KANUNLARI APO’YA DANIŞMAK Bir ülke düşünün ki,bir yasa tasarısı meclise gelmeden önce İmralı’ya götürüldüğü iddia ediliyor. Apo’yla mutabakat sağlanmaya çalışılıyor. Milletvekillerinin haberi yok. Halkın haberi yok. Çünkü ne halkın, ne de meclisin bu yasaları hazırlayan irade için bir kıymeti harbiyesi yok. Olsa zaten önce kamuoyunda tartışılırdı. Eğer iddia doğruysa, bunu başka türlü izah edebilmek mümkün değil. Çünkü, Apo bakan değil, milletvekili değil,parti lideri değil, böyle bir kişiyle ülkenin kaderini konuşmak,o ülke ve millete yapılabilecek hakaretlerin en büyüğüdür. Tabi eğer ortada millet diye bir varlık kaldıysa. Böylece paketin ısrarla niye gizlendiği de anlaşılmış oluyor. Apo’nun neye onay verip, neye vermeyeceği belli olmadığı için paketinin içeriği hep saklı tutuldu. Bir millet için bundan daha aşağılayıcı, daha incitici bir tavır olabilir mi? Paketin PKK için çıkarıldığı, toplumu teskin etmek için de araya baş örtüsünün sıkıştırıldığı gün gibi aşikar. Başörtüsü zaten serbest. Düne kadar yasaya gerek yok,başörtüsünü yasaklayan bir kanun hükmü yoktur demiyor muyduk? Şimdi serbest olanı mı serbestleştireceğiz? Açıkça,vatandaşa baş örtüsüyle gözlerini bağla,başka bir şey görme deniliyor. Bu mantıkla başörtüsü demokratikleşme yönünde bir adım olmaktan çıkıp,PKK’ya verilen tavizleri örten bir hüviyete bürünüyor.Yani PKK’yı memnun etmek için çıkarılan yasalar olmasa, baş örtüsü de olmayacak.Temel bir hakkın,ülkeyi bölmek isteyenlerin talepleriyle aynı düzlemde ele alınması, baş örtüsünün arkasındaki manaya- hakarettir. Baş örtüsü tepeden tırnağa suça batmış KCK tutukluları için yapılan düzenleme ile bir tutulabilir mi? Zannediliyor ki bu düzenlemelerle her şey süt liman olacak. Kandil tamam hedefimize ulaştık diye silah bırakacak,Apo kendi el yazısıyla bir teşekkürname yazıp, memnuniyetini izhar edecek, doğu’da insanların karnı doyacak, sihirli bir değnek dokunmuş gibi her şey yoluna girecek… Bunların hiç biri olmayacak. Terör baskısıyla çıkarılan her yasa, terör örgütünün kar hanesine yazılır. Çünkü Kandil çekilmeyi durdurdu, hükümet demokratikleşme paketini çıkarmak zorunda kaldı diyecekler.. Bölge halkı bir defa daha kendini PKK’ya karşı borçlu hissedecek. Bir defa daha Apo’nun, terör örgütünün prestijine hizmet edilmiş olunacak.. Herkesi ilgilendiren düzenlemelerin herkes tarafından bilinmesi, tartışılması ondan sonra realize edilmesi gerekir.İçinde halkın dahlinin bulunmadığı bir paketin adı demokrasi paketi olmaz. KCK suçlularının serbest bırakılmasını halk mı istiyor? Ana dille eğitimi,yer isimlerinin değiştirilmesini,terörle mücadele yasasının kaldırılmasını halk mı istiyor? Halkın istemediği bir şey nasıl demokrasi paketi olarak nitelenir? Demokrasi halkla yürüyen bir rejimdir.Bu paketin hiçbir yerinde halkın iradesi yoktur. PKK halk demek değildir. Serhildanların,toplu kalkışmaların gündemde olduğu bir dönemde, bu iş için eğitilmiş kadroların serbest bırakılması ise tam bir akıl tutulmasıdır.Çoğu önceki paketlerle çıkmıştı, kalan ağır suçluların da bu şekilde çıkması PKK’ya arayıp da bulamadığı fırsatı verecektir. Bölge insanının öncelikleriyle PKK nın talepleri arasında hiçbir korelasyon yoktur. PKK ayrı bir devletin zemini olacak düzenlemeler istiyor, toplumun kahir ekseriyeti ise bir arada yaşama imkanlarının geliştirilmesini,iş ve ekmek ihtiyacının giderilmesini istiyor. Halkı dinlemek yerine kulağınızı Kandil’e verirseniz o halka da Türkiye’nin geleceğine de yazık edersiniz. Terör baskısından kurtulmanın yolu ona boyun eğmek değil,onu etkisiz hale getirmektir. Milletin vekillerinin mahiyetini bilmediği bir yasa tasarısını Apo’nun bilmesi ayıp olarak bu hükümete yeter, artar bile. Eğer MİT’le Apo arasında paketle ilgili bir diyalog veya görüşme yoksa, o zaman hükümet yalanlamakla yetinmemeli–bu görüşmenin yapıldığını iddia edenlerle –ilgili yasal süreç başlatmalıdır.Aksi takdirde bunlar birikir, birikir günün birinde sele dönüşerek önüne geleni alır, götürür.
Posted on: Fri, 15 Nov 2013 22:41:54 +0000
Trending Topics
Recently Viewed Topics
© 2015