TARİHTE KURULAN İLK TÜRK CUMHURİYETİ Osmanlı Devleti I. - TopicsExpress



          

TARİHTE KURULAN İLK TÜRK CUMHURİYETİ Osmanlı Devleti I. Balkan Savaşından mağlup olarak ayrılmıştı. Bu savaşta tüm Batı Trakya elden çıkmış, Edirne işgal edilmiş, ordumuz Çatalca’ya kadar geri çekilmişti. Bu haberler hem halkta hem de ordu içinde derin bir teessürün ve ümitsizliğin oluşmasına yol açıyordu. I.Balkan Savaşında emellerine tam olarak ulaşamayan Bulgaristan, Yunanistan, Makedonya, Sırbistan, Arnavutluk ve Romanya kendi aralarında savaşa girince, Osmanlı Devleti bu boşluktan istifade ederek Edirne ve Kırklareli’ni geri almıştır. Eski başkentin yeniden alınması halkta ve orduda büyük bir sevinç yaratmıştır. Ancak nüfusunun büyük çoğunluğu Türk olan, Türk eserleriyle donatılmış kadim Batı Trakya coğrafyasının durumu büyük bir sorun olarak ortada duruyordu. Batı Trakya’dan Türklere yönelik katliam ve felaket haberleri geliyordu. Batılı devletler Osmanlı’nın Meriç Nehrinin ötesine geçmesini istemiyorlar, bu konuda Osmanlı’dan teminat istiyorlardı. Osmanlı Devleti bu konuda istenilen teminatı vermiştir. Ancak Enver Paşa, Teşkilat-ı Mahsusa’nın ünlü isimlerinden Kuşçubaşı Eşref komutasında oluşturmuş olduğu ve sayıları 3000’i bulan bir müfrezeyi Meriç’in ötesine göndermiştir. Bu grup kısa bir sürede Bulgar işgalinde bulunan şehirlerimizi zapt ederek, Batı Trakya bölgesini düşman unsurlarından arındırmayı başarmıştır. Bölgede Bulgarların yaptığı mezalimi gören Türk subayları, bu bölgenin korunması için Batı Trakya Türk Cumhuriyetini tesis edeceklerdir. Türk kuvvetlerinin Batı Trakya’yı ele geçirmesi, Bulgaristan, Osmanlı ve Batılı devletleri şaşkına çevirmiştir. Osmanlı Devleti dâhil hiçbir devlet bu kadar kısa zamanda Batı Trakya’nın Türk kuvvetlerince alınmasını beklememektedir. Bu gelişme bölge güçleri açısından bir sürpriz olmuştur. Ancak bu durumdan rahatsız olan Bulgaristan, Rusya ve diğer Batılı güçler aracılığıyla Osmanlı’ya baskı yaptırarak bu Türk girişiminin durdurulmasını ve lağvedilmesini istemiştir. Bunun üzerine Osmanlı Hükümeti, bölgedeki Türk kuvvetlerinin İstanbul’a dönmesini emretmiştir. Batı Trakya’da yaşanan dramı gören ve bundan oldukça etkilenen Türk subayları, Osmanlı’nın verdiği emri tanımamış ve geri dön çağrısını reddetmiştir. Bu durumun oluşmasında Türk subaylarının milli hislerinin ve halkın subaylara göstermiş olduğu büyük teveccühün etkisinin olduğunu söyleyebiliriz. Bu subayların arasında Teşkilat-ı Mahsusa’nın başkanlığını yapan Süleyman Askeri Bey, Kuççubaşı Eşref Bey, Hacı Sami ve Yakup Cemil gibi dönemin vatanperver ve kahraman askerleri de bulunmaktadır. Gümülcine’nin kurtarılmasından sonra Garbi Trakya Hükümet-i Müstakilesi kurulmuş ve reisliğine de Salih Hoca getirilmiştir. Teşkilat-ı Mahsusa’nın başkanlığını da yürütecek olan Süleyman Askeri Bey Erkan-ı Harbiye ve Garbi Trakya Hükümeti İcraiye reisi olarak bütün yetkileri elinde bulundurmakla bu hükümetin de üzerinde bir otoriteye sahip olmuştu.1 Hükümet zamanın Bulgar Başbakanı Vradislov ve Yunan Başbakanı Venizelos tafaından derhal tanınmıştır.2 Daha sonra Sırbistan, Karadağ, Arnavutluk, İtalya ve Makedonya’da bu devleti tanıyacaklardır. Osmanlı Devleti ise resmen devleti tanımamıştır. 31 Ağustos 1913 yılında kurulan bu yeni hükümet yerel güçlerle birlikte yaklaşık 30.000 kişilik bir ordu oluşturmuştur. Bununla birlikte para ve pul bastırılmış, ülkenin sınırlarında pasaport kontrolüne başlanmıştır.(Bu kontrolden İttihat ve Terakki’nin önemli isimlerinden Cemal Paşa dahi geçirilmiştir.) Süleyman Askeri Bey tarafından bir Milli Marş kaleme alınmış ve yeşil, siyah, beyaz zemin üzerinde ay yıldızlı bir bayrak devletin simgesi olarak tasarlanmıştır. Bayraktaki siyah renk Balkanlardaki zulmü temsil etmektedir. Yeşil İslamı, Ay yıldız Türklüğü temsil etmektedir.3 O sıralarda kadronun önde gelen isimlerinden biri olan Yüzbaşı Yakup Cemil kat edilen mesafeyi şöyle anlatır: ’’Balkanlara hızla girip, kaybettiğimiz topraklarımızı geri almamız üzerine Düveli Muuazzama derhal sadrazamın makamına koştular. Güya, Londra Antlaşması’nı tek taraflı olarak bozmuşuz, hemen işgal ettiğimiz topraklardan çıkmalıymışız. Kim kimin toprağını işgal etmişti? İttihat ve Terakki’nin uygun görmesiyle Süleyman Askeri Bey, Eşref Kuşçubaşı, Çerkez Reşid, Sapancalı Hakkı ve Fehmi Beyler gibi arkadaşlarla Meriç’i geçip Trakya’ya daldık. Gümülcine, Kırcali, Dimetoka gibi yerleri bir bir geri aldık. Serez’e de el atıp Yunan hududuna dayandık. Bulgarların Ege bağlantısını kesmiş olduk. Avrupa ayağa kalktı. Dış baskıları azaltmak için Garb-i Trakya Muvakkat Hükümeti’ni kurduk. Bu bir cumhuriyetti ve Türk tarihinde bir ilki gerçekleştirmiştik. Bayrağımız vardı, başkentimiz Gümülcine’ydi, pul bile bastırmıştık’’.4 Batı Trakya’da bir Türk cumhuriyeti kurulmasından en çok Bulgarlar rahatsız olmuştu. Batı Trakya Müstakil Hükümeti’nin siyasi ömrü uzun sürmedi. Bulgarlar kendilerine bırakılan topraklar üzerinde bir Türk Devletinin kurulmasını haliyle kabullenemediler. Başta Rusya olmak üzere diğer büyük devletlere şikâyetlerde bulundular. Bunların Osmanlı Devletine baskıları sonucu, yeni devletin bekası tehlikeye düştü, ufkunda kara bulutlar dolaşmaya başladı. Öyle ki Rusya’nın, bu devlet söndürülmediği takdirde, Doğu Anadolu’da bir Ermeni Devleti kurdurmak için faaliyete geçeceği yolunda tehditler savurduğu bile söylenmekteydi.5 Neticede Bulgarlar, zayıf duruma düşmüş olan askeri kuvvetleri ile Batı Trakya’yı alamayacaklarını değerlendirdiklerinden, Osmanlı Devleti kanalı ile buralara tekrar sahip olabilmek için, Osmanlı Devleti ile siyasi ortam oluştuktan sonra anlaşma yoluna gittiler ve 29 Eylül 1913′de, Osmanlı – Bulgar heyetleri arasında İstanbul Anlaşması imzalandı. Buna göre bütün Batı Trakya Bulgarlara bırakıldı. Osmanlı Hükümetinin, İstanbul Anlaşmasıyla Batı Trakya’yı bırakması, Batı Trakya’da şok tesiri yaptı. Batı Trakya Hükümetinin başındakileri ve halkı, Bulgarlara karşı silahlı mukavemetten vazgeçirmek ve teskin etmek üzere, anlaşmanın yapıcılarından olan Albay Cemal (Bahriye Nazırı Cemal Paşa) Ekim 1913 başlarında, İstanbul’dan Dedeağaç, Gümülcine ve İskeçe’ye giderek Bulgarların kan akıtmadan Batı Trakya’yı işgal etmelerini sağlamaya muvaffak oldu. Ekim 1913 ortalarında başlayan Bulgar işgali, olaysız, 30 Ekim 1913′de sona erdi. Batı Trakya Müstakil Hükümeti de 25 Ekim 1913′de kendini feshetti. Hükümet ileri gelenleri ile subaylar ve birlikler İstanbul’a döndüler. Mevcut silah ve cephane, ileride yine Batı Trakya davası için kullanılmak ümidiyle saklandı. Ömrü 55 gün süren bu küçük Türk Devleti tarihteki ilk Türk cumhuriyetidir. Bu süreçten sonra da Batı Trakya’da milli cemiyetler teşkil etmiş, Yunan ve Bulgarlara karşı direnişler sürmüştür. Ancak bu kadim coğrafya ne yazık ki bütün gayretlere rağmen elimizden çıkmıştır. KAYNAKLAR [1] batitrakya.org/bati-trakya/bati-trakya-turk-cumhuriyeti/tarihimiz.html (Erişim Tarihi: 25.12.2012) [2] Gömeç, Saadettin: Türk Cumhuriyetleri ve Toplulukları Tarihi 2.Baskı(2003) sf.237 [3]Talât Paşa, Cemal Kutay. Şehit Sadrıazâm Talât Paşaʾnın Gurbet Hatıraları, 2. cilt (1983), C. Kutay, sf. 831 [4]Aydınlı, Ahmet: Batı Trakya Faciasının İçyüzü (1971)sf.17 [5]Aydınlı, a.g.e. sf.55
Posted on: Tue, 24 Sep 2013 17:14:41 +0000

Trending Topics



Recently Viewed Topics




© 2015