NEZAKETin KERHANESİ Orta boya hafif tırmanan kilosu balık etin tarifinde esmere çalan teniyle eşarbını şal olarak boynuna sarmış sağ elinde bavuluyla gri uzun kaşe kabanıyla kaldırımın çizgisinden yürümeye çalışan yinede ayağını asvalta vuran takribi 25 yaşlarında bronz çağın genç müdavimlerden bir kerhane güzelinin hikayesiydi otogardan eline aldığı bavuluyla hiç bilmediği bu şehirde yaşamak için vereceği savaşı yürüyen kadının öyküsü ... İstikamet küçük bir telefon notluğuna yazılmış adres ve telefon durağıydı .... Bu küçük hanım kerhane işçisi olmak için koca şehrin taş zemininde kuş gibi özgür hayallerle öylesiye ağırca basıyor ki Gam yükünün rehavetiyle sanki sorsan bilmiyordu yarının cehennem modunda seyiralacağını ve tüm hayallerini beyazla boyalarken dünün çocukluğunda, Yarın bu koca şehir ona kara rengin kara kaderini çizdircekti artıkın .... Önce en büyük aydınlığın yani umudun ışıklarının terk ettiği saatlerde güneşin son ışıkları yerini sokak lambalarıyla pencerelerden sızan ışıklara devretcekti bir vakte kadar ... Ve vakit çabuk geçer ki birbir pencerelerinde ışıkları söndüğünde NEZAKETin evine yönelcekti bazı korkunç ve karanlık adımlar , uğultu sesler duyulcaktı asice çılgınca öfkelice saldırganca ... Oysa onlarda insandı ve nezaket isterdi her ne kadarda NEZAKETin işçileride olsalar ..... Sonra yazgıları kararcaktı günden güne dur duraksız ve kirlenmiş bedenlerini bir tek hayalleriyle banyo yaptırabiliceklerdi devamlı ..... Bu bir masalın acıya dönüşmüş hikayeside olsa sizler için bir cevapta siz verin anlıyamadığım aklım için NEZAKETin işçileri belki kaderin orospuları diye adlanırılabilirde Peki ya sizlerden bazıları söyler misiniz neyin orospuluğundasınız ??? Kâmil HAN
Posted on: Wed, 30 Oct 2013 22:38:54 +0000
Trending Topics
Recently Viewed Topics
© 2015