Siyonizm, Filistinde Yahudiler için yeniden bir vatan - TopicsExpress



          

Siyonizm, Filistinde Yahudiler için yeniden bir vatan kurulmasına destek veren uluslararası Yahudi siyasi hareketi. Söz konusu alan, Tevratta bahsi geçen ve İsrail Diyarı (İbranice: Eretz Yisrael) adı verilen topraklardır. İsrailin kurulmasından bu yana, Siyonist hareket de şekil değiştirerek öncelikle Modern İsrail devletinin desteklenmesi amacı ile varlığını sürdürmektedir.[1] Siyonizm esas olarak Yahudi ulusu kavramının M.Ö. 1200 ile İkinci Tapınak döneminin sonları (M.S. 70 yılına kadar) arasında ilk olarak geliştiği İsrail Diyarı ile Yahudileri ilişkilendiren tarihi bağlar ve dini gelenekler kavramına dayanmaktadır. [2] [3]Büyük ölçüde Avrupa Yahudilerinin kıtanın dört bir yanında yükselen antisemitizme verdiği bir tepki şeklinde başlayan çağımızdaki hareketin kurucuları çoğunlukla laik Yahudilerden oluşmaktadır.[4] Siyonizm, modern milliyetçilik görüngüsünün bir koludur.[5] Başlangıçta, asimilasyona ve Yahudilerin Avrupadaki durumuna karşı alternatif tepkiler sunan çok sayıdaki Yahudi siyasi hareketinden biri olan Siyonizm, hızla büyümüş, Holokostun (Yahudi Soykırımı) ardından da Yahudi siyasi hareketleri arasında hakim güç halini almıştır. Siyasi hareket, Avusturya-Macar gazeteci Theodor Herzl tarafından, Der Judenstaat (Yahudi Devleti) adlı eserinin yayımlanmasının ardından, 19. yüzyılın sonlarında resmen kurulmuştur.[6] İsrail Diyarına Yahudi göçünü teşvik etmeyi amaçlayan hareket, sonunda Yahudiler için bir anavatan olarak İsraili kurma hedefine 1948 yılında ulaşmıştır. Savunucuları, Siyonizmin amacını Yahudi ulusu için kendi kaderini tayin olarak görmektedir.[7] İsrailde yaşayan Yahudilerin dünya üzerindeki Yahudiler içindeki payı hareketin hayata geçirilmesinden bu yana sürekli olarak artmıştır. Bugün, dünyadaki Yahudilerin yaklaşık yüzde 40ı İsrailde yaşamaktadır. Amerika Birleşik Devletlerinde de benzer sayıda Yahudi yaşamaktadır (bakınız Amerikan Yahudileri), ancak bu rakamın İsraile oranla azalmaya devam etmesi beklenmektedir. Konu başlıkları [gizle] 1 Genel Bakış 2 Terminoloji 3 Örgütlenme 3.1 İşçi Siyonizmi 3.2 Liberal Siyonizm 3.3 Milliyetçi Siyonizm 3.4 Dini Siyonizm 4 Yeşil Siyonizm 5 Neo-Siyonizm ve Post-Siyonizm 6 Siyonizm ve Haredi Yahudilik 7 Siyonist inançların özellikleri 8 Tarihçe 9 Balfour İlanı ve Filistin Mandası 10 Hitler’in Yükselişi 11 Herzlin II. Abdülhamide teklifi 12 Siyonizme yönelik muhalefet ve eleştiriler 13 Marcus Garvey ve Siyah Siyonizm 14 Yahudi olmayanlardan Siyonizme verilen destek 14.1 Siyonizmi destekleyen Hıristiyanlar 14.2 Siyonizme destek veren Müslümanlar 15 Siyonizme Destek Veren Hindu’lar 16 Marcus Garvey ve Siyahi Siyonizm 17 Ayrıca bakınız 18 Kaynakça Genel Bakış[kaynağı değiştir] Bütün Siyonistler buluştuğu ortak payda, İsrail diyarının Yahudiler için milli yurt olarak tanımlanmasıdır [8]. Bu tanımlama ve anlayış, tarihi bağların ve dini geleneklerin Yahudileri İsrail’e bağlamasından doğar [9]. Siyonizm standart bir ideolojiye dayanmaz ve birçok ideoloji arasındaki dialoglara dönmüştür: Genel Siyonizm, Dini Siyonizm, İşçi Siyonizmi, Revizyonist Siyonizm, Yeşil Siyonizm, v.b. Milli bir devletleri olmaksızın, Yahudi diasporasının iki milenyum süren varlığından sonra, Siyonist hareket; 19. Yüzyılda Laik Yahudiler tarafından kuruldu. Dreyfus meselesi ve Rusya İmparatorluğu’ndaki Yahudi pogromlarında da görülen, Avrupa’daki artan anti semitizme cevap olarak Aşkenaz Yahudilerin çoğunlukla desteklediği bir tepki olarak ortaya çıktı[10]. Resmi olarak, hareket, Avusturya-Macaristan’lı gazeteci Theodor Herzl tarafından 1897 yılında bastığı Der Judenstaat (Yahudi Devleti) kitaptan sonra kurulmuştur [11]. O zamanlar, hareket, Yahudilerin Osmanlı’nın bir parçası olan Filistine gitmelerini destekledi. Başta diğer birçok Yahudi asimilasyonu ve antisemitizme tepki olan hareketler içinde yer almasına rağmen, Siyonizm hızlı bir şekilde büyüdü ve Yahudi politikalarında dominant bir güç haline geldi. Hareket sonunda başarılı oldu ve 14 Mayıs 1948’de İsrail Devleti Yahudilerin vatanı olarak kuruldu. İsrail’de yaşayan Yahudilerin oranı da daimi bi şekilde arttı ve hareketin oluşmasından günümüze kadar gerçekleşen göçlerle, dünyadaki Yahudilerin yaklaşık 40%ı, İsrail’de yaşamaktadır. Bu oranı dünyadaki diğer bütün ülkelerden fazladır. Bu iki sonuç Siyonizm’in diğer Yahudi politik hareketlerden daha başarılı olduğunu gösterir. Bazı akademik çalışmalarda, hem diaspora politikaları altında işlenir hem de milli kurtuluş hareketlerine örnek olarak üzerinde çalışılır[12]. Siyonizm aynı zamanda, modern dünyayla Yahudilerin ilişkilerine yönelik te tutum aldı. Diaspora’dan dolayı, birçok Yahudi dışlanmış kaldı ve modern çağ hakkında pek fikre sahip değillerdi. Birçok Yahudi tamamen asimile olup, inançlarını geride bırakıp modern dünyaya entegre olmak istiyorlardı. Asimilasyonu destekleyen radikal grup, Yahudilerin Avrupa toplumuna tamamen entegre olmalarını istedi. Böylece, Yahudiler ve Yahudi olmayanlar arasındaki fark ortadan kalkacaktı. Bu grup homojen bir topluma kendi kimliklerinden vazgeçerek ulaşmayı amaçladı. Başka bir asimilasyon yöntemi olarak kültürel sentez, Yahudiliğe ait gelenekleri korurken, modern dünyayı kabule edip ona göre davranmayı öne sürdü. Bu fikri öne sürenler daha korumacı oldular, böylece bir yandan gelenekleri kaybetmeyip, öte yandan modern çağa ayak uydurabilecekti Yahudiler [13]. Terminoloji[kaynağı değiştir] Siyonizm kelimesi, Siyon (İbranice: Tzi-yon ציון) kelimesinden türetilmiştir. İsim esas olarak, Kudüs yakınlarında bulunan Siyon Dağı ile bu dağ üzerindeki Siyon Kalesini belirtmek için kullanılmaktaydı. Sonraları, Kral Davud döneminde, Siyon tüm Kudüs şehrine ve İsrail Diyarına atıfta bulunan bir kapsamlama haline geldi. Tevrattaki birçok ayette, İsrailoğullarından Siyon halkı, Siyonun oğulları ya da kızları olarak bahsedilir. Yahudi milliyetçiliğini tanımlamak için kullanılan bir terim olarak Siyonizm, ilk milliyetçi Yahudi öğrenci hareketi Kadimahın kurucusu Avusturyalı Yahudi yayımcı Nathan Birnbaum tarafından, kendi çıkarttığı Selbstemanzipation adlı gazetede, 1890 yılında ortaya atılmıştır. (Birnbaum bir süre sonra siyasi Siyonizme sırtını dönerek ilk Haredi hareketi olan Agudat Israelin genel sekreteri olmuştur.)[14] Siyonizm, Yahudi anavatanını sadece ve sadece Eretz Israelde kurmayı tasarlayan bir Yahudi milliyetçi hareketi olması ile Toprakçılıktan (Tertoryalizm) ayırılabilir. Siyonizmin ilk dönemlerinde, Yahudilerin Avrupa dışına yerleştirilmesine yönelik bir dizi teklif getirilmişse de, bunlar eninde sonunda ya reddedilmiş ya da başarısızlıkla sonuçlanmıştır. Bu tekliflerin yarattığı tartışmalar ise Siyonist hareketin niteliği ve odağının tanımlanmasına katkıda bulunmuştur. Örgütlenme[kaynağı değiştir] 1939 Ziyonist Kongresinde ülkelere göre (Siyonizm Rusyada yasaklanmıştı) üye ve delegeler. 70.000 Polonya Yahudisi, burada temsil edilmeyen Revizyonist Siyonizmi destekliyordu.[15] Ülke Üyeler Delegeler Polonya 299.165 109 ABD 263.741 114 Filistin 167.562 134 Romanya 60.013 28 Birleşik Krallık 23.513 15 Güney Afrika 22.343 14 Kanada 15.220 8 Dünya çapındaki çok uluslu Siyonist hareket bir temsili demokrasi şeklinde yapılandırılmıştır. Dört yılda bir kongreler düzenlenmekte (İkinci Dünya Savaşından önce iki yılda bir düzenlenmekteydiler) ve kongreye katılan delegeler üyeler tarafından seçilmektedir. Üyelerin, şekel adı verilen üyelik aidatını ödemesi gerekir. Kongrede, delegeler 30 kişilik icra kurulunu, bu kurul da hareketin liderini seçerdi. Kuruluşundan itibaren demokratik bir yapıya sahip olan harekette kadınlar da oy hakkını, Birleşik Krallıkta oy hakkını kazanmadan da önce, elde etmişlerdir. 1917 yılına kadar, Dünya Siyonist Örgütü devamlı küçük ölçekli göç ve Yahudi Ulusal Fonu (1901 – Yahudilerin yerleşimi için toprak satın alan bir yardım derneği) ve İngiliz-Filistin Bankası (1903 – Yahudi işletmelerine ve çiftçilere kredi sağlayan bir kuruluş) gibi oluşumların kurulması yoluyla bir anavatan kurma stratejisini izlemiştir. 1942 yılında düzenlenen Biltmore Konferansında, Siyonistler programlarını değiştirerek hareketin amacı olarak bir Yahudi devleti kurulmasını talep ettiler. 1968 yılında Kudüste biraraya gelen 28. Siyonist Kongresi, Kudüs Programında belirtilen beş noktayı Siyonizmin günümüzdeki amaçları olarak kabul etmiştir. Bu noktalar şöyledir:[16] 1.Yahudi Halkının birliği ve İsrailin Yahudi yaşamında sahip olduğu merkezi önem; 2.Yahudi Halkının, tüm ülkelerden yapılacak göçler (Aliyah) yoluyla, tarihi anavatanı olan Eretz Israelde bir araya gelmesi; 3.Adalet ve barış vizyonu üzerine kurulu olan İsrail Devletinin güçlendirilmesi; 4.Yahudi ve İbrani dili eğitiminin ve Yahudi ruhani ve kültürel değerlerinin teşvik edilmesi yoluyla Yahudi Halkının kimliğinin korunması; 5.Yahudi haklarının her yerde korunması. İsrailin kurulmasından bu yana, hareketin rolü önemini çok büyük ölçüde yitirmiş olsa da, hareket içindeki ideolojik farklılıklar gerek İsrailde gerekse Yahudiler arasında yapılan siyasi tartışmaların çok önemli bir parçası olmayı sürdürmektedir. İşçi Siyonizmi[kaynağı değiştir] İşçi Siyonizmi Doğu Avrupada doğmuştur. Sosyalist Siyonistlere göre, yüzyıllar boyunca Yahudi düşmanı toplumlar içinde gördükleri baskı yüzünden Yahudiler süklüm püklüm, aciz, umutsuz bir hale düşmüşler, bu da Antisemitizmin daha da şiddetlenmesine davetiye çıkartmıştı. Bu grup, Yahudi ruhu ve toplumunda bir devrimin gerekli olduğunu, bu devrimin de kısmen İsraile göç ederek, kendilerine ait bir ülkede çiftçilik, işçilik ve askerlik yapan Yahudiler tarafından gerçekleştirilebileceğini savunuyorlardı. Çoğu Sosyalist Siyonist, geleneksel dine dayalı Yahudiliğin uygulanmasına Yahudi halkı arasında Diyaspora zihniyetini devam ettirdiği gerekçesiyle karşı çıkmış ve İsrailde kibbutzim adı verilen kırsal topluluklar oluşturmuştur. Her ne kadar Sosyalist Siyonizm Yahudiliğin temel değerleri ve ruhaniliğinden esinlenmiş ve felsefi olarak bu esaslar üzerine kurulmuşsa da, Yahudiliğin ifade edilmesinde benimsediği ilerici yaklaşım Ortodoks Yahudilik ile arasında karşıtlığa dayalı bir ilişkiyi beslemiştir. Filistindeki İngiliz Manda Yönetimi sırasında, İşçi Siyonizmi Filistindeki Yahudi yerleşimi Yişuvun siyasi ve ekonomik hayatında baskın güç haline gelmiş ve İşçi Partisinin yenilgisi ile sonuçlanan 1977 seçimlerine kadar da İsraildeki siyasi yapının hakim ideolojisi olmayı sürdürmüştür. Gelenek (zayıflamış olmakla birlikte) İşçi Partisi tarafından halen sürdürmekte, parti son yıllarda Batı Şeria ve Gazzede bir Filistin Devletinin kurulmasının savunuculuğunu yapmaktadır. Liberal Siyonizm[kaynağı değiştir] Genel Siyonizm (ya da Liberal