gazeli eteğinde çamur anne, eteğinde ateş sanki Kudüs oldun - TopicsExpress



          

gazeli eteğinde çamur anne, eteğinde ateş sanki Kudüs oldun anne, yüzün bir güneş o ne avuçladığın anne ellerin yanmış ruhlar ağlaşıyor yine, melekler ayaklanmış denizler kabardı sen dur, denizler kabardı bu ırmaklar yokken anne gözlerin vardı kundaklanmış saçlarından kıvılcım düştü yaralanmış tüm aşıklar ona üşüştü yıldızları mı küstürdük uçup giden ne? belki yoruldu melekler göğü tut anne eteğinde çamur anne, eteğinde ateş sanki Kudüs oldun anne, yüzün bir güneş sarı şiir sen güneşin yıkandığı denizsin hüzünlerin cennetisin ey sahra vahaların olsun cümle ormanlar sen de şiirlerin ormanısın ya bir deve kervanı çöl sükutunda velut bir anadır şiir doğurur artık kelimeler bir bedevidir her ayak sesinden şiir yoğurur şairin ölümü bir fırtınadır bu sarı denizde kopar vaveyla kaybolan şiiri çağırmak için şairler Mecnun’dur sahra bir Leyla hasna bir devenin tek vuruşundan kaş vezin doğurdun ve de kaç hüzün sesini alırım hüma kuşundan failatün failatün failün zeyl-a çöllerin benzi sarıdır veremli bir gelin gibi anne elin kınalıdır yüreğin de elin gibi III gerdanlık Beni Mustalık bir hüzün seferi göklerin gelini kum denizinde yüzüyor,yüzüyor ışıktan gemi bir ay taşınıyor hevdec içinde gün batımı vakti göğün perçemi kumlara değerken bir iniltidir -ey hevdec bir kere göster annemi duaların tam icabet vaktidir göklerin gelini bir hüma kuşu aydan önce doğan bir ay gibidir sarı şiir şimdi sermest bir halde asılmakta göğün halkalarına ve kader bıçağı ipe değince sırça bir kalp çarpar hüzün dağına güneş o var diye terkeder çölü ay sessizce gelir durur yanına ufuk bahtı gibi karaya çalar artık erişilmez gam kervanına göklerin gelini uykuya dalar zeyl-b hüznü hüzne vurdun anne yüreğe dert kurdun anne gözyaşını Yusuf diye rüzgara savurdun anne IV zafir taşı Kervan gelir Yemen’den yükü zafir taşıdır tüm gelinlik kızların ilk gençlik rüyasıdır bu taş bir parça siyah bir parça kan kırmızı belki Salih Nebi’nin devesinin kanıdır o siyah bir belayı gerdanlara taşıyan gerdanlıklar belki de bir gazap nişanıdır nice gafil davranıp geçirmişim boