kilisenin ve dinin sanat, sosyal, kültürel hayata büyük etkileri olmuş. Özellikle kilise mimarisinde insanı ezen büyüklükteki yapılar ve mimari öğeler adeta dinin insan üzerindeki mutlak hakimiyetini gösteriyordu. Daha sonrasında Avrupa medeniyetinin uyanışı olarak kabul edilen Rönesans, müthiş bir sanatsal çeşitlilik ve coşku barındırır. Dinin ve kilisenin zayıflayan gücü sanatçının daha özgür olmasını sağlamıştır. Sonrasındaki Barok dönem ise ayrı güzeldir. Artık formlar daha oturmuş ve klasik bir hal almaya başlamıştır. Yani özetle sanatın belli başlı dönüm noktaları olmuştur. Bir de sanayi devrimine bakalım o zaman. İlkel sayılabilecek üretim araçlarının (el emeği, eski tip tarım) yerini endüstriyel üretimin (makineleşme) alması yine dünyanın çok önemli gelişmelerinden birisi bence. Makineleşme ile birlikte kurulan dev fabrikalar müthiş bir üretim artışını simgeliyordu aynı zamanda. Yani bu durum daha eski ve geri kalmış üretim yapan ülkelerin büyük bir çöküşe doğru gitmesini sağlamıştı. En belirgin örnek ise dönemin ruhunu bir türlü anlayamayan ve kendisini yeni üretim sistemine adapte edemeyen Osmanlı Devleti’ydi. Böylece sanayi devrimi bir devrin bitişini, yeni bir devrin başlangıcını simgeliyordu. Yahu Parfüm Merakı şimdi bunlarla ne ilgisi var parfümlerin derseniz o zaman neden böyle bir giriş yaptığımı anlatmaya başlayayım. Her alanda olduğu gibi parfüm dünyası da köklü değişimlerin ve dönüşümlerin yaşandığı bir sektör diyebiliriz. İlk kokulu sıvıların tam olarak ne zaman icat edildiğini bilmek pek mümkün görünmese de kimi rivayetler Eski Mısır’a kadar götürüyor bizi. O zamanlar şimdiki gibi aromakimya bilgisine ve teknolojisine sahip değillerdi muhtemelen. Fakat parfümlerin Avrupa kıtasında uzun yıllardır kullanıldığını biliyoruz. Bu duruma en güzel örneklerden birisi Creed parfüm evinin 250 yıldan fazla bir tarihe sahip olması. İlk parfümler ya da kokuların şimdiki gibi birden fazla katmandan ve bileşenden oluşmadığı tahmin ediliyor. Eski dönem parfümleri için sıkça duyduğumuz tabir “tek notalı kokular”. Buradan şunu anlıyoruz. Eski parfümler tek katmanlı basit parfümlerden oluşuyordu. Mesela tek bir limon kokusu parfümün tamamını temsil ediyordu. Ya da tek bir gül esansına parfüm deniyordu. Yani şimdiki gibi “üst, orta ve alt notalar” gibi derinlik yoktu. Bu durum Avrupa kıtasında 1800’lü yılların sonlarına kadar sürdü. Ve 1889 yılında parfüm dünyasının seyrini değiştiren çok ilginç bir olay oldu. Hatta şöyle söyleyeyim. 1789 yılındaki Fransız devriminden 100 yıl sonra bu sefer parfüm dünyası yine Fransa’dan gelen bir devrim ile sarsıldı. 1864 yılında babası Pierre François Pascal Guerlain’in ölümü üzerine parfüm dükkanının başına iki oğlu geçiyorlar. Aime Guerlain koku üretim bölümünde çalışıyor. Ve bir parfümde ilk defa iki sentetik molekül olan coumarin ve vanilin’i doğal esanslarla birleştiriyor. Böylece ortaya “Jicky” isimli parfüm çıkmış oluyor. Sıkı durun çünkü en önemli kısma geldik. Bugün yazacağım Jicky “dünyanın ilk modern parfümü” olarak kabul ediliyor. Bu sonuca nereden ulaşmışlar derseniz cevabı basit. Jicky ilk defa çok katmanlı bir kokuya sahip olarak oluşturulmuş. Yani üst, orta ve alt notalara sahip diyebiliriz. Ondan önceki parfümler genellikle tek bir notaya/kokuya sahipken Jicky’nin kompleks ve karmaşık yapısı onu “dünyanın ilk modern parfümü” yapmış. Yani nasıl ki miladi takvim Hz. İsa’nın