Siyonizm), başlangıçta 1897 yılında toplanan Birinci Siyonist Kongresinden Birinci Dünya Savaşına kadar olan dönemde Siyonist hareket içindeki hakim eğilim olmuştu. Genel Siyonistler kendilerini Herzl ve Chaim Weizmann gibi Siyonist liderlerin gıpta ile baktığı liberal Avrupa orta sınıfı ile özdeşleştirmiştir. Liberal Siyonizm günümüzde İsraildeki herhangi bir parti ile ilişkilendirilemese de, İsrail siyasetinde serbest piyasa ilkelerini, demokrasiyi ve insan haklarına bağlılığı savunan güçlü bir eğilim olarak varlığına devam edip sürdürmektedir. Milliyetçi Siyonizm[kaynağı değiştir] Milliyetçi Siyonizm, Jabotinskinin önderliğindeki Revizyonist Siyonistlerin içinden çıkmıştır. Revizyonistler, bir Yahudi devleti kurulmasının Siyonizmin amaçlarından biri olduğunu beyan etmeyi reddederek 1935 yılında Dünya Siyonist Örgütünden ayrıldılar. Revizyonistler, Arap nüfusunu Yahudilerin kitlesel göçünü kabul etmeye zorlamak ve bölgedeki İngiliz çıkarlarını savunmak üzere Filistinde bir Yahudi Ordusu kurulması fikrini savunuyorlardı. Revizyonist Siyonizm zaman içinde evrilerek İsrailde 1977 yılından bu yana birçok hükümetin ana ortağı olan Likud Partisine dönüşmüştür. Pati, İsrailin Batı Şeria ve Doğu Kudüsteki kontrolünü sürdürmesini savunmakta ve Arap-İsrail anlaşmazlığında sert bir çizgi izlemektedir. 2005 yılında, Likud işgal altındaki topraklar üzerinde bir Filistin Devleti kurulması konusunda bölünmüş ve barış görüşmelerinden yana tavır koyan parti üyeleri Kadima Partisini kurmuştur. Dini Siyonizm[kaynağı değiştir] 1920li ve 1930lu yıllarda, Haham Abraham Izak Kook (ilk Filistin Hahambaşısı) ve oğlu Haham Zevi Judah Kook, din karşıtlığını ima eden unsurlarını reddettikleri Siyonizmin birçok idealinde muazzam bir dini ve geleneksel değer gördüler. Siyonizmin pozitif ideallerini uygun şekilde kucaklayacak ve Ortodoks ve laik Yahudiler arasında bir köprü vazifesi yapacak bir Ortodoks Yahudilik kolu kurmayı amaçladılar. Her ne kadar diğer Siyonist gruplar zaman içinde milliyetçiliklerinde yumuşamaya gitmişlerse de, Altı Gün Savaşının kazanımları, dini Siyonizmi İsrail siyasi yaşamında önemli bir konuma getirmiştir. Günümüzde Ulusal Dini Parti ve Gush Emunim ile ilişkilendirilen Dini Siyonistler, Batı Şeriadaki Yahudi yerleşimleri konusunda ve Kudüsün Eski Şehir olarak adlandırılan bölümünün Yahudilerin kontrolü altına alınmasına yönelik çabalarda ön plana çıkmıştır. Büyük ölçüde Modern Ortodoksları barındıran Dini Siyonizm, artan sayıda (daha geleneksel) Ultra-Ortodoks Yahudiyi de içine almaktadır. Sefarad partisi Şas Siyonist hareket ile doğrudan ilişkili olmamakla birlikte genel olarak bir Ultra-Ortodoks gündem izlemektedir. Yeşil Siyonizm[kaynağı değiştir] Yeşil Siyonizm, Siyonizm’in İsrail’in doğasıyla ilgilenen bir dalıdır. Çevresel tek Siyonist parti Yeşil Siyonist İttifakıdır. Neo-Siyonizm ve Post-Siyonizm[kaynağı değiştir] 20. yüzyılın son çeyreğinde, İsrail’deki klasik milliyetçilik azalmaya başladı. Bu, diğer iki muhalif hareketin doğuşuna sebep oldu: Neo-Siyonizm ve Post-Siyonizm. Bu iki hareket dünya çapındaki iki fenomenin İsrail versiyonları anlamına geldi: Globalleşmenin ortaya çıkması, market toplumu ve liberal kültür Yerel ters tepki [17]. Neo-Siyonizm ve Post-Siyonizm, Klasik Siyonizm’le aynı özellikleri paylaşırlar fakat, hissettirilen duruş ve çap ayrımları ortaya koyar. Neo-Siyonizm, Siyonist milliyetçiliğin dini ve çıkarcı yönlerini ortaya koyar, öte yandan Post-Siyonizm, daha normalleşme ve evrenselliğe yönelik bir yaklaşımda bulunur [18]. Post-Siyonizm’e göre İsrail “Yahudiler için devlet” olmaktan çıkmalı ve bütün vatandaşları için bir devlet olmalı[19] ya da Arap ve Yahudilerin eşit güce sahip olduğu, çift-milliyetçi bir yapıya bürünmelidir. Siyonizm ve Haredi Yahudilik[kaynağı değiştir] Haredi Ortodoksların birçoğu Siyonist hareketin parçası değildir. Siyonizmi laik görüp, milliyetçiliği doktrin olarak kabul etmemekteler. Yahudiliği ilk ve en önde gelen din olarak görmektedirler. Buna rağmen, Shas gibi bazı Haredi hareketler, açıkça Siyonist hareketle bağını ortaya koymaktadır. Haredi hahamlar İsrail’i Yahudiliğin temellerine uyan, Yahudilere özgü bir devlet olarak görmemektedir. Bunun sebebi ülkeyi laik bulmalarıdır. Bununla birlikte, kendilerini, Yahudilerin dini bilince ulaşmalarında onlara yardımcı olması gereken kesim olarak görmektedirler. İki Haredi politik parti İsraildeki seçimlere girmektedir. Bazen, bu partiler, milliyetçi ya da Siyonist fikirlerin pararlelinde bulunur, bunun temel sebebi bu partilerin İsrailin Yahudiliğini güçlendirmek istemeleridir. Shas Partisi Siyonist hareketle ilişkisi olduğunu kabul etmese de 2010 yılında, Dünya Siyonist Örgütüne katıldı. Partiye oy verenler kendilerini genelde Siyonist olarak görürler ve partilerin Knesset’teki üyeleri Siyonist denilebilecek politikaları savunmaktadır. Hasidik olmayan Litvanyali Haredi Aşkenazlar, Aşkenaz Agudat İsrail partisi tarafından temsil edilmekte ve bu parti Siyonist hareketle aralarında bir ilişki kurmaktan hep kaçınmıştır. Partinin en büyük amacı İsrail ve İsrail kanunlarının Halaha’ya uymasıdır. Siyonist inançların özellikleri[kaynağı değiştir] Siyonizm, bir Yahudi devleti kurma amacıyla oluşmuştur. İlerki dönemde Siyonist liderler İsrail topraklarında Yahudi devletini kurmayı amaçlamalarına rağmen, Theodor Herzl, Birleşik Devletler’e Kuzey