Hayat denilen büyük okyanusta yaşayan çok değer verdiğim - TopicsExpress



          

Hayat denilen büyük okyanusta yaşayan çok değer verdiğim inci tanelerim, Bir çoğunuz burada yazdığım dipnotlardan okuduğunuz ve düşüncelerimi anlayabildiğiniz kadarıyla tanıdınız. Hepinizin aklında bir ÇATLAK modeli yarattım belkide. Hayalini kurduğunuz insanı belli bir kalıba sokma merakınız sizi fazlasıyla benim dış görünüşümü görüp neye benzediğimi özümseyip anlamak istemenize sebep oluyor. Hepinizi tek tek anlayabiliyorum. Belirtmem gerekir ki hiç bir zaman bu sayfadan veya diğer sahibi olduğum sayfalarda asla ve asla karşılık beklemedim vede bekleyeceğimi düşünmüyorum. Neden mi ? Anlatıyorum, hepimiz bir şekilde sevdik değer verdik. Bir çok şey yaşadık engin okyanuslara açılıp mutlu olduğumuzu sandığımız anlarda en amansız fırtınaların içinde kalıp alabora olduk. Kolumuz kanadımız kırıldı. Kırıldıkça farketmeden güçlendik, güçlendikçe büyüdük ve olgunlaştık. Tıpkı dalında olgunlaşan rengini almasına çok az kalmış bir elma gibi diyebilirim. Benimde hayatımda olgunlaşmamda katkısı olan bir kadından bahsetmek istiyorum. Hayatına girişim anlık ve zamansız olmuştu. Okuduğu okulda en gözde kızlardan biri olduğu için çok havalı ve yediği önünde yemediği arkasında duran bir model çizen biriydi. Ama gerçekte hayatının öyle olmadığını onun bana kanser olduğunu anlatmasıyla öğrendim. Yanında olmak istedim, isterken belkide yaptığım en büyük hatayı geleceğe dair planlar kurarken onunla yapacaklarımızdan bahsetmem olmuştu. Her insanın hayali olduğu gibi benimde onunla yaşamak istediğim hayallerim vardı. Çocuğumuz olamayacaktı bunu baştan kabullenmiştim fakat illaki bir çocuk dünyaya getireceksek bile evlat olarak edinip sahip olabileceğimiz binlerce çocuk vardı diğer bireylerin anlık zevklerinin kurbanı olup hayatın pençesine atılmış olan. Ben hayallerimi anlattıkça gün ve gün kendimden uzaklaştırmışım onu ama farketmemiştim. Sonra ne oldu diye soracak olursanız eğer ben güzel bir masalın baş kahramanı olduğumu düşünürken masalların özellikle de yürekten değilde ruhunu ortaya koyarak seven yazarların mutlulukla değilde hüzünle noktaladığını gördüm masallarını. Benim masalım da şu sözlerle noktalandı ben senin hayallerini gerçekleştiremem hiç bir zaman çok ağır geliyor bu sorumluluk lütfen beni anla yollarımızı ayıralım artık. Bir çırpıda ağızdan dökülen sözler vede mıh gibi yüreğe çakılan heceler. Yutkundum bir noktayla virgül arasında sıkışmış gibi çaresiz kalmıştım sanki. Bitmelimiydi ? Evet bitmişti çünkü. Diğer insanlarla kıyasladım aylarca onu, diğer insanlar tatlı yerken o yiyemiyordu en basitinden. Belkide hayatında ilk ve son defa yediği sütlacın tadı damağında kalmış ki bir daha yiyemeyeceğini söylerdi bana. Bende onunla aynı şekilde yaşamaya alıştırmıştım o ne yemiyorsa bende yemiyor o neyi yiyorsa bende onları yiyordum. O yarımdı bende onun bir bütünü olmuştum böylelikle. Şimdi o bütünü koparma zamanı gelmişti ve koparmıştı hemde bir çırpıda çıkan o sözlerle. Sonrasında hayal kurmamayı öğrendim bir daha. Hayal kurmadan yaşamayı çünkü hayal kurup suya bıraktığım kağıttan gemileri hep batırdılar benim. Belki bir çoğunuz beni hayatı dalgaya alan hiç takmayan tiye almış biri olarak tanımışsınızdır ama inkar etmiyorum o yönümde ağır basıyor çoğu zaman. Duygularımın olduğu mayın tarlasına girmemek adına yaptığımı kimse anlamıyor ama bunu belkide. Çok kez girdiğimde o tarlaya ya sevgi taneciklerimi bıraktım yada aşklarımı en sonunda da hayallerimi parçaladım mayınlarda. İşte sevgili dostlarım benim hayatımla ilgili vede hayatıma iz bırakan bir olayı daha öğrenmiş oldunuz. Yine sabah olacak bir çoğunuz için yeni bir gün yeni umutlar yeni yaşanmışlıklar. Unutmamanızı istediğim şey ise şu hayallerinizi mayınlarla dolu insanların duygularına sokmayın sonucu çok vahim oluyor gerçekten. Getirisinden çok götürüsü oluyor. Keşke para gibi olsaydı da battığımızda daha çok çalışıp yerine yenilerini kazanabilsek olmuyor. Aşk bana göre tabiat ananın bize verdiği en büyük veba belkide virüs. Zırhı o kadar sağlam ki o zırhı delmek imkansızdır. İyi tanımak gerekiyor çünkü o zırhın arkasında onun en büyük zaafiyeti vardır o zaafiyete ulaştığınız vakit kontrol edilebiliyor diğer türlü bedeninizi sardığında kör kütük onun kölesi oluyor ve hataya düşüyorsunuz. İnsanlara kolaylıkla buluşuyor ve kolaylıkla yayılıyor ama etkileri bir ömür boyu sürüyor en kötüsü de aşk yürekte başlayıp ruhta sonlanıyor acısını da ruh çekiyor beden değil... Beni severek takip eden tüm dostlarıma satırlarımı okudukları için minnettarlığımı sunuyorum iyi geceler diliyorum... *ÇATLAK*
Posted on: Sun, 20 Oct 2013 00:12:22 +0000

Trending Topics



Recently Viewed Topics




© 2015