Osmanlı şiirleri 4 SULTAN ABDULAZİZ HAN Sultan Abdulaziz Han - TopicsExpress



          

Osmanlı şiirleri 4 SULTAN ABDULAZİZ HAN Sultan Abdulaziz Han tahta geçti otuz iki yaşında, Borçlu bir devlet ise kucağında, Sarayın altın kaplarının bile eritilmesi teklif edildi, Bu teklifi yapan Fuat Paşa hemen azledildi, İstanbul’da sık sık değişirken Sadrazam, Sırp ve Karadağlılar balkanlarda etti isyan, Fransa ve Rusya baskı yaptı Osmanlı’ya, Ve protokol imzalandı Belgrad Kalesi elimizde ancak çekiliyorduk doğuya, Girit’te bahaneyle çıktı bir isyan, Rumlar eziliyor,Hristiyanlar baskı görüyor,güya zalimdi Müslüman, Gayesi Yunanın ki Girit’i ilhak etmek, Casusları Girit’e gönderince kolay işti isyan etmek, Böylece Müslüman kanı oluk oluk akıtılıyordu Girit’te, İsyanı duyan padişah hüzünlü ve matem içinde, Önce Girit’li Naili Paşa’ya verildi emir,verildi ferman, Ancak ne isyanı bastırabildi nede isyancılar diledi aman, Yerine Serdar-ı Ekrem Ömer Paşa gönderildi, O dahi isyana son verip bitiremedi, Nihayet bu işe Sadrazam Ali Paşa memur edildi, İsyancılarla anlaşıldı ancak taviz verildi, Bu sırada Jön-Türk etkisiyle Şurayı Devlet kuruldu, Kuvvet birliği değil kuvvet ayrılığı prensip oldu, Bu meclise ancak ve ancak danışılırdı, Ne karar alma ne uygulama yetkisi vardı, Sık sık değiştiriliyorken sadrazam, Devlet politikasında kurulamadı istikrar ve bir nizam, Ve nihayet patladı Hersek isyanı, Ardından sardı Bulgaristan’ı, Bu sırada Mithat Paşa olunca sadrazamlıktan, Öğrencilerle yürüdü etti Padişah’a isyan, Bu kargaşayı haber alan Sultan Abdulaziz Han, İsteklerine uydu Mahmut Nedim Paşa’yı azletti sadrazamlıktan, Fakat Mithat Paşa çok densiz ve hırslı, Aklı sıra padişahlık bile ona layıktı, Ve sabah namazından sonra duyuldu top sesleri, Topu atan serasker Hüseyin Avni Paşa artık padişah Beşinci Murad dedi, Tahttan indirilince Sultan Abdulaziz, Yağma edildi sarayı,ne serveti bırakıldı ne çeyiz, Sultan Abdulaziz Üçüncü Selim’in odasına kapatıldı, Ölüm kokusunu alan Abdulaziz derdini Sultan’a bildirdi,bu hal üzere Sultan Beşinci Murad irkildi, Böylece Sultan Abdulaziz ferihe sarayına nakledildi, Askerin içinde Abdulaziz’i seven vardı, Eğer birlik olurlarsa ihtimal ki Sultan Abdulaziz yeniden tahta çıkardı, İhtilalcilerde işte bu ihtimalin korkusu vardı, Bu andan itibaren ihtilalciler katil ve bir canavardı, Ve cinayete verdiler karar, Bir cinayet ki akıllara zarar, Kendisi de bir pehlivan olan Abdulaziz, Pehlivanlar tarafından öldürülmeliydi çaresiz, Ferihe sarayının bütün askerleri Avni Paşa’nın casusu, Önce Fahri Bey girdi odaya öylesine bir hal-hatır sorgusu, Ardından kapıda göründü Cezayirli pehlivan Mustafa ve Yozgatlı pehlivan Mustafa, Sultan Abdulaziz Han sarardı soldu bu defa, O sırada Boyabatlı ve diğer katiller de geldi odaya, Arkadan tuttular Sultanın o aziz ellerini, Hançer vurdu Yozgatlı Mustafa ve durduran yoktu katilleri, Sultan’ın canı kanıyla oluk oluk damarından akıp gitti, Bir ihtilal de yine kanla bitti, Ey aziz Sultanım mekanın olsun cennet, Aziz devlete ihanet eden görmesin hiç bir zaman merhamet, Kabrin daim nurdan olsun, Vardığın yer gül,gülistan olsun, SULTAN BEŞİNCİ MURAD HAN Beşinci Murad’ın ihtilalden haberi vardı, Ancak darbe bir gün öne alındı, Birden askerleri karşısında bulunca, Korktu ürperdi,rengi sarardı, Zannetti ki Sultan Abdulaziz edecekti kendisini tevkif, Bir türlü dışarı çıkmak istemedi biran boş kaldı askerden gelen teklif, Asker ısrar etti dedi ki amcanız tahttan indirildi, Taht artık sizindir size yar edildi, Defalarca söylendi ve edildi ikna, Böylece bindi kendisini bekleyen Avni Paşa’nın