Afrikada’ki kolonilerden birinde Yahudi yerleşim birimi kurmak için yaklaştı [20]. İsrail topraklarına Aliyah (göç) Yahudi ibadetlerinde daima tekrarlanan konudur. Diaspora’da yaşamayı reddetmek, Siyonizmin merkezinde yer alır[21]. Fikre göre diaspora, bir Yahudinin ve Yahudi milli bilincinin tamamıyla gelişmesini engellemektedir. Siyonistler genelde İbranice konuşur. Bu dil Sami dillerinden olup, antik Yehuda’nın özgür koşullarında geliştirildi. Birçok Siyonist, Avrupa dillerinden etkilenmiş Yiddiş dilini konuşmayı reddeder. İsrail’e göçtükten sonra diasporada kullandıkları dillerden ve isimlerden vazgeçerler. İbranice sadece ideolojik olarak tercih edilmedi, dil ayrıca bütün İsraillilerin ve yeni devletin ortak dili oldu. Bu Siyonistler arasında kültürel ve politik bağları güçlendirdi. Siyonist düşüncenin ana hatları İsrail Özgürlük Bildirgesinde gösterilir: « İsrail toprakları Yahudilerin doğum yeridir. Bu topraklarda Yahudilerin manevi, dini ve politik kimilkleri şekillenmiştir. Bu topraklarda ilk devletlerini kurdular ve kültürel değerlerini yarattırlar ve bu topraklar Dünyaya kitapların en mukkadesini verdi. Topraklarından güçle kovulduktan sonar Yahudiler topraklarına geri dönme ümitlerini hiç kaybetmediler ve daima eve dönüp politik özgürlüklerine kavuşmak için dua ettiler. Bu tarihi ve geleneksel bağlarla, Yahudiler, kendilerini antik evlerine tekrar entegre etmek için çaba gösterdiler ve yakın tarihlerde kitleler halinde geri döndüler[22]. » Siyonizm, anti-semitizmle savaşmaya adamıştır kendisini. Bazı Siyonistler anti-semitizmin hiçbir zaman yok olmayacağına inanır[23] öte yandan bazıları Siyonizmin ant-semitizmi bitirecek araç olduğuna inanır. Tarihçe[kaynağı değiştir] Her ne kadar İsrail Diyarında (Eretz Yisrael) her zaman bir Yahudi cemaati bulunmuşsa da, M.S. 1. yüzyıldan itibaren, Yahudilerin çoğunluğu sürgünde yaşamıştır. Yahudilik inanışına göre, Eretz Yisrael ya da diğer adıyla Siyon, Tevratta Tanrı tarafından Yahudilere vaat edilmiş bir ülkedir. İkinci yüzyıldaki Bar Kokhba ayaklanmasının ardından, Romalılar Yahudileri Filistinden sürmüş, Yahudi diyasporası da bu şekilde ortaya çıkmıştır. On dokuzuncu yüzyılda, Yahudilik içinde Filistine dönüşe destek veren akımın popülerliği de artmıştır. Siyonizm öncesi Aliyah ile, Yahudiler, Siyonizmin fiilen başladığı yıl olarak kabul edilen 1897 yılından önce de Filistine göç ediyorlardı.[24] Aktif Siyonizmin başlangıcı kabul edilen 1897 yılından önce dahi Yahudilerin Filistin topraklarına göç ettiği görülmüştür.[25]. Filistine ciddi Yahudi göçü 1882 yılında başlamıştır. Göçmenlerin çoğu, sık sık gerçekleştirilen pogromlardan ve devlet yönetimindeki baskılardan kaçtıkları Rusyadan geliyordu. Bu gruplar, Batı Avrupadaki Yahudi hayırseverlerden gelen mali destek ile bir dizi tarımsal yerleşim alanı oluşturdular. Rus Devrimi ve Nazi rejiminin başlaması ile de yeni Aliyahlar gerçekleştirilmiştir. 1890lı yıllarda, Theodor Herzl Siyonizme yeni bir ideoloji ve fiili aciliyet katarak, Dünya Siyonist Örgütünün (WZO) oluşturulduğu 1897 yılında İsviçrenin Basel şehrinde düzenlenen ilk kongrenin toplanmasını sağladı.[26] Herzlin amacı, Yahudi devleti hedefinin elde edilmesi için gerekli hazırlık niteliğindeki adımları başlatmaktı. Herzlin Filistini hakimiyeti altında tutan Osmanlı yöneticileri ile bir siyasi anlaşma yapma teşebbüslerinin başarısızlıkla sonuçlanması üzerine başka hükümetlerin desteği arandı. Filistinde küçük ölçekli yerleşimlere destek veren WZO, Yahudilik duygusu ve bilincini güçlendirmeye ve dünya çapında bir federasyon kurmaya odaklandı. Dinlere göre Filistin nüfusu[27] Yıl Müslümanlar Yahudiler Hıristiyanlar Diğerleri 1922 486.177 83.790 71.464 7.617 1931 493.147 174.606 88.907 10.101 1941 906.551 474.102 125.413 12.881 1946 1.076.783 608.225 145.063 15.488 Uzun bir devlet yönetiminde soykırım ve etnik temizleme (pogromlar) siciline sahip olan Rus İmparatorluğu, yaygın şekilde Yahudi halkının tarihi düşmanı olarak kabul edilmekteydi. Lider kadrosunun büyük bölümü Almanca konuşanlardan oluştuğu için, Siyonist hareketin merkezi de Berlinde bulunuyordu. Birinci Dünya Savaşının başlangıcında, Yahudilerin (ve Siyonistlerin) büyük bölümü Rusyaya karşı verdiği savaşta Almanyanın safında yer aldı. Rusyadan gelen Yahudi göçmen Chaim Weizmannın yürüttüğü lobicilik çalışmaları ve Amerikan Yahudilerinin Amerika Birleşik Devletlerini Almanyaya destek vermeye teşvik edeceği endişesi Britanya hükümetini 1917 yılında Balfour Deklarasyonunu kaleme almaya sevk etti. Deklarasyon, Filistinde bir Yahudi anavatanı kurulmasını onaylıyordu. Ayrıca, Britanya saflarında Filistinde savaşmak üzere de Siyonistlerden oluşan Jabotinski komutasında bir askeri birlik kuruldu. 1922 yılında, Milletler Cemiyeti, Britanyaya verdiği mandada söz konusu deklerasyonu kabul etti: Manda (…) önsözde de belirtildiği gibi, Yahudiler için bir ulusal vatan kurulmasını ve kendi kendini yöneten kurumların oluşturulmasını ve ırkı ve dini ne olursa olsun, Filistinde yaşayan herkesin medeni ve dini haklarını güvence altına alacaktır. [28] Balfour Deklarasyonunun çıkarılmasında oynadığı rol, Weizmannın hareketin lideri olarak seçilmesinin de önünü açtı. Weizmann, 1948 yılına kadar bu görevde kaldı. Britanya Manda Yönetimi Filistine daha yüksek sayıda Yahudinin göç etmesine ve Yahudiler tarafından bölgedeki toprak ağalarından daha fazla arazi satın alınmasına yol açtı. Bunun sonucunda, yerel halkın topraksız kalması bölgedeki (çoğu zaman bizzat araziyi satan toprak ağalarının önderliğinde gelişen) huzursuzluğu körükledi. 