SELAMÜN ALEYKÜM AĞLAMA TOMURCUK MÜCAHİDE BİTER BİR GÜN - TopicsExpress



          

SELAMÜN ALEYKÜM AĞLAMA TOMURCUK MÜCAHİDE BİTER BİR GÜN KARANLIK AYDINLIĞA KAVUŞUR ELBET Yeter artık beklediğimiz aç tomurcuk. Bilmiyorum kaç mevsim oldu şu dünyaya geleli. Her mevsim bekliyorsun açmak için. Ne kadar uzun sürdü bu kış, ama nede olsa kışın sonu bahardır.Ağlama tomurcuk Bacım… Bilmiyorum nicedir uygun bir iklim, mümbit bir zemin arıyorsun. Neyleyeyim bizim kaderimiz bu kardeşim. Ey gafil insanlar bizleri salon bitkilerimi zannettiniz. siz ? Biz dağlarda bağlarda manevi Süha da açmaya çalışan gönül gülleriyiz. Bizim önümüzü kışa borana niye sürüklüyorsunuz.? Biliyorum derdimiz çok ama biz açmaya mahkûmuz. Biliyorum açınca nice yabani arının, nice yırtıcı kuşun, nice zararlı haşaratın, solduracağını da biliyorum. Aman eyleyelim kardeşim. Açmaktan başka çare yok. Hem sende biliyorsun seni korumak için nasıl çırpındığımı ve bunca zaman bağrımıza taş bastığımızı... Çünkü bize ümit bağlayan nice insanlar var. Elini semaya açmış niceleri yüzünü sana dönmüş özlemle bakıyor. Bilmiyorum seni üzen o kadar mesele var ki yıllardır... Sen örtün namusun ve ebedi saadetin için gözyaşı akıttın, sen akıttıkça ülkem kan kaybediyor. Ah bir bilsen kardeşim bir bilsen sözüm ona kardeşim. Bilmeyen halen gaflet uykusunda uyuyanlar bir bilse de uyansa. Dicle kenarında kurt kapan koyunun hesabını soran Rabbim bir gün bunlardan hesap sormayacaklarını mı zannediyorlar. Haydi, aç artık o miski amberden daha hoş kokun ve nur evi pembe yüzünle tomurcuk bacım kardeşim. Aç artık tomurcuk kardeş. Şahlan. Belki sen açarsan birler bin olacak. Belki her taraf güllerle dolacak. Sen bir benim değil nicelerinin ümidisin. Kimler senin için çırpındı durdu bir bilsen. Bir bilseler niceleri senin açtığın tomurcukla, yaydığın mis kokuları görmek için ne çileler verdi. Hep senin davan için... Aç susuz koştun yıllarca, hep bu sevdanın peşinde hep bu davanın peşinde tükendi ömrümüz. Lakin ömrümün gittiğine değil hakikatlerin gittiğine üzülürüm. Ne olursun bırak ağlamayı artık tomurcuk bacım. Nicedir beklemekten bıktık. Dökme göz pınarından bu incileri. Bak güneş açıyor, işte tatlı bir rüzgâr çıktı. Nurani bir iklim her yeri kaplıyor. Sil gözyaşlarını, göster nur yüzünü tomurcuk bacım bacım... Seni hep rüyalarda, hülyalarda göreceğiz. Ne zaman senin gönül ferahlayacak ne zaman aydınlığa ulaşacağız. Yalvartma beni, ağlatma beni... Ve Nicelerin yüreklerini dağlama... Tomurcuk bacım. Hem kırma şevkini, merak etme, o güzel tomurcuk açsın diye biz her acıya katlanır nice ateşte yanarız. Sen ümit neslinin ideali, kutlu davanın hamili, saadetimizin delilisin... Sen nurlu yarınların aydınlık fenerisin. Sen bizim acımız, sevincimiz, zevkimiz, kederimiz, tebessümümüz, gözyaşımızsın. Senden vazgeçermiyiz hiç... Senin yolun bir yana bu yol hak yolu, hak yolu da uzun ve engebeli bir yol. Sen yeter ki vazgeçme, içindeki nur demetinden o güzel tomurcuğun açmasını iste RABBİMDEN. Haydi, ne olursun ağlama artık. Bu gün gülünecek bir gün. Bak, dava dostları hep bizim gülmemizi bekliyor. Rengârenk aç çiçeklerini. Doyasıya gül artık kardeşim. Bize bu dünyada gülmek olmayacak mı? Gülmek; omuzlarımıza yüklenen ebedi davanın ağırlığında gafleti anlatıyorsa eğer, işte o zaman gülmek sana yasak!... Eğer ebedi davanın bayrağını