GÖNÜLLER SULTANI YUNUS EMRE. 7.BÖLÜM TASAVVUFİ - TopicsExpress



          

GÖNÜLLER SULTANI YUNUS EMRE. 7.BÖLÜM TASAVVUFİ KİŞİLİĞİ-HAYATI KİTAPLARI : YUNUS EMRE DİVANI MÂNÂ EVİNE DALDIK Mânâ evine daldık, Vücut seyrini kıldık. İki cihan seyrini, Cümle vücutta bulduk. Bu çizginen gökleri, Tahtes-serâ yerleri, Yetmiş bin hicapları, Cümle vücutta bulduk. Yedi yer, yedi göğü, Dağları, denizleri, Uçmağ ile tamuyu, Cümle vücutta bulduk. Gece ile gündüzü, Gökte yedi yıldızı, Levhte yazılı sözü, Cümle vücutta bulduk. Musa ağdığı Tûr’u, Yoksa Beytül Ma’mur’u, İsrafil çalan sûru, Cümle vücutta bulduk. Tevrat ile İncil’i, Furkan ile Zebur’u, Bunlardaki beyanı, Cümle vücutta bulduk. Yunus’un sözleri hak, Cümlemiz dedik saddak, Nerd’istersen orda Hak, Cümle vücutta bulduk. ________________________________________ MENZİLIRAK BU YOLUN Menzil’ırak bu yolun, bu yola kim varası? Müşkili çok bu yolun, bunu kim başarası? Bu yola yarak gerek, çok eksiz kezek gerek, Koy demir yürek gerek, bu sarp yola varası. İnce sırat köprüsü sıfat imiş bu yolda, Dosta giden kişinin doğruluktur çâresi. Kimde kim doğruluk var, Hak Çalap onu sever, İki cihana yarar o erin sermayesi. Doğruluk mancınığı istiğfar taşı ise, Doğru vardı atıldı, yıkıldı nefs kal’ası. İman aldaguçları bilin çoktur bu yolda, Nefsine uyanların gitmez yüzü karası. Yüzbin riyâ çerisi bilin vardır bu yolda, Nefs öldürmüş er gerek ol çeriyi kırası. Yunus şimdi salâdır, gel gidelim yokluğa, Gözler lâyık ise dost dîdârın göresi. ________________________________________ MİSKİN ADEM OĞLANI Miskin Adem oğlanı nefse zebun olmuşdur, Hayvan canavar gibi otlamağa kalmıştır. Hergiz ölümün sanmaz ölesi günin anmaz, Bu dünyadan usanmaz gaflet önin almışdur. Oğlanlar öğüt almaz, yiğitler tevbe kılmaz, Kocalar taat kılmaz, sarp rüzigar olmuştur. Beğler azdı yolundan, bilmez yoksul halinden, Çıktı rahmet gölünden, nefs gölüne dalmışdur. Yunus sözi alimden, zinhar olma zalimden, Korkadurın ölümden, cümle doğan ölmüşdür. ________________________________________ MİSKİNLİKTE BULDULAR Miskinlikte buldular, Kimde erlik var ise. Merdivenden ittiler, Yüksekten bakar ise. Gönül yüksekte gezer, Daima yoldan azar, Dış yüzüne o sızar, İçinde ne var ise. Ak sakallı pir hoca, Hiç bilmez ki hal nice? Emek vermesin hacca, Bir gönül yıkar ise. Sağır işitmez sözü, Gece sanar gündüzü. Kördür münkirin gözü, Âlem münevver ise Gönül Calabın tahtı, Calap gönüle baktı. İki cihan bedbahtı, Kim gönül yıkar ise. Az söz erin yüküdür, Çok söz hayvan yüküdür. Biline bu söz yeter, Sende gevher var ise. Sen sana ne sanırsan, Ayrugada onu san. Dört kitabın manası, Budur eğer var ise. Bildik gelenler geçmiş, Konanlar geri göçmüş. Aşk şarabından içmiş, Kim mana duyar ise. Yunus yoldan azmasın, Yüksek yerde durmasın. Sinle sırat görmesin, Sevdiği didar ise. ________________________________________ MURADIMA MAKSUDUMA ERMEZSEM Murâdıma maksûduma ermezsem Hayıf bana yazık bana vah bana Kâdir Mevlâm cemâlini görmezsem Hayıf bana yazık bana vah bana Dâima isyandır hep benim işim Nic’olur kabirde ol garip başım Dûadan unutman eşim kardaşım Hayıf bana yazık bana vah bana Âsi kulum defterine bak derse Yüzün karaları gör ne çok derse Yerin göğün arasından çık derse Hayıf bana yazık bana vah bana Okumayıp defterimi şaşırsam Mahşer yerlerinde derde düşersem Mü’min kullarından ayrı düşersem Hayıf bana yazık bana vah bana Derviş YUNUS Arasat’a varırsam Yüzüm karaları anda görürsem Defterimi sol elime alırsam Hayıf bana yazık bana vah bana ________________________________________ MUŞTULAYIN ÂŞIKLARA Muştulayın âşıklara, bu aşk ulu devlet olur, Aşk kime kim değdi ise, cânında bil işret olur. Her sevdiği terkin ura, kayıkmaya değme yana, Her dem onun seyran gehi, hem zât u hem sıfat olur. Seyri içinde çâpük-bâz, fikri daim nâz u niyâz, Çün saâdet oldu hem-râz, hezâran münâcât olur. Müşâhede kapar onu, hem bi karar olur canı, Her dem davasız manî, bu dert ile rahat olur. O bî nişandır canandan, ne diyem dilimiz ondan, O bir âlim-i deyyân zât, her zât içinde zât olur. Buhl u tamah sığmaz ona, izzette kaldı bir yana, Yol bulamaz hırs u hevâ, kimde ki bu devlet olur. O işlere eli eren, Hak aşkına gönül veren, Dostunu göze göz gören, cümle varlıktan mât olur. Kim idi ise o nüzûl, ona gelir cümle usûl, Taziyete varır ise, o ölüye rahmet olur. Yunus erdir nihâyetsiz, aşk ondan dahî gayetsiz, Ne gayet var ne nihâyet, kamusu bir hazret olur. ________________________________________ MÜLK-İ BEKÂDAN GELMİŞİM Mülk-i bekadan gelmişim, fani cihanı neylerim, Ben dost cemalin görmüşüm, hur-i cinanı neylerim. Vahdet meyinin cürasın, maşuk elinden içmişim, Ben dost kokusun almışım, müşk-i Hutanı neylerim. İbrahimim, Cebraile hiç ihtiyacım kalmadı, Muhammedim dosta gidem, ben tercümanı neylerim. İsmailim, Hak yoluna canımı kurban eylerim, Çünkü bu can kurban olur, ben koç kurbanı neylerim. Eyyublayın şu maşukun çevrin tahammül eylerim, Circisleyin Hak yoluna çıkmayan canı neylerim. İsa gibi dünya koyup, gökleri seyran eylerim, Musa-i didar olmuşum ben, len-teranî neylerim. Miskin Yunus maşukuna vuslat bulunca mest olur, Ben şişeyi çaldım taşa, namus-u arı neylerim. ________________________________________ MÜNKİRLER EVLİYÂYA HAK YOLUNA ÂSİDİR Münkirler evliyaya Hak yoluna âsidir, O yola âsi olan gönüllerin pasıdır. Tattık bu aşk cefasın tâ erince maşûka Zira ki o dost benim derdimin devâsıdır. Henüz bu yer olmadan, gökler yaratılmadan, Evliyalar vatanı padişah kalesidir. Mevlâna Hüdâvendgâr bize nazar kılalı, Anın görklü nazarı gönlümüz aynasıdır. Giyiklinin o Hasan söz ayıtmış kendiden, Çün keleci Hakkındır, kendinin söz nesidir? Miskin ol bire miskin, gide senden kibr ü kin, Rüzgâr gelir geçer pes kime ne kalasıdır. Okuyuban yazmadan, yanılıban azmadan, Yunus bu aşk sözünü kim bildi bilesidir. ________________________________________ MÜSLÜMANAM DİYEN KİŞİ Müslümanam diyen kişi, Şartı nedir bilse gerek. Tanrıın buyruğun tutup, Beş vakt namaz kılsa gerek. Tanla durup başın kaldır, Ellerini suya daldır. Tamudan azatlı oldur, Kullar azat olsa gerek. Öğle namazın kılasın, Her ne dilersen bulasın. Nefs düşmanın öldüresin, Nefs hemişe ölse gerek. O ikindiyi kılanlar, Arı dirlik dirilenler, Onlardır Hakka erenler, Dâyim Hakk’a erse gerek. Akşam durur üç fariza, Dağca günahın arıda. Eyi amellerin sana, Şem-ü çırağ olsa gerek. Yatsı namazına ol hazır, Hazırları sever kadir. İmanın eksiğin bitir, İman pişrev olsa gerek. Her kim müsülman olmadı, Beş vakt namazı kılmadı. Bilin müslüman olmayan, Ol tamuya girse gerek. Görmez misin Mustafa’yı, Nice bekledi vefayı. Ümmet için ol safayı, Ümmet ona erse gerek. Bekler isen din gayretin, Vermegil nefse muradın. Yunus, Nebi salavatın, Aşk ile söylese gerek. ________________________________________ MÜSLÜMANLAR ZAMANE YATLI OLDU Müslümanlar zamâne yatlı oldu, Helâl yenmez, haram kıymetli oldu. Okuyan Kur’ân’a kulak tutulmaz, Şeytanlar semirdi, kuvvetli oldu. Harâm ile hamir tuttu cihânı, Fesâd işler eden hürmetli oldu. Kime kim Tanrı’dan haber verirsen, Kakır bâşın salar huccetli oldu. Şagird üstâd ile arbede kılar, Oğul ata ile izzetli oldu. Fakirler miskinlikten çekti elin, Gönüller yıkıban heybetli oldu. Peygamber yerine geçen hocalar, Bu halkın başına zahmetli oldu. Tutulmaz oldu Peygamber hadîsi, Halâyık cümle Hak’tan utlu oldu. Yunus, gel âşık isen tövbe et, Nasûh’a tövbe ucu kutlu oldu. ________________________________________ MÜŞKÜLÜ HALLEYLEMEK DEĞMENİN İŞİ DEĞİL Müşkülü halleylemek değmenin işi değil, Bir kişiye ver gönül, bu yola naşı değil. Evliyanın gönlünden kesme Şeyen Lillâhı, Sana himmet