yanına, Avni Paşa çok terbiyesiz arabadan bile inmedi, Padişahtan bile güçlü olduğunu ispata heveslendi, Sultan’da ise kuruntu var ve bir ölüm korkusu, Merasim alel acale yapıldı yoktur tahta bile oturuşu, Çok müsrifti ve ihtiraslı, Taht için amcasının bile ölümüne razıydı, Ve sonunda kendisinin delirmek üzere olduğu görüldü, Amcasının öldürüldüğünü duyunca ‘’kan istemem,padişahlık istemem’’nidası duyuldu, Hem hezeyanı devam ediyordu, Hem ‘’kan istemem,padişahlık istemem’’diye inliyordu, San ki Sultan Abdulaziz’in tuttu ahı, Belki de bundandır Beşinci Murad’ın eyvahı, Padişahın durumu giderek kötüleşiyordu, Heyet-i Vükela toplandı ve bir doktor tutuldu, Sonrasında meşrutiyeti tartışmaya başladılar, Rüştü ve Avni Paşa’lar zamanı değil diyordu, Toplantıya son verildi ancak itiraz vardı, Lakin herkes Serasker Avni Paşa’dan korkardı, Çerkez Hasan ki bir yiğit ve kahraman, Abdulaziz’in katillerini öğrenmişti oy aman, Ve intikam zamanı geldi çattı, Çerkez Hasan yiğit,delikanlı ve yaman, Bir yemin etmişti ki adı intikam, Tepeden tırnağa silahlandı bir gece vardı konağına Avni’nin, Toplantı Mithat Paşa’nın konağındaydı lakin, Tek başına bastı bu konağı o da, Bir elinde tabanca bir elinde kama, ‘’Davranmayın’’diye bağırdı,bağırdı alçaklara, Avni’ye arka arkaya iki kurşun sıktı, Hem karnından hem göğsünden yaraladı, Ortalık karıştı paşalar artık can derdinde, Sofada Avni’yi buldu kamasını sapladı,sapladı üstüne, Tekrar döndü toplantı salonuna, Bir kurşun da alçak Reşit Paşa’ya, Sonra Reşit Paşa’nın gırtlağını kesti, Haram olan ona aldığı nefesti, Yiğit Hasan’ın gözleri Mithat Paşa’yı aradı, Mithat Paşa ise hareme sığındı saklandı, Hasan Bey harem kapısını zorlar iken, O yirmi altı yaşında ve çok kuvvetli cesur Hasan’dı, Döndü arkasına uşak Ahmet’in canını aldı, Ve bir mumun aleviyle perdeleri tutuşturdu, Olay yerine gelen karakol Hasan Bey’i soruşturdu, Yiğit Hasan artık teslim oluyordu, O çıkarılırken dışarıya,aniden cesaretlenen sadrazam yaveri hakaret ediyordu, Hasan Bey çizmesine sakladığı son tabancayı aldı, Bir kurşunla da yaveri yere koydu, On yedi haziran bin sekiz yüz yetmiş altı ki bir hüzün günü, Beyazıt meydanındaki dut ağacında taddı Hasan taddı ölümü, Böylece veli nimetin şükrünü eda etti Hasan, Velinimet uğruna canı feda etti Hasan, Mekanın cennet kabrin nur olsun ey yiğit adam, Tüm günahların affolunsun budur senin için hayırlı duam, Viyana’lı akıl doktoru bulamadı sultana deva, Ve sultanın tahttan indirilmesi için verildi fetva, Otuz altı yaşında Beşinci Murad indirildi tahttan, Yerine İkinci Abdulhamid edildi sultan, Tahttan inince Beşinci Murad sakin bir hayat sürdü, Yirmi dokuz ağustos bin dokuz yüz dört’te ecel geldi,şeker hastalığından öldü, Mekanın cennet olsun yine ey sultan, Affedilsin kusurun, özrün ve hatan, SULTAN İKİNCİ ABDULHAMİD HAN Mithat Paşa,Rüştü Paşa,Redif Paşa ve diğer bazıları, Sultan İkinci Abdulhamid Han’ı otuz dört yaşında padişah yaptı, Ve sultan demokrattı,birinci meşrutiyetin ilan edilmesine inanırdı, Ancak kendisinde bu konuda tereddütlü bir hal vardı, Nüfusun genelinde devletin kurucusu olan Türk’ler azınlıktaydı ve azdı, Nihayet hukuktan anlamayan sadrazam Mithat Paşa bir anayasa hazırladı,hazırlattı, Meşrutiyet meclisi yüz yirmi kişiden oluşacaktı, Üyelerin üçte biri sadrazam yani hükümet tarafından atanacaktı, Tayinle gelen meclise meclis demek elbet mümkün değildi, Böyle bir tuhaflık ancak ahmak bir Paşa’dan beklenirdi, Bakanlarla,yüksek memurlar da meb’us sayılacaktı, Türkçe’nin yanı sıra Müslüman olmayanların da dilleri resmi dil olacaktı, Ve Padişah’ın mahkemesiz insan sürme