bir adım ileriye götürme nimetine nail olmanın şükür ve gururunu temsil ediyorsa, elbet gülmek hakkındır. Ey millet.... Bin yıldır Anadolu’yu vatan eden bir milletin öz evlatları... Kendi ülkelerinde, kendi topraklarında özgürce yaşama hakkına sahip değilmiyiz? "ağlamak" bedbinliğe ve şevksizliğe alem olmuşsa, ağlama... Yazıktır gözyaşına. İman bayrağını göklere ulaştırmanın ızdırabını dertlerini düşünme... o dertler artık senin için kutsal emanettir. bu yol dökülecek her göz yaşı, dünyanın en büyük hazinelerinden daha kıymetlidir. Ağlayacaksan sadece bu mutluluğu düşün ve onun için ağla. Hem de sel gibi gözyaşı dök. o yaşlar bir gün rahmet bulutu olup, seni yakan güneşten korur ve gölgeler... Hatta yağmur olup ab-ı hayat sunar. sen öyle bir duygu girdabındasın ki kurtulamazsın. sen; ağlamak gülmek, sevmek sevilmek, konuşmak susmak gibi zıtlıkların belki vefasızlıkların sahillerine uğrayan ılık bir meltem rüzgarının yalnız yolcususun.... Sana bazen ağlamak yasaktır. Sen kan kussan kızılcık şerbeti içmiş gibi duracaksın. sana bakıp şevk alanları üzmemek için göz yaşlarını içine gömüp, bağrına taş basacaksın... Sen bu yola katılmak isteyen kardeşlerimize bu gururlu ve onurlu halinde en büyük desteği verecek ve örnek olacaksın. Sana bazen gülmek de yasaktır. Çevrendekiler şen şakrak eğlenirken, sende derin bir tefekkür hali, bir ağır başlılık, bir sükûnet görülmelidir. Belki tebessüm ile iktifa edersin. Çünkü sen zerre kadar zamanda kaybolmaz, asırlar ötesini düşünürsün. Senin yolundaki engeller sadece dikenler ve çakıllar değil, senin yolunda pusu kurmuş çakallarla da dolu. Senin yolun maddi ve manevi menfaatlerden ötede ulu bir gaye için çırpınmak var. Bildiğin daha iyi daha kutsal bir yol var mı? Sen bu yola gönüllü olarak talip oldun. Sen her şeyin sahibine gönlünü vermiş mücadihesin. "o örtüde boğulursun" diyenlere huzuru ve selameti en masum biçimiyle tarif edensin... Sen kendini başkasıyla mukayese edemezsin. Sen yolcuya bakıp yolu tanıma. Yola bak işte sadece o zaman kıymetli yolcuyu tanıyabilirsin... İnsanların seni anlayamadığından yâda senin yolunda senin gibi ilerleyecek kahramanlar bulamamaktan şikâyet etme sakın. Sen senin gibileri kolay kolay bulamazsın. bu bile senin yolunda bir imtihan. Rabbim senin gibilerden az yaratmış. Bunları bulmak, ulaşmak, tebliğ etmek en başta senin görevin. sen yalnız kalmazsın korkma. Rabbim en zor anında dahi hep yanında. Bunu sakın aklından çıkarma. Senin gibi düşünenler az yâda çok. Ama amaç aynı. bazı insanlar, herkesin dert ettiğini dert etmezler, herkesin zaman harcadığı konulara kafa yormazlar. çünkü onların daha büyük amaç ve uğraşları vardır işte sen onlardansın. Onlar ve sen farklı yaşar ve farklı düşünürsünüz. Amacınız, hedefiniz yolunuz hep kutsaldır. Gün olur bu ulu hizmetin peşinde yalnız koşturursun. Tüm fedakârlıklara katlanırsın. belki umudu bulamaz, belki destek aradığın anda köstek olanlarla karşılaşırsın.. Nice zamanlar bu yolda yalnız kalır ve bu yalnızlıkla yoluna devam edebilirsin. Aldırma... bu yolda ayağına batan dikenler olabilir. Sakın üzülme... Çükü bu dikenler aradığın eşşiz kokulu gülün en büyük habercisi ve müjdecisidir. sana el uzatmayan zavallılara ve bakışlarıyla sana kibir itfa eden insanlara aldırma. Ve bilki; onlar gurur ve kibrin sahte saadetinde kaybolmaya mahkûm