o eyler, göz ile kaşı değil. Er o dur ki menzilin her dem göstere dura, Değme arif bu düşü yoramaz, işi değil. Hak tecelli kılmaya, can aslını bulmaya, Gönülden sür sivâyı, nazarı dışı değil. Bu kelâmın mânâsı evliyanın hanıdır, Yedirmegil cahile ki zira aşı değil. Yunus bir doğan idi, kondu Taptuk koluna, Avın şikara geldi, bu yuva kuşu değil NEYLERSİN EY GAFİL DÜNYA MALINI Neylersin ey gafil dünya malını? Yiyeceğin hiç fikrine düşmez mi? Bin yıl ömür sürsen bir gün ölürsün, Öleceğin hiç fikrine düşmez mi? Gine aklar düştü siyah saçına, Ölmeden tövbe et gizli suçuna. Kara yer altında kabrin içine, Gireceğin hiç fikrine düşmez mi? Niçin dinlemezsin âlimler sözün? Niçin ağlayamaz şu iki gözün? Kızmış saç üstünde kalmış namazın, Kılacağın hiç fikrine düşmez mi? Bilesin dünyanın öte yanını, Ne kervancı koyar, ne kervanını. Azrail gelince tatlı canını, Alacağın hiç fikrine düşmez mi? İşte geldin gördün bu dünya fena, Günahına ağla sen yana yana. Teneşir üstünde sen döne döne, Yunacağın hiç fikrine gelmez mi? Ettin mi dünyada bir iyi fikir? Dilinden gitmesin zikirle şükür. Kara yer altında Münkerle Nekir, Soracağın hiç fikrine düşmez mi? Yunus Emre eydür: Eyle niyazı, Bozulmaz Mevlânın yazdığı yazı. Eğnine biçerler şu kefen bezi, Giyeceğin hiç fikrine düşmez mi? ________________________________________ NİDELİM BU DÜNYAYI Nidelim bu dünyayı, neyleyip nitmet gerek? Daima aşk eteğin komayıp tutmak gerek. Çalabım bu dünyayı kahır için yaratmış, Gerçeğin gelenlerin kahrını yutmak gerek. O yarınki yollarda orda yoldaş isteyen, Bu dünyada dostunu kılavuz tutmak gerek. Uçmak uçmak dediğin kulların yeltediğin, Uçmağın sermayesi bir gönül etmek gerek. Erenlerin ahına dağ taş katlanamadı, Kalkanı demir ise okları atmak gerek. Yunus er nazarında taze güller açılmış, Gerçek er bülbül isen nazarda ötmek gerek. ________________________________________ NİDEM BEN BU GÖNÜL İLE Nidem ben gönül ile, benimle bile bir dem durmaz, Maşûk yüzün gördü meğer, öğütleyip ökün dermez. Tanrı için ey uslular gönlüm bana buluverin, Vardı dost ile buluştu, bana geri boyun vermez. Bunun gibi gönül ile nice dirlik iltebilem, Bıraktı yabana beni, bir dem gelip hâlim sormaz. Gönül bana yoldaş iken, zühd ü tâat kılar idim, Yıkıldı bu tertiplerim, gönülsüzüm elim ermez. Gönül içeri dost ile, ben kapıda feryâd ü zar, Bin yıl zârî kılar isem, işbu nedir diye sormaz. Aydır isem eyâ gönül, hani farîza yâ sünnet, Aydır yok teşvişi koya, bu seviye amel sığmaz. Eğerleyin aydır isem, gör boynumda borç kalmasın, Kakır boşar söver bana, aydır ki ey Hakk’ı görmez. Ağız ağızdan kutludur, ola ki sözünüz tuta, Ben yüz bin yıl söyler isem, sözüm kulağına girmez. Gönlüm dahî canım dahî el bir etti şu ikisi, Yüz bin Yunustan ferâgat, dost yüzünden gözün ırmaz. ________________________________________ NİDERİZ BİZ HAYAT SUYUN Nideriz biz hayat suyun, canları yağmaya verdik, Cevherleri sarraflara, madeni yağmaya verdik. Benim ol bezirgan kim, hiçbir assı gözetmedim, Çünki assıdan da geçtik, ziyanı yağmaya verdik. Bu yolun arifleri geçirmezler her metaı, Biz şöyle uryan gideriz, cihanı yağmaya verdik. Küfür ile iman dahi, hicap imiş bu yolda, Safalaştık küfürle, imanı yağmaya verdik. Senlik benlik olacağız, iş ikilikte kalır, Çıktık ikilik evinden, sen beni yağmaya verdik. Bu bizim pazarımızda, yokluk olur müşteri, Geçtik bitmez sağınçtan, zamanı yağmaya verdik. Payanlı devr ü zaman, nice anlasın Yunusu, Payansız devre erdik, devranı yağmaya verdik. ________________________________________ NİDEYİM GÖNLÜMÜ AŞKTAN USANMAZ Nideyim gönlümü aşktan usanmaz, Varır aşka düşer, hiç bana tınmaz. Döner gönlüm bana öğüt verir hoş, Aşık olan kişi, aşktan usanmaz. Âşık cana kaldı, aşık olamaz, Can terkin vurmayan maşuka ermez. Âşık bir kişidir, bu dünya malın Ahiret gussesin bir pula saymaz Âşık öldü diye sela verirler Ölen hayvan olur aşık olmaz Bu dünyadan ahiretten içeri, Âşıkın yeri vardır kimseler bilmez. Âşıklar meydanı arştan yücedir, Çalarlar çevganı topu belirmez. Yunus bu tevhitte mahiv oldukça, Gene gelmekliğe aklı belirmez. ________________________________________ NOLUR İSE KO Kİ OLSUN NOLUSAR Nolur ise ko ki olsun nolusar, Tek gönül Mevlayı bulsun nolusar. Aşk denizi gene taşmış kan akar, Aşık-ı biçare dalsın nolusar. Bu denize düşen ölür dediler, Ölür ise ko ki ölsün nolusar. Aşk gelicek cümle eksikler biter, Bitmez ise ko ki kalsın nolusar. Akıbet şu göze toprak dolusar Bir gün öndün, ko ki dolsun nolusar Dünyanın mansıplariyle izzetin, Yunus kodu alan alsın nolusar. ________________________________________ NOTURURSUN TAŞ KAPIDA N’oturursun taş kapıda? Gör içeri neler gezer? Tamah artırır daima, Saf bağlamış fitne gezer. Gel şimdi gel kanâata, Usan tutmaz tez bin ata. Olmaya ki ecel yete, Fâsid ola satı pazar. Sen kanda isen teslim ol, Kamulardan aşağa dur. Edeb tâcın başına ur, Gör müfsid nicesi kızar. Yaramazdır buhl ü haset, Kibir mübârizdir gayet. Kökünü kaz yabana at, Fârığ otur ey gam-güzâr. Kogıl bu dünyâ bâbını, Öğret dostluk edebini. Bulursan usta bânını, Ne varan kaldan zarar. Kibr ü menîdir subaşı, Delim kişidir yoldaşı. Sen olmagıl onun eşi, Ona uyan yoldan azar. Var dediğim yerlerde dur, Hıkd u hasedi oda ur. İhlâs gelir cümleyi yur, Yunus yolu yavlak durur. ________________________________________ NASİHAT KANDİLİNDEN BİR İŞARET GÖRÜNDÜ Nasîhat kandilinden bir işâret göründü. Tenim içinde canım andan yana süründü Nefsimin ejderhâsı döndü bana haml’etti Kanâat hay demezse yeri göğü yer imdi Kanâatı yâr edin uyma nefs dileğine Eresin hakîkate yerin buldun dur imdi Kanâat dediğini eğ’er sen tutmaz isen Nefsine uyar isen ser-gerdan ol yor imdi Yunus Hak tecellîsin şiir dilinden söyler Canda gevher var ise Hak’tan yana yür’imdi ________________________________________ NE ACEP OLUR ŞU ADEM OĞLANI Ne acep olur şu âdem oğlanı, Öleceğin hiç gönlüne gele mi? Azrail çırnağın vurup canına, Alacağın hiç gönlüne gele mi? Azrail alır bu cümle canları, Toprağa düşürür nazik tenleri. Giydirirler sana yensiz donları, Giyeceğin hiç gönlüne gele mi? Gelir nöbetin dolanı dolanı, Ağlasana sen bulanı bulanı. Halkın önünde beğeni beğeni, Yunacağın hiç gönlüne gele mi? Gece gündüz zikreylesin dilimiz, Gizli değil, ayan sana halimiz. Karanlık kabirde bir gün yalınız, Kalacağın hiç gönlüne gele mi? Yunus Emrem eydür: Hele burada, Heman ömrüm zayi geçti arada. Yarın Hak yanında yüzü karada, Olacağın hiç gönlüne gele mi? ________________________________________ NE DER İSEM SÖZÜM YÜRÜR Ne der isem sözüm yürür, elimde ferman tutarım, Ne edersem hükmüm revan, çün hükm-i sultan tutarım. İns ile bu cinn ü peri, devler benim hükmümdedir, Tahtım benim yel götürür, mühr-i Süleyman tutarım. İblis-ü Âdem kim olur, ya aza ya da azdıra, Cümle benim eyi yavuz, kamusun benden tutarım. Dünya benim rızkım durur, kavmi benim kavmim durur, Her dem benim yargım yürür, yargımı handa tutarım. Senin gibi can var iken âb-ı hayat isteyeni, Karanuluğa gireni ben anı hayvan tutarım. Onsuz olursam ölürem, onunla diri oluram, Siz sanmanız ki dirliği hemişe candan tutarım. Dinim imanım oldurur, onsuz olursam dünyada, Ne puta, haça taparım, ne din ne iman tutarım. Yunus aydır: Hiç şek değil, ben oyumdur, o benimdir, Ben ne desem o dost tutar, dost dediğin ben tutarım. ________________________________________ NE SÖZ KELECİ DER İSEM Ne söz keleci der isem, dilim seni söyleyecek, Nerde yürürsem yürürüm, senden yana kaçar dilek. Haktır seni sevmezlere cansız sûrettir der isem, Onun için canlılara senin gibi mâşuk gerek. Söyledin cümle âleme, henüz nikap içindesin, Bir dem perdesiz yürüsen, iki