1920, 1921 ve 1929 yıllarında yaşanan ayaklanmalara kimi zaman Yahudilere yönelik katliamlar da eşlik etti. Kurbanlar çoğunlukla Siyonist olmayan Ortodoks Yahudilerdi. Britanya ilkesel düzeyde Yahudilerin göçünü desteklemekle birlikte, Arapların çıkarttığı şiddet olaylarından ötürü Yahudi göçüne kısıtlamalar getirmiştir. Hitlerin 1933 yılında Almanyada iktidara gelmesinin ardından, 1935 yılında kabul edilen Nürnberg Yasaları Almanya Yahudilerini (daha sonraları da Avusturya ve Çek Yahudilerini) ülkesiz mülteciler haline getirdi. Benzer kurallar, Nazilerin Avrupadaki müttefikleri tarafından da uygulanmıştır. Zaman içinde Yahudi göçünde yaşanan artış ve Arap dünyasına yönelik Nazi propagandasının etkisi ile Filistinde 1936-1939 Arap ayaklanması yaşandı. Britanya durumu araştırmak için Peel Komisyonunu kurdu. Avrupadaki Yahudilerin durumunu dikkate almayan komisyon, iki devletli bir çözüm ve halkların zorunlu transferi yönünde bir çağrıda bulundu. Ancak, Britanya bu çözümü reddederek yerine 1939 tarihli Beyaz Kitapı uygulamaya koydu. Beyaz Kitap, Yahudi göçüne 1944 yılı itibariyle son verilmesini ve Yahudi göçmenlerin sayısının 75.000 ile sınırlandırılmasını planlıyordu. İngilizler, Manda yönetiminin sonuna kadar bu politikayı sürdürdüler. Filistindeki Yahudi cemaatinin büyümesi ve Avrupadaki Yahudi varlığının muazzam bir yıkıma uğraması, Dünya Siyonist Örgütünün de devredışı kalmasına neden oldu. Amerikalı Siyonistlerin para yardımı ve Washingtondaki nüfuzları ile destek verdiği, David Ben-Gurionun liderliğindeki Filistin için Yahudi Ajansı, kendi politikalarını giderek artan şekilde dikte ettirmeye başladı. İkinci Dünya Savaşı ve Holokostun (Yahudi Soykırımı) ardından, başta Holokosttan kurtulmuş olanlar olmak üzere, ülkesiz Yahudilerden oluşan muazzam bir dalga Britanyanın belirlediği kurallara meydan okuyarak küçük teknelerle Filistine göç etmeye başladı. İngilizler, (aralarında çok sayıda öksüz kalmış çocuğun da bulunduğu) bu Yahudileri ya Kıbrısta hapsetmiş ya da Britanya kontrolü altındaki Almanyadaki Müttefik İşgal Bölgelerine göndermiştir. Bu ise, Siyonizmin tüm Yahudilerden destek bulması ve Amerikan Kongresinin Britanyaya ekonomik yardım verilmesini reddetmesi ile sonuçlandı. Siyonist grupların Filistinde İngilizlere yönelik saldırılarına ek olarak, imparatorluğu iflasın eşiğine gelmiş olan Britanya konuyu yeni kurulan Birleşmiş Milletlere havale etmek zorunda kaldı. Birleşmiş Milletler Paylaşım Planı (1947) 1947 yılında, Birleşmiş Milletler Filistin Özel Komitesi (UNSCOP) Filistinin batısının bir Yahudi devleti, bir Arap devleti ve Kudüsü çevreleyen BM kontrolü altındaki bir bölge (Coprus separatum) olmak üzere üçe bölünmesini yönünde tavsiyede bulundu.[29] Bu taksim planı, 29 Kasım 1947 tarihinde, 181 Sayılı Birleşmiş Milletler Genel Kurul Kararı ile, 33 lehte, 13 aleyhte ve 10 çekimser oy ile kabul edildi. Oylamanın sonucu, Yahudilerin çoğunlukta olduğu şehirlerin sokaklarında kutlandı.[30] Filistinli Araplar ve Arap devletleri BM kararını reddederek tek bir devlet oluşturulmasını ve Yahudi göçmenlerin Filistinden çıkartılmasını talep ettiler. 14 Mayıs 1948 tarihinde, Britanya mandasının sona ermesinin hemen ardından, Ben-Gurionun liderliğindeki Yahudi Ajansı İsrail Devletinin kuruluşunu ilan etti ve aynı gün yedi Arap ülkesinin orduları İsraili istila etti. Savaş yüzünden yaklaşık 711.000 Filistinli Arap[31] yaşadıkları toprakları terk etmek, 850.000 Yahudi de Arap dünyasından büyük bir çoğunlukla İsraile göç etmek zorunda kaldı. İsrail Devletinin kuruluşundan bu yana, Dünya Siyonist Örgütü genellikle Yahudilerin İsraile göç etmeye teşvik edilmesi ve yardımcı olunmasına adanmış bir örgüt olarak işlev görmüştür. Örgüt, diğer ülkelerde İsraile siyasi destek sağlamış olsa da, İsrailin iç politikasında küçük bir rol oynamıştır. Hareketin 1948 yılından bu yana kaydettiği önemli başarılar arasında, göç eden Yahudilere lojistik destek sağlanması ve en önemlisi, Sovyetler Birliğini terk etme ve dinlerini özgür bir şekilde uygulama hakkı konusundaki mücadelelerinde Sovyet Yahudilerine yardım edilmesi de vardır. Balfour İlanı ve Filistin Mandası[kaynağı değiştir] 1903 yılında, Siyonist kongresi, İngilizler tarafından Uganda’da bir vatan oluşturulması teklifini reddetti. 1917 yılında İngiliz hükümeti Balfour Deklarasyonu ile Filistin’de bir Yahudi ülkesi kurma kararını verdi: « Majestelerinin hükümeti Filistinde Yahudiler için bir milli bir vatan kurma fikrini desteklemekte ve bu fikrin gerçekleşmesi için gereken desteği verecektir. Bu amaç gerçekleşirken, şuan o topraklarda bulunan Yahudi olmayan kişilerin sivil ve dini hakları korunacaktır[32]. » 1922 yılında, Milletler Cemiyeti, deklarasyonunu kabul etti ve İngilizlere Filistin himayesini verdi: « Himaye, Yahudi milli vatanın oluşturulmasını garanti altına alacak, kurulan devlette kendini yönetebilme organları kurulacak ve orada yaşayan Yahudi ve Yahudi olmayan herkesin hakları koruma altına alınacaktır[33]. » Rusyaya göç etmiş olan Yahudi Chaim Weizmann Balfour Deklarasyonun’daki katkılarindan dolayı hareketin başı olarak 1948 yılına kadar kaldı ve Devlet kurulduğunda İsrail’in