Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran, ülkemizi emperyalist işgalden - TopicsExpress



          

Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran, ülkemizi emperyalist işgalden kurtaran devrimin önderi Mustafa Kemal Atatürk, 30 Ağustos 1924’te şöyle der: ’’Bugünkü savaşlarımızın amacı tam bağımsızlıktır. Bağımsızlığın tamlığı ise ancak mali bağımsızlıkla olasıdır. Bir ülkenin maliyesi bağımsızlıktan yoksun olunca o devletin bütün hayat kollarında bağımsızlık felce uğrar. (…) Bir devlet tam bağımsızlığına, bir ulus kayıtsız şartsız egemenliğine malik ve sahip bulunmadıkça, refah ve şereften söz edilemez. Güzel yurdumuzu yoksunluğa, ülkeyi yıkıntıya sürükleyen çeşitli nedenler içinde en güçlü ve önemlisi bağımsızlıktan yoksunluğumuzdur. (…) Tam bağımsızlık demek, elbette siyasal, maliye, iktisat, adalet, askerlik, kültür gibi her alanda tam bağımsızlık ve özgürlük demektir. Bu saydıklarımdan herhangi birinde bağımsızlıktan yoksunluk, ulusun ve ülkenin gerçek anlamıyla bütün bağımsızlığından yoksunluğu demektir.’’ *** Gerçek anlamda bir cumhuriyet ve gerçek anlamda bir demokrasi isteyen herkesin hiçbir zaman unutmaması gereken bir sözdür bu. Çünkü gerçek bir cumhuriyet ve gerçek bir demokrasi ancak ulusal bağımsızlığını ve ulusal egemenliğini koruyabilen ülkelerde mümkün olur. Ulusal bağımsızlığını ve ulusal egemenliğini emperyalistlerden kurtaramamış ya da emperyalistlere kaptırmış bir ülkede; hangi yasaların çıkarılacağına, hangi politikaların nasıl uygulanacağına o ülkenin insanları değil, o ülkenin bağımlı olduğu emperyalist merkezler karar verir her zaman. Emperyalist merkezler tarafından verilen kararlarda, uygulattırılan politikalarda ise o ülkenin ve o ülke insanlarının yararları değil, o kararları veren ve uygulattıran emperyalist merkezlerin çıkarları gözetilir hep! *** Dahası, demokrasi ve cumhuriyet sadece seçim sandığı demek değildir! Toprak ağalarının marabalığından, tarikat şeyhlerin müritliğinden, Ortaçağ kalıntısı itaat ve biat ilişkilerinden kurtarılamamış insanların önüne koyacağınız seçim sandığından o insanların özgür iradesi çıkar mı? Elbette çıkmaz! İnsanları; toprak ağalarının marabalığından, tarikat şeyhlerin müritliğinden, Ortaçağ kalıntısı itaat ve biat ilişkilerinden kurtarılamamış bir ülkede gerçek bir demokrasi ve gerçek bir cumhuriyet olur mu? Elbette olmaz! Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluş yılları; işte bu amansız mücadelenin yıllarıydı. Mustafa Kemal Atatürk önderliğinde Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran devrimci kadrolar bir yandan ülkemizi bağımsız ve egemen bir ülke yapmanın, diğer yandan ülkemizi Ortaçağ güçlerinden temizleyip insanlarımızı gerçek anlamda özgürleştirmenin mücadelesini verdiler. Ama ne yazık ki bu devrimci süreç, 1946’dan sonra girilen karşıdevrim süreciyle her yönüyle tersine çevrildi… *** İşte o karşı devrimci süreçle geldiğimiz noktada günümüzde; ne gerçek anlamda bir millet iradesinin egemenliğinden, ne gerçek bir demokrasiden, ne de gerçek bir cumhuriyetten söz edebilmek mümkün değildir. Sorarım size: Özelleştirme politikalarıyla yeraltı-yerüstü zenginliklerimizin yağmalanmasını, haraç mezat küresel çetelere peşleş çekilmesini… En yaşamsal kurumlarımızın-kuruluşlarımızın, sanayimizin, tarımımızın çökertilmesini… Sağlık ve eğitin başta olmak üzere tüm kamu hizmetlerinin ticarileştirilmesini… İşçilerin, emekçilerin kazanılmış sendikal ve toplumsal haklarının gasp edilmesini… Çalışma yaşamının taşeronlaştırılmasını… İşçisi, çiftçisi, küçük sanayicisi, küçük esnafı, zanaatkârı, sanayicisi, emekçisi, emeklisi ile ülkemizin tüm üreten-çalışan kesimlerini her geçen gün biraz daha yoksullaştıran; ülkemizin borç yükünü her geçen gün daha da ağırlaştıran; tefecilerin, ülkemizi sömüren emperyalistler ile onların ülkemiz içindeki işbirlikçilerinin servetlerine servet kamasını sağlayan neoliberal politikaların uygulanmasını… Türk Milleti olarak biz mi istedik; ABD’nin kontrolündeki Dünya Bankası ve İMF gibi kurumlar mı istedi? Örneğin, Malatya Kürecik’e yerleştirilen ABD Radar Üssü’nün topraklarımıza yerleştirilmesini Türk Milleti olarak biz mi istedik; ABD mi istedi? Patriot füzelerinin topraklarımıza yerleştirilmesini Türk Milleti olarak biz mi istedik; ABD mi istedi? ABD’nin bölgemizdeki örtülü savaş operasyonlarını yöneten NATO Kara Kuvvetleri Komutanlığı’nın İzmir’e yerleştirilmesini Türk Milleti olarak biz mi istedik; ABD mi istedi? 11 yıldır Başbakanlık koltuğunda oturan Recep Tayyip Erdoğan’ın, ABD’nin Geniş Ortadoğu ve Kuzey Afrika Projesi Eşbaşkanı olmasını Türk Milleti olarak biz mi istedik; ABD mi istedi? Irak halkının tepesine nükleer bomba yağdıran ABD uçaklarına hava sahamızın kullandırılmasını Türk Milleti olarak biz mi istedik; ABD mi istedi? Recep Tayyip Erdoğan’ın Eşbaşkanı olduğu ABD’nin Geniş Ortadoğu ve Kuzey Afrika Projesi kapsamında komşumuz Suriye’ye düşmanca politikalar uygulanmasını Türk Milleti olarak biz mi istedik; ABD mi istedi? Yine aynı proje kapsamında TC Anayasa’sında devletin ulusal ve üniter yapısını güvence altına alan ‘‘değiştirilmesi teklif dahi edilemeyecek olan’’ maddelerin ANAYASA SUÇU İŞLENEREK kaldırılabilmesi için Anayasa’nın tümden değiştirilmesini; Türk ulusal kimliğinin Anayasa’dan çıkarılmasını; andımızı kaldıran ‘demokrasi paketini’ Türk Milleti olarak biz mi istiyoruz; ABD mi istiyor? *** Görüldüğü gibi ülkemizde halkın önüne her 4-5 yılda bir seçim sandığı konmasına karşın, ülkemizde hep ABD ile ABD’nin kontrolündeki kişi ve kuruluşların dedikleri olmaktadır… Sonuç olarak şunu çok iyi bilelim ki: Eğer ülkemizde gerçek bir demokrasi ve gerçek bir cumhuriyet istiyorsak, ülkemizi ABD emperyalizmi ile işbirlikçilerinin boyunduruğundan, Ortaçağ güçlerinin karanlığından mutlaka kurtarmak zorundayız! Bu bilinç ve kararlılıkla, ülkemizin tüm vatanseverlerinin, tüm bağımsızlıkçı güçlerinin Cumhuriyet Bayramı kutlu olsun!
Posted on: Wed, 30 Oct 2013 22:01:08 +0000

Trending Topics



Recently Viewed Topics




© 2015