cihan olur helek. Dev, peri, insan ve melek, sever seni her mahlûkat, Hayran olup ileyinde durmuş mudur hûr u melek. Nuştur senin elin ile zehr-i katil içer isem, Bilmezim ne manası var, o olur canıma tiryak. Ger şehd-ü şekker yer isem, sensiz ağıdır canıma, Çün canımın sensin tadı, nerde bulam senden yeğrek? Yüz bin eğer cevr-ü cefa uğrar ise sûretime, Hiç eksilmez şâdîliğim, cümlesin yur seni sevmek. Ne var eğer Yunus dahi aşk içinde zerre ise, Aşk datıyla kayimdürür yer ile gök çarh-ı felek. ________________________________________ NİCE BİR BESLEYESİN BU KADD İLE KAMETİ Nice bir besleyesin bu kadd ile kameti, Düştün dünya zevkine, unuttun kıyameti. Topraktan yaratıldın, yine topraktır yerin, Toprak olan kişiler nider bu alâmeti. Çalış, kazan, ye yedir, bir gönül ele getir, Yüz Kabeden yeğrektir, bir gönül ziyareti. Uslu değil delidir yüce saraylar yapan, Akıbet viran olur cümlenin imareti. Yüz bin peygamber gele hiç şefâat olmaya, Vay eğer olmaz ise Allahın inayeti. Nefsi Müslüman olan hak yola doğru varır, Yarın ona olacak Muhammed şefâati. Kerâmetim var diyen, halka sâlûsluk satan, Nefsin Müslüman etsin var ise kerâmeti. Yunus imdi sen dahi, gerçeklerden ola gör, Gerçek erenler imiş kamunun ibadeti. ________________________________________ NİCE Kİ BU GÖNLÜM EVİ Nice ki bu gönlüm evi aşk elinden taşagelir, Nice yüksek yürür isem, aşk başımdan aşagelir. Nice ki aydıram râzım söyleyemem kimseneye, Gider bu sabr karârım dost önüme düşegelir. Hey nice sabreyler ise dost yüzünü gören kişi, O hakîkat gördüm deyen kendözünden şaşagelir. Maşûkanın tecellisi türlü türlü renkler olur, Bir şîvede yüz bin gönüllü hemişe cuşagelir. O dost ile benim işim, bulut ile güneşleyin, Bir dem hicâbı sürülür, bir dem hicap başa gelir. Acep gene miskin Yunus aşktan artık sevdi meğer, Zira ki bu aşktan yeğrek hiç yokdurur başa gelir. ________________________________________ NİCE Kİ O MAŞUK İLE Nice ki o maşuk ile ben râzımı bir eyleyim, Garkolam müşâhedeye ermeye tedbir eyleyim. Kimdir ki onu görüben gizleni kaldı ahvâli, Göster bana o kişiyi ben dahî bir eyleyim. Bu halâyık aydır bana, sakla onu can içinde, Bir zerresi yüz bin cihan, ayıt nice sırreyleyim. Şunun gibi çapük nazar, bir nazarda yüz bin Mûsâ, Şer-mest ü hayran kamusu de nice tedbir eyleyim. Farz değildir kamulara Tûr’da münâcât eylemek, Ben nerdeysem dost ondadır, her bir yeri Tûr eyleyim. Hidâyet erdi kamuya hevâsından geçmezlere, Tevfıyk yüzün yere urup aşkımı sir-gîr eyleyim. Muhakkıklar göredurur Yunus gözü gördüğünü, Düşüm söyleyeyim sana necm ile tabir eyleyim. ________________________________________ NİCE YILLAR ÖMÜR SÜRDÜM Nice yıllar ömür sürdüm, Onca ağlayuban güldüm. İşte ecel sana geldim, Esenledim dünyam seni. Sürdüm ömrümü geçirdim, Canım hazrete uçurdum. Ecel şerbetin içirdim, Esenledim dünyam seni. Yürürüdüm sağ selamet, Takdir eyledi melamet. Ecel kıldı hoş melalet, Esenledim dünyam seni. Gelen geçermiş nidelim, Gelin ahrete gidelim. Bu fenayı terk edelim, Esenledim dünyam seni. Hayr-u şer ettiğim işler, O görünen türlü düşler. Bitti bu kamu teftişler, Esenledim dünyam seni. Dün-ü gün ederdim zikir, Kılar idim Hakka şükür. Ecel geldi bizi okur, Esenledim dünyam seni. Ben bir derviş idim dostum, Haktan yana oldu kastım. Ecel tuzağına bastım, Esenledim dünyam seni. Yaranlarım kardaşlarm, Hakka layık yoldaşlarım, Esen kalsın razdaşlarım, Esenledim dünyam seni. Ey Yunus Emre biçare, Özün tutgıl doğru yâre. Ölüme yoğ imiş çare, Esenledim dünyam seni. ________________________________________ NİCELER BU DÜNYADA GÜNAHINI YUYAMAZ Niceler bu dünyada günâhını yuyamaz, Ömrü geçer yok yere, ey dırîga duyamaz. Bir nice kişilerin gaflet gözün bağlamış, Hak yoluna der isen bir yufkaya kıyamaz. Bu dünya bir gelindir yeşil kızıl donanmış, Kişi yeni geline bakıbanı doyamaz. Ey nice arslanları alır aktarır ölüm, Azrâil pençesine bir yoksulca duyamaz. Var şimdi miskin Yunus, uryân olup gir yola, Yüz çukallı gelirse yalıncağı soyamaz. ________________________________________ NİTEKİM BEN BENİ BİLDİM Nitekim ben beni bildim, Yakın bil ki, Hakkı buldum, Korkum onu buluncaydı, Şimdi korkudan kurtuldum. Ben kimseden korkumazam, Ya bir zerre kayırmazam, Ben imdi kimden korkayım? Korktuğum ile bir oldum. Azrail gelmez yanıma, Sorucu gelmez sinime. Bunlar benden ne sorarlar? Onu sorduran ben oldum. Ya ben onca kaçan oldum, Onun buyruğun buyuram. O geldi gönlüme doldu, Ben ona bir dükkân oldum. Dükkân ıssı dükkânından, Hali değildir evinden. O bu araya gelelden, Halka bir ulu kân oldum. Canlılar bizden el alır, Cansızlar eri ne bilir? Hem verirler, hem alırlar, Ben bir ulu divan oldum. Yunusa Hak açtı kapı, Yunus Hakka kılır tapı. Benim işim devlet bâki, Ben kul iken sultan oldum. ________________________________________ NİTELİĞİM SORAN İŞİT HİKAYET Niteliğim soran işit hikâyet, Su vu toprak od u yel oldu sûret. Dört muhâlif nesneden bu dört duvarın, Sâzıkâr eyledi verdi kerâmet. Yel ile toprağı kıldı muallâk, Su içinde odu tuttu selâmet. Rızkı ömrü tamam eyledi henüz, Şeş cihet olmadan tuttuğu kisvet. Rûhundan kimsene haber veremez, Emrdir kâdirliği verir harekât. Bâki tertiplerimi şerhedeyim, İnâyet mevcûdu semu basâret. Aklımın haberi bugünkü değil, Onu er derisen evvelki âyet. Suâl cevap kelecisi buna değindir, Bundan böyle cihânım bî nihâyet. Yunus ile buna denli nasîbim, Gönül dost durağı dilim şahâdet. ________________________________________ O CAN HAÇAN ÖLÜSER O can haçan ölüser, Sen ona can olasın Ölmüş gönül dirile, Ondaki sen olasın. Ölmeği dirlik ola, Ölmesiz dirlik bula. Ölmüş gönül dirile, Ondaki sen olasın. Sen olduğun gönüller, Her dem canın yeniler. Güç olmaz o divanda, Hakimi sen olasın. Can bedenden uçacak, Menziline göçecek. O cihana geçecek, Göze ayan olasın. Tozunu yel almaya, Bir zerre ırılmıya. Aşık canı ölmeye, Maşuku sen olasın. Yunus sen aşık isen, Aşka muvafık isen, Korkma ulaşık isen, Ne olursan olasın. ________________________________________ O DOST BENDEN YANA O dost benden yana hiç bilmezim nice baktı, İşbu vücud şehrine bir hoş nazar bıraktı. Gözüm onun yüzünden nice gideribilem, Şol şirin kılıç ile gönlümü şöyle yıktı. Kimden öğüt istersem, sabrı gösterir bana, Sabırın perdesini mahabbet odu yaktı. Sabırla benim işim, nice varacak başa, Canıma can bağışlar şol dostumun nüvahtı. Sevdikli sevdiğiyle bile kopadır yarın, Bu iş yarına göymez, bugünkü dem sayaktı. Yunus dost mürüvvetin ırmaya kendözünden, Kişi neyi severse, canı ona uyaktı. ________________________________________ O DOST BİZE GELMEZ İSE O dost bize gelmez ise, ben dosta geri varayım, Çekeyim cevri cefayı, dostun yüzünü göreyim. Sermâye bir avuç toprak, onu dahi aldı bu aşk, Ne sermâye var, ne dükkân, pazara niye varayım? Kurulmuştur dost dükkânı, dost içine girmiş gezer, Günahım çok gönlüm sezer, ben dosta çok yalvarayım. Gönlüm der ki; dost benimdir, gözüm der ki; dost benimdir, Gönlüm der ki göze; sabret, bir dem haberin sorayım. Hak nazar kıldığı cana, bir göz ile bakmak gerek, Ona ki Hak nazar kıldı, ben onu nice yereyim? Tapduk der ki; Yunusa bu aşk Hakka erse gerek, Kamulardan o yücedir, ben ona nice varayım. ________________________________________ O DOST İÇİN AĞLAR İSEM O dost için ağlar isem, Gözüm yaşını kim sile? Ya bunca âh u zâr ile, Bu gözyaşı becid gele. Ey yârenler, ey kardaşlar, Kime diyem ahvalimi? Ya şu benim bu derdimin, Dermânını kim ne bile. Âlem derman olur ise, Sensiz derman olmayısar. Sensiz derman nice ola, Çün gönülde dost sevile. Ölüp sine girer isem, Etim tenim çürümeye. Ayrılmayam sevdiğimden, Çün giderim sevgi ile. Ahd-i sâbık