doğumuyla başlıyorsa, modern parfümlerin tarihi de Jicky ile başlıyor diyebilirim. Tabiki böyle tarihe geçmiş bir parfümün peşinde az koşmadım. Ama sonunda ona ulaştım. Ve bir kez daha ne kadar şanslı olduğumu hissettirdi bana Jicky. Çünkü karşımda bir parfümden ziyade tarih var. Sanırım Türkiye’deki birkaç şanslı kişiden birisiyim Jicky’i denemiş olan. Bu eseri anlatmaya nereden başlayacağımı pek bilemiyorum. Çünkü ona saygısızlık etmek istemem kesinlikle. Ya da bir şeyleri yazmayı atlayıp, utanmak durumunda kalmak da var işin sonunda. Ben yine bildiğim yoldan anlatayım. Eğer eksiğim olursa affola. Jicky odunsu oryantal olarak sınıflandırılmış Fragrantica’da. Kimi yazarlar onu fujer olarak değerlendiriyor. Parfümün başlangıcı çok ferah sayılamayacak bir limon ile gerçekleşiyor. Biraz kremsi bir limon. Arkadan da hafiften aromatik otlar eşlik ediyor. Biberiye olabilir. Jicky’nin açılışını gayet başarılı buldum. Şık, kaliteli ve doğal kokuyor. Biraz da olgun. Orta notalardan itibaren kremsi limon gerilerde kalıyor. Onun yerine sıcak sayılabilecek bir lavanta geliyor. Çok keskin bir lavanta değil. Biraz da vanilya hissediyorum bu kısımda. Vanilya çok iyi dengelemiş lavantayı. Orta notalarında az da olsa deri var. Zaten bazı yorumcuların Bulgari – Black’e benzetmeleri bu yüzden sanırım. Fakat Bulgari – Black’den daha başarılı bence. Ayrıca hafiften de süsen (iris) alıyorum. İşte bu güzel bir sürpriz. Çok şık ve ağırbaşlı diyebilirim. Benim gibi lavanta ile arası iyi olmayan birisinin bile beğenisini almayı başarıyor. Kimi yorumcular ise gül de var diyorlar orta notalarında. Fakat ben net olarak bir gül kokusu alamadım. Son kısımda ise vanilya daha fazla öne çıkıyor. Burada aromatik ve yumuşak baharatlar da var sanki. Hatta hayvansal bir yanı da var. Bazı kullanıcılar içeriğinde Yves Saint Laurent – Kouros’da da kullanılan civet olduğunu vurgulamışlar. Evet muhtemelen hayvansallık civet’ten geliyor. Fakat vanilya her daim baskın. Harika bir kapanış yapıyor Jicky. Jicky bence efendi, ağırbaşlı, lüks, şık, aristokratik ve biraz resmi kokuyor. Geneline baktığımda vanilyanın önemli bir yer tuttuğunu görüyorum. Vanilyadan sonra lavanta ve hayvansallık da göze çarpıyor. Evet vanilya ve lavanta ikilisi aklıma hemen Caron Pour Homme’u getiriyor. Fakat bence çok benzemiyor Caron Pour Homme’a. Caron’daki lavanta kullanımı çok daha yoğun ve keskin. Burada ise tam tersi vanilya daha baskın. Bu kokuyu nereden hatırlıyorum derken aklıma geldi sonunda. Özellikle son kısmı bana Caron’un bir başka parfümü The Third Men’i hatırlattı. Evet bire bir benzemiyorlar. Sanki Caron, Jicky’den biraz esinlenmiş The Third Men’i oluştururken. Şimdi vanilya baskın dedim. Buradaki kullanımı çok şık ve kaliteli. Sakın günümüzün modern parfümlerindeki zıpır ve insanın içini bayan bir vanilya olarak düşünmeyin. Çok daha dengeli. Şeker oranı yüksek değil. Fakat parfümün genelinde bir tatlılık hissediliyor. Muhtemelen tonka fasulyesi kullanılmış bu tatlılığı oluşturmak için. Bazı kişiler Jicky’i seksi hatta erotik bulduklarını söylüyorlar. Bence bunun en önemli sebebi içeriğindeki hayvansallık (civet yardımı ile) ve vanilyanın güzel birleşimi diyebilirim. Jicky bence çok güzel bir parfüm. Herhangi bir rahatsız edici yanına rastlamadım. Tam bir usta işi harmana sahip. Ve hatırlatmak isterim ki bu parfüm tam 123 yaşında! Adeta bir parfüm değil tarih kokluyorum. Ve hala