olmuşlardır. Sakın onlara imrenme ama sakın kızmada sadece acı, belki ıslah olurlar. Ve dualarında onlara yer ver. Çünkü sen herkesten farklısın kardeşim... Yüce Allah; sana, başkalarının derdiyle dertlenme faziletini vermiş. Senin örtünde; enbiyalar, evliyalar, Salihler, Salihalar, sıdıklar ve mücahitlerin mefkûresi ve bil hassa Rabbimin emri var. İş bu ki; bu nurani zincirde küçük bir halka olabilmek. O ulvi kervanın peşinde koşmak. O mukaddes ayaklara toz olmak. Arzumuz, istediğimiz bu kutsal dava ehlinin bir küçük ferdi olmak... Ne diye küçük düşünüp duygularını şu küçük ve yalan dünya için heba edeceksin? sen farklısın kardeşim, hemde çok farklı!... Ömründe seni daha bir kere düşünmemiş, sana zerre kadar menfaati dokunmamış kişinin imanını kurtarmak için çırpınıyorsun. neylersin ki elinde değil; başkasını düşünmeden edemiyorsun!... boş versene diyemiyorsun. "aldırma çek git, milleti sen mi kurtaracaksın" diyenlere sakın kulak asma. Onlara "evet ben kurtaracağım, var mı bir diyeceğin en az hacca giden karınca kadar da mı olamayacağım" diye cevap verirsin. Sen; seni, seninle aynı yolda gidenlerle mukayese et sadece. Başkalarına aldırma. sen senin yolun dışındakilere bakıp da o niye böyle bu niye böyle deme!!! Sen bu yolun kutsal savaşçısısın. Sen sadece kendinle yarış. Sen senden daha iyi anlayan sadece senin yolunda koşanlardır. Başkalarından medet bekleme. Unutma! problemler küçük insanların şevkini kırar, fakat büyük insanların azmini artırır.. Sen büyük insansın! Çünkü kutsal ve ebedi bir davanın yolunda zırhını kuşanmış zafer için savaşıyorsun... Sen bu yola baş koymuş bir mücahitsin. Senin gibi ihlâslı kahramanların yanında her zaman aynı kutsal nura bürünmüş insanlar yer alır. Emin ol ki bu davada asla ama asla yalnız kalmayacaksın. Sen her zaman toprağı delip fışkıran tohum gibi bir azim demetisin. Sen ki bu istikrarın insafı için çalışıyor, yere serilip boy atmak için çabalıyorsun. Senin başarın elbet gelecektir. Ve her an aklında olsun bunu sakın unutma ki; sen Allah yolunda ilerliyor ve Rabbimin emirlerini yaymak için mücadele ediyorsun. İşte seni kahraman yapan, bu yolu kutsal kılan ve mücadele için sana güç katan tek düşünce bu "Rabbinin rızasına hizmet" edip heyecan sağlayansın. Bir şevk ırmağı gibi coşup susamış gönüllere billur gibi iman dolu ab-ı hayatı sunuyorsun. His ve heyecanların ana fonunda senin amaçların ve emellerin yer alıyor. Sen farklısın. Farklı olmak elbette bir nimet, bir ihsan-ı ilahidir. Her nimetin bir külfeti, her davanın bir bedeli vardır. Sen bu davanda yüklendiğin yükün ağırlığını her ana iki büklüm olan bedeninde hissetmelisin ki davanın nimetini ve ihsanını unutmayasın. Birçoğunu gaye-i hayali, zevk sefası, mal mülkü seni ilgilendirmez. Eğer onların yaşamındaki farklılıkları düşünürsen amacına intikal edemezsin. Çünkü eğer onlara bakarsan kendi yolunun doğruluğunda şüpheye düşebilirsin. “acaba ben yanlış yolda mıyım?” diyebilirsin. Hayır, sen doğru yoldasın. Sakın şüphen olmasın. Dünya hayatı senin idealin olamaz. Çünkü sen daha büyüğü için çalışıyor. Ebediyet için çırpınıyorsun. Beka isteyen duygularını fani dünya toprağına gömüyor, ebedi davan için mücadele ediyorsun. Sen kabına sığmayan bir mücahide, bu davaya daha fazla nasıl faydam olur diye düşünen bir ehli insansın. Şevkin ve umudun hiçbir zaman