denilmeden, Henüz Elest buyrulmadan. O ben idim, ben o idi, Pes bu nicesi kesile. Yârenlerim aydır bana, Seni ne için görmedin. Firkate düştü sûretim, Bir menzilden bir menzile. O dost ile benim işim, Ölüp daha bitmeyiser. Ben nice ola kim bite, çün gönülde dost sevile Yarın mahşer kopucağız, Kamu kul nefsim deyiser. Ben Yunus’u hiç anmayam, Tapduğ’u getirem dile. ________________________________________ O GEÇİDİN KORKUSU O geçidin korkusu uş beni yoldan kodu, Geçmez değme ârifler köprüsün kıldan kodu. O karanu cehennem âşıka köşk ü saray, Kula anda suâl yok kulu suâlden kodu. Öküz taşın üstünde taşı balık götürür, Balık suyun içinde binâsın yelden kodu. Dostun eteğin tutan dost ile bazar eder, Bazar eden dost ile bazarın elden kodu. O Meryem oğlu İsâ durup dosta giderken, Şol bir yarımca iğne İsâ’yı yoldan kodu. Yunus imdi demegil dostu gerçek severin, Dostu gerçek sevenler benliğin elden kodu. ________________________________________ O KİŞİNİN YOKTUR YERİ O kişinin yoktur yeri, işbu cihan hayran ona, Demesin kim ben şâdiyem, ya şadilik kandan ona. Şeddad yaptı uçmağını, girmeden aldı canını, Bir dem aman verdirmedi, yedi iklim tuta ona. Demesin kim Müslümanım, Çalap emrine fermanım, Tutmaz ise Hak sözünü, fayda yoktur dinden ona. Ayıtmasın çün gün doğar, etim tenim üşütmeye, Çün vücudun delik değil, şule ermez günden ona. Er donunu geyübeni doğru yola gelmez ise, Çıkarsın ol donun yoksa noksan erer dondan ona. Ol kişi kim sağır durur, söyleme Hak sözün ona, Ger derisen zâyi olur, nasip yoktur sözden ona. Ol kişi kim yol eridir, garip gönüller yâridir, Bir söz diyem tutar ise, yeğdir şeker baldan ona. Yunus senin kulun durur, belli bilesen sen onu, Ko söyleyenler söylesin, ya ne pişer dilden ona. ________________________________________ OL BEN SEVDİĞİM NİGAR Ol ben sevdiğim nigâr, nidem ol benden fâriğ, Ne verip hoş görünem, iki cihandan fâriğ. Kimden kime varayım, ahvalim söyleyeyim, Sözüm kime diyeyim, sözden lisandan fâriğ. Cihanda kim giriser bu işin arasına, Ya kim hükmedebile, sultan-u handan fâriğ. Gerekse zâhit olam, bin yıl ibadet kılam, Gerekse kâfir olam, küfr-ü îmandan fâriğ. Gerekse ehl-i millet farîzasın bekleyem, Gerekse şöhret kovam, şöhret-ü dinden fâriğ. Gerekse ilm-i dinde yüz bin kez minber vuram, Gerekse şirk besleyem, sıdk-u gümandan fâriğ. Nice ticaret ile kisip gösterem ona, Şöyle kadirdir ol kim sûd-u ziyandan fâriğ. Nicesi kulluk ile sevilibilem ona, Hâs-u âm onu sever, ol hep sevenden fâriğ. Onun gibi mâşûka kim gönül verdi ise, Bî adet tertip gerek, ol andan bundan fâriğ. Yunus sen sever isen hakikat mâşûkayı, Fâriğ ol cümlesinden, kevn-ü mekândan fâriğ. ________________________________________ OL KADİR-İ KÜN FEYEKUN Ol Kadir-i kün feyekun, Lütfedici Rahman benim. Kesmeden rızkını veren, Cümlelere sultan benim. Nutfeden adem yaratan, Yumurtadan kus türeten. Kudret dilini söyleten, Zikr eyleyen Subhan benim. Kimini zahit eyleyen, Kimine fasık eyleyen. Ayıplarını örtücü O delil-ü burhan benim. Bir kuluna atlar verip, Avrat u mal ciftler verip. Hem yok birinin bir pulu, Ol Rahim ü Rahman benim. Benim ebed benim beka, Ol Kadir-i Hay mutlaka. Hızır ola yarın saka, Onu kılan Gufran benim. Dört türlü nesneden hasıl, Bilin iste benim delil. Od ile su, toprak ve yel, Bünyad kılan Yezdan benim. Ete deri sünük catan, Ten perdelerini tutan. Kudret işim coktur benim, Hem zahiri ayan benim. Hem batınım hem zahirim, Hem evvelim, hem ahirim. Hem ben oyum, hem o benim, Hem o kerim-ü han benim. Yoktur arada terceman, Ordaki iş bana ayan. Odur bana veren lisan, O denize umman benim. Bu yeri göğü yaratan, Bu arş-ü kürsi durduran. Bin bir adı vardır Yunus, O sahib-i Kur’an benim. ________________________________________ ON SEKİZ BİN ALEMİN On sekiz bin âlemin cümlesi BİR içinde, Kimse yok BİRden ayrı, söylenir BİR içinde. Cümle BİR onu BİRler, cümle ona giderler, Cümle dil onu söyler, her BİR tebdil içinde. Cümle göz onu gözler, kimse yok nişan verir, Gören kim, gösteren kim? Kaldık müşkil içinde. Kim gördü onu ayan, ne nakş-u ne hod nişan, Sözler len terânî dir Musaya Tur içinde. Doksan bin Hak kelâmı, altmış bini hâs-u âm, Otuz bini hâssül-hâs, otuz bin sır içinde. Oldurur ol gizli söz, ârif söyler dün gündüz, Hiç nişanı denmedi hûr-u kusur içinde. Yunus sen diler isen, dostu görem der isen, Ayandır görenlere, ol gönüller içinde. ________________________________________ ONDAN BERİ YÖNELDİM Ondan beri yöneldim, Dost ile bile geldim. Pes bu aleme çıktım, Bir acep hale geldim. O dost açtı gözümü, Gösterdi kendözümü, Gönlümdeki razımı, Söyledim, dile geldim. Gör ne yuvadan uçtum, Aşk tuzağına düştüm. Bu halka razım açtım, Tutuldum ele geldim. Tuzağa düşen gülmez, Söylerim dilim bilmez. Âşıklar rahat olmaz, Bir acep ile geldim. Ben bunda geldim, bu dem, Geri ilime gidem, Sanma ki, bunda beni, Altına, mala geldim. Değilim kal-ü kıylde Hâlim ahvalim nedir. Ya yetmiş iki dilde, Bu mülke sora geldim. Ne haldeyim ne bilem, Tuzaktayım ne gülem, Bir garipçe bülbülem; Ötmeğe güle geldim. Gül Muhammed teridir, Bülbül onun yâridir, O gül ile ezeli. Cihana bile geldim. Kudret suret yapmadan, Âlem halkı dönmeden, Ferişteler tapmadan, İleri yola geldim. Mescitte, medresede, Çok ibadet eyledim, Aşk oduna yanuban; Ondan meydana geldim. Yine Yunus’a sordum, Aydur Hak nurun gördüm. İlk yaz güneşi gibi, Mevc vurup doğa geldim. ________________________________________ ONDAN YEĞREK NE VARDIR Ondan yeğrek ne vardır, kişi bile kendözün, Kendözün bilen kişi kamulardan ol güzin. Kişi gerek çok bile, ol gerek öğüt ala, Menzile ersem diyen belirsin hazin hazin. Bu yol yavlak uzaktır, dünyâ sana tuzaktır, Bu tuzağa uğrayan komaya kılavuzun. Ben emîn olsam deyen, ya eminlik isteyen, Geçsin bu kâl ü kilden, toprağa ursun yüzün. Kim ere kulluk ede, ol azaptan kurtula, Mutlak ol yarlıganır kim görürse er yüzün. Yunus bir haber verir, işitenler şâd olur, Gence uğrasam deyen, izlesin erin izin. ________________________________________ ÖMRÜM BENİ SEN ALDATTIN Ömrüm beni sen aldattın, Ah nideyim ömrüm seni? Beni deprenemez kodun, Ah nideyim ömrüm seni? Benim varım hep sen idin, Canım içinde can idin, Hem sen bana sultan idin, Ah nideyim ömrüm seni? Gönlüm sana eyler idim, Gül deyüben yıylar idim, Garipseyip ağlar idim, Ah nideyim ömrüm seni? Gider imiş bunda gelen, Dünya işi cümle yalan, Ağlar ömrün yavı kılan, Ah nideyim ömrüm seni? Hayrım, şerrim yazılacak, Ömrüm ipi üzülecek. Gidip sûret bozulacak, Ah nideyim ömrüm seni? Bari kapıdan kaçmasan, Göçküncü gibi göçmesen, Ölüm şarabın içmesen, Ah nideyim ömrüm seni? Bir gün ola sensiz kalam, Kurda, kuşa öğün olam, Çürüyüben toprak olam, Ah nideyim ömrüm seni? Miskin Yunus bilmez misin? Yoksa nazar kılmaz mısın? Ölenleri anmaz mısın? Ah nideyim ömrüm seni? ________________________________________ ÖMÜR BAHÇESİNİN GÜLÜ SOLMADAN Ömür bahçasının gülü solmadan, Uyan gel gözlerim, gafletten uyan. Ecel bir gün bize haydi demeden, Uyan gel gözlerim, gafletten uyan. Niçin gaflet ile mağrur olursun? Kervan göçer gider, yolda kalırsın. Be vallahi sonra pişman olursun, Uyan gel gözlerim, gafletten uyan. Kaba döşekte yatma döne döne, Mağrur olup uyuma kana kana. İletirler seni karanlık sine, Uyan gel gözlerim, gafletten uyan. Derviş Yunus söyler: Sözün tutulmaz, Senin kumaş bu illerde satılmaz. Böyle yatmak ile Hakka varılmaz, Uyan gel gözlerim, gafletten uyan. ________________________________________ PADİŞAHLAR PADİŞAHI OL GANİ Pâdişahlar pâdişâhı ol ganî, Emr’ile veribidi bize cânı. Od u su vû toprağı yeli bile, Ânın ile bünyâd eyledi teni. Yarattı yetmiş iki türlü