Kürtlerin özgürleşmesi ve demokratikleşmesi “güvene” - TopicsExpress



          

Kürtlerin özgürleşmesi ve demokratikleşmesi “güvene” havale edilebilinir mi? Kürtler bir kez daha kıldan ince, kılıçtan keskin köprüden geçiyorlar. Cumhuriyet tarihi boyunca Kürtlerin verdiği mücadelenin halkımıza öğrettiği temel tecrübe, “bexte rome tiğne” (devletin bahtı yok, ona güven olmaz) olmuştur. Ancak “güven” olayına takılıp çözüm için gereken politikaları ve taktikleri geliştirmemenin de bir yenilgi olacağı gayet iyi biliniyor. Kürtlerin son otuz senelik mücadelesi bu tecrübeyi sabit kılmıştır. Defalarca yazıldı, Kürtler ilk kez bu isyanlarında yenilmediler. Kürtler, çökmüş bir psikoloji içine hiç girmediler. Tam tersine kendilerine güvenleri tam ve moralleri üst düzeyde. Unutmayalım çözümün yol alması ancak elde edilen kazanımlar üzerinden yapılan müzakereler sonucu kurulan konsensüslerle olasıdır. Bu nedenledir ki Sayın Öcalan, “bu süreçte kendimize, halkımıza güveniyoruz” dedi ve “barışçı demokratik yöntemi biz başlatmışız” açıklamasını yaptı. Bu açıklamanın nesnel temeli nedir? Otuz yılı aşkındır Kürt halkı birçok yöntemi içeren kıran kırana bir mücadele sonucunda herkese hem hak, hukuk arayışı yolunda yenilmez olduğunu gösterdi, hem de derin devletin, kontrgerillanın yaptığı katliamları ortaya çıkardı ve ceberrut devletin maskesini düşürdü. Bugün eğer birtakım “reformlar” yapıldıysa, içinde üst düzey rütbeli subayların da bulunduğu kimi çeteler yargı önüne çıkarılabilmişse, bu Kürt Özgürlük Hareketi’nin mücadelesi sonucunda olmuştur. 28 Şubat benzeri darbe girişimlerinin başarıya ulaşmamış olmasında da, Kürt halkının göstereceği direnişin hesaba katılmış olduğunu söylemek olasıdır. Türkiye’de önemli demokratik mevzilerin pratikte kazanılmış olmasında Kürt halkının mücadelesi belirleyicidir. Ve de Türkiye’de özgürlük ve demokrasi mücadelesinin yöntem olarak yeni bir evreye ulaşması, Kürt Özgürlük Hareketi’nin geliştirdiği yeni politika sayesinde olmuştur. Kürtlerin ulusal demokratik birlikleri yolunda çok ciddi adımların atılmış olması ve Türkiye demokrasi güçleriyle sağlam dostluklar kurulması ve ortaklaşılması Kürt halkının mücadelesinin sonuçlarıdır. Daha da önemlisi AKP bugün iktidardaysa bunda Kürtlerin mücadelesinin çok önemli payı vardır. Öncelikle klasik rejim partilerinin yürüttükleri tekçi ve ırkçı politikalar Kürt halkının mücadelesi karşısında eriyip gitti ve bir daha Kürt coğrafyasında belini doğrultamaz oldular. Cumhuriyet tarihi boyunca Kürtlere uygulanılan yok sayma ve şiddet politikası kimi islami çevrelere de kısmi biçimde uygulandı. Ancak İslami çevreler bu uygulamalar karşısında “sessiz” kaldılar. Kürtler ise bu baskılara boyun eğmediler, ağır bedeller ödeyerek günümüze geldiler. Alışagelmiş yöntemlerle yönetilmek istemediler. Derin devletin en acımasız uygulamalarına cansiperane karşı koydular. Örgütlendiler, bilinçlendiler, kendileri için halk oldular. Bu nedenle Devlet, derin ekonomik, politik, sosyal krizler yaşamaya başladı. Artık eskisi gibi gidilemezdi. Emperyal güçler de Türkiye’de kendilerince bir değişik olmasını istedi. AKP’nin bu döneme denk düşen atağı hiç de tesadüf değil. AKP, rejim değişikliği yapmak isteyen bir parti olmayışı ve kendisi için iktidara gelmek istemesi kendisinden yana bir konjonktür yarattı. Rejimi krize sokan Kürt Özgürlük Hareketi ve Kürt halkının mücadelesi oldu ama parsayı toplayan AKP oldu. Henüz rejime karşı koyabilecek bir bilince sahip olmayan ve kendi çıkarları için politika yapmak isteyen kimi Kürtler AKP’ye yöneldi. Türkiye’de devrimci güçlerin rejimi değiştirecek gücü olmayışı AKP’nin iktidara yürümesini kolaylaştırdı. Tıpkı Çarlık Rusyasında “Şubat Burjuva devrim”inde görüldüğü gibi. Tayyip Erdoğan ve AKP hükümeti daha o günden itibaren bir o yana, bir bu yana sallanıp duruyor. Zamanında “yetmez ama evet” diyenler AKP’nin bu özelliğini yeterince göremediler. Bu tutum AKP’nın elini güçlendirdi. Tayyip Erdoğan hep uçlarda dolaştı ve dolaşıyor. Elde ettiği “başarılar” onu iktidar sarhoşu haline getirmiş. Dünün politik ortamını adeta unutmuş, Kürt halkının dişle, tırnakla kazandığı kazanımları görmezden geliyor. “Ben ne kadar hak verirsem Kürtler buna razı olmak zorunda” düşüncesi belki dünün Kürtleri için geçerli olabilirdi. Ama Kürt Özgürlük Hareketi’nin Önderliğindeki Kürt halkı mücadeledeki kararlılığıyla geri adım atmıyor. İktidar olma olanakları Tayyip Erdoğan ve AKP’yi gereğinden fazla şımartmış. “Ne desem o olur” ruh hali Tayyip Erdoğan’ın politik tutumunun temelini oluşturuyor. Kürtlerin istediği hakkın özelliğinde bir değişiklik yok. Kürt halkı özgür, eşit ve demokratik bir rejim istiyoruz. Bu istem her zamankinden daha yakıcıdır. Değişen, mücadelenin yöntemidir. Barışçı, demokratik yöntemin seçilmiş olmasıdır. Bu yöntem çok yönlü bir uğraş içeren zor bir yoldur. Kendine özgü örgütlenme, propaganda ve eylem biçimleri içermektedir. Kürt Özgürlük Hareketi ve Kürt halkı bunu unutmadan yoluna devam ediyor. Tayyip Erdoğan ve AKP Hükümetine tavsiyemiz sürece uygun gerekli adımları atmasıdır. 5.7.2013 Ömer Ağın
Posted on: Sat, 06 Jul 2013 10:08:21 +0000

Trending Topics



"margin-left:0px; min-height:30px;"> Have you got something to prove? this place has sucked the life

Recently Viewed Topics




© 2015