ilk Başkanı oldu. Yahudilerin Filistine göç etmesi ve feodal toprak sahiplerinden alınan geniş topraklar, topraksızlığa ve giderek artan hoşnutsuzluğa sebep oldu. 1920, 1921 ve 1929 yıllarında ayaklanmalar gerçekleşti ve zaman zaman Yahudilerin katledilmesiyle sonuçlandı[34]. Kurbanlar genelde Siyonist olmayan, dört kutsal dört şehirdeki Haredi Yahudiler oldu. Hitler’in Yükselişi[kaynağı değiştir] 1933 yılında Hitler Almanya’da yönetimi ele geçirdi ve 1935 Nürnberg Kanunları ile Alman Yahudileri (ve daha sonra Avusturya ve Çek Yahudileri) vatansız göçmen oldular. Benzer kanunlar Avrupa’daki diğer Nazi müttefikleri tarafından uygulandı. Bu durumu takip eden Yahudi göçü ve Arap dünyayı hedef alan Nazi propogandası, 1936-1939 Filistin Arap ayaklanmasına neden oldu. İngiltere, Filistin Kraliyet Komisyonunu durumu incelemek için kurdu. Komisyon, Avrupa’daki Yahudilerin durumunu değerlendirmedi ama iki-devlet çözümü savunarak zorunlu nüfus değişimi önerdi. İngiltere bu çözümü geri çevirdi ve bunun yerine 1939 White Paper (Malcolm Mac Donald) çözümünü öne sürdü. Bu çözüm 1944 yılına varıldığında Yahudi göçünü tamamlamayı planladı ve bu döneme kadar 75.000 Yahudinin göçünü sağlamayı amaçladı. Bu Avrupa’daki şiddetli ayrıma uğrayan ve gidecek yerleri olmayan Yahudiler için faciaydı. Bu politikayı İngilizler himayenin sonuna kadar yürütebildi. Filistin’deki Yahudilerin sayısının artması ve Avrupa’daki Yahudilerin kötü durumu Dünya Siyonist Organizasyonunun güçlenmesini sağladı. David Ben-Gurion liderliğindeki Filistin Yahudi Kurumu Yahudilerin göçünü artırmak için Amerika’dan destek sağladı. Destek veren kurumlar arasında Amerika Filistin Komitesi’de vardı. İkinci Dünya Savaşı ve Holokost’tan sonra, çoğunluğunun Holokost’tan kurtulanlar olduğu ülkesiz çok sayıda Yahudi küçük botlarla İsrail’e göç etti. Holokost, Siyonist projesiyle dünyadaki Yahudiler arasında büyük bağlar kurdu[35]. İngilizler Yahudileri ya Kıbrıs’ta tutukladı ya da Almanya’da müttefiklere ait alanlara gönderdi. Bu durum Yahudilerin Siyonizmi daha çok desteklemelerini sağladı. Siyonist gruplar Filistin’deki İngilizlere saldırdı ve İngilizler ise, karşılaştıkları iflasla, durumu Birleşmiş Milletlere götürdü. 1947 yılında Birleşmiş Milletler Filistin Özel Komisyonu, Batı Filistin’in Yahudi ve Arap devletler ve Birleşmiş Milletler tarafından kontrol edilen Küdus olarak bölünmesini önerdi[36]. 181 nolu çözüm önergesi 1947 yılı Kasımında 33 kabul, 13 ret ve 10 nötr oyla kabul edildi. Karar Yahudi şehirlerde kutlamalarla karşılandı[37]. Buna rağmen Filistinli Araplar ve Arap Devletler BM kararını reddetti ve Yahudi göçmenlerin geri gönderilmesini istedi. Bu durum 1948 Arap-İsrail Savaşıyla sonuçlandı. Mayıs 1948’de, İngiliz Himayesi sona erdi ve David Ben-Gurion İsrail devletinin kurulduğunu ilan etti ve aynı gün yedi Arap ülkesi İsrail’i işgal etti. Çatışmalar 711.000 Filistinli Arabın yaşadıkları yerden göçmesine neden oldu[38]. Bu Filistinliler tarafından Al Akba (Felaket) olarak adlandırıldı ve Arap ülkelerindeki 850.000 Yahudi İsrail’e göçtü. Birçok kanunla, İsrail, göçen Filistinlilerin geri dönmesini engelledi. İsrail Devletinin kurulmasından itibaren, Dünya Siyonist Örgütü, Yahudileri İsraile göçmek için destekleyen bir kurum olarak çalışmalarına devam etti. İsrail iç politikasına karışmazken, İsraile politik destek verdi. En büyük başarıları arasında göçen Yahudiler için Lojistik destek vermek,Yahudilerin SSCB’den ayrılmalarını sağlayacak yasal zemini hazırlamak ve SSCB’de kalan Yahudilerin dinlerini özgürce yaşamalarını deskteklemekti. Herzlin II. Abdülhamide teklifi[kaynağı değiştir] Theodor Herzl, dönemin sultanı II. Abdülhamide Kont Nevlinski (bir Leh soylusu, II. Abdülhamitin şahsi dostu) aracılığla Filistine özerklik ve Musevi ikametliği ister. Buna karşılık şu taahhütlerde bulunur: 1.Osmanlı Devleti’nin 33 milyon İngiliz altınına ulaşan borçlarının tamamını ödeyelim. 2.İmparatorluğu korumak için 120 milyon altın Frank’a mal olacak deniz filosu yaptıralım. 3.Devletin mali durumunu canlandırmak için 35 milyon altın lira faizsiz borç verelim. Ancak, II. Abdülhamit teklifi kabul etmez ve şu yanıtı verir: ...Bu meselede (Theodor Herzl) ikinci bir adım daha atmasın. Ben bir karış toprağı dahi satmam. Zira bu vatan bana ait değil, milletime aittir. Milletim bu vatanı kanlarıyla mahsûldar kılmıştır. O, bizden ayrılıp uzaklaşmadan tekrar kanlarımızla örteriz...[39] Tarih araştırmalarında Prof. Dr. Vahdettin Ergin tarafından ortaya çıkarılan yeni belgeler ışığında Abdülhamid ve yakın çevresi ile Siyonizmin en önemli ismi olan Herzl arasında 1896dan başlayarak altı sene boyunca yoğun temaslar yaşandığı kanıtlanmıştır. Theodore Herzl, Osmanlı Arşivlerindeki belgelere göre, Sultan Abdülhamid ile görüşmüş ama bu görüşme sırasında Herzlin Filistinde bir Yahudi Osmanlı Arşivlerinden 19 Nisan 1900 tarihli bir belge Yahudi göçüne izin verilmiyor (İ.HUS.81/1317Z.48) Prof. Dr. Vahdettin Engin vatanı kurulması, dolayısıyla da Abdülhamidin bu talebi tek bir cümleyle reddetmesi gibisinden bir olay yaşanmamış; Abdülhamid, aksine, Filistine değil, Mezopotamyaya yerleşin demiştir.