Kadir süreci Rablerinin izni ile "Ruh" ve meleklerin tenezzül - TopicsExpress



          

Kadir süreci Rablerinin izni ile "Ruh" ve meleklerin tenezzül ettiği süreç HERKESE ORTAK SUNULAN BİR "AN"DIR! "Kadir" Gecesinde ne oldu? "Kadir" Gecesi nedir? Bir arkadaşımız bir sual sordu. "Üstadım, yeryüzündeki bir takım olaylar, bir takım üst planlar tarafından mı idere ediliyor? insanların genel idaresi, dünya üzerinde olan olayların yönlendirilmesinde görevli olan bir takım görevliler söz konusu mu? Böyle bir şey var mı? Varsa, nasıl oluyor bu iş?" Bu sual "Kadir" konusu ile de bağlantılı, dolaylı olarak... Dolayısiyle bu gece ki konumuzun bir detayı olarak buna da değinelim... "Kadir" gecesi hakkında, Kur`ân-ı Kerimde bir sure var; "Kadir sûresi"... "İnna enzelnehu fiy leyletil kadir" "Gerçek ki biz inzâl ettik onu KADİR gecesinde" "Kadir" gecesinde, gecenin kadrinde, biz onu inzal eyledik. Burada, hemen herkesin ilk aklına takılan olay şudur... Niçin "Biz, onu" diyor? "Ben, inzal ettim onu" demiyor da, "Biz inzal ettik onu" diyor? Buradaki "Biz" hükmü, ef`al=fiiller âlemindeki kesret hâliyle alâkalı bir olaydır. Yani, çokluk ile ilgili bir olaydır... Çokluk âleminde, yani sayısız birimlerden oluşmuş, sayısız varlıklardan oluşmuş âlemde olan her şey, bir vesile ile oluşur. Her şey bir şeye vesile ile olur!. Ama o, her bir şey, varlığını Hak`dan alır; O`nun varlığıyla kâimdir... Orijini, aslı itibariyle o şeyler varlığını Hak`dan alır!. Ancak kendi yapısal özelliğine uygun olarak, o şeyi meydana getirir, ortaya çıkarır. İşte bu tür oluşlar için Kur`an-ı Kerîmde "Biz" tabiri kullanılır... "Fiy leylet-il kadr..." "Kadir" süresi, gecenin içinde, gecenin kadrinde biz onu inzâl eyledik... İnzâl olunan şey, Kur`ân!. Kur`ân`ın inzâl olması demek; her ne kadar basit dilde "indirmek" diye tercüme edilir ise de "inzâl", esası itibariyle "nüzül" denen şey, boyutsal bir olaydır!. Mekânsal yani bir yerden bir yere şeklinde değil!. Bu gecede, "Kadir anı” denilen öyle bir an vardır ki, o anda mevcut ışınımı kullanabilen, değerlendirebilen kişi, melekî boyutla iletişim kurar ve melekî boyuttan kendi öz`ündeki Hakk`a yönelip, kendi öz`ündeki Hakk`ı bulur!. Özü olan Hak ile o andaki perdeler ortadan kalkar!. "Kadir" kelimesi "güc yetirmek" anlamında olup, "hükmü kaza, takdir, tazyik, azametli şeref" mânâlarını da taşır.. Biz, özellikle "Tazyik" yani "SIKMA" anlamı üzerinde duracağız.. Bu anlamdan Rahmetli Hamdi Yazır da tefsirinin 5971. sayfasında bahsetmiştir.. Bakın ne diyor Hadis-i Kudsî`de ? "Bir kulum, yararlı ibadetlerle bana yaklaşır; öyle ki, ben o kulumu severim. O`nun görür gözü, işitir kulağı, söyler dili, tutar eli, yürür ayağı olurum".. Yani, onun gözünde gören, dilinde söyleyen, Ben`im!. "KADİR" kelimesinin mânâsını ve bu kelimenin işaretini anlamaya çalışırken, Hazreti Rasûl aleyhisselâma "OKU" hükmünün de melekî "SIKMA" ile birlikte geldiğini hatırlıyalım... İşte, o genel "SIKMA" hâli olan zaman, kişinin o anı, "Kadir" hâlidir!. Bu "SIKMA" sürecinden herkes kendi istidat ve kabiliyetine göre yararlanır.. Kimi de "SIKMA"nın sonucunda, kendisiyle Hakk`ın aynı TEK olduğu; kendi izafi, birimsel varlığının var olmadığını idrâk etmesi neticesinde, varlığındaki varlığın, Hakk olduğunu hisseder, yaşar!. O`nu yaşayan Hakk`ın kendisidir!. Hakk`ın isteğine, iradesine, EMRİNE de hiç bir varlık karşı koyamaz!. Bu, "Kadir" hâline en yakın hâl, "Mi`râc" halidir... "Mi`râc, kişinin Rabbine vâsıl olduğu andır." "Namaz, mü`minin Mi`râcıdır" deniyor... Namaz, niçin mü`minin Mi`râcıdır? Namaz, ayakta dururken okunan sûreyle, âyetle başlar, secde ile tamamlanır. Secde