hakkı olacaktı, Sultan sürgün dışındaki malum maddelere itiraz etti, Bir zaman sonra ise Mithat Paşa,Padişah’tan sürgün yedi, Meşrutiyet ilanının az öncesinde, Sırbistan ve Karadağ isyan halinde, Bosna ve Hersek’te ayaklanma var, Osmanlı Belgrad’a girerken buna karşın Rusya’dan uyarı var, Padişah Rusya ile savaşmak istemiyor, Ve Sırp ve Karadağ’lılarla zorunlu olarak anlaşılıyor, Rus’lar ile aramızdaki gerginlik ise devam etti, Nihayetinde Osmanlı Haliç’te Tersane Konferansı’nı tertip etti, Rus’ların istekleri çok ki bitmiyor, Mithat Paşa ise İngiliz’lere güvenip savaş istiyor, Oysa ki İngiliz’ler savaş istemiyor, En azılı İngiliz’ler bile savaşı önlemek istiyor, Ve konferansın son günlerinde Padişah bakanları huzuruna çağırdı, Asker,levazımat, hazine nahazır iken Ahmak Mithat savaş diye bağırdı, Bu sırada Padişah’ın düzeltmesiyle meşrutiyet edildi ilan, Mecliste iki yüz kırk kişi var altmışı ise hristiyan, Meclis toplandı konferansın görüşlerini reddetti, Savaş aleyhtarı Padişah ise kararı mecbur imzaladı, Dağıldı konferans delegeler ülkelerine döndü, Esti savaş rüzgarları anlaşma ümidi söndü, Savaş taraftarı ahmak Mithat Paşa, Şahsi menfaati için teşvik etti milleti,meclisi savaşa, Derdi Sultan’ı baskı altına almak, Devletin adını dahi Al-i Mithat yapmak, Ve kendi adını hukuksuz olarak asker kaydetti, Adlarına da milletin askerleri dedi, Resmi orduya istenince devri, Mithat Paşa ve askerleri bunu reddetti, Belli ki baskı kurup ihtilal fikri var, Bu kadarda nankör olunur mu be ahmaklar, Sonunda Padişah çağırdı Mithat Paşa’yı, Karşısında Eğinli Said Paşa okudu fermanı, Sadrazamlıktan ahmak Mithat azledildi, Gemi ile Taif’e sürgün edilip def edildi, Ahmağın beklediği gibi ne isyan oldu ne ihtilal, Hala soruyor gemi kaptanına ihtilal var mı ihtilal? Ve böylece İlk Meclis açıldı, Padişah’ın nutku okundu,büyük alkış aldı, Ancak mecliste Türkçe bilmeyenler vardı, Problem çözmeye gelmişler lakin kendileri problem olmuşlardı, Bu hengamede Osmanlı-Rus savaşı patlak verdi, Savaş eden iki ordunun da kuvvetleri birbirine denkti, Rus’lar Tuna’yı kısa zamanda geçti, Balkan dağlarını da aşarlarsa karşılarında Edirne vardı, Abdi Paşa’nın yerine Müşir Mehmed Ali Paşa getirildi, Ve Şıpka geçidi geri alınsın diye Sultan tarafından emredildi, Sultan kendi kendini yiyip bitiriyor, ‘’Bu devleti savaşa sürükleyenlere lanet olsun’’diyor, Bu sırada Müşir Osman Paşa Vidin’den yetişiyor Plevne’ye, Yorgun ordumuz karşısında mecbur kaldı Ruslar çekilmeye, Tarihimizde birinci Plevne zaferi budur, Türk askeri iyi idare edilirse yıkılmayacak ordu yoktur, Tarih otuz temmuz bin sekiz yüz yetmiş yedi, Rus ordusu elli bin kişi ve yüz seksen dört top ile geldi, Osman Paşa’nın ise sadece elli sekiz topu ve yirmi üç bin yiğit askeri var, Ve şanlı ecdad imanlı yiğitleriyle bu savaştan galip çıkar, Tuna nehri dedi akmam, Rus’lara kenarımı bırakmam, Üzülmesin Osman Paşa’m, Sizindir zafer sizindir bu şan, Bundan sonra Rus Çarı yeni kuvvetler getirdi, Yeni kuşatmanın tarihi bin sekiz yüz yetmiş yedi aylardan ekimdi, Rus –Roman ordularının elinde beş yüz yetmiş bir top vardı, Plevne harabeye dönmüş yıkık ve perişandı, Ve dört bucaktan kuşatılmıştı Plevne, Açlık var askerimizde buna nasıl direne, Teslim olun teklifleri bir bir üstüne reddedildi, Teslim olmamak için gayret gösterildi çok çile çekildi, Son çare ki kuşatma yarılmaya çalışılacaktı, Tam başarıya ulaşılacakken Osman Paşa yaralandı yere düştü, Böylelikle askerimizin morali,maneviyatı bozuldu, Bunu gören Osman Paşa çaresiz haber saldı düşman ordusuna ve teslim oldu, Osman Paşa düşmanından çok saygı, hürmet gördü, Esir değil Rus’lara misafir oldu, Ve Plevne düşmüştü bu elim olay ile, Yüz elli bin kişilik Rus ordusu Meriç’i geçti kolaylıkla, Yirmi ocak bin sekiz yüz yetmiş sekizde Edirne işgal edildi, Müşir Ahmed Paşa ise iyi savunma için Kırklareli’ne çekildi, Bu sırada Padişah Rus Çarı’na teklif etti barış, Görüşmeler yapıldı son buldu saldırış, İmzalandı İstanbul Anlaşması, Böylece bitmiş oldu Osmanlı-Rus savaşması, Aslında bütün bu savaşın sebebi Mithat Paşa’nın ahmaklığı ve meclisin gayretiydi, Bunu bilip anlayan Sultan çaresiz meclisi feshetmeliydi, Gereken yapıldı bir fermanla meclis feshedildi, Ayrılıkçı,bozguncu vekiller devlet huzurundan def edildi, Rus’lar İstanbul Anlaşmasıyla Akdeniz’e indi, Avrupa devletleri bu durumdan telaş içindeydi, Sultan Abdulhamid Han ise Rus’larla yapılan anlaşmayı etmek istiyordu iptal, Avrupa devletlerini yanına aldı Sultan ey Rusya ses çıkara bilirsen ses çıkar, Bu aşamada İngiltere’nin çok payı vardı, Bu yardıma karşılık Kıbrıs’ın idaresi onlarda kaldı, Bu çıkarına karşılık Berlin anlaşmasında Osmanlı’yı kayıtsız ve şartsız destekleyecekti, Eğer Rus’lar Doğu Anadolu’yu işgal ederse ordularıyla yardım edecekti, Kıbrıs İngiltere idaresinde kaldıkça bu anlaşma olacak, Ancak Rus’lar çekilirse Kıbrıs’ın idaresi Osmanlı’da kalacak, Rumeli’de Baserabya Anadolu’da Batum, Kars ve Ardahan Rus’lara terk edildi, Buna karşın Doğu bayezid Türk’lere iade edildi, İşte aziz şehitlerin ve yaralıların yanında doksan üç harbinin bilançosu budur, Sebep olan ahmak Mithat,Mahmut Celalettin, Redif,İbrahim Ethem Paşa ve taraftarlarıdır, İşte bunlar o günkü dünyanın en ahmaklarıdır, B u sırada Sultan çok Sadrazam değiştirdi, Sultan Abdulhamid Han hep temkinliydi, Tarih on iki mayıs bin sekiz yüz yetmiş dokuzda Tunus Beyliği Fransız hakimiyetine girdiğini açıkladı, Böylece o tarafta elimizde sadece Trablusgarp kaldı, Bu haber ki payitahtı mateme boğdu, Sultan üzgün yemesi,içmesi yoktu, Devlet kabiliyetsiz sadrazamların,bakanların elinde zayıflamıştı, Ordu ise doksan üç harbinde iyice hırpalanmıştı, Mecbur sultan çekti sineye bu durumu, Hal böyleyken savaş yapabilmek seçmekti en zorunu, Osmanlı devletini parçalayamayan Rusya ve Avrupa devletleri, Ermenileri kışkırtmaktı hedefleri, En büyük gayret ise Rusya’nın, Gayesi Basra’ya uzanıp görmekti Akdeniz’i, Çünkü balkanlarda umduğunu bulamadı, Bulgarlar Rus’lara karşı çıktı,Sırbistan ise Avusturya’ya yaklaştı, İngiltere ise Osmanlı’yı destekleme siyasetini terk etti, Amansız bir İslam-Türk düşmanlığını tercih etti, Abdulhamid Han ise şöyle diyecekti bunlara, ‘’Doğu Anadolu’yu bağımsızlığa götüren ıslahatı kabul etmektense canımı veririm kavuşurum Mevla’ya,’’ Ermeni çeteleri ise kendinden habersiz birer maşa, Amaçları devlet kurmak ama biliyorlar ki Avrupa olmazsa haşa! , Ancak baktılar ki sultanın ölmesinden başka çare yok, Bir Cuma gününe hazırlandı bombalı tuzak san ki hain bir ok, Tarih yirmi bir temmuz bin dokuz yüz beş Cuma, Katiller pusuda yok onlarda iman zerre acıma, Ve padişah Hazretleri çıkmıştı Hamidiye Camisi’nden, Ne var ki hesapta olmayan bir gecikme yaşanmıştı kader-i ilahiden, Sultan arabasına gitmeden önce şeyhülislam efendiyle bir müddet konuştu, Bu konuşma süresi katillerin hesabında hiç yoktu, Böylece tuzak bozuldu patlama erken oldu, Sultan Abdulhamid Han bir suikastten kurtuldu, Patlamayı duydu ve sordu gayet sakin:’’ne oldu? ’’, Anlatılınca halkına seslendi:’’korkmayın,korkmayın telaşlanacak bir şey yoktu’’, İngiliz’lere karşı izlendi İslam birliği siyaseti, Ulaşım ve asker sevki için yapıldı Medine’ye tren hattı ve kolaylandı hac ziyareti, İngiliz’lerin emeli belli,bellidir gayesi, Osmanlı’yı parça parça etmek ve sömürmek ümmeti, Bu sırada Sultan Abdulhamid’e karşı İttihat ve Terakki cemiyeti gizlice kuruldu, Kurulan bu cemiyet Fransa,İngiltere ve Rusya tarafından beslendi ve korundu, Asker ise ikiye ayrıldı, alaylılar Abdulhamid’den yana, Mektepli subaylar ise İttihat ve Terakki tarafında, Hürriyet,Adalet,Eşitlik dediler ve isyan ettiler, Bu isyana karşı çıkan Sunaylara ve masum halka kurşun sıktılar, Bu hengamede sultan ilan etti ikinci meşrutiyeti, Ve gizlilikten çıktı İttihat ve Terakki cemiyeti, İttihat ve Terakki hükme girdi, Talat Paşa dahiliye nazırı oldu, Bir mücadele başladı ki gaye herşeye hakim olmak, Ancak halkın tek arzusu padişahın yanında kalmak, Kışkırtma başladı İttihat ve Terakkiden, Ve öldürdüler İsmail Paşa’yı,gazeteci Ahmed Samim ve Hasan Fehmi ki muhalefetten, Bu sırada Bulgar Krallığı prenslik oldu, Bosna ve Hersek Osmanlı’dan tamamen koptu, İttihatçıların baskısından bunalan kalabalık, Birkaç milletvekili öldürdü ve ortalık karışık, Bu son durum İttihatçıların merkezi Selanik’ten duyuldu, Çoğu Sırp,Bulgar,Yunan,Makedon çetecilerinden oluşan hareket ordusu İstanbul’a koyuldu, Sultana gönülden bağlı birinci ordu bu durumdan endişeli, Hareket ordusunu engelleyip def edelim dedi, Ancak sultan kan dökülmesin istemem dedi, Hareket ordusu ise siyaseten bildiri yayınlayıp amacımız padişahı korumaktır dedi, Padişah ise sadrazam Tevfik Paşa’dan karışıklıkla alakası olmadığını ve bu konuda komisyon kurulmasını istedi, Bu isteği duyan ve padişahı suçlayan Said Paşa ise padişah temize çıkarsa halimiz ne olur dedi, Ve küçük Said Paşa sultanın tahttan indirilmesini istedi meclisten, Meclis karar verdi ve tahttan inmeliydi sultan erkenden, Hareket ordusuyla gelen çeteciler ettiler yıldız sarayını yağma, Gerçek yüzleri ortaya çıktı maksatlarını gerek yok izaha, Sıkı yönetim ilan edildi,kuruldu askeri mahkemeler, İdam için sehpa ile yetmedi iple sarıldı ağaçlar, Böylece İttihat ve Terakki her şeye hakim oldu, Altı yüz yıllık çınar yavaş yavaş yıkılıyordu, Meclis büyük tereddütten sonra Sultan Abdulhamid Han’ı tahttan indirmeye karar verdi, Ancak Fetva Emiri Hacı Nuri Efendi direndi, Bunun üzerine sıradan bir din adamından yarı zorla fetva istendi, Mecbur bırakılan bu kişi çaresiz fetvayı verdi, Artık padişaha tebliğ için heyet seçildi, Heyette biri Yahudi,biri Ermeni,biri Arnavut ve bir de Gürcü var, Sultan heyeti görünce içerledi şu Selanik Yahudi’sin ne işi var? Anladınız mı sultana ihanet eden kaç kişi var? Sonra sultan Selanik’e sürüldü, Elinden şahsi malvarlığı, kendi mülkü alındı, Serveti çalındı ve yağmalandı, Ve bir devir böyle kapandı, SULTAN BEŞİNCİ MEHMED REŞAD HAN Böylece sultan Mehmed Reşad Han padişah oldu, İttihat ve Terakki emeline kavuşuyordu, Meclise hakim idiler hedef ise hükümetti, Yaptıkları baskı yüzünden Sadrazam Tevfik Paşa istifa etti, Yerine gelen Hüseyin Hilmi Paşa da fazla dayanamadı, Onun da yerini Hakkı Bey aldı ve Paşa oldu, Düzen bozuldu,acemi İttihatçılar geçti başa, Valiler bile İttihatçıydı,oldu kargaşa, Ve Arnavutluk isyanı çıktı bir nisan bin dokuz yüz onda, İttihatçılar şaşırdı düzen getireceklerdi güya, İsyanı bastırmak için şiddet seçildi, Aksine isyan genişledi,artık Arnavutlar yavaş,yavaş bir devletti, İttihat ve Terakki’nin halka baskısına ve şiddet kullanmasına Sultan üzülüyordu, Bu sırada Bingazi için İtalya Osmanlı Devleti’ne bir nota verdi, Bu istekleri reddedildi ve İtalya ile harb edildi, Devlet her taraftan sarsılıyor yer yer kırpılıyordu, Bu duruma çaresiz padişah ancak üzülüyordu, İttihatçıların amacı ise devleti her kademede teslim almak, Halka baskıyla,zulümle hükmedilebileceklerini inandırmak, Balkanlarda çıkan isyanlar ve İtalya savaşı, İttihat ve Terakki’yi zorda bıraktı, Ve istifalar geldi birer birer, Böylece İttihat ve Terakki hükümeti düşer, Osmanlı-İtalya savaşını balkan devletleri fırsat bildi, Bulgar,Yunan,Karadağ ve Sırplar isyan etti, Halbuki Sultan Abdulhamid Han bu devletlerin mezhep farkını hep diri tutmuştu, İttihat ve Terakki ise üç temmuz bin dokuz yüz onda ahmakça kilise birliğini kurmuştu, Ve savaş sekiz ekim bin dokuz yüz on iki de başladı, Bulgarlar ta Edirne’ye kadar geldi dayandı, Şükrü Paşa hem düşmanla hem yoklukla savaştı, Edirne beş ay beş gün sonra Bulgarlara kaldı, Nihayet otuz mayıs bin dokuz yüz on üçte Londra’da anlaşma imzalandı, Savaş sonunda büyük pay Bulgarların olmak üzere küçük devletlerin hepsi Osmanlı’dan toprak aldı, Böylece Osmanlı Devleti Rumeli’yi kaybetti, Tecrübesiz ve ahmak İttihat ve Terakki devleti mahvetti, İttihat ve Terakki indi şimdi hükümetten, Ancak yine de vazgeçmeyecekti hükümet emelinden, Düzenlediler Bab-ı Ali’ye kanlı bir baskın, On üç kişiyi öldürdüler başlarında Talat ve Enver vardı bu katlin, Sadrazam Kamil Paşa’yı zorla istifa ettirdiler, Yerine zorla Mahmud Şevket Paşa’yı yerine getirdiler, Ancak Mahmud Şevket Paşa her şeye boyun eğmiyordu, Bu yüzden öldürüleceği haberini alan İttihat ve Terakki bu suikasti önlemiyordu, Mahmud Şevket Paşa on bir haziran bin dokuz yüz on üç sabahı harbiye bakanlığından çıkmıştı, Divan yolundan durduruldu otomobili, Halbuki durduran otomobilde bekliyordu Paşa’nın sekiz katili, Ard arda ateş ettiler Paşa, Oracıkta öldürüldü yaveri ecel gelmişti paşaya arık nasıl yaşaya, Bu olayı İttihat ve Terakki kendilerine yonttular, Olaydan habersiz üç yüz elli kişiyi Sinop Kalesi ‘ne koydular, Yirmi dokuz kişiyi ise idam ettiler, Böylece bir kısım muhalif temizlendi diğerlerini de sindirdiler, Bu arada ikinci balkan harbi ortaya çıktı, Bu Osmanlı için Allah’ın lütfu ve bir nimetti, Romanya,Yunanistan,Karadağ ve Sırbistan toprak fazlalığı yüzünden Bulgarlara savaş açtı, Savaş ortaya çıkınca Osmanlı Bulgar toprağı Edirne’yi aldı, Yüz başı Süleyman Askeri Bey Batı Trakya’yı da aldı, Ancak Avrupa devletlerinin baskısıyla Batı Trakya geri bırakıldı, Nihayet savaş Bükreş anlaşmasıyla bitti, Bulgaristan birinci Balkan savaşında aldığı toprakları kaybetti, Osmanlı ise Edirne ve Dimetoka’yı almış oldu, Ege adaları ise büyük devletleri hakemliğine bırakıldı, Birinci dünya savaşından önce avrupada durum şöyle idi, Almanya ile Avusturya Macaristan,İtalya, Bulgaristan ittifak etti, Savaş sırasında ise İtalya saf değiştirdi, Osmanlı ise ittifakla Almanya ‘nın yanında yer edindi, Buna karşılık; Fransa,İngiltere,Rusya daha sonra Amerika ve diğerleri ayrı bir birlik kurdu, Taraflar arasındaki en büyük anlaşmazlık Almanya’nın büyük ilerlemesi idi, Sırplı bir anarşistin Avusturya-Macaristan veliahtını öldürmesi bardağı taşıran son damla oldu, Avusturya-Macaristan bir ültimatom vererek Sırbistan’ı sorumlu tuttu, Ve bu olayla başladı savaş, Rusya,Sırp tarafını tuttu Macarlara saldırdı canhıraş, Almanya ise Rusya’ya saldırdı, Bunun üzerine Fransa ve İngiltere Rusya yanlısı oldu,böylece sürdü cihan harbi, Öyle ki bu savaşın bahanesi bir insanın katli idi, Bu sırada İttihat ve Terakkinin güçlü önderlerinden Enver Bey otuz üç yaşında bir gençti, Saraya damat ve kaymakamlık rütbesiydi, Üç ocak bin dokuz yüz on dokuzda kendisini Paşa’lığa yükseltti, Artık harbiye nazırı ve başkomutan vekiliydi, En ver Paşa ve diğer İttihatçıların hepsi