sönmesin. İnsanlığın saadet çağını kuran altın nesil ecdadımız, senin yaptığını yapıyordu. Sabret sabrın sonu her zaman selamettir. Ve sen emin ol selamete erişeceksin. Hz. Ebu Bekirleri, Ömerleri, Osmanları, Alileri, Bilal’leri, Halid’leri yakan ateşte aynıydı. Çünkü Hulusiler, Hafız Ali’ler, Sabri’ler, Feyzi’ler, Sungur’lar, Zübeyir’ler de aynı volkanı içlerinde taşıyor, aynı davanın derdinden ağlıyorlardı. Unutma! Sen onların yolundasın. Dava aynı, ruh aynı, yol aynı, felsefe aynı. Değişen bir tek madde vardır. Vasıta ve geçen zamandır. Sen insanlığın yıldızlarını rehber edinmişsin. Sen nurani ve altın halkayı örnek almışsın. Başkalarının lakaytlığı seni üzmesin. Hem sen ihlasla istersen, binleri milyonları pervane gibi bu nurun etrafında döndürmeye nüktedir olan Rabbin var. Senin en büyük şefaatin; uykusuz geçen gecelerin, bu yolda harcadığın güç ve kuvvet, örtün için döktüğün gözyaşların cehennem ateşini söndürecektir kardeşim. Buna adın gibi emin ol. Gereksiz düşünce sahibi olan bazı insanlar hani derler ya “bayrak dediğin bir bez parçasıdır” diye bilmezler ki”bayrakları bayrak yapan üzerindeki kandır, toprak eğer uğrunda ölen varsa vatandır” işte bayrak kutsaldır. Senin örtün bir bayrak gibi. Sadece sacını kapatan sana tesettür katan bir bez parçası değil, seni Rabbinin emirlerine götüren sana doğru yolu gösteren bir rehberdir ve kutsaldır. Sakın yaptıklarını küçümseme. Her şey küçücük bir çekirdekte başlar. O çekirdek büyür ve yerinden sökülemeyen bir çınar halini alır. Sen Allah’a ibadet yolunda büyüyüp serpildiğin için kıyamet gününde arşın gölgesinde gölgelenecek, Mele-i Ala’da alkışlanan meleklerin bile gıpta ettiği bir gençsin. Yüce Rabbim; imanını kâmil, amelini Salih, ihlâsını tam, azmini güçlü etsin. Eğer bir fikir uğruna hayatı hakir gören milyonlarca kahraman olmasaydı, islamın kudreti bu gün var olmayabilirdi. Allah yüce davasını bu büyük insanların omuzlarında yükseltti. Boşa mı bastın yıllarca bağrına taşları, niye yandın asırlarca alev alev lavlarla volkan olup, kan kustun kızılcık şerbeti içtim dedin, sen bu acılarla dahi mutlak başarıya ulaşacaksın. Sen artık zirvelere yükseldin, bıkmadın, yılmadın, yorulmadın, usanmadın... tam aksine sen; yüz üstü sürünmeyi terk ettin, şaha kalktın. Ama sakın durma, dinlenme, daha bitmedi savaşın. Gün gaza günüdür. Eğer diyorsan ki sen; “gördüğüm hayal değil gerçeğin kendisidir; koştuğum serap değil ormandır, ümrandır; duyduklarım ninni değil hepsi birer destandır; idealim hikâye değil hakikattir; gözyaşlarım boşa değil rahmete akan ummandır; hal ve vaziyetim yaralı sır değil Hakka katan aslandır; vaatlerim tüm sözlerim yalan değil gerçeğin ta kendisidir. İşte ben buyum” diye biliyorsan Rabbim her daim yolunu mübarek eyler. Sen yeter ki canı gönülden inan. İnsanlara şevk ve gayret veren yüce idealleridir. Yüce idealleri olmayan insanlar küçük işlerle uğraşırlar ve uğraşırken de o uğraş içinde bir hiç uğruna belki de kaybolur giderler. Sen kâinatı kuşatan iman davasına baş koymuş, fani dünyanın küçük hedeflerine zaman öldürmemiş bir kahramansın. Dalgasız bir deniz, engelsiz bir hizmet düşünmeyin Mücahit ve Mücahide Kardeşlerim Selam VE Dua ile Allaha emanet olun Mustafa BALCI İkt Araştırmacı G. Yazar
Posted on: Sun, 30 Jun 2013 06:31:46 +0000

Trending Topics



Recently Viewed Topics




© 2015