dili, Arada üstün kodı Müslümanı. Biz Müslüman Muhammed ümmetine, Hıl’at verdin bize dîn ü îmanı. Can nûrdandır nûra karışır, Ayb eyleme sûret olursa fâni. Zekeriyyâ ağaca sığınmağın, Bıçkı ile iki bildirdin ânı. Eyyub’un kurda yedirdin tenini, Sabr ile buldu o dahî dermânı. Ya’kub’u ağladıp aldın gözlerin, Yûsuf’u Mısr’ın sen ettin sultanı. Kamuya söz söylenir ibret için, Yunus’u da söyletir ol Sübhan’ı. ________________________________________ PADİŞAHLIK SENİNDİR HEYBETİN VAR Pâdişahlık senindir heybetin var, Yarattın yeri göğü kudretin var. Bî nişansız nişânın kmse bilmez, Eğerçi bî nihâyet âyetin var. Nice ayda bile dil niteliğin, Dile getirmeğe bin bir adın var. Ne oran u kiyas, ne nakş u nişan, Ne miyan u kenar nihayetin var. Ne renk ü şekl ü, hem ne cism, ne hod resm, Ne kadd ü kametin, ne suretin var. Cümle ins ü melek vuhûş ı tuyûr, Kamûnun üstüne ibâdetin var. Na dünyâ âhıret, ne kâf u kâf, Bular katre deryâ melekûtun var. Ne hod var intiha, ne hadd mekan hem, Ne bir eniyetin keyfiyetin var. Akıllar mat olur niteliğinden, Ki bir zerrede bin bir ibretin var. Selaser dop dolu yer ü gök üzre, Yürür bu kudretin, hoş mülketin var. Ne reng ü ne şekil, ne kad ne kâmet, Ne cevher, ne araz, ne sûretin var. Senindir arş u kürsî levh u kalem, Döner çerh yer durur, hoş hikmetin var. Bu yüz yiğîrmi dört bin nebîye, Gece Miraç, gündüz münâcâtın var. Musahhardur kamu emrin içinde, Cem’i kullarına mürüvvetin var. Dörtyüz kırk dört tabakat evliyâya, Verilmiş onlara kerâmetin var. Altı bin altıyüz altmış altı, Okunur halk üzere âyetin var. Değil Yunus’a bes ya rahmeti çok, Kamu günahlılara rahmetin var. ________________________________________ SABAH MEZARLIĞA VARDIM Sabah mezarlığa vardım, Baktım herkes ölmüş yatar, Her biri çâresiz olup, Ömrünü yitirmiş yatar. Kimi yiğit, kimi koca, Kimi vezir, kimi hoca, Gündüzleri olmuş gece, Karanlığa girmiş yatar. Vardım onların katına, Baktım ecel heybetine, Ne yiğitler muradına, Daha ermemiş yatar. Nicelerin bağrın deler, Kurtlar üstünde gezeler, Gepegencecik tâzeler, Gül gibice solmuş yatar. Yarı kalmış tüm işleri, Dökülmüş inci dişleri, Dağılmış sırma saçları, Hep yerlere düşmüş yatar. Çürüyüp durur tenleri, Hakka ulaşmış canları, Görmez misin sen bunları? Nöbet bize gelmiş yatar. ________________________________________ SABAHIN SİNLEYE VARDIM Sabahın sinleye vardım, Gördüm cümle ölmüş yatar. Her biri biçare olmuş, Ömrün yayı varmış yatar. Vardım bunların katına, Baktım ecel heybetine. Nice yiğit muradına, Erememiş ölmüş yatar Yemiş kurt, kuş bunu keler, Nicelerin bağrın deler. Şu ufacık naresteler, Gül gibice solmuş yatar. Tuzağa düşmüş tenleri, Hakka ulaşmış canları. Görmezmisin sen bunları? Sıra bize gelmiş yatar. Esilmiş inci dişleri, Dökülmüş sarı saçları. Hepsinin bitmiş işleri, Emr-ü nemde ermiş yatar. Gitmiş gözünün karası, Hiç işi yoktur durası. Kefen bezinin paresi, Sönüğe sarılmış yatar. Yunus gerçek aşık isen, Mülke suret bezemegil. Mülke suret bezeyenler, Kara toprak olmuş yatar ________________________________________ SAHHA OL AŞIK CANINA Sahhâ ol aşık canına kim dost ile visâli var Canı birdir ma’şuk ile dahı ne türlü hâli var Cân u gönül akl u fehim nisâr olsun ma’şûkuna Pes âşıkın ondan ayrı dahı ne mülk ü malı var Bu yer ü gök ü arş u ferş aşk dadı ile kaaimdir Bünyadı aşktır âşıka her bir arada eli var Âşıkların ne kim varı tecrîd gerektir arada Her nesneye ol hükmeder her yol içinde yolu var Baki dirlik, seven kişi gerek tuta aşk eteğin Aşktan artık her nesnenin değşirilir zevâli var Âşıklara işbu suret meselâ gökçek gibidir Yüzbin gömlek eskidirse âşıkların muhali var Niceler aydır Yunus’a çün kocaldın aşkı kogıl Rûzigâr oğramaz aşka aşkın ne ay u yılı var ________________________________________ SANA DERİM EY VELİ Sana derim ey velî, Dur erte namazına, Eğer değilsen ölü, Dur erte namazına. Ezân okur müezzin, Çağırır Allah adın, Yıkma dinin bünyâdın, Dur erte namazına. Ağar pervâza kuşlar, Tesbih okur ağaçlar, Himmet alan kardeşler, Dur erte namazına. Namazı kıl zikreyle, Elin götür şükreyle, Öleceğin fikreyle, Dur erte namazına. Namaz kıl yarağ olsun, Ahrette gerek olsun, Sinlikte çerağ olsun, Dur erte namazına. Namaz kıl imam ile, Yatmagıl güman ile, Gidesin iman ile, Dur erte namazına. Çıka gide can dahi, Şöyle kala ten dahi, Derviş Yunus sen dahi, Dur erte namazına. ________________________________________ SANA İBRET GEREK İSE Sana ibret gerek ise, Gel göresin bu sinleri. Ger taş isen eriyesin, Bakıp görücek bunları. Şunlar ki çoktur malları, Gör nice oldu halleri. Sonucu bir gömlek giymiş, Onun da yoktur yenleri. Hani mülke benim diyen? Köşk ü saray beğenmeyen. Şimdi bir evde yatarlar, Taşlar olmuş üstünleri Bunlar eve girmeyeler, Züht ü taat kılmayalar. Bu beyliği bulmayalar, Zira geçti devranları. Hani o şirin sözlüler? Hani o güneş yüzlüler? Şöyle kayıp olmuş bunlar, Hiç belirmez nişanları. Bunlar bir vakt beğler idi, Kapıcılar korlar idi. Gel şimdi gör bilmeyesin, Beğ hangidir, ya kulları? Ne kapı vardır giresi, Ne yemek vardır yiyesi. Ne ışık vardır göresi, Dün olmuştur gündüzleri. Bir gün senin dahi Yunus, Benim dediklerin kala. Seni dahi böyle ede, Nitekim etti bunları. ________________________________________ SEN BU CİHAN MÜLKÜNÜ Sen bu cihan mülkünü, Kaftan kafa tuttun, tut. Ya bu alem malını, Oynayarak yuttun, tut. Süleymanın tahtına, Şah olup oturdun bil Dive, periye düpdüz, Hükümleri ettin, tut. Firavun hazinesin, Nüşirevan genciyle, Karun malına katıp, Sen malına kattın, tut. Bu dünya bir lokmadır, Ağzında çiğnenmiş bil. Çiğnenmişe ne yutmak? Ha sen onu yuttun, tut. Ömrün senin ok bigi, Yay içinde dopdolu. Dolmuş oka ne durmak, Ha sen onu attın, tut. Her bir nefes kim gelir, Keseden ömr eksilir. Çün kese ortalandı, Sen onu tükettin, tut. Çün denize gark oldun, Boğazına geldi su. Deli gibi talpınma, Ey biçare battın, tut. Ölüm vardır bilirsin, Varıp gafil olursun. Kamulardan ayrılıp, Varıp sinde yattın, tut. Yüz yıllar hoşluk ile, Ömrün olursa Yunus. Son ucu bir nefesdir, Geç ondan unuttun, tut. ________________________________________ SEN BURDA GARİP Mİ GELDİN? Sen burda garip mi geldin? Niçin ağlarsın bülbül hey? Yorulup iz mi yanıldın? Niçin ağlarsın bülbül hey? Karlı dağlardan mı aştın? Derin ırmaklar mı geçtin? Yârinden ayrı mı düştün? Niçin ağlarsın bülbül hey? Hey, ne yavuz inilersin, Benim derdim yenilersin. Dostu görmek mi dilersin? Niçin ağlarsın bülbül hey? Kalalı şehir mi yıkıldı? Ya nam-u arın mı kaldı? Gurbette yârin mi kaldı? Niçin ağlarsın bülbül hey? Gulistanlarda yaylarsın, Taze gülleri yeğlersin, Yavlak zarılık eylersin, Niçin ağlarsın bülbül hey? Uykudan gözüm uyandı, Uyandı kana boyandı. Yandı sol yüreğim yandı, Niçin ağlarsın bülbül hey? Noldu şu Yunusa, noldu? Aşkın deryasına daldı. Yine baharistan oldu, Niçin ağlarsın bülbül hey? ________________________________________ SEN CANINDAN GEÇMEDEN Sen canından geçmeden, Canan arzu kılarsın. Belden zünnur kesmeden, İman arzu kılarsın. Men arefe nefsehu, Dersin illa değilsin. Melaikten yukarı, Seyran arzu kılarsın. Tıfl-ı nareste gibi, Eteğin at edinip. Ele çevgan almadan, Meydan arzu kılarsın. Bilemedin sen seni, Sadefte ne cevhersin. Mısıra sultan iken, Kenan arzu kılarsın. Yunus şimdi her derde, Eyyup gibi sabr eyle. Derde katlanamazsın, Derman arzu kılarsın. ________________________________________ SEN DÜNYAYA BENİM DERDİN Sen dünyaya benim derdin, Senden o kalmış ola mı? Sen dünyayı dost sanırdın, Sana yüz vermiş ola mı? Derlerdi inanmaz idin, Hiç ölürüm sanmaz idin. Ecel kurdu senin dahi, Boynunu burmuş ola mı? Yetmiş ömrün âhir olmuş, Nazik