Küçüklere masallar.. Harpagos oğlunu yiyiyor -4-/Murat - TopicsExpress



          

Küçüklere masallar.. Harpagos oğlunu yiyiyor -4-/Murat Dagdelen Kyros mutlak bir ölümden, dedesi Astyages’in ona biçtiği kaderden, ana olarak bildiği çoban kadın sayesinde kurtulmuştu. Astyages’in çobanını baba,çobanın karısını ana olarak bilmişti. Artık, on yaşına gelmiş Kyros akranlarından zekası, atılganlığı ve liderlik vasıfları bakımından daha ileri görünüyordu. Herkes mutluydu. Allah, çoban kadından bir çocuk almış ve beklemediği anda da onu yeniden bir evlat sahibi kılmıştı. Çoban en korkulu olduğu bir dönemde, her şey iyi ye gitmiş, hem bir oğlu olmuş hem de canını kurtarmıştı. Harpagos ha keza öyle. Hem başını, hemde geleceğini kurtarmıştı. Astyages’e gelince, tahtı ilel ebed kurtulmuştu. En azından o güne kadar, her şey yolunda gidiyor, doğal mecrasında ilerliyordu.. Yani on yaşında ki Kyros çocuk oyunun da kral seçilmese ve kral olarak görevli kıldığı bir asilzadenin çocuğunu cezalandıran o gün olmasaydı her şey yerli yerinde olacak yaşamlar alt üst olmayacaktı.Ama geleceği ve gizli olanı bilmek, insanoğluna tanrının bahşetmediği bir yetenektir. Geleceği ve gaybı ancak Allah bilebilir. Çocuklar bir gün köyde bir oyun oynamaya karar verdiler. oynanan oyunda Kyros’u kral olarak seçtiler. Kyros’ta kral olunca çocukların bazısını vezir, bazısını savaşçı ve bazısını ise başka ülkelerle kral adına haber götürecek diplomat olarak seçti ve görevlendirdi. Bu çocuklardan biri Med asilzadesinin oğluydu. Bu çocuk oyun gereği kendisine verilen emri dinlemediği gibi, oyun bozanlıkta yapmıştı. Kyros diğer çocuklara yakalattığı bu oyun bozan çocuğu güzelce hırpalayıp kamçıladı ve sonra serbest bıraktı. Hem canı yanan ve hem de bir çobanın oğlundan kamçı yediği için gururu zedelenen çocuk, acı içinde ağlaya sızlaya babasına gitti. Ve o zaman ismi yerine Astyages’in çobanının oğlu olarak çağrılan Kyros’u babasına şikayet edip ona yaptıklarını anlattı. Çocuğun babası, çocuğu yanına alarak doğru Astyges’in huzuruna çıkıp sığırtmacın oğlunun yaptıklarını anlattı ve “ Ey büyük Astyages işte bak senin kölenin, benim gibi seninle aynı soydan olan ve senin tarafından her zaman değer verilmiş bir asilzadenin çocuğuna yaptığına bak ve bizi bu utanç durumundan kurtar. Eğer o sana ait olmayan bir köle olmamış olsaydı Ahura şahidimdir ki, bütün herkese örnek olacak bir ceza ile ödüllendirirdim” Kral olanları dinledikten sonra “İçini rahat tut, gereken neyse yapılacaktır.” Dedi. Astyages, derhal çoban ve oğlunun getirilmesini istedi. Kader ağlarını örüyordu. Çoban ve Kyros Astyagesin huzuruna getirildiklerinde . Astyages Kyros’a bakarak “ Demek ki sen benim kölemin oğlu olan bir asilzadenin çocuğuna böyle bir hakarette bulunuyorsun” Dedi. Kyros “Efendimiz büyük kral ben hiç bir yanlış yapmadım. Bir oyun oynamaya karar verdik çocuklar bein Kral olarak seçtiler bende herkese bir görev verdim. Ama bu oyun bozan çocuk hem emir dinlemedi hemde, çok ileri giderek oyunu bozmaya kalktı.Bunun için onu cezalandırmek zorunda kaldım. Hem emirlerini dinlemeyen yöneticileri cezalandırmak kral’ın görevleri arasındadır. Kulları arasında adaleti sağlamnın bir yöntemi de budur. Bunun için ben kendimi suçlu bulmuyorum eğer siz beni suçlu buluyorsanız vereceğiniz her cezaya hazırım.” Dedi. Astyages, bir yandan çocuğu dinliyor bir yandan nasıl olurda bir kölenin çocuğu anacak soyluların veya