için Hazreti Rasûlullah aleyhisselâm diyor ki: "Secde, kulun Allah`a en yakîn olduğu hâl`dir." O anda Allah ile kulu arasındaki perde kalkar!. Ve secdede edilen duayı Cenâb-ı Hak geri çevirmez!. Secde nedir? Secde, kişinin, kendi varlığının, benliğinin var olmayıp; gerçekte var olan Tek varlığın Allah olduğunu idrâk etmesi, hissetmesi hali`dir... Secde`nin mânâsı; nasıl normal bir insan, ayakta dururken tüm varlığı ile varsa... Buna karşın Secdede de tam bir "yok olmak" hâli var!. Vücudu ortadan kalkıyor, kapanıyor...işte fizikman yok olma gibi... Secdenin "sırrî" mânâsı da, kişinin kendi varlığının var olmadığını, idrâk etmesidir. Ne anlıyorsun o anda? Secdedesin ve secde halinde iken bu halinle sen diyorsun ki; "Ey Rabbim!. Var olan gerçek varlık sen imişsin, meğer ben yokmuşum!." Tabii bunu diyebilmek için, Allah`ın "Ahadiyet"ini, "Vahidiyet"ini, "Vahdet" ve "Vahdaniyet"ini anlamış olmak lazım... Yani kısacası, Allah`ın TEK`liğini kavramış olmak lazım!. Bahsettiğim konular, "ALLAH" kitabında açıklamaya çalıştığımız "İhlas" Sûresi`nin mânâsının bize açılması, onu hissetmemizden sonra yaşanacak bir olay!. İşte, secdeye vardığın anda, "varlığımda var olan mutlak gerçek varlık Sensin" idrâkı içinde, kendi varlığın yok oluyor!. Ve o anda Sen`den meydana gelen dua, Allah`ın isteği olarak ortaya çıkıyor!. Allah`ın ol dediği de olur elbette!. İşte, bu "secde hâli"ne en yakın bir hâl "Kadir" hâlidir!. Secde hâli, hakiki mânâsı ile, herkeste kolay kolay oluşmaz!. Çok uzun çalışmalara bağlı... Yani, kişinin varlığındaki bir takım şeylerden, hatta tüm varlığından arınmasına bağlı, secdenin tam tahakkuk edebilmesi!. Her namaz kılan "secde" edemez!. Bu kişinin özel gayretine ve çalışmasına bağlıdır. Fakat, "Kadir" süreci, öyle bir an ki, herkese ortak olarak sunulan bir an!. Nasıl, normal bir zamanda ve mekânda belli bir güce sahipken; Hacc`a gittiğimizde, Kâbe`nin altında ki o yüksek Nur kaynağından, enerji kaynağından gelen radyasyon beynimizi çok güçlü çalıştırıyor... Aynen bunun gibi, "Kadir" anında da gelen o çok yüksek ışınım, "meleki güç", beyinlerde oluşturduğu "TAZYİK" ile takdirinde olanlarda Hakikatın ortaya çıkması özelliğini sağlıyor. Ve "Kadir" anında edilen dua da "müstecaptır!." deniliyor... "O anda, Allah`la kulu arasında perde yoktur!." deniliyor. "Ve ma edrake ma leyletül Kadir" -Nedir o, "leyletü-l Kadir" bilir misin? "Leyletül Kadr hayrun min elfi şehr" "Kadir" gecesi, "Kadir" süreci, bin aydan daha hayırlıdır!. Bin ay...? 12 ay, bir sene... 120 ay, 10 sene... Bir insan ömrü ne kadardır? Ortalama, uzun ömür olarak diyelim, 70-80 yıl... Bizim Ümmeti Muhammed`in ömrü ortalama 63 sene ki... Oysa bu bin ay 83 sene!. Yani, 83 yıllık ömür... Bu ömrün, doğduğun andan ölüm anına kadar tamamı hiç kesintisiz ibadetle geçse, gene de daha hayırlıdır, o "Kadir" ânı!. O "Kadir" gecesinde ne olur bilir misin? "Tenezzelül melâiketi ver ruh" -O gecede, o anda melekler ve Ruh tenezzül eder!. "Fiyha biizni rabbihim" Rablerinin izni ile Ruh ve melekler tenezzül eder. "Min külli emrin selâm" -Her "emr"den, hükmullah gereği varolmuştan selâm getirir. "Selâm" derken, burada senin anladığın mânâda; "Selâmün aleyküm!." demek, mânâsında değil!. "Selâmet getirir" anlamında!. "Selâm" isminin mânâsının kişide açığa çıkmasını temennîdir.. "Selâmün aleyküm" demekte karşındakine bu dilekte bulunmaktır.. Yani, âyetteki işaret; "özündeki hakikatı idrâk edip, o hakikatla tahakkuk edebilmesini temennîdir.. "Hiye hatta matlâ`il fecr" -Fecr`e kadar bu devam eder.
Posted on: Sat, 03 Aug 2013 17:14:28 +0000

Trending Topics



Recently Viewed Topics




© 2015