Prof. Dr. MURAT BELGE | Taraf MİT üstüne - TopicsExpress



          

Prof. Dr. MURAT BELGE | Taraf MİT üstüne tartışmalar ____________________________ Şimdi de İsrail ajanını İran’a bildirme iddiasıyla MİT gündemde. Aslı her neyse, bu olay “uluslararası casus piyasası”nı ilgilendiren bir olay. Bir süre önce de “PKK ile görüşmeler” münasebetiyle MİT yetkilileri hakkında dava başlatmak istemişlerdi, hükümet durdurmuştu (yasal değişiklik yapma yoluyla). O olay ağırlıkla bir “iç piyasa” olayıydı. Arada ufak tefek başka olaylar da var. MİT bir süredir gündemde. Hakan Fidan’ın adı sık sık basında. Böyle şeylere hiç aklım ermez ama belli ki burada bir çekişme dönüyor; birilerinin çıkarları mı, her neyse, burada düğümlenmiş. Ben “eski günleri” hatırlıyorum, şöyle elli yıl öncesini. Hatırlamak insanı şaşırtıyor: “Nereden nereye!” diyorsun. “Öcü”, “umacı” falan... Yaramazlık eden çocuğa söylenir, “Bak, şimdi ‘umacı’ gelecek,” denir. Oda yaramazlığını keser... Kesmez aslında, çünkü kimbilir kaçıncı kez söyleniyordur, “umacı”nın geleceği. Oysa gelen giden yoktur. “MİT” ise, çocuk değil, büyük korkutma sözüydü. Zaten o adı telaffuz ederken sesini kısardın. “Mah’tanmış...” Bunun üstüne bir sessizlik çöker, herkes “açık vermiş olabilir miyim?” diye şöyle bir aklından geçirirdi. O zaman adı Millî Emniyet. Bu arada eski yazıda hem “e”, hem de “he” olabilen bir harfle yazılıyor, “Emniyet kısmı, onun için “MAH” denirdi. Sonra zamanla bu unutuldu. Ama “MİT” adı da daha az korkutucu değildi. Uluslararası istihbarat alanında çalışmak üzere kurulmuş bir örgüt, ama hepimiz bilirdik ki asıl ilgi alanı Türkiye’dir, Türkiye’de ne olduğunu, kimin ne yaptığını izler. Ve şakası yoktur. Hayatımız boyunca bir “polis devleti”nde, bir “korku devleti”nde yaşamamızın en belli başlı aracı MİT’ti. Kemal Tahir’i ben romancı olarak fazla tutmam ama şüphesiz akıllı bir adamdı ve Türkiye’nin yakın tarihini iyi bilirdi. Son döneminin romanları arasında, Köyün Kamburu dizisinin devamı olarak yazdığı Büyük Mal vardır. Okuyalı otuz yıl olmuştur, biraz hayal meyal aklımda, ama orada çala çırpa ağa olmuş bir kişi, Sülük Bey, Atatürk’e suikasta karıştığı suçlamasıyla “Millî Emniyet Müfettişi”nin karşısında bulur kendini. Sonra da bir odada, gece, aklından geçirdiklerini izleriz. Kemal Tahir burada bir “korku” incelemesi yapmıştır. Sonunda, düşündükçe, altını ıslatmaya varan bir korku. Yazarın asıl ulaşmak istediği nokta, MİT’in hiçbir yasaya, kayıda kuyuda sığmayan, mutlak iktidarıdır. “Egemen sınıfın egemenlik aracı olarak devlet”... Kemal Tahir bu yıllarında, ortodoks ve dogmatik Marksizm’le mücadele halindeydi. Türkiye’de olup bitenin, “Avrupa- merkezli” bir teoriyle açıklanamayacağını kanıtlamaya çalışıyordu. “Egemen sınıf mı?” demek istiyordu, “İşte size Sülük Ağa! Bir kırsal kesim egemeni. Kıyıcıdır, herkesi yıldırmıştır. Ama karşısına ‘devlet’ çıktı mı, bu hale gelir, altını da ıslatır.” Burada tek “egemen” vardır, o da devlettir. Devlet bir sınıf iktidarının aracı değildir burada. Avrupa’da öyle olabilir ama burada değildir. Çünkü burada zaten “sınıf”ı da istediği gibi devlet yapar. Kemal Tahir’in bu yaklaşımı anaçizgileriyle doğrudur. Buradan ATÜT’e, oradan “kerim devlet” teorisine atlayınca işler karışır ama bu yakın geçmiş konusunda haklıdır. MİT böyle bir devletin en etkili aracıydı. Ama, şüphesiz, o da “hâkim-i mutlak” değildi. MİT’in başında kimin olacağına öncelikle Silâhlı Kuvvetler karar verirdi. Bu da, “nihaî egemenlik”in nerede, kimde olduğunu gösterirdi. Tek parti döneminin monolitik iktidar yapısının kendine özgü işbölümü içinde çalışırdı MİT. Bu konulara bakıldığında, elden bırakmamamız gereken “araç-kavram”, görece özerklik’tir. Hele MİT gibi işlevler yüklenmiş bir kuruluşun görece özerklik alanının hayli geniş olacağı da bellidir. Onun için, şimdi, iki günde bir MİT tartışmaları gazete sayfalarını doldurunca, bu toplumda bir şeylerin ciddi ciddi değiştiğine inanıyorum. 22.10.2013
Posted on: Tue, 22 Oct 2013 00:52:46 +0000

Trending Topics



Recently Viewed Topics




© 2015