[kaynak belirtilmeli] Herzl, Sultan Abdülhamide daha sonra, 16 Şubat 1902de gönderdiği bir mektupta bu görüşmenin ayrıntılarını hatırlatıyordu. Herzl, Majesteleri, memleketinde yaşayan Yahudilere gösterdiği âlicenaplığı mazlum ve mağdur durumda bulunan diğer Yahudilere de göstermekte, onları bir peder gibi himaye altına almakta ama toplu olarak bir yerde yaşamaları yerine, değişik bölgelerde bulunmalarına izin vermektedirler diye yazmaktaydı.[kaynak belirtilmeli] Prof. Dr. Vahdettin Enginin ortaya çıkardığı belgelerde, bu görüşmenin ve diğer temasların ayrıntıları açıkça görülüyor: Herzl, Yahudiler için toprak istemiyor, toprak satın almak gibi bir talepte de bulunmuyor, aksine Filistinde özerk bir Yahudi devletine izin verilmesini istiyor. Abdülhamid ise, Yahudilerin Filistin yerine Mezopotamyaya yerleşmelerini ama tek bir yerde değil, değişik bölgelerde yaşamalarına sıcak bakabileceğini söylüyor.[kaynak belirtilmeli] Siyonizme yönelik muhalefet ve eleştiriler[kaynağı değiştir] 1920li yıllarda, Siyonist hareketin giderek daha laik bir kimliğe bürünmesi, bazı Ortodoks Yahudi gruplarının da muhalefetini çekmiştir. Harekete, İslami kuruluşlar ve milliyetçi Arap örgütlerinin yanı sıra, kimi asimile olmuş Yahudiler ve Siyonizmin Britanyanın Hindistandaki kalabalık Müslüman tebaası ile ilişkilerine zarar vereceği endişesini taşıyan İngiliz emperyalistlerinin de muhalefeti ile karşılaştı. Zaman zaman Marksist örgütler de çeşitli nedenlerden ötürü Siyonizme karşı çıkmışlardır. İsrailde, 1930lu ve 1940lı yıllarda başını şair Yonatan Ratoşun çektiği Kenancı hareket, İsraillilikin etnik kimlikler üstü bir milliyet olması gerektiği fikrini savunmuştur. Yirminci yüzyılın son çeyreğinde, İsraildeki klasik milliyetçilikte bir düşüş yaşandı. Bu ise, neo-Siyonizm ve post-Siyonizm gibi iki karşıt hareketin yükselmesine yol açtı. Her iki hareket de, aslında dünya çapında rastlanan bir görüngünün İsraile uyarlanmış haliydi: (1) küreselleşmenin, bir pazar toplumunun ve liberal kültürün yükselişi ve (2) yerel bir tepki.[40] Neo-Siyonizm ve post-Siyonizm, bir yandan klasik Siyonizm ile belirli özellikleri paylaşırken, diğer yandan da halihazırda Siyonizmde mevcut olan birbirine muhalif ve taban tabana zıt kutupları vurgulamaları ile birbirinden ayrılmaktadır. Neo-Siyonizm, Siyonist milliyetçiliğin kurtarıcılık ve adanmışlık boyutlarına vurgu yaparken, post-Siyonizm ise normalleşme ve evrenselcilik boyutlarının altını çizer.[18] Marcus Garvey ve Siyah Siyonizm[kaynağı değiştir] Siyonistlerin, Filistinde Yahudiler için bir Ulusal Anavatan oluşturulmasına Britanyanın desteğini kazanmaya yönelik çabalarının başarı ile sonuçlanmasından etkilenen Jamaikalı milliyetçi Marcus Garvey, Afrika asıllı Amerikalıların Afrikaya dönmesine adanmış bir hareket başlattı. 1920 yılında, Harlemde yaptığı bir konuşmada, Garvey şunları söylüyordu: diğer ırklar —Yahudiler Siyonist hareket, İrlandalılar ise İrlanda hareketi yoluyla— davalarını başarıya ulaştırmak için uğraştılar ve ben de bedeli ne olursa olsun, Zencilerin menfaatlerinin gözetilmesini sağlamak için uygun şartları yaratmaya karar verdim.[41] Garvey, Amerikalı Siyahların Afrikaya göç etmesi için uygun şartları yaratmak amacıyla, Black Star Line adlı bir gemicilik şirketi kurduysa da, çeşitli sebeplerden ötürü bu girişimi başarısızlıkla sonuçlandı. Ortaya attığı fikirler, Jamaikada Rastafaryanizme, Siyah Yahudilere ve[42] İsraile yerleşmeden önce Liberyaya taşınan Kudüsün Afrikalı İbrani İsrailoğullarına esin kaynağı oldu. Yahudi olmayanlardan Siyonizme verilen destek[kaynağı değiştir] Yahudilerin İsrail Diyarına dönüşüne verilen siyasi destek, Yahudi Siyonizminin bir siyasi hareket olarak resmen örgütlenmesinden de eskiye dayanır. On dokuzuncu yüzyılda, Yahudilerin Kutsal Topraklara Döndürülmesinin savunucularına Restorasyoncular adı verilmekteydi. Yahudilerin Kutsal Topraklara geri dönmesi, Kraliçe Victoria, Kral VII. Edward, ABD Başkanı John Adams, Güney Afrika Başbakanı General Smuts, Çekoslovakya Cumhurbaşkanı Masaryk, İtalyan filozof ve tarihçi Benedetto Croce, Kızılhaçın kurucusu ve Cenevre Konvansiyonlarının yazarı Henry Dunant ve Norveçli bilimadamı ve hayırsever Fridtjof Nansen gibi önde gelen isimler tarafından da yaygın olarak desteklenmiştir. Bakan M. Cambonun şahsında, Fransız hükümeti de resmen, İsrailoğullarının yüzyıllar önce sürgün edilerek çıkarıldıkları topraklarda Yahudi milliyetinin yeniden doğuşunu sağlamayı taahhüt etmiştir. Çinde, aralarında Sun Yat-Senin de bulunduğu Milliyetçi hükümetin önde gelen isimleri Yahudilerin bir Ulusal Anavatan kurma arzularına sempati ile baktıklarını ifade etmişlerdir.[43] Siyonizmi destekleyen Hıristiyanlar[kaynağı değiştir] Siyonizm öncesinde, Yahudilerin Kutsal Topraklara dönüşü fikrinin Hıristiyanlar tarafından desteklenişi uzun bir tarihe sahiptir. Siyonizme destek veren ilk ünlü isimler arasında, Britanya Başbakanları David Lloyd George ve Arthur Balfour, ABD Başkanı Woodrow Wilson ve Siyonizme destek vermeye yönelik faaliyetleri yüzünden Britanya Ordusu tarafından Filistinde görev yapması süresiz olarak yasaklanan Orde Wingate de bulunmaktadır. Carleton Üniversitesinden Charles Merkleye göre, Hıristiyan Siyonizmi 1967deki Altı Gün Savaşının ardından kayda değer ölçüde güç kazanmıştır ve başta Amerika Birleşik Devletlerindekiler olmak üzere, birçok dönemselci Hıristiyan, bugün Siyonizme güçlü destek vermektedir. Ahir Zaman Azizleri İsa Mesih Kilisesinin kurucusu Joseph Smith, yaşamının son yıllarında, Yahudiler için İsrail diyarına dönme zamanı[nın] şimdi olduğunu ilan etmiştir. 