tenin leke olmuş. Gözlerin göğü sararmış, Benzin de solmuş ola mı? Fâni dünyanın beyleri, Giyerler türlü donları. Yatmışlar kara toprağa, Gözleri dolmuş ola mı? Yunus Emrem şerh eylemiş, Vefasız dünya halinden. Gönül gözü yaraların, Evliya silmiş ola mı? ________________________________________ SEN SENDE İKEN MENZİL ALINMAZ Sen sende iken menzil alınmaz, Bahri olmadan gevher bulunmaz. Er açtı yolu ayan eyledi, Tolun ay doğdu, hergiz tolunmaz. Er manasından, almayan cahil, Taştandır bağrı hergiz delinmez. Er vurdu yare, zahmi belirmez, Yâr bu yareme merhem bulunmaz. Mağripten maşrik erin gözüne, Ayan görüne perde olunmaz. Ko ikiliği, gel birliğe yet, Bir olan canlar ayrı dölenmez. Yunus, ver canını hak yoluna, Can vermeyince canan bulunmaz. ________________________________________ SENDEN GELİR CEVR U CEFA Senden gelir cevr ü cefa, ben âh u vah etmeyeyim, Düşmüşüm aşkın oduna, yanıp nice tütmeyeyim. Uş yürürüm yana yana, hep ciğerim döndü kana, Aşkından oldum divâne, uyuyuban yatmayayım. Senin aşkın denizine düşübeni gark olayım, Kimsenem yok elim ala, koma beni batmayım. Sekiz uçmağın hûrîsi gelir ise bir araya, Hergiz mânendin olmaya senonlara katmayayım. Yunus Emre sen bu sözü yüz bin der isen az ola, İşitenler âşık ola, fazla da uzatmayayım. ________________________________________ SENİ HAKTAN YIĞANI Seni Haktan yığanı, Her ne ise ver gider. Ne beklersin bu teni? Sinde kurt kuş yer gider. Ölene bak gözün aç, Dökülür sakal ve saç. Yılan çiyan gelir aç, Yiyip içip sır gider. Bize bizden ulular, Pek de güzel hulular. Şu iyi amelliler, Haber söyler der gider. Kes haramdan elini, Çek gıybetten dilini. Azrail el atmadan, Bu dükkanı der gider. Ecel erer kurur baş, Tez tükenir uzun yaş. Dümdüz olur dağ ve taş, Gök dürülür, yer gider. Canın ağar Hazrete, Yarar et ahirete. Tanla duran taate, Hak evine er girer. Miskin Yunus ölecek, Sini nurla dolacak. İman yoldaş olucak, Ahirete şir gider. ________________________________________ SENİN BEN DEMEKLİĞİN Senin ben demekliğin mânâda usûl değil, Bir kapı kullarına şaşı bakmak yol değil. Sen sana yarar isen, bu sözden duyar isen, Nereye bakar isen, demegil sen ol değil. Yetmiş iki milletin hem maşuku oldurur, Aşkı maşukundan ayırmaklık fal değil. Küfrünü atar iken imanın vurma sakın, Hırs bizimle düşmandır, bilişlidir, el değil. İşbu sözden bir haber muhtasardır muhtasar, Et bir eri ihtiyar kahıtlıktan bol değil. Beşe bu kuş dilidir, bunu Süleyman bilir, Sana derim ey hoca, bu dil tehî dil değil. Sağa sola bakmadan hoş söyler Tapduk Yunus, O gerçeğe âşıklar küllî sağdır sol değil. ________________________________________ SENİNLE DİRLİĞİM SENDEN IRILMAZ Seninle dirliğim senden ırılmaz, Hayat seninledir sensiz dirilmez. Benim münâcâtım senden yanadır, Sana varan yolum sensiz varılmaz. Sensin gözlerim içre bile bakan, Sen bile bakmasan yolun görülmez. Sen ayrı, ben seni nerde bulayım? Sensiz bu hak nefes ömrüm sürülmez. Sefer kılsam bana yoldaş olursun, Karâr etsem gene sensiz durulmaz. Varlığım sendedir ben bir âletim, Sun’ıssı sunmasa âlet kurulmaz. Âlet ü harekât cümlesi senden, Anınçin işine kımse kırılmaz. Birlikten öteye hiç serîkim yok, Kim noksan ergöre hükmün yuyulmaz. Âlem halkı zebûn emrin içinde, Kimdir ki kulluğa boyun burulmaz. Bu benim dediğim eğer ben isem, Niçin bu benliğe elim vurulmaz. Yârenler salâdır, kapı açıktır, Bu kapıya gelen mahrum sürülmez. Yunus bu tevhide gark oldu kaldı, Geri gelmekliğe akıl derilmez. ________________________________________ SENSİN BENİM CANIM CANI Sensin benim canım canı, Sensiz kararım yok durur. Uçmakta sen olmaz isen, Vallah nazarım yok durur. Baksam seni görür gözüm, Söyler isem sensin sözüm. Seni gözetmekten artık, Yeğrek şikarım yok durur. Ben kendimi unutmuşam, Senin yoluna gitmişem. Ne kalde, ne halde isem, Bir dem kararım yok durur. Eğer beni Cercisleyin, Yetmiş kez öldürür isen, Dönem geri sana varam, Zira ki arım yok durur. Yunus dahi aşık sana, Göster didarını ona. Yarım dahi sensin benim, Ayrık nigarım yok durur. ________________________________________ SENSİN BİZE BİZDEN YAKIN Sensin bize bizden yakın, Görünmezsin hicap nedir? Çün aybı yok görklü yüzün, Üzerinde nikap nedir? Sen eyittin ey Padişah, Yehdillahü limen yeşa. Şerikin yok senin haşa, Şuçlu kimdir, ikab nedir? Levh üzere kimdir yazan? Azdıran kim, kimdir azan? Bu işleri kimdir düzen? Bu suale cevap nedir? Rahimdürür senin adın, Rahimliğin bize dedin. Mürşitlerin müjdeledi, Lâ taknatû hitap nedir? Bu işleri sen bilirsin, Sen verirsin, sen alırsın. Ne kim kıldım çün bilirsin, Ya bu soru hesap nedir? Kani bu mülkün sultanı, Bu ten ise kani canı. Bu göz görmek diler onu, Bu mebde ü mead nedir? Yunus bu göz onu görmez, Görenler hot haber vermez. Bu menzile akıl ermez, Bu kovduğun serap nedir? ________________________________________ SENSİN KERİM, SENSİN RAHİM I Sensin kerîm, sensin rahîm, Allah sana sundum elim. Senden artık yoktur emim, Allah sana sundum elim. Ecel geldi vade erdi, Bu ömrüm kadehi doldu. Kimdir ki içmeden kaldı, Allah sana sundum elim. Gözlerim göğe süzüldü, Canım göğüsten üzüldü. Dilim tetiği bozuldu, Allah sana sundum elim. Uş biçildi kefen donum, Hazrete yönelttim yönüm. Aceb nice ola hâlim? Allah sana sundum elim. Urdular suyum ılıdı, Kavim kardaş cümle geldi. Esen kalsın kavim kardaş, Allah sana sundum elim. Geldi salacam sarılır, Dört yana selâ verilir. İl namazıma derilir, Allah sana sundum elim. Salacamı götürdüler, Makberime yetirdiler. Halka olup oturdular, Allah sana sundum elim. Çün cenazeden şeştiler, Üstüme toprak eştiler. Hep koyubanı kaçtılar, Allah sana sundum elim. Yedi tamu, sekiz uçmak, Her birinin vardır yolu. Her bir yolda yüz bin çarşı, Allah sana sundum elim. Geldi Münker ile Nekir, Her birisi sordu bir dil. İlâhi sen cevap vergil, Allah sana sundum elim. Görün acep oldu zaman, Gönülden eyleniz figan. Ölür çün anadan doğan, Allah sana sundum elim. Yunus, uzatma bu sözü, Allah’ına tut hep yüzü. Didardan ayırma bizi, Allah sana sundum elim. ________________________________________ SENSİN KERİM, SENSİN RAHİM II Sensin kerim, sensin rahim, Allah sana yalvaralım. Senden ayrı yok mededim, Allah sana yalvaralım. Tenimden canım üzülür, İki gözlerim süzülür, Dilim tetiği bozulur, Allah sana yalvaralım. Vurdular suyum ılınır, Kavım abdeste gelinir, Yakın hısımım çığırır, Allah sana yalvaralım. Salacamı götürdüler, Musallaya yatırdılar, Görklü tekbir getirdiler, Allah sana yalvaralım. Varıp mülketime düşüp, İndirdiler beni şeşip, Toprağım örterler eşip, Allah sana yalvaralım. Topraklara düşürdüler, El toprağa üşürdüler, Taşlar ile bastırdılar, Allah sana yalvaralım. Kaldım bir karanlık yerde, Ayrığı varmaz o yerde, Sataştım bir acep derde, Allah sana yalvaralım. Doldu şehir, doldu hoca, Gündüzümüz oldu gece, Bilmeziz halimiz nice, Allah sana yalvaralım. Münker, Nekir ve Azrail, Her birisi söyler bir dil. Amelimde yok mededim, Allah sana yalvaralım. Yedi tamu, sekiz uçmak, Yolu birikmiş beride. Her birisi yavuz çarşı, Allah sana yalvaralım. Yunus Emrem sen bu sözü, Cansız diledin bu razı. Hazretine tuttuk yüzü, Allah sana yalvaralım. ________________________________________ SENSİZ YOLA GİRER İSEM Sensiz yola girer isem, çare yok adım atmaya, Gövdemde kuvvetim sensin, başım götürüp gitmeye. Gönlüm, canım, usum, bilim senin ile karar eder, Can kanadı sevi gerek uçuban dosta gitmeye. Kendiliğinden geçeni doğan ednir maşuku, Ördeğe, kekliğe çözer suda yüzeni tutmaya. Bin Hamzaca kuvvet vermiş Ganî Cebbâr aşk erine, Dağları yerinden ırdı, yol eyler dosta gitmeye. Yüz bin Ferhat külüng almış, kazar dağlar