OLCAY ÜNAL SERTIN BENIMLE YAPTIGI RÖPORTAJDAN BIR KAÇ BÖLÜM : - TopicsExpress



          

OLCAY ÜNAL SERTIN BENIMLE YAPTIGI RÖPORTAJDAN BIR KAÇ BÖLÜM : -Jinekolog ve Tercümanı nasıl birfilm? -Kısa metrajlı kurgu filmi. Fransa da çektim bu filmi. Filmin yapımcısı da, yönetmeni de benim. 24 dakikada dört kadının hayatını anlatıyor. Bu kadınlardan bir tanesi tercüman. Konu Fransa da geçiyor. Kadınlar jinekologa geldiğinde sorunlarını anlatıyor, tercümanı negatif şeyleri doktora tercüme ederken pozitif olarak yansıtıyor... Kadinlardan biri Diyarbakırdan gelen ve orda tecavüze uğramış bir Kürt kadını… -Bu tür film yapma gereği nereden duydunuz? -Ben kendim de tercümandım. Yaşanmış bir olay aslında bu. Tabi ben kendi hayatımı anlattım ama biraz değiştirdim. Benim bütün filmlerimde kurmaca da olsa gerçekçi taraf vardır. Daha önce çektiğim Bedianın İzinde adlı belgesel filmimle 2011 yılında Antalya Altınportakal Film Festivalinde yarıştım. Burada ödül almadı ama yurt dışında ve geçen yıl Amed Film Festivalinde En İyi Film Jüri Mansiyon Ödülünü aldı. 2000 yılında Tûrkiye de olan bir açlık grevini anlatıyordu. Açlık grevine giren Bedia adlı genç bir kadının hikayesini anlattım. Şu anda Avrupada... Bedia felç olmuş, büyük zorluklar yaşıyor. Bastonla yürürken bile davasını sürdürmeye çalışıyor. Orada Kürt ve Türk Yabancı Kadınlar Derneği kurdular, Bedia orada çalışıyor. Bu arada Fransa da tedavi de görüyor. -Jinekolog ve Tercümanında kimler rol alıyor? -Jinekologda Derya Ayverdi ve Nicolas Moreau başrolleri paylaşıyor. Nicolas Moreau Fransada oldukça tanınmış bir oyuncu. Derya Ayverdinin de ikinci filmi. Diğer oyuncuları da halkın içinden seçtim. SADECA LEYLA ZANA DEĞİL KÜRT HALKI HAKSIZLIĞA UĞRADI -Belgesel çalışmalarınız da var değil mi? -Tabi ben birçok film yaptım. Leyla Zanayı çektim. Belgesel film olarak Avrupanın birçok şehrinde gösterildi, ödüller aldı. Fransa da ulusal bir kanalda gösterildi. 2000 sonlarında çektim ama Türkiyede tepkiler çok kötüydü. O zamanlar savaş yeni bitmişti. Ben Ankara da büyüdüm. Üniversite hayatımda burs alarak Fransaya gittim. Sinema eğitimi gördüm. Tabi Türkiye de ben savaş görmemiştim. O zamanlar otelden dışarı çıkamıyorduk, çıktığımız zaman hep askerler vardı. Telefonlarımız dinleniyordu. Çok zor durumlar yaşadım buna rağmen yapmalıydım çünkü benim için Leyla (Zana) çok değerli bir politikacıdır. -Leyla Zananın haksızlığa uğradığını düşünüyor musunuz? -… Kürt halkı haksızlığa uğradı! Tabi Leyla da Kürt halkının bir ferdi olarak o da haksızlığa uğradı. Eşi Mehdi Zana onbir yıl Diyarbakır hapishanesinde işkence gördü. Psikolojik ve fizyolojik işkence gördü Mehdi, Leyla da. -Başbakan Erdoğan kısa bir süre önce Demokrasi Paketini açıkladı. Verilen hakları nasıl buldunuz? -Tam olarak Kürt halkına haklar verilmedi. Kendi dillerini özel okullarda okuyabilecekler. Türkiye de ki Kürt vatandaşlar kendi dillerinde eğitim görmeliler. Özel okullarda okuyacaklar bence yüzeysel birşey. -Andımızın kaldırılmasını nasıl buldunuz? -O çok iyi oldu, sevindim kaldırılmasına. Çünkü orada Kürt çocukları da var, Laz çocukları da var, Çerkez çocukları da var, Ermeni çocukları da var. Onların Türküm doğruyum çalışkanım demesi bence ırkçılığa giriyor... Bence insanlar arasında ayrım yoktur, herkes eşittir. Türkiye de o anlayış olsaydı, şu anda bu durumlara gelmezdik. Türkiyenin bu duruma gelmesi bence