tecrübesizdi, Bu tecrübesizlik ve bilgisizlik hem Osmanlı’yı hem de kendilerini felakete sürükledi, Karada ve denizde vardı cehennemi bir savaş, İngiltere’den kaçan Alman gemileri Türk’lere sığınıyordu yavaş, yavaş, Bundan ne bakanların ne de meclisin haberi vardı, Bakanlar kurulu toplandı, geç gelen Enver Paşa’nın ise bir müjdesi (!) vardı, Ve dedi ki ey meclis bir oğlumuz dünyaya geldi, Böylece iki Alman gemisi oldu Yavuz ve Midilli, Bu gemilerle Rus limanlar bombalandı, İKİ Rus gemisi ve bir Fransız vapuru batırıldı, Bunun üzerine Rus’lar Trabzon’u bombaladı, İngilizler ise Çanakkale Boğazı’na dayandı, Çanakkale, Irak,Sina,Filistin,Suriye ve Kafkasya’da askerlerimiz yokluk içinde kahramanca savaştı, Özellikle Çanakkale’ye zaferin mührünü çaktı, Diğer cephelerde ise durum farklıydı, İngilizlerin kışkırtmasıyla bir kısım Araplar Osmanlı’ya cephe aldı, Allahuekber Dağları’nda ise Enver Paşa’nın acemiliği vardı, Nice koç yiğitler,kınalı kuzular donarak öldü, Savaş toplam dört yıl sürdü, Önce Mondros,ardından devletin idamı olan Sevr imzalandı, Sevr anlaşmasıyla Osmanlı adete oldu delik deşik, Çanakkale’yi geçemeyenler masada oldular üstün ve eşit, Birinci Cihan harbinin sonlarında vefat etti sultan İkinci Abdulhamid Han, Değerini anlayamadı ne meclis ne askeran, Ey Sultan’ım mekanın cennet kabrin ise nur olsun, Sen ki çok merhametlisin Cenab-ı Mevla’m da sana sonsuz merhamet buyursun, Bu vefattan kısa bir süre sonra sultan Beşinci Mehmed Reşad da ahrete intikal etti, Hayattayken ittihat ve terakki ye ne hükmetti, ne laf işittirebildi, Sultan’ım seni de Allah rahmetiyle karşılasın, Affolunsun cümle günahın,kabrine nurlar yağsın, SULTAN ALTINCI MEHMED VAHİDEDDİN HAN Böyle bir zamanda Sultan Vahideddin padişah oldu, Servi imzalayan sadrazam Damat Ferit’in getirdiği anlaşmayı görünce kahroldu, Hiçbir zaman ne tasdik etti ne onayladı onca ısrara rağmen, Dedi bu milletimin idamıdır,ben asla imza edemem, Savaş sırasında Bulgarlar çekildi,Avusturya ise silah bıraktı, İtilaf devletlerine ise Amerika dahil oldu yeni kuvvet geldi, İngilizler Suriye’ye taze kuvve gönderdi,sekizinci ordumuz, İngilizlere tamamen esir düşmüş idi, Savaşın iç müsebbibi İttihat ve Terakki şaşkın, Bir müjdeyle gelen oğul ölü doğmuştu lakin, İttihat ve Terakki yanlısı Talat Paşa istifa etti, Böylece hükümet düştü Ahmed İzzet Paşa Sadrazam edildi, Sevrin maddeleri,yani idam fermanı şöyle idi, Çanakkale ve Karadeniz’deki mevziler düşmana terk edilecekti, Ordumuz dağıtılacak sadece sınır boylarında ve iç düzeni sağlamak için bir miktar bulunacaktı, Hiçbir zaman Osmanlı donanması limandan çıkmayacaktı, Düşman devletler güvenlikleri için istedikleri yeri işgal edebilecekti, Anlaşılan kuvvetle orduyla alınamayan yerler,düşmana pas pas edilecekti, Durumdan haberdar edilen Sultan Vahideddin’in, Elinden tesbihi düştü ve dedi ki’’bu adeta bir teslim’’, Oysa uyarmıştı Mondros heyetini, Devletin haklarını tam olarak muhafaza edin gerekirse göze alın dövüşmeyi, Zira biz Alem-i İslam’ın ümidiyiz, İslam sancağının sahibi ümmetin halifesiyiz, Ancak heyet bu sözleri unutmuş,kulak ardı etmiş, Düşman ise güney doğu’da Ermenistan,Karadeniz’de Pontus devleti kurulması için madde koymuş, Ve savaş Osmanlı’lara bir felaket getirmiş, Devlet yalnız binlerce askerini değil ülkeyi adeta kaybetmiş, Bu duruma sebep olanları hesap korkusu sarmıştı, Bunu gören İttihat ve Terakki mensupları ülkeyi terk etmiş adeta kaçmıştı, En zor günleri ve savaşı Osmanlı’nın aziz tebasına sunan kadro en zor zamanda ülkeyi yalnız bırakmıştı, En ver Paşa üzgün hem de bin pişman, Turan olacaktık dedi olduk