Mahkemeden emsal niteliğinde karar: Soyut delil, gizli tanık - TopicsExpress



          

Mahkemeden emsal niteliğinde karar: Soyut delil, gizli tanık hukuka aykırı Van’da 10 dernek hakkında açılan kapatma davasında gerekçeli kararını açıklayan Van 3. Asliye Hukuk Mahkemesi, dernekler aleyhine sunulan delillerin tamamen soyut olduğuna dikkat çekerek, “Soyut ve salt gizli tanığa dayalı karar vermek hukuka aykırıdır. Bu AİHS ve AİHM’e de aykırıdır. Bu şekilde açılan bir dava aynı zamanda barış sürecine de zarar verecektir” diyerek kapatma davasının reddine karar verdi. GÖÇ-DER, Akköprü Mahallesi Demokratik Halk Derneği, YÖDER, Seyit Fehim Arvasi Mahallesi Özgür Toplum Derneği, Hacıbekir Mahallesi Özgür Yurttaş Derneği, VAKAD, MEYA-DER, Yenimahalle Özgür Halk Derneği, TUYAD-DER ve KÜRDİ-DER hakkında “TMK ile görevli Cumhuriyet Başsavcılığının 05.02.2012 tarihli ihbar yazısı üzerine PKK örgütü ile bağlantısı olduğu düşünülen derneklerin denetim kanunu ve diğer mevzuat kapsamında feshi” davasının gerekçeli kararı açıklandı. Van 3. Asliye Hukuk Mahkemesi, gerekçeli kararında tek tek dernekler hakkındaki iddialar ve savunmalara yer verdi. ‘DERNEKLER AMAÇLARINA UYGUN’ Polisin kayıtları ve “gizli” tanıklarla hazırlanan iddianameyle kapatılması istenen 10 derneğe ilişkin mahkemenin verdiği yaklaşım ise dikkat çekici. Mahkeme, kapatma dava açılan 10 derneğin tüzüklerinin “Van Valiliği İl Dernekler Müdürlüğü’nce de resmi olarak onaylandığı” belirtilen kararda, “Dernekler Kanunu’nda derneklerin yılsonu itibariyle faaliyetlerini gelir ve gider işlemlerinin sonuçlarını düzenleyecekleri beyanname ile her yıl Nisan ayı sonuna kadar mülki idare amirliğine vermekle yükümlü oldukları gerekli görülen hallerde derneklerin tüzüklerinde gösterilen amaçlar doğrultusunda faaliyet gösterip göstermedikleri defterleri ve kayıtlarını mevzuata uygun olarak tutup tutmadıkları hususlarının İçişleri Bakanlığı veya mülki idare amirliği tarafından denetlenebileceği hususu davalı derneklerin faaliyetlerinin amaçlarına uygun olup olmadıkları düzenli olarak denetlenmektedir” dedi. LİSTEDE ADI YOK! Mahkeme davada yargılanan VAKAD’ın, Van Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2010/1775 soruşturma numaralı dosyasına dayanak yapılarak kapatılması gerektiği hususunda yazı yazılarak kapatılması gerektiği düşünülen derneklerin listesinde adının bulunmadığını belirterek, “Van Emniyet Müdürlüğü’nün hazırlayıp Van Cumhuriyet Başsavcılığına sunmuş olduğu Van Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 2011/1168 soruşturma sayılı dosya ile yapılan tahtikat evrakında yerel yönetimler hakkında rapor hazırlandığı raporun devamında VAKAD’dan bahsedilmediği ancak sonuç kısmında VAKAD’dan bahsedilmiş olduğu anlaşılmış yine dosya kapsamında gizli tanık olarak adları geçen Beyaz Bulut, Ahmet Su ve HX922 isimli tanıkların VAKAD’a ilişkin herhangi bir beyanlarının olmadığı anlaşılmıştır” ifadelerine yer verdi. Mahkeme devamla şunları belirtti: “Van Cumhuriyet Başsavcılığı’nın ‘dernek 5’ adlı belgesinde 2010/1143 sayılı dosya kapsamında Van 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2012/1326 D.