KEPİRTEPE KÖY ENSTİTÜSÜNÜ BİTİRENLER DERNEĞİ Dernek; - TopicsExpress



          

KEPİRTEPE KÖY ENSTİTÜSÜNÜ BİTİRENLER DERNEĞİ Dernek; arkadaşlarımız arasında iletişim kurmak, yardımlaşma ve dayanışmayı sağlamak, meslek sorunlarımızı dile getirmek amacıyla kurulmuştur. Kapandığında (1953-1954} tüm evrakları İlgili makama teslim edildiğinden, bu gün yaşayan üyelerin anılarından başka bir belgesi bulunmamaktadır. Geçmişin derinliklerinde kalan bu anılardan çıkarabildiklerimi tüm Kepirlilerle paylaşmak istedim. Dernek 1947li yıllarda Lüleburgaz köylerinde çoğunluğu oluşturan, ikinci dönem (1944) Kepir çıkışlılarca kurulmuş; üçüncü ve daha sonraki dönem arkadaşlarımız da aramıza katılmışlardır. Derneğin kuruluşunu isteklendiren nedenler: İçinde yetiştiğimiz, okulu bitirince seve seve hizmetine koştuğumuz köyler, dışarıdan birbirine benzer görünüyorlarsa da: Okula, okumuşluğa ilgileri, okul öğretmen evi yapımlarında salmaya, imeceye zorlanmış olmaları, köye gelir getiren toprakların bir bölümünün okula, uygulama bahçesine, öğretmenlere ayrılmış olmaları gibi nedenlerle bizleri kabullenişleri oldukça ayrımlıydı. Köy Enstitüleri ve Köy Okulları ve Enstitüleri Teşkilat Kanunu ile verilen görevler Köylerde olanaksızlıklar nedeniyle bizlere de ağır geliyordu. Halk Eğitimi ve Toplum Kalkınması ile ilgili okul dışı görevlerimiz okul içi görevlerimiz kadar yoğundu. Kendi köylerimizdeki sorumluluklarımızdan başka, komşu köylerimizin, fidanlık, okul yapımı gibi işlerinde imecelerine katılmak bile görevlerimiz arasında idi. O zamana değin öğretmenlikle ilgili görülmeyen bunca işlere karışmamış doğal olarak sorun¬larımızı da arttınyordu. Zorlanıyorduk, ama arkamızda devletin gücünü, okulumuzun rehberlik ve desteğini görüyor, zorluklara direnerek görevlerimizi sürdürebiliyorduk. Zamanla sorunlarımızın çözüleceğine inanıyor, eksiklerimizin giderileceğini ümit ediyorduk. Ama çok geçmeden umduğumuz dağlara kar yağdığını gördük. Çok partili yaşama geçtiğimiz 1945 yılından sonra hava değişmeye başladı. O zamana kadar tüm devlet yetkililerince el üstünde tutulan Köy Enstitüleri politikacıların hedef tahtası haline gelmiş, Köy Enstitüleri yasasının öncelikle değiştirilen İlk maddesi Köy halkının okul yapımına katkısı zorunluluğunun kaldırılması olmuştu. 1946 seçimlerinden sonra kabine dışında bırakılarak kendi partisi içinde yalnızlaştırılan H. Ali Yücelin Milli Eğitim Bakanlığından, İsmail Hakkı Tonguçun İlköğretim Genel Müdürlüğünden ayrılmaları ile Köy Enstitüleri, sahipsiz kalmış, dayanaklarımız arkamızdan çekilmişti. Yetmiyormuş gibi siyasi hırsların boy hedefi durumuna getirilen H. Ali Yücele, Av. Kenan Önder tarafından komünistlik karalaması yakıştırılarak bir de dava açılmıştı. Bu davadan da kamuoyuna yansıyan yalan yanlış yorum ve iftiralarla Köy Enstitüleri balta¬lanıyor, o kaynaktan yetişenlerin gözden düşürülme çabaları sürdürülüyordu. Üzülüyor, eziliyorduk. Hor görüldüğümüzü baskı altında olduğumuzu hissediyorduk. Sorunlarımızı dile getirebilmek için birşeyler yapmalıydık., ama nasıl.. Ulaşım güçlüğünden ilçe merkezine inişlerimiz, arkadaşlarla buluşup görüşmelerimiz seyrek ve rastlantı ile oluyordu. Cumartesi günleri öğleden sonraları bile kente inmek zorunda kalanlar, okulu saat kaçta tatil ettiğimiz, niçin ve ne ile geldiğimiz şeklinde sorulara muhatap oluyordu. Topluca görüşmeye ise, ancak üç ayda bir maaş için merkeze indiğimiz tatil günleri fırsat bulabiliyorduk. Böyle buluşmalarımızın birinde, sorunları tartışarak bir dernek kurmağa karar verdik. İyi de bu iş nasıl olacaktı? Dernek kuruluşu hakkında fazla bir bilgimiz yoktu. Örnek bir tüzük de bulamıyorduk. O yıllarda Lüleburgazın tek avukatı Rahmetli Yalçın Bilguvara başvurduk. Yalçın bey (İlkokul öğretmenliğinde müfettişliğimizi yapmış, bizi köylerden seçerek okula göndermiş, öğretmenimiz olmuş tanıdığımız, meslekten saygın bir büyüğümüzdü) bizi sevecenlikle karşıladı. Her zaman yanımızda olacağını, gerekli yardımları yapacağım vaat ederek bizi rahatlattı. (Desteklerini