1842 yılında, Smith, Ahir Zaman Azizleri İsa Mesih Kilisesinin Havarilerinden Orson Hydeı, toprakları Yahudilerin dönüşüne adamak için Kudüse göndermiştir. İsraile açık destek veren Hıristiyan Araplar arasında, her ikisi de Mısır doğumlu olan, İsraili Savunan Araplar adlı Web sitesinin kurucusu Amerikalı yazar Nonie Darwish ve Viva Israele adlı kitabın yazarı, eski Müslüman Magdi Allam da bulunmaktadır. Lübnan doğumlu Amerikalı Hıristiyan gazeteci ve Gerçek için Amerikan Kongresinin kurucusu Brigitte Gabriel, Amerikalıları Amerika, İsrail ve Batı medeniyetini savunmak için korkusuzca seslerini duyurmaya çağırmaktadır.[44] Siyonizme destek veren Müslümanlar[kaynağı değiştir] 1873 yılında, İran Şahı Nasıreddin Şah, gerçekleştirdiği Avrupa seyahati sırasında aralarında Sir Moses Montefiorenin de bulunduğu Britanyalı Yahudi liderleri ile bir araya geldi. Görüşme sırasında, İran şahı Yahudilerin toprak satın alarak burada Yahudi halkı için bir devlet kurmalarını tavsiye etmişti.[45] Bugünkü Ürdün kraliyet ailesinin atalarından ve Osmanlı Türklerine karşı Arap direnişinin lideri (Osmanlı karşıtı Yahudi direnişi ile birlikte) Mekke Şerifi Hüseyin bin Ali, Birinci Dünya Savaşı sırasında, Bu ülkenin kaynakları bakir topraklardır ve bu Yahudi göçmenler tarafından [Avrupadan getirecekleri teknoloji ile] işlenecektir demiş, Yahudilere abnaihelasliyin (toprakların öz evlatları) olarak adlandırmıştır.[46] Hiçbir zaman hayata geçirilmeyen 1919 tarihli, Faysal-Weizmann Anlaşmasında, oğlu Emir Faysal, Onların [Siyonist] ulusal arzularını gerçekleştirilmesinin en emin yolu, Arap devletlerinin ve Filistinin gelişmesinde mümkün olan en yakın işbirliği yoluyladır diyen bir bildiriye imza atmıştır. Faysalın 1919 yılında şunları söylediği Araplar tarafından aktarılır: Araplar, özellikle de aramızdaki eğitimli kişiler, Siyonist harekete en derin sempati ile bakarlar… Yahudilere evlerine kalpten bir hoş geldin diyeceğiz… Hep birlikte ıslah edilmiş ve gözden geçirilmiş bir Yakın Doğu için çalışıyoruz ve iki hareket birbirini tamamlıyor. Yahudi hareketi emperyalist olmayan, milliyetçi bir harekettir… Nitekim, bu iki hareketten hiçbirinin diğeri olmadan gerçek bir başarıya ulaşabileceğine inanmıyorum. (örneğin. Birleşik Krallıkın Filistin Kraliyet Komisyonu Raporunda, Faysalın yaşamında sıtmanın yaygın olduğu (örn. s. 233, s. 259) ve Yahudi göçmenlerin bataklıkları kurutarak sıtmayı yayan sivrisinekleri öldürdüklerinin altı çizilir.)[47] Günümüzde halen yayınlanmakta olan El-Ahram gazetesinin editörünün bu konuda yazdıkları Faysalın sözlerinden pek farklı değildi: Siyonistler ülke için gereklidir: Beraberlerinde getirecekleri para, bilgi ve zeka ve belirleyici özelliklerinden olan çalışkanlıkları ile hiç şüphesiz ülkenin yeniden canlanmasına katkıda bulunacaklardır.[48] İtalyan Müslüman Meclisi lideri ve İslam-İsrail Derneği eş kurucusu Şeyh Abdul Hadi Palazzi ve Kanadalı İmam Halil Muhammed, Kuranın Siyonizmi desteklediğini belirtir.[49] Siyonizmi destekleyen diğer Müslümanlar arasında, Pakistanlı gazeteci Tashbih Sayyed ve Bangladeşli gazeteci Salah Choudhury de bulunmaktadır. 2003 yılından bu yana hapiste olan Choudhury ölüm cezası ile karşı karşıyadır.[50] Dönem dönem, Kürtler ve Berberiler gibi kimi Arap olmayan Müslümanlar da Siyonizme destek verdiklerini belirtmişlerdir.[51] [52] [53] Siyonizme Destek Veren Hindu’lar[kaynağı değiştir] İsrail’in 1948 yılında kurulmasından sonra, Hindistan Milli Kongresi hükümeti Siyonizm’e karşı çıktı. Bazı yazarlar, bu karşı çıkışın daha çok Müslüman oy vereni kazanmak için olduğunu iddaa etti (o dönemde Müslümanlar 30 milyon üzerindeydi) [54]. Buna rağmen, Sangh Parivar’ın liderliğini yaptığı tutucu hindu milliyetçiler açıkça Siyonizmi savundu. Ayrıca Vinayak Damodar Savarkar ve Sita Ram Goel gibi milliyetçi entelektüel isimler de Siyonizmi savundu[55]. Yahudileri atalarının vatanına geri getirme hareketi birçok Hindu Milliyetçi için ilgi çekici geldi çünkü İngiliz yönetiminden kurtulma ve Hindistanın bölünmesi, uzun yıllardca ezilen Hindular için benzer tecrübelerdi. Uluslararası anketlere göre, Hindistan dünyadaki İsrail-Devletini en çok savunan ülkelerdendir[56][57][58][59]. Yakın dönemlerde tutucu Hindistan partileri ve kurumları Siyonizmi desteklemektedir[55][60]. Birçok Hindistan solu üyesi Hinduları bu nedenle, Yahudi lobisiyle işbirliği yapmakla suçlamıştır[61]. Marcus Garvey ve Siyahi Siyonizm[kaynağı değiştir] Siyonistlerin bir Yahudi Milli Vatanı oluşturmak için İngilizlerin desteğini almaları, Jamaikalı milliyetçi Marcus Garvey’e ilham verdi ve Amerika’da yaşayan Afrika kökenlileri Afrika’ya geri getirecek hareketi kurmasını sağladı. 1920 yılında Harlem’de verdiği bir konuşmada, Garvey, “diğer ırklar kendi geleceklerine kendileri karar verdi-Yahudiler Siyonist hareketle, İrlandalılar, İrlanda hareketleriyle… ve bende Negroların kendi geleceklerine karar vermelerini istiyorum [62]. Garvey bir gemi nakliye şirketi kurdu (Black Star). Bu gemilerle siyahi Amerikalıların Afrika’ya göçmelerine yardımcı olacaktı fakat birçok nedenle çabaları sonuç vermedi ve hareket başarısız kaldı. Garvey, Jamaika’da Rastafari Hareketine ilham verdi, Siyahi Yahudiler ve Afrika’daki İbraniler İsrail’den önce Liberya’ya göç ettiler.
Posted on: Mon, 21 Oct 2013 16:51:50 +0000

Trending Topics



Recently Viewed Topics




© 2015