bünyâdını, Kayalar kesip yol eğler, âb-ı hayat akıtmaya. Âb-ı hayatın çeşmesi âşıkların visâlidir, Kadehi dolu yürütür susamışları yakmaya. Yedi veylin tamusunu kül eyler âşıklar ahı, Kasdeder sekiz uçmağı, nûr edip nûra katmaya. Âşık mı diyen ben ona? Tanrıın uçmağını seve, Uçmak dahi bir tuzaktır, müminler canın tutmaya. Âşık olan miskin olur, Hak yoluna teslim olur, Her ne dersen boyun tutar, çare yok gönül yıkmaya. Bildin gelenler geçtiler, gördün konalar göçtüler, Aşk şarabın içen canlar, uymaz geçmeye, konmaya. Tutulmadı Yunus canı, geçti tamudan uçmaktan, Yola düşüp dosta gider, hem aslını uyakmaya. ________________________________________ SESLENDİ OL MÜEZZİN, DURDU KAMET EYLEDİ Seslendi ol müezzin, durdu kâmet eyledi, Kâbeye döndü yüzün, hem de niyet eyledi. Duyunca ehl-i îman, hurmet ile dinledi. Sonra namaza durup, Rabbe kulluk eyledi. Hazrete bağlı elim, Fâtiha okur dilim, Belini büküp Hakk’a hoş rükûat eyledi. Şu benim hâcetgâhım, Tûr dağı oldu meğer, Mûsâ’layın bu gönlüm, hoş münâcât eyledi. Bir sûret gördü gözüm, secdeye vardı yüzüm, Yıkıldı tertiblerim, zühdümi mât eyledi. Ne dua kılam, ne selâm, ne zikr ü tesbîh kılam, Bu beş vakt namâzımı aşkın gâret eyledi. Gör Yunusu neyledi, hoş haberler söyledi, Âşık idi maşûka dâd u sited eyledi. ________________________________________ SEVERİM BEN SENİ CANDAN İÇERİ Severim ben seni candan içeri, Yolum vardır bu erkandan içeri. Beni bende demem, bende değilim, Bir ben vardır bende, benden içeri. Nereye bakar isem dopdolusun, Seni kanda koyam benden içeri! O bir dilberdürür yoktur nişanı, Nişan olur mu nişandan içeri. Beni benden sorman, bende değilim, Sûretim boş yürür dondan içeri. Beni benden alana ermez elim, Kadem kim basa sultandan içeri. Tecelliden nasib erdi kimine, Kiminin maksudu bundan içeri. Kime didar gönünden şule değse, Onun şulesi var günden içeri. Senin aşkın beni benden alıptır, Ne şirin dert bu dermandan içeri. Şeriat, tarikat yoldur varana, Hakikat, marifet, andan içeri. Süleyman kuş dilin bilir dediler Süleyman var Süleymandan içeri. Unuttum, din diyanet kaldı benden. Bu ne mezhepdürür dinden içeri. Dinin terkedenin küfürdür işi, Bu ne küfürdür imandan içeri. Geçer iken Yunus şeş oldu dosta, Ki kaldı kapıda andan içeri. ________________________________________ SOFUYUM HALK İÇİNDE Sofuyum halk içinde, Tesbih elimden gitmez. Dilim marifet söyler, Gönlüm hiç kabul etmez. Boynumda icazetim, Riya ile taatim. Edişem ayrık yerde, Gözüm yolum gözetmez. Hoş dervişem sabrım yok, Dilimde ezkarım çok. Kulağımdan gireni, Hergiz içim işitmez. Görenler elim öper, Tac ü hırkama bakar. Şöyle sanırlar beni, Zerrece günah etmez. Dışımda ibadetim, Sohbetim hoş taatim. İç pazara gelince, Bin yıllık ayyar etmez. Dışım derviş, içim boş, Dilim tatlı, sözüm hoş. İlla ben ettiğimi, Dinin değişen etmez. Görenler sofu sanır, Selam verir utanır Anca iş koparaydım, El erüben güç yetmez. Söylersem marifeti, Saluslanırım kati. Miskinliğe dönmeğe, Gönlümden kibir gitmez. Yunus, eksikliğini, Çalabına arzeyle. Onun keremi çoktur, Sen ettiğin o etmez. ________________________________________ SORDUM SARI ÇİÇEĞE Sordum sarı çiçeğe, Benzin neden sarıdır? Çiçek der ki; ey derviş, Ahım dağlar eritir. Yine sordum çiçeğe, Sizde ölüm var mıdır? Çiçek der ki; ey derviş, Ölümsüz yer var mıdır? Yine sordum çiçeğe, Kışın nerde olursuz? Çiçek der ki; ey derviş, Kışın turab oluruz. Yine sordum çiçeğe, Tamuya girer misiz? Çiçek der ki; ey derviş, O münkirler yeridir. Yine sordum çiçeğe, Uçmağa girer misiz? Çiçek der ki; ey derviş, Uçmak adem şehridir. Yine sordum çiçeğe, Gül sizin neniz olur? Çiçek der ki; ey derviş, Gül Muhammed teridir. Yine sordum çiçeğe, Ademi bilir misiz? Çiçek der ki; ey derviş, Adem binde biridir. Yine sordum çiçeğe, Kırkları bilir misiz? Çiçek der ki; ey derviş, Kırklar Allah yâridir. Yine sordum çiçeğe, Rengi nerden alırsız? Çiçek der ki; ey derviş, Ay ile gün nurudur. Yine sordum çiçeğe, Boynun neden eğridir? Çiçek der ki; ey derviş, Kalbim Hakka doğrudur Yine sordum çiçeğe, Anan, atan var mıdır? Çiçek der ki; ey derviş, Bu ne aceb sorudur. Yine sordum çiçeğe, Sen Kabeyi gördün mü? Çiçek der ki; ey derviş, Kabe Allah evidir. Yine sordum çiçeğe, Bahçene girsem nola? Çiçek der ki; ey derviş, Kokla beni, geri dur. Yine sordum çiçeğe, Sen Sıratı gördün mü? Çiçek der ki; ey derviş, O cümlenin yoludur. Yine sordum çiçeğe, Gözün niçin yaşlıdır? Çiçek der ki; ey derviş, Bağırcığım başlıdır. Yine sordum çiçeğe, Yunusu bilir misin? Çiçek der ki; ey derviş, Yunus Kırklar yâridir. ________________________________________ SÖYLEMEMEK HARCISI Söylememek harcısı, söylemeğin hasıdır Söylemeğin harcısı, gönüllerin pasıdır Cümle yaratılmışa bir göz ile bakmayan Halka müderris ise, Hakikatte asidir Şeriat haberini şerh ile eydem işit Şeriat bir gemidir, Hakikat deryasıdır Ol geminin tahtası her nice muhkem ise Deniz mevci kat olsa , tahta usanasıdır Bundan içeri haber işit, eydeyin ey yar Hakikatin kafiri, şerin evliyasıdır Biz talib-i ilimleriz,Aşk kitabın okuruz Çalap müderris bize , aşk hod medresedir ________________________________________ SÖYLEMEMEN HARCISI Söylememen harcısı, söylemeğin hasıdır, Söylemeğin harcısı, gönüllerin pasıdır. Gönüllerin pasını ger sileyim der isen, Şol sözü söylegil kim, ol söz hülasasıdır. Kulil hak dedi Çalap, sözü doğru diyene, Bugün yalan söyleyen, yarın utanasıdır. Cümle yaradılmışa, bir göz ile bakmayan, Şerin evliyasıysa hakikatte asidir. Şeriat haberini şerh ile eydem işit, Şeriat bir gemidir, hakikat deryasıdır. O geminin tahtası ne denli muhkem ise, Deniz mevci kati olacak uşanasıdır. Bundan içeri haber işit, edeyin ey yar, Hakikatin kafiri, şerin evliyasıdır. Biz talib-i ilmiz, aşk kitabın okuruz, Çalap müderris bize, aşk hot medresesidir. Evliya safa nazar ideli günden beri, Hasıl oldu Yunusa her ne kim olasıdır. ________________________________________ SURETTEN GEL SIFATA, ONDA MANA BULASIN Suretten gel sıfata, onda mana bulasın, Hayallerde kalmagıl, erden mahrum kalasın. Bu yolda acayip çok, sen acebe aldanma, Acayip anda dost ola dost yüzünü göresin. Aşk kuşağın kuşangıl, dostun yoluna vargıl, Mücahede çekersen müşahede göresin. Bundan aşkın şehrine üç yüz deniz geçerler, Üç yüz deniz geçüben yedi tamu bulasın. Yedi tamuda yangıl, her birinde kül olgıl, Vücudun orda kogıl, ayrık vücut bulasın. Hakikattır Hak şarı, yedidir kapıları, Dergâhda yazılıdır, gidip kudret göresin. Evvelki kapısından bir kişi olur orda, Sana eydür; beri gel, olmaya ki varasın. İkinci kapısında iki tane arslan var, Niceleri korkutmuş, olmasın ki korkasın. Üçüncü kapısında üç evren vardır orda, Sana hamle ederler, olmasın ki dönesin. Dördüncü kapısında dört pirler vardır orda, Bu söz sana rumuzdur, gör ki delil bulasın. Beşinci kapısında beş ruhban vardır orda, Türlü meta satarlar, olmasın ki alasın. Altıncı kapısında bir huri oturur orda, Sana eydür; gel beri, olmaya ki varasın. Çün sen anda varasın, o huriyi alasın, Bir vayadan ötürü yolda mahrum kalasın. Yedinci kapısında yediler oturur orda, Sana derler kurtuldun, gir dost yüzün göresin. Çün içeri giresin, dost yüzünü göresin, Enel Hak şerbetini dost elinden içesin. Şu dediğim sözlerim vücuttan taşra değil, Tefekkür kılar isen cümle sende bulasın. Yunus işbu sözleri Hak varlığından söyler, İster isen kanını miskinlikte bulasın. ________________________________________ ŞOL CENNETİN IRMAKLARI Şol cennetin ırmakları, Akar Allah deyü deyü. Çıkmış İslam bülbülleri, Öter Allah deyü deyü. Salınır tuba dalları, Kuran okur hem dilleri. Cennet bağının gülleri, Kokar Allah deyü deyü. Kimi