SEVR 1. Dünya Paylaşım Savaşı sonunda 30 Ekim 1918’de - TopicsExpress



          

SEVR 1. Dünya Paylaşım Savaşı sonunda 30 Ekim 1918’de Mondros Ateşkesi ile fiilen çökertilen Osmanlı Devleti, Sevr Antlaşması ile tümüyle parçalanıyor ve hukuksal olarak da ortadan kaldırılıyordu. Türklere, İstanbul dolayı ile Anadolu’nun ortasında Akdeniz ve Ege’ye kapalı küçük bir toprak parçası (280 bin km2, şimdiki topraklarımızın 1/3’ü kadar) bırakılıyordu. Aşağıdaki haritaya bakınız lütfen.. Bu sınırlı toprakların bile Yengin (galip) İtilaf Devletleri gerek görürse (!) işgali Sevr Antlaşması’na göre olanaklıydı (md. 206). Bu boğulmaya isyan, zincirleri kırma bağlamında Mustafa Kemal Paşa tarafından 30 Ağustos 1922’de “Ordular, ilk hedefiniz Akdeniz’dir, ileri!” buyruğu ile veriyordu. Ege ve Akdeniz’i bir bütün görerek denizlere açılmak, özgürleşmek, Sevr’i yırtmak için.. İngiliz, Fransız, İtalyan, Yunan, Ermeni birlikleri öz yurdu bile tümüyle işgal ediyordu. Boğazlar uluslararası güce bırakılıyordu. Ordu’nun tank, ağır top, uçak ve gemilerine el konuyor; asker sayısı elli bin ile sınırlanıyordu. Azınlık hakları Türklerin haklarını aşıyordu. Tam bir aşağılanma, onursuzluk ve tutsaklık hatta Türkleri tarihten yok ediş belgesi idi Sevr! Bir Ulusa topyekun silkast (soykırım!) girişimi! Atatürk Sevr Antlaşmasıyla ilgili olarak şunları söylemişti SÖYLEV‘inde : “Siyasi, adli, iktisadi ve mali bağımsızlığımızı imhaya ve sonuç olarak yaşama hakkımızı inkar ve ortadan kaldırmaya yönelik olan Sevr Antlaşması bizce mevcut değildir.” Gazi Mustafa Kemal Paşa ile İnönü, başta dava ve silah arkadaşları ulusumuza öncülük ederek, tarihte benzeri olmayan bir Kurtuluş Savaşı verdiler ve bu uğursuz ihanet belgesini, şanlı İstiklal Savaşımız ile yırtıp attılar. Bize, Lozan Antlaşması ile Ulusal And (Misak-ı Milli) sınırları içindeki bugünkü güzelim yurdumuzu, özgürlüğümüzü ve onurumuzu sağladılar (24 Temmuz 1923). Bizler; yüce önder ATATÜRK’ün bize armağanı ve kutsal emaneti olan bağımsız, özgür, demokrat, halkçı, laik ve insan haklarına saygılı, çağdaş Türkiye Cumhuriyeti’mizi sonsuza dek yaşatacağız. Tüm Türkiye toplumunu (Atatürk’ün deyimi ile “ahalisini”) bilinç ve kararlılıkla, varlığımızın özü ve güvencesi olan bu temel değerlere sahip çıkmaya çağırıyoruz. Özellikle BOP vb. AB-ABD süreçleriyle sinsice tuzaklanan kimi uluslararası girişimlere karşı son derece uyanık olmak zorundayız. Sözde “Yeni Anayasa”, dünkü İtilaf Devletleri’nin, günümüzün ise sözde stratejik / trajik müttefiklerinin diplomatik “Yeni Sevr” dayatmasıdır. AB yasama organı AP’nin (Avrupa Parlamantosu), açıkça Sevr’in uygulanmasını isteyen utanmaz istekleri olmuştur ne yazık ki! Hem de kezlerce.. Ama köprülerin altından çok sular akmıştır. Artık Türkiye halkı uluslaşarak TÜRK MİLLETİ olmuştur ve bu tür bildik oyunlara gelmeyecek denli deneyimlenmiş, bilinçlenmiştir. Tarihin “aptallar için tekerrürüne” asla izin vermeyecektir. Atatürk’ün SÖYLEV’inde vurguladığı üzere; Türk Ulusu’nu tarih sahnesinden silme amaçlı olup, yüzyıllardan beri hazırlanagelen bir “suikast planı” (apaçık SOYKIRIM!) olan meş’um (lanetli) Sevr paçavrasını yırtarak bizlere Lozan Antlaşması ile günümüz Türkiye Cumhuriyeti’nin uluslararası hukukta adeta tapusunu sunan Anadolu İhtilalcilerini ve Anadolu Aydınlanmacılarını, Türk Devrimi’nin harcını kanları ve canları ile karan tüm şehit ve gazilerimizi (artık hiçbiri yok galiba!?) sonsuz bir minnetle anıyor; kutsal emanetlerini sonsuza dek tam bağımsız ve dünya uluslar ailesinin eşit haklara sahip onurlu bir üyesi olarak yaşatacağımıza söz veriyoruz. Sevgi ve saygı ile. Elazığ, 10.8.13 Dr. Ahmet Saltık
Posted on: Wed, 21 Aug 2013 12:29:27 +0000

Trending Topics



Recently Viewed Topics




© 2015