İŞ nolu kararına istinaden Van Kadın Sorunlarını Araştırma ve Uygulama Merkezinde yapılan aramada elde edilen deliller şeklinde ibare yazılarak VAKAD’da arama yapıldığı belirtilmiş olup davalı derneğin ismi Van Kadın Derneği olmakla Van Kadın Sorunlarını Araştırma ve Uygulama Merkezi olması dolayısıyla arama yapıldığı belirtilen dernek ile bir ilgisi bulunmadığı anlaşılmıştır. Medeni Kanun’un 90. maddesinde derneklerin amaçlarını gerçekleştirmek üzere tüzüklerinde belirtilen çalışma konuları ve biçimleri doğrultusunda faaliyette bulundukları yasaklanan veya izne bağlı faaliyetlerle ilgili kamu hukuku yeterli özel kanun hükümlerinin saklı tutulduğu dernek faaliyetleri ile ilgili yasak ve sınırlamalara aykırılık halinde cumhuriyet savcısının istemi ile mahkemece faaliyetten alıkoyma kararının verilebileceği hükmü düzenlenmiştir. Söz konusu aramada elde edilen dokümanların incelenmesindeki bir kısım kadın malzemeleri, metinler, mesajlar suç unsuru olmayan deliller toplandığı belirlenmiş değerlendirme tutanağında ise VAKAD üyelerinin, DÖKH üyesi olduğu ve Newroz Bayramı, 8 Mart gibi eylemlere katıldığı hususuna ilişkin herhangi bir fotoğraf gibi deliller bulunmamaktadır.” ‘POLİSİN TOPLADIĞI DELİL YASAYA AYKIRI’ Newroz Bayramı ve 8 Mart gibi faaliyetlere katılmanın suç unsuru olarak değerlendirilemeyeceğini kaydeden mahkeme, “VAKAD’ın tüzüğünün incelenmesinde derneğin amacının ekonomik, sosyal, bireysel, toplumsal, kültürel, yasal, politik konularda çalışmalar yapmak kadınların ekonomik, sosyal, bireysel, kültürel, yasal, toplamsal ve politik anlamda güçlenmelerine katkıda bulunmak kadınların yardımlaşması ve dayanışması için gereken zemini oluşturmak, eğitim, sağlık, insan hakları, hukuksal doğurganlık ve cinsel haklar gibi konularda farkındalık elde etmek kadınların her türlü platformda yaşam kalitesi ve seviyesinin yükseltilmesi için çalışmalar yapmak kadınların kent yönetimine katılıp karar alabilmesi kent olanaklarından yararlanmalarının sağlanması kent kültürünü ve kentlilik bilincini biliştirmek kadınları sosyalleştirmek amacı ile projeler üretmek kadının kız ve erkek çocuklarının toplum kalkınabilinir, tutunabilinir, sürdürülebilinir bireysel ve toplumsal yaşam bilincini geliştirmek birey bilincini geliştirmek kadına yönelik şiddet ve her türlü ayrımcılık ile mücadele etmek adalet ve eşitlik ilkeleri doğrultusunda inanç, dil ve etnik köken, yaş, cinsiyet, cinsel yönelim, cinsiyet kimliği, bedensel özellikler, yaşam tarzı ya da herhangi bir sosyal statü temelli ayrımcılığa ve sosyal dışlanmaya, yoksulluğa ve emek sömürüsüne karşı hak temelli sosyal politika anlayışını geliştirme ve uygulama olarak düzenlenmiştir. Dosya kapsamında VAKAD’ın yasaya aykırı elde edilen delil dışında örgüt ile bağlantısı olduğuna ilişkin bir delil bulunmadığı anlaşılmıştır” ifadelerinde bulundu. MAHKEMEDEN DÜŞÜNCE ÖZGÜRLÜĞÜ YORUMU Mahkeme, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi’ne (AİHS) atıfta bulunarak, “AİHS’nin 7. maddesine göre, hiç kimse işlendiği zaman ulusal ve uluslararası hukuka göre suç sayılmayan bir fiil veya ihlalden dolayı mahkum edilemez AİHM’in içtihatlarında yalnızca kanunların bir suçu tanımlayabileceğini bu suça verilebilecek cezayı belirleyeceği ve ceza kanununun kıyas kanunu ile sanığın zararına olacak şekilde yorumlanamayacağını düzenlemiştir. Demokratik toplamlarda ulusal güvenlik ya da kamu düzeni gibi gerekçeler ile ifade özgürlüğüne geçirilecek kanunu kısıtlamaların gerekli ve orantılı olduğu her bir durumda ayrıca belirlenmelidir. 