yıllarca Kürtler üzerinde yanlış politikalar uygulanmasından kaynaklandı. -Başbakan Erdoğanı başarılı buluyor musunuz? -Kürt halkı için birşeyler yaptı ama son zamanlarda çok fikir değiştiriyor. Demokrasi paketinin devamı gelmeli. Umut ederim ki diğer filmlerimde Türkiye de gösterilsin. Leyla Zana belgeseli gösterilmedi, 2011 yılında sadece Bedia gösterildi. Açlık grevini anlatan bir filmimdir. -Leyla Zana filminin gösterilmesi için Kültür Bakanlığına başvurmadınız mı? -2002 de çektim o filmi… Şimdi olumlu gelişmeler olduğu için gösterilebilir. Bence Mehdi Zana da gösterilmeli. Amedde 5. nolu Diyarbakır Cezaevinde yaşananları anlatıyor. -Başbakan Erdoğan, şehirlerin eski isimleri iade edilecek dedi… Tunceli Dersim olabilecek mesala… -Çok önemli bir gelişme tabi ki bu. Başarılı bulduğum yönleri var. -Pariste gösterilen bir festivalde Yılmaz Güney Türk mü Kürt mü tartışması yaşanmış, bunu nasıl buluyorsunuz? -Yılmaz Güney tamam Kürdtür ama Türk Sineması için filmler yapmıştır. Türk vatandaşıydı kendisi ve Türk ve Kürt halkı için filmler yaptı. Onun için Kürt ve Türk sinema sanatçısı diyebiliriz çünkü burada büyüdük, aynı şey benim için de geçerli. -Yılmaz Güneyin filmleri hala tam gösterilmiyor deniyor katılıyor musunuz? -Onu ben bilemem… Sürü çok güzel bir film mutlaka tüm kanallarda gösterilmeli. Ben Yılma Güney ile ilgili Sorbonne Üniversitesinde bir tez hazırladım fakat henüz bitmedi. Tezin ismi Yılmaz Güney Sineması ve Türk Toplumu. Yılmaz Güneyin Türk toplumu içinde ki değerini ve filmlerini irdeliyorum. -Tuncel Kurtizi de kısa bir süre önce kaybettik… -Çok önemli bir sanatçıydı. Bütün sinemacıların başı sağolsun. -Ölünce mi değeri anlaşılıyor? -Malesef Avrupa da da öyle, ölünce sanatcinin değeri anlaşılıyor… Sürü filminde çok güzel oynuyordu… -Türk Sinemasını nasıl buluyorsunuz? -Türk Sinemasında bir gelişim var, fakat para yok! Birde bazı filmlerde senaryo kuvvetli değil. Bu arada Recep İvedik tarzı küfürlü filmleri beğenmiyorum. Avrupa da senaryo çok önemli. Senelerini veriyorsun filme çekmek için. Her kelime çok önemli, diyaloglar çok önemli… Ben de senaristim elimden geldiğince az diyalog koyuyorum. -Kemal Sunalın filmlerinde de azda olsa argo vardır.. -Var ama o halka hitap ettiği için rahatsız etmiyor, ama şimdiki filmler çok rahatsız ediyor... -Hayata geçirmek istediğiniz başka bir proje var mı? -Alev adlı senaryom 2003 yılında Fransada FİPAda En İyi Juri Senaryo ödülünü kazandı. Alev Diyarbakırlı çok güzel bir kız. Fransadan gelen bir kadın Türkiyede Alevi tanıyor, onu Fransaya götürüp oğluyla evlendiriyor. Oğlu fakat eşcinsel, Alev eşinin eşcinel olduğunu bilmiyor, zamanla eşinin eşcinsel olduğunu öğreniyor… Alev değişiyor, Fransızca öğreniyor, olgunlaşıyor. Eşini baştan çıkarıyor ama o erkek arkadaşını tercih edip evi terk ediyor. Ahmet öldürülüyor, Alev eşi öldürülünce Fransayı terk ediyor. -Kimleri oynatmayı düşünüyorsunuz bu projede? -Daha önce birkaç tane kısa metrajlı film çektim, hep halktan kişileri tercih ettim. Yine halktan kişiler olacak... Son olarak neler söylemek istersiniz? -Umarım Kürtler ve Türkler bu ülkede kardeşçe yaşarlar. Birlikte sanat yaparlar. Ben onu çok istiyorum. Hepimiz birlik oluruz, birlikte çalışırız. Eştlik, özgürlük, kardeşlik çok önemli çünkü birlikte büyüdük...
Posted on: Sat, 19 Oct 2013 13:44:42 +0000

Trending Topics



Recently Viewed Topics




© 2015