viran, Bu kaçış sürecinde İzzet Paşa hükümeti düştü, Tevfik Paşa ise ikinci kez sadrazam olmuştu, Ve İstanbul itilaf devletleri tarafından işgal edildi, İşgal edenler Yunan,Fransız,İtalya ve İngiltere idi, Meclisimiz yirmi bir aralık bin dokuz yüz on sekizde feshedildi, Sadrazam Tevfik Paşa istifa etti,Damat Ferit kabinesi kuruldu, Yurdun dört bir yanında işgaller oldu, Memleketin her tarafı kan ağlıyordu, Ve padişah yarı esir tutuluyordu, Artık son kurşun son çare kurtuluş mücadelesi, Bunun üzerine Vahideddin Han, Fevzi Paşa tarafından önerilen listedeki subaylardan Mustafa Kemal’i seçti, Böylece Mustafa Kemal dokuzuncu ordu müfettişi tayin edildi, Ancak padişahın verdiği izin ve yetki, tüm halkı içine alan bir vatan teşkilatlanması idi, Bütün masraflar için cebine para koydu, Çünkü tek çare yegane umut, milletin örgütlenmesi ve kurtuluşuydu, Padişah’tan emir,temsil ve işaret alan paşa, On dokuz mayıs bin dokuz yüz on dokuzda Samsun’da başladı işe, Türk Milleti böylece yediden yetmişe ayağa kalktı, Önceleri yöresel ve dağınıklardı, Ve Anadolu’daki bu siviller toplandı, Yeni kurulan oluşum Kuvva-i Milliye adını aldı, On iki ocak bin dokuz yüz yirmide Meclis-i Mebusan tekrar açıldı, On iki şubatta Sütçü İmam sayesinde Fransızlar Maraş’tan kovuldu, On yedi mart günü İngilizler Eskişehir ve Afyon’dan çekildi, Yeni meclis on bir nisanda feshetti kendisini, Milletvekilleri Anadolu’ya geçip sürdürdü milli mücadelesini, Ve yirmi üç nisan bin dokuz yüz yirmide Büyük Millet Meclisi kuruldu Ankara’da, Bildiri yayınladı bütün vatan işgalden tamamen temizlenecek diyordu kararda, Yirmi bir şubat bin dokuz yüz yirmi birde Londra’da barış konferansı yapıldı, İstanbul hükümeti ile Ankara hükümeti birlikte davet edildi, Gaye açık bir birine düşürmekti, Ancak Tevfik Paşa Ankara hükümeti milletin temsilcisidir dedi, Büyük mücadele içinde bin dokuz yüz yirmi ikiye gelindi, İşgalciler tek tek def edilmiş ve bir Yunanlılar karşımızda idi, Ve yirmi altı ağustos bin dokuz yüz yirmi iki de Büyük Taarruz’da perişan oldular, Son Yunan birliği Çeşme’den vapurlara binip kayboldular, Millet büyük bir mücadeleyle İstiklal Savaşı’nı kazandı, Saltanat, meclis kararıyla bir kasım bin dokuz yüz yirmi ikide kaldırıldı, Yine meclis kararıyla şehzadelerden Abdulmecid Efendi yeni ilan oldu, Sultan Vahideddin Han Ankara’daki kendisinin öldürüleceği konusunda söylenenleri duydu, Bu durumda hayatının devamı için ‘’Malaya’’ isimli gemisiyle ülkesini de terke mecbur oldu, Giderken hüzünlüydü ve ağlıyordu, Tek tesellisi ise işgalin son bulması ve ülkenin kurtulmasıydı, Sonra bir davetle Hicaz’a gitti,aslında bu davet Peygamber’in müjdesiydi, Son davet yeri İtalya’ydı ve ikamet yeri San Remo şehriydi, Ülkesinden uzakta geçirdiği bu gurbet yıllarında maddi sıkıntılar içindeydi, Sağlığı ise git gide kötüleşmekteydi, Ankara artık onun Naaş’ına bile razı değildi, Bu yüzden en azından Şam’a defni son isteğiydi, Nihayet hasretle beklediği ölüm geldi, Son zamanlarda viran olan kalbi on beş mayıs bin dokuz yüz yirmi altı da durdu, Borçlarını devrin Suriye devlet başkanı Ahmed Bey tarafından ödendi, Ankara hükümeti ise tamamen lakayt ve ilgisizdi, Nihayet sultan Selim Camiinde toprağa verildi, Başına bir mezar taşı bile çok görüldü, Ey Sultanım af ve mağfiret eylesin Rabb’il Alemin seni, Kabrin nur olsun Peygamber karşılasın seni, Kim ki Müslüman ecdadına sahip çıkar hayırla yad eder, Kim ki Hakk’ı haykırır feryad eder, Kim ki kendini vatan uğruna feda eder, Dilerim ki Allah da onu abad eder.
Posted on: Tue, 25 Jun 2013 12:04:32 +0000

Recently Viewed Topics




© 2015