kralın söyleyebileceği söyleyebilir diye düşünüyordu. Ayrıca çocuğun gözleri, siması ona hiç yabancı gelmiyordu. Çocuğun gözlerini ve simasını derinden inceleyince bir an içini bir ürperti kapladı. “Çocuk bana ne kadar benziyor” diye hayrete düştü. Sonra kafasına garip düşünceler doluştu.. “Sakın bu o olmasın? Mandane’nin oğlu olmasın? Mandane nin oğlunun doğumundan bu güne on yıl geçmişti. Bu çocukta on yaşında, aman allahım.” İçinde ki şüpheler kesinleşmiş gibiydi. Asilzade ve oğlunu saraydan gönderip Kyros’u başka bir yere, sarayın iç kısımlarına gönderdi. Çoban’la baş başa kalınca Astyages soruya başladı “Söyle bakalım çoban bu çocuğu nerede buldun? Kimin çocuğudur bu” Çoban “Benim oğlumdur.” Diye cevap verdi. Astyages “Bana yalan söyleme eğer canından vazgeçmediysen doğruyu söyle” Çoban Astyages’in gözünde ki kararlılığı görünce işin ciddi olduğunu anladı ve yüreğini korku kapladı. Gerçeği olduğu gibi Kral’a anlatıp bağışlanmasını talep etti. Öfkeden deliye dönen Astyages haber gönderip Harpagos’u saraya getirtti. Harpagos Kralın huzuruna gelince çobanı orda gördü ve olan biteni hemen anladı. Astyages ”Harpagos sana kızımın oğlunu sana teslim etmiştim çocuk nasıl öldu anlatırmısın” Harpagos olayın açığa çıktığını anladığından olayı bütün çıplaklığıyla anlattı. Astyages, Harpagos’un yaptığını ihanet olarak görüyodu ama öfkesini belli etmemeye karar vermişti. “Çok iyi yapmışsın Harpagos, bende kızımın oğlunu öldürttüğümü sandığım için büyük bir vicdan azabı içindeydim. İyiki bu hikayenin sonu böyle bitti hepimiz mutlu olduk.” Dedi. Ardından ekledi “Çocuk şimdi burada sende oğlunu saraya gönder tanışsınlar ve ona arkadaşlık etsin ayrıca bu olayın şerefine akşama bir şölen vermeye karar verdim. Tarnrılara kurban da vereceğim. Sende hazırlık yap şölende bulun, şimdi gidebilirsin” Dedi. Harpagos bu sözler üzerine yere kapanıp Astyagesin büyüklüğüne bir kez daha secde edip evine gitti. Eve gelip on üç yaşında ki tek oğlu olan çocuğu, saraya gönderdi. Kendisi de akşam ki şölen için hazırlıklara başladı. Harpagos’un oğlu saraya geldiğinde Astyages onu adamlarına boğazlatıp öldürdü. Ahçıları, çocuğun bedenini parçalara ayırtıp kimi parçaları kaynatıp, kimi parçaları ateşte kızarttılar. Değişik baharatlarla tatlandırdılar. Yemek saati gelince saraya davet edilmiş olanlar gelip sofranın başına oturdular. Herkese koyun etlerinden parçalar konulmuştu. Bir tek Harpagosa oğlunun gövdesinden pişirilen etler konuldu. Etler yenildi. Astyages “Harpagos senin için özel yaptırtığım etler hoşuna gittimi” diye sordu. “Güzeldi büyük kral“ diyerek cevap verdi Harpagos. Astyages hizmet edenlere işaret edince, hizmetkarlar ellerinde sazdan yapılmış biz sepeti getirip Harpagos’un yanına bıraktılar, içinden istediklerini alabileceğini söylediler.Harpagos olur deyip örtüyü kaldırdı. Sepetin içinde oğlunun başı, elleri ve ayaklarını gördü. Yüreğine korkunç bir acı çöktü, nefesi kesildi ama müthiş bir irade gücüyle kendisini hemen toparladı. Astyages “yediğin etin hangi hayvana ait olduğunu anladın mı?” diye sordu. “Anladım” dedi ve oğlundan kalan parçaları toplayıp evine döndü. Kalan parçaları gömdüğü bir mezar yaptı ve onüç yaşında ki tek oğlunun mezarının başında günlerce yemeden içmeden acı içinde feryat etti.28.10.2004 Devam edecek...................... Murat Dağdelen
Posted on: Mon, 07 Oct 2013 21:56:35 +0000

Trending Topics



Recently Viewed Topics




© 2015