böylesine modern kokuyor ki. Sanki birkaç yıl önce piyasaya sürülmüş gibi. İnanılır gibi değil. Yani o 1980’lerin eski kokan şiprelerine hiç benzemiyor. Ve hiç de eski kokmuyor. Başka bir konu ise bu kadar eski bir parfümün birden fazla reformülasyon geçirmiş olma ihtimali. Kaç defa reformülasyon geçirdiğine dair bir bilgiye rastlamadım. Ama şunu söyleyebilirim ki 1889 yılındaki ilk formülünden biraz değişmiş olacağını düşünmek hiç de mantıksız değil. Fakat günümüze kadar gelmiş olan bu hali bile çok güzel. Ben Jicky’i çok sevdim. Ve saygı duydum. Fakat şunu da önemle belirteyim. Jicky’nin tarihsel öneminin etkisinde kalıp gözlerim kamaşmış değil. Yani tamamen objektif olmaya çalışıyorum. Ve gönül rahatlığıyla söyleyebilirim ki kokusunu gerçekten de çok sevdim. Ki ikonik parfümler olarak kabul edilen Christian Dior – Fahrenheit ve Eau Sauvage, Yves Saint Laurent – Kouros ve Jazz gibi parfümleri hiç çekinmeden kıyasıya eleştirdiğim biliniyordur sanırım. Bu parfümü kullanan ünlüler arasında kimler yok ki. Fransa imparatoriçesi Eugenie, Fransız asilzadeleri ve aristokratlar. Günümüzde ise Karl Lagerfeld, Sean Connary, Jane Birkin, Peter Sellers, Brigitte Bardot, Jacqueline Kennedy Onassis bu parfümü kullanan bazı ünlüler. Jicky’nin önemli tartışma konularından birisi ise kadın mı yoksa erkek için mi üretildiği. Bir kaynakta aslında erkekler için üretildiği yazıyorken, diğerinde ise kadın parfümü olarak tasarlandığı var. Ağırlıklı olarak ilk kadınlar için tasarlandığı bilgisi biraz daha ağır basıyor. Fakat Jicky’nin çok fazla erkek seveni ve kullananı olduğu biliniyor. Bence uniseks kullanıma uygun. Hem kadınlar hem de erkekler rahatlıkla kullanabilir. Öyle aşırı bir kadınsılık yok. Diğer konu ise Jicky’nin üç farklı versiyonu var. Benim denediğim EDT olanıydı. Ayrıca Eau de Parfum (EDP) ve Parfum Extrait (Pure Parfum) versiyonları da mevcut. İnşallah diğerlerini de deneme fırsatını bulurum. Bir ayrıntı daha vereyim. Jicky öyle her yerde bulanabilecek parfümlerden değil. Dünyaya yayılmış Guerlain butiklerinde veya özel internet sitelerinden bulunabilir. Onun için çok yüksek fiyatlara satılması sizi şaşırtmasın. Şimdi birde Jicky isminin nereden geldiğine bakalım. Parfümün tasarımcısı Aime Guerlain’in yeğeni olan Jacques Guerlain’in takma ismi Jicky’miş. Ve parfümün ismi buradan geliyormuş. Jicky, on sekiz yaşındaki genç arkadaşların kullanabileceği gibi bir eser değil. Biraz yaş, karizma, olgunluk ve hayatın bazı yönlerini anlamış kişileri hedefliyor. Belli bir fikir dünyasına sahip olabilen, entelektüel yönünü geliştirebilmiş, biraz bohem, tarz sahibi insanlara daha çok uyar diye düşünüyorum. Parfümümüz bence tam bir sonbahar-kış kokusu. 30 yaşın altındaki arkadaşlara tavsiye edemeyeceğim. Parfüm kritikçisi Luca Turin Jicky’e beş üzerinden beş yıldız vererek çok başarılı bulmuş. İşte Luca Turin üstatla tamamen anlaştığımız bir parfüm daha. Bence de beş yıldızı rahatlıkla hak ediyor. Ve en sevdiğim parfümler listesine tereddütsüz giriyor. 123 yaşına basmış ve modern parfümlerin dönüm noktası olan Jicky’i denediğim için kendimi çok şanslı hissediyorum. Muhtemelen Türkiye’de 2012 yılı itibariyle bu parfümü deneme şansına erişmiş sınırlı sayıda insandan birisiyim. Mutluyum. Çünkü o bir klasik. Çünkü o bir Guerlain soylusu. Çünkü o Jicky…
Posted on: Sun, 08 Sep 2013 20:39:53 +0000

Trending Topics



Recently Viewed Topics




© 2015