5237 sayılı TCK uyarınca kişilerin kastı aranmaksızın belirsiz düzenlemelerle cezalandırmasının yolu açılmış olup bu düzenleme ile örgütsel faaliyet değil amacın cezalandırması ön görülmüştür. AİHS 10. maddesinde düşünceyi açıklama, haber ve bilgi alıp verme hakkına sahip olma özgürlüğünün demokratik toplumlarda önemine değinilmiştir. Avrupa Konseyi (AK) tarafından örgüt için şiddetin zorunlu bir suç unsuru olarak tanımlanmış olduğu AİHM kararlarında şiddete ve silahlı direnişe teşvik etmeyen eylemlerin düşünce ve ifade özgürlüğü sınırları içerisinde görüldüğü bunun aksine yorumların hakkın ihtilali sayıldığı anlaşılmaktadır” dedi. ‘SALT GİZLİ TANIKLA KARAR VERMEK HUKUKLA BAĞDAŞMIYOR’ “Ceza muhakemesinde önemli bir delil olan tanık beyanı tanığın mahkeme veya yetkili hakim huzurunda sözlü olarak yattığı açıklamalar olup tanığın muhakeme hususunda olay hakkında karar vermeye ve tanık dinlemeye yetkili olmayan makamlar veya kişiler önünde yaptığı açıklamaların tanık beyanı niteliğini taşımayacağı hususunda herhangi bir ihtilaf söz konusu değildir” diyen mahkeme, devamla şu hususları belirtti: “Özellikle bir olayın delilinin sanık açıklamalarından ibaret olduğu durumlarda sanığın duruşmada dinlenmesinin zorunlu olması daha önce yapılan dinleme sırasında düzenlenmiş tutanağın okunması ile yetinilmesi söz konusu olmamalıdır. Gizli tanıkların ifadelerinin şüpheli ya da sanığın ya da müdafisinin yokluğunda alınması sonucunda gizli tanığın kimliğinden habersiz olduğu için tanığın ön yargılı olduğunu ya da güvenilmez özelliklere sahip bulunduğunu ispatlama imkanı bulunmamaktadır. Bu da AİHM’in ‘adil yargılanma hakkı’nı ihlal ettiğinin belirgin özelliğidir. Gizli tanık beyanına dayanılarak mahkumiyet kararı verilmesi adil yargılama hakkının ihlali durumunu ortaya çıkarmaktadır. Van TMK ile görevli Cumhuriyet Başsavcılığı’nda yürütülen kovuşturmada alınan gizli tanık beyanları ile açılan davalarda salt gizli tanık beyanı ile hukuk mahkemesinde karar verilmesi hukukla uyarlılık sağlamayacaktır. Gizli tanıkların kovuşturma aşamasında davalı derneklerden başka bir kısım dernekler hakkında da suç unsuru içeren faaliyette bulundukları iddiasında bulunulmuş olup bu dernekler hakkında herhangi bir dava söz konusu olmamıştır.” ‘İDDİALAR TAMAMEN SOYUT’ Yargılamada asıl olanın yargılamanın aleyhine olması için toplanan delillerin doğrudan doğruya mahkeme huzurunda ele alınarak duruşma esnasında taraflar tarafından tartışılması olduğunu ifade eden mahkeme, “Bir kısım dernekler hakkında açılan bu davada dayanak olarak sunulan deliller içerisinde kolluk kuvvetlerince yapılan değerlendirmede halay şarkı ve marşların dahi suç delili olarak değerlendirilmiş olduğu anlaşılmaktadır. Yine bir kısım derneklerin dayanışma gecesi altında düzenlemiş olduğu gecede bir kısım BDP milletvekillerinin geceye katılmış olması gecede satılan kolye gibi eşyaların taşımış olduğu renklerden dolayı suç unsuru oluşturduğu söylenen şarkılarda Kürt kelimesinin geçmesi nedeniyle derneklerin kapatılmasının istenilmiş olduğu anlaşılmaktadır. Örneğin YYÜ Rektörlüğü’nden alınan tutanaklar öğrencilerin derslere girmesinin engellenmesi YÖDER’in faaliyeti olarak gösterilmekte ise de bu ihtihat hakkında yasal hiçbir delil öne sürülmemiştir. Dava açılan derneklere isnat edilen suçlamalarda PKK-KCK ile bağlantı kurulması hususu soyut iddiadan olup bu iddia hakkında yine somut bir delil dosyaya sunulmamıştır” dedi. Seyit Fehim Arvasi Mahallesi Özgür Toplum Derneği’nin kapatılmasına yönelik esas alınan delillerden birisinin mahalle çalışması yapılırken çıkan bir arbede sonucu