yiyip, kimi içer, Hep melekler rahmet saçar. İdris nebi hülle biçer, Diker Allah deyü deyü. Hep nurdandır direkleri, Gümüştendir yaprakları. Uzadıkça budakları, Biter Allah deyü deyü. Aydan aydındır yüzleri, Şekerden tatlı sözleri, Cennette huri kızları, Gezer Allah deyü deyü. Hakka âşık olan kişi, Akar gözlerinin yaşı, Pürnur olur içi dışı, Söyler Allah deyü deyü. Ne dilersen Haktan dile, Kılavuzla gir bu yola. Bülbül âşık olmuş güle, Öter Allah deyü deyü. Açıldı gökler kapısı, Rahmetle doldu hepisi. Sekiz cennetin kapısı, Açar Allah deyü deyü. Rıdvan dürür kapı açan, İdris dürür hülle biçen. Kevser şarabını içen, Kanar Allah deyü deyü. Miskin Yunus var dostuna, Koma bugünü yarına. Yarın Hakkın divanına, Varam Allah deyü deyü. ________________________________________ ŞU BENİM ŞEYHİMİ Şu benim Şeyhimi görmeğe kim gelir? Zevk ile sefalar sürmeğe kim gelir? Şeyhimin illeri, uzaktır yolları, Açılmış gülleri dermeğe kim gelir? Şeyhimin özünü, severim sözünü, O mubarek yüzünü, görmeğe kim gelir? Şeyhimin ilini, sorarım evini, O sebepli elini öpmeğe kim gelir? Şeyhimin ilinde, asası elinde, Şeyhimin yolunda, ölmeğe kim gelir? Aht ile vefalar, zevk ile safalar, Bu yolda cefalar çekmeğe kim gelir? Şeyhimim şemine bu canım pervane, Saladır aşıklara, yanmağa kim gelir? Hak için malını, hep vere varını, Aşk için arını, atmağa kim gelir? Şehidin donunu, yumazlar kanını, Dost için canını vermeğe kim gelir? Ah ile göz yaşı, Yunusun haldaşı, Zehr ile pişen aşı, yemeğe kim gelir? ________________________________________ ŞU GÖZ Kİ SENİ GÖRDÜ Şu göz ki seni gördü, O neye nazar etsin? Şu can ki seni duydu, Tende ne karar etsin? Aşkına düşen aşık, Derdine yanar dün gün, Vaslındır ona derman Hekim ne tımar etsin? Aşkın ezeli Hacem, Yoklukta komuş varın. Bu remzi duyan aşık, Yokluğu şikar etsin. Sen bir gani sultansın, Canlar içinde cansın. Vasfın kaleme gelmez, Dil kanda şümar etsin. Gerçek şaha kul olan, Gönlünü sana veren, Seni kendinde bulan, Kanceru sefer etsin. Bu çeşniyi tadana, Kim ne vereler kana. Derdine düşen cana, Hekim ne tımar etsin. Bu sırrı duyan kani, Ger aşık ise canı. Açıldı gevher kanı, Alana haber etsin. Aşkın ola emelim, Sürüle gönül gamım. Vaslına eren bir dem, Bin canı nisar etsin. Şimdi ki Yunus kalmış, Hazrete yüzü kara. Bir nesnesi yok müflis, Neyile pazar etsin? ________________________________________ ŞÖYLE HAYRAN EYLE BENİ Şöyle hayran eyle beni, Aşkın oduna yanayım. Her nereye bakar isem, Gördüğüm seni sanayım. Hem beni okur Sübhânım, Eşiğine dün gün yönüm. Anda çıkar benim günüm, Ya ben nice eğleneyim. Yedi tamu dedikleri, Katlanmaya bir âhıma. Sekiz uçmak aldamaya, Bunda neye eğleneyim? Yüz bin hûri gelir ise, Aldamaya bu canımı. Aşkın gönlüm yağmaladı, Senden nice usanayım. Senin aşkın duydu canım, Terkini urdum cihanın. Hergiz bilinmez mekanın, Seni nerde arayayım? Her dem söylenir haberin, Hergiz bulunmaz eserin. Götür yüzünden perdeyi, Didârına göyüneyim. Kaynar denizleyin canım, Oynar gemileyin tenim. İki deniz arasında, Gark oluban uşanayım. Yedi deniz geçer isem, Yetmiş ırmak içer isem. Susuzluğum kanmaz benim, Dost şerbetiyle kanayım. Sekiz uçmak arzularsa, Yetmiş bin huri gelirse, Aldamaya bu canımı, Burda nice aldanayım. İlm-i hikmet okuyanlar, Aşktan ferâgattır bunlar. Mansûr oldum asın beni, Ko dillerde söyleneyim. Yunus Emrenin bu sözü, Cana doldu âvâzesi. Kördür münkirlerin gözü, Ben nicesi göstereyim. ________________________________________ ŞÜRİDE VÜ ŞEYDA KILAN Şûrîde vü şeyda kılan, Aşkın cemâlidir beni. Âlemlere rüsvâ kılan, Hakkın cemâlidir beni. Aklımı başımdan alan, Beni sevdalara salan, Bir mürşide bende kılan, Hakkın cemâlidir beni. Kaddim büküp yây eyleyen, Bağrım delip nây eyleyen, İşim gücüm vay eyleyen, Hakkın cemâlidir beni. Aklımı bîhuş eyleyen, Her bağrımı baş eyleyen, Âlemde sarhoş eyleyen, Hakkın cemâlidir beni. Dil mülkünü âbât eden, Miskin gönüllü şâd eden, Gayrı hevesle yâd eden, Hakkın cemâlidir beni. Gönlümü gayrıdan kesen, Kendisine mahsus kılan, Aşka giriftar eyleyen, Hakkın cemâlidir beni. Varlığımı elden alan, Yokluk makamına salan, Aşk denizine daldıran, Hakkın cemâlidir beni. Dâim beni mahzun eden, Dağa salıp Mecnun eden, Hem aşka mustağrak eden, Hakkın cemâlidir beni. Gözlerimi giryan eden, Ciğerimi büryan eden, Yunusu sergerdan eden, Hakkın cemâlidir beni. ________________________________________ ŞÜKÜR HAKKA Kİ DOST BİZE AYITTI Şükür Hakka ki, dost bize ayıttı, dost yüzüne bak, Açtım ben de gönlüm gözüm, sultanımı gördüm mutlak. Çünkü gördüm ben Hakkımı, Hak ile olmuşum biliş, Her kancaru baktımsa hep görünendir cümle Hak. Açık duacık kapısı dostlar için o Hakkın, Dostu bulmak diler isen, dostlardan oku bir sabak. Hicaptasın bugün seni göstermezler belli sana, Hicap dediğimi anla, dünyalıktır gözden yırak. Sen seni bilmeyince, ere nazar kılmayınca, Senliği de ara yerden gidermezsen oldu tuzak. Yedi deniz, dört ırmak seni mısmıl eylemeye, Çünkü işin o Hak ile, olmadınsa kaldın ırak. Evliyadır Hak kapısı, Yunus durur kapıcısı, Aşk ile geldi bu yola, aşkı edindi durak. ________________________________________ TANRI İÇİN CANIM CANI Tanrı için canım canı cefâ ise tapdur yeter Senin firâkından beter azap dahi var mı beter Aşkın odu yüreğimde yandığına âlem tanık Nerde bir od yanar ise nişânı var tütün tüter Aşkın çeri saldı benim gönlüm evi ıklîmine Canımı esir eyledin nider bana yağı Tatar Ecel salam ıklimlere vasyet kılam âşıklara Ma’şûkadan diyem sakın oynar âşık gönlün atar Aceb bu benim derdime ne için derman bulunmaz Kim bulısar derman ona kişiyi kim beri tutar Resmidürür sultanların kullar günah eyleyince Ya edebler ol kulunu ye mezada verir satar Yunus şikâyet eyleme yardan cefâ gördüm diye Cümle âşıklar hâceti ma’şûka katında biter ________________________________________ TAŞTIN YİNE DELİ GÖNÜL Taştın yine deli gönül, Sular gibi çağlar mısın? Aktın yine kanlı yaşım, Yollarımı bağlar mısın? Nidem elim ermez yare, Bulunmaz derdime çare. Oldum ilimden avare, Beni burda eğler misin? Yavı kıldım ben yoldası, Onulmaz bağrımın başı. Gözlerimin kanlı yaşı, Irmak olup çağlar mısın? Ben toprak oldum yoluna, Sen aşırı gözetirsin. Şu karşıma göğüs geren, Taş bağırlı dağlar mısın? Harami gibi yoluma, Aykırı inen karlı dağ. Ben yarimden ayrı düştüm, Sen yolumu bağlar mısın? Karlı dağların başında, Salkım salkım olan bulut. Saçın çözüp benim için, Yaşın yaşın ağlar mısın? Esridi Yunusun canı, Yoldayım illerim kanı Yunus düşte gördü seni, Sayru mısın, sağlar mısın? ________________________________________ TEFERRÜC EYLEYİ VARDIM Teferrüc eyleyi vardım, Sabahın sinleri gördüm. Karışmış kara toprağa, Şu nazik tenleri gördüm. Çürümüş toprak içre ten, Sin içinde yatar pinhan. Boşanmış damar, akmış kan, Batmış kefenleri gördüm. Yıkılmış sinleri dolmuş, Hep evleri harâb olmuş. Kamu endişeden kalmış, Ne düşvar halleri gördüm. Yaylalar yaylamaz olmuş, Kışlalar kışlamaz olmuş. Bar tutmuş söylemez olmuş, Ağızda dilleri gördüm. Kimisi zevk-u işrette, Kimi saz-u beşârette. Kimi belâ vü mihnette, Dün olmuş günleri gördüm. Soğumuş şu kara gözler, Belirsiz olmuş ay yüzler. Kara toprağın altında, Gül derer elleri gördüm. Kimisi boynunu eğmiş, Tenini toprağa salmış. Anasına küsüp gitmiş, Boynun buranları gördüm. Kimi zârı kılıp ağlar, Zebâniler canın dağlar. Tutuşmuş sinleri oda, Çıkan dumanları gördüm. Yunus bunu kanda gördü, Gelip bize haber verdi. Aklım vardı bilim şaştı, Netekim bunları gördüm ________________________________________ 7.BÖLÜM SONU DEVAM EDECEK
Posted on: Sun, 20 Oct 2013 02:24:49 +0000

Trending Topics



Recently Viewed Topics




© 2015