de hiç bir zaman eksik etmedi) Tüzüğümüzü kısa sürede hazırlayıp verdiler. Derneğin Kurucular Kurulunu: Rahmetli Şakır Akyüz (Umurca), Rahmetli Halil Cansever (Evrensekiz), Rahmetli Necdet Şıpka (Karaağaç), (Hatıralarını özlem ve saygıyla anıyoruz) Mehmet Karakoç (Karaağaç), Nedim Menekşe (Ahmetbey), Ahmet Has (Turgutbey) oluşturmuştuk. Böylece hazırlanan dernek dosyamızı Kaymakamlığa sunduk. Dilekçeyi vermekle işimizin bittiğini sanıyorduk, ama bizim işimiz öyle kolay olmadı, 1947de sunduğumuz dosyanın işlem¬lerini ancak 1949 yılında kadar tamamlayabildik. Dernek işlerini yakından izleyebilmek için, merkeze en yakın köyde bulunmam dikkate alınarak Başkanlık görevi bana verilmişti (Sonraki yıllarda arkadaşımız Nedim Menekşede bu görevi üstlenerek başarı yla yürütmüştür). Bu iki yıl içinde dosyada görülen her eksiklikler bahane edilerek jandarma karakolu aracılığı ile defalarca merkeze çağrıldım. Bazen bir buruşuk tayyare pulu, bazen bir nüsha tüzük nok¬sanlığı, bazen bir kelime hatası bazen de bir imza noksanlığı nedeniyle çağrılıyordum. Hele bir gün ekin tarlasında orak biçerken Jandarma tarafından alınarak çağrılışımı hiç hatırlamak istemiyorum. Dernek merkezi için bir yer bulunarak adresinin acele bildirilmesi isteniyormuş. Çağrılar hep acele oluyor, ama iş uzadıkça uzuyordu. Noksanlarımız olması doğaldı. Ama bunlar toptan istenmesi yerine işin sürüncemede bırakılması bizi üzüyordu. Bu uzamalardan ve meraklıların Bu derneği niçin kuruyorsunuz? Amacınız nedir? Dernek kurup ne yapacaksınız? gibi sorularından derneğin kurulmasının istenmediği sonucunu çıkarıyorduk. Dernek için çarşı içinde bir yere uzun süre kira ödeyecek olanağımız yoktu. Kitap-Kırtasiye alışverişlerimizi yaptığımız ve yakından tanıdığımız ÖZDİLEK GAZETESİ sahibi Rahmetli Gültekin Ardaya gidip sıkıntımızı anlattık. Bizi çok olumlu karşıladı. Kitapevinin üst katındaki deposundan sokağa bakan köşeyi tahta ile bölüp kullanmamıza izin verdi. (Bu vesile ile Yalçın ve Gültekin beyleri destekleri, bizlere arka çıkışları nedeniyle şükran ve saygı ile anıyoruz, rahmetler diliyoruz) İşimiz böylece tamamlandı ve dernek tabelamızı yer¬ine taktık. Bu işlere devam ederken, biz bir yandan yönetim kurulu çalışmalarımızı sürdürüyorduk. Arkadaşlarımızla dayanışmamızı güçlendirmeye, dileklerimizi üst makamlara, Mil- letvekillerimiz rahmetli Şevket Ödül ve Zühtü Akına iletmeye devanı ediyorduk. Çevremizdeki meslek kuruluşları ile yazışarak, ortak sorunlarımızla ilgili girişimlerimizde bir¬liktelik sağlamaya çabalıyorduk. Örneğin; Türkiye Muallimler Birliğince İstanbul Eminönü Halkevinde düzenlenen bir foruma biz de katılmıştık. Eğitim Sorunlarımız, Köy Enstitülü Öğretmenlerin özlük Hakları üzerine hazırladığımız bildiri arkadaşımız Nedim Menekşe tarafından sunulmuş, büyük ilgi uyandırmıştı. Keza Marmara Bölgesi Öğretmen Derneklerinin katılımları ile Bursada düzenlenen bir toplantıda yine demeğimiz temsil edilmiş, sorunlarımız Nedim Menekşe arkadaşımızın sunduğu bildiri ile dile getirilmişti. Örnek olarak sunduğum bu çalışma örneklerini daha fazla uzatmak istemiyorum. Bu çalışmalarımızın ne kadar yararlı olduğunu bilemiyoruz ama o günlerin ortamında bile sessiz, nemelazımcı kalmamak, meslek sorunlarımızın çözümüne katkıda bulunabilmek için çabalamış olmanın gönül rahatlığını duyuyoruz. Bizim dönem 1953 Mayıs ayında çoğunlukla askere alınmıştık. Bizden sonra dernek yöneti¬minde görev alan arkadaşlarımız Köy Enstitüleri tarih oldu Özlük haklarımızla ilgili bazı düzenlemeler de yapıldı, Bu konuda söylenecek söz kalmadı telkinleri ile Köy Enstitülerine ve mezunlarına her yönden yapılan baskılan da dikkate alarak derneğin kapatılmasına karar vermişler. Bugün Köy Enstitüleri kapatılışlarından yarım yüzyıl sonra çalışanları, yetiştirdikleri ile yur¬dumuzun gündeminde hayatiyetini koruyor. Demek ki Bu konuda elli yıl boyunca daha söylenecek çok şey varmış diyorum.
Posted on: Tue, 12 Nov 2013 10:33:00 +0000

Trending Topics



Recently Viewed Topics




© 2015