rapor düzenlenmiş olduğu belirtilmişse de bunun derneğin valilik tarafından onaylanan tüzük doğrultusunda faaliyette bulunulduğunun aksinin ispatlanamadığı hükmüne varan mahkeme, “Davalı derneklerden Akköprü Mahallesi Demokratik Halk Derneği hakkında fesih kararı verilebilmesi için sunulan delillerde KCK sözleşmesinin 5. maddesinde belirtilen demokratik özerklik başlıklı oluşumun içerisinde bulunulduğu gizli tanık beyanına dayanılarak davalı derneğin BDP güdümünde seçim çalışmalarına katıldığı ve bomba, molotofkokteyli hazırladığı hususunda yine dosyaya sunulan herhangi bir delil bulunmamaktadır. Davalı derneklerden MEYA-DER’in bir kısım şahısların silahlı çatışmada yakınlarını yitirmesi nedeniyle Van ili dışında bulunan cenazelerin Van iline getirilmesi hususunda davalı dernekten yardım talep etmiş olması sonucunda davalı derneğin cenazenin Van iline getirilmesi ve cenazenin defin ve yakınlarının taziyesine yardımcı olmaları demokratik çözüm çadırı adı altında hukuka ahlaka aykırı bir davranışın söz konusu olmadığı yargılama esnasında anlaşılmıştır” diye kaydetti. ‘BARIŞ SÜRECİNİ DERİNDEN SARSAR’ “TUYAD-DER’in başkanının benzer ithamlar ile yargılanması sonucunda beraat etmiş olması davanameye esas alınan belgelerin somut nitelik taşımadığına bir delil olarak değerlendirilmiştir” diyen mahkeme, şunları belirtti: “Kaldı ki, dernek merkezinde herhangi bir arama yapılmaksızın çözüm çadırı adı altında kurulan çadırda arama yapılarak nöbet listesi içeriğine ilişkin dokümanların delil olarak dosyaya sunulması yine bu listenin Van Valiliği tarafından onaylanan bir liste olması nedeniyle yeterli bir delil kabul edilmemiştir. Söz konusu derneklerin hala faaliyette olan dernekler olduğu tüzüklerine aykırı hareketlerde bulunulduğu yönünde herhangi bir somut delil bulunmadığı hususunda dosya kapsamada yapılan incelemede kanaat oluşmuştur. Özellikle barış süreci içerisinde demokratikleşmenin sağlandığı silahların sustuğu dönemde afaki tanık beyanlarına dayanılarak bu şekilde bir davanın açılması sonucunda derneklerin feshine karar verilmesi barış sürecinin derinden sarsacaktır. Bu iddialarda sadece yine gizli tanık beyanına dayanılmış olup davalı dernekte yapılan aramada herhangi bir aleyhe delil bulunamamıştır.” ‘SOMUT, İNANDIRICI DELİL YOK’ Mahkeme, “Van Cumhuriyet Başsavcılığı’nın davalı 10 dernek hakkında fesih kararı verilmesi talebi ile açılan davanamenin ekinde dosyaya sunulan tüm delillerin tek tek değerlendirilmesi neticesinde davalı derneklerin tüzüklerine aykırı hareket ettikleri, örgüt ile bağlantılı faaliyetlerde bulunduğu hususunda davanamede sayılan hususlarda herhangi bir delil bulunmadığı gibi gizli tanık beyanlarına itibar edilerek derneklerin feshine karar verilmesinin mümkün olmaması kolluk kuvvetleri tarafından sunulan belgelerde bu derneklerin davanamede belirtilen hususlarda faaliyette bulunduğuna ilişkin somut ve inandırıcı delilin bulunmaması nedeniyle açılan davanın reddine karar verilmesi yönünde mahkemece vicdani kanaat oluştuğundan gerekçesi yukarıda açıklandığı hüküm kurulmuştur” diye belirtti. Davanın reddine karar veren mahkeme, gerekçeli kararını şu 3 maddeyle açıkladı: * Açılan davanın reddine, * Yapılan yargılama giderlerinin kamu üzerinde bırakılmasına, * Davanın mahiyeti gereğince harç alınmasına yer olmadığına karar verildi.
Posted on: Mon, 24 Jun 2013 20:25:54 +0000

Trending Topics



Recently Viewed Topics




© 2015