Kürtler Suriye müdahalesini nasıl karşılıyor? - R. Yağmur Kürtler, kendi kaderini yakından ilgilendiren Batı’nın Ortadoğu’ya yönelik müdahaleleri konusunda hep biraz kuşkulu ve çekingen kalmıştır. Çünkü bu tür durumlarda gerçek anlamda evrensel değerler, kendi ideolojik prensipleri ve ulusal çıkarları arasında tercih yapmak zorunda kalmaktalar. Kürtlerin anti-emperyalist duyguları ve evrensel değerlere bağlılıkları dünyaya bakış açılarının esasını oluşturur. Yine müdahalelerin yarattığı insani felaketler ve yıkım karşısında diğer halklardan daha hassas bir eğilim gösterirler. Bu yüzden Batılı ülkelerinin Ortadoğu’ya yönelik tüm müdahale girişimlerine dönük ilkesel olarak karşı bir tutum sergilerler. Ama diğer yandan Irak müdahalesinde görüldüğü gibi kendisi için bölgede kalıcı bir çarmıha dönüşen statüko ve kendi haklarını elde etmek için anti demokratik rejimlerin değişmesi, objektif olarak ulusal çıkarları için pozitif sonuçlar doğurmuştur. Ancak Kürtler Suriye’ye yönelik olası bir Batı müdahalesini sadece bu sabit düşüncelerle karşılayamaz. Çünkü böylesi bir müdahale, onlar için yaratacağı fırsatlar kadar ağır riskler de taşıyor. Gerçi Suriye’ye yönelik zaten başlamış ve devam eden bir müdahale var. Yeni bir müdahalenin burayı daha fazla kıyıma uğratacağına ilişkin endişeler, Suriye zaten halihazırda bir mazbahaya dönmüş durumda. Suriye’deki durum herkes açısından olduğundan daha fazla Kürtler içinde karmaşıktır. Kürtlerin tüm çabalarını bir otonomi iddiasına bağlayan eğilimler yanıldı. Çünkü Kürtler için gerçek anlamda kendilerini savunma ve bu parçadaki varlıklarını koruma önceliği ortaya çıkmıştır. Siyasi statüko elde etme hedefi önceki koşula bağlıdır. KÜRTLER AÇISINDAN MÜDAHALENİN YARATACAĞI 3 RİSK Bu sefer Irak müdahalesinden farklı olarak müdahaleyi gerçekleştiren güçlerin Batı Kürdistan’a yaklaşımı belirsizdir. Bu Kürtlerin müdahale konusundaki endişelerini ve çekincelerinin birinci önceliğini oluşturuyor. Müdahalenin çapı ve amacındaki bu karmaşık durum karşısında Kürtler müdahalenin yol açabileceği riskler ve fırsatları hesaplama ve doğru tutum belirlemek durumundalar. Batı, Suriye’nin karmaşık zehirli kimyasal çöplüğünü yok etmeyi değil (ki zaten bunu söz ettiği gibi sınırlı bir askeri operasyonla yapması güçtür) daha çok Esad rejimini muhalefete karşı zayıflatacak askeri hedefleri vurmayı deneyecek. Bu bir yandan rejimin askeri gücünü test ederken, asıl önemli olan Suriye ordusunda yaratacağı moral bozukluğu ve muhalefete yapacağı katkıdır. Şunu da göz önünde tutmalıyız ki müdahale sadece füze veya hava saldırıları biçiminde değil aynı zamanda muhalif kanatta yer alan askeri gruplara sağlanacak silah desteği şeklinde de sürdürülecektir. Bu müdahalenin düzeyi ve tarzı iç savaşın yeni dengelerini belirleyecektir. Elbette ki birincil hedef rejim güçleri karşısında gerileyen muhalefeti ayakları üzerine doğrultmaktır. İşte Kürtler açısından ikinci önemli risk tam bu noktada başlıyor, Kürtler şu anda halen muhalefetin bir kanadı olan El Kaide’ye bağlı çetelere karşı savaşıyor. Olası bir batı müdahalesinin muhalefetin diğer kanatlarını olduğu gibi bu çetelerin güçlenmesine ve Kürtlere karşı yeni saldırılar geliştirmesine de yol açabilir. Kürtler için çatışmaların yol açtığı üçüncü öncelikli risk buradaki varlıklarını tehdit eden mültecilik sorunu. Müdahalenin yol açtığı gerilim bu çetelerin provokatör eğilimlerinin zaten başlayan göçü daha da tetikleyerek göç yollarını ve düzeyini yönetilemez hale getirme riski taşıyor. Yani Kürtler dış müdahalelere karşı kendilerine ilişkin hesaplar üzerinden değil müdahalenin insani krize olan etkisinin boyutlarını sorgulayarak başlıyor. Ama Suriye’deki durum çok farklı kriz zaten devam ediyor. Bu yüzden eğer müdahale bazı çevrelerin iddia ettiği gibi gerçekte yeni diplomatik çabaların önünü açacak ve bu ağır felaketi önleyecek ise buna kimse itiraz etmeyecektir. İkincisi önemli nokta giderek daha fazla kontrol dışına çıkan El Kaide’ye bağlı silahlı grupların müdahaleden kazançlı çıkmasının önün alınmasıdır ki bu çok güçtür. En önemlisi müdahale edecek güçlerin Kürtlerin buradaki varlıklarının tanınması ve hakları konusunda gerekli güvencelerin vermesidir. ANF
Posted on: Fri, 30 Aug 2013 09:56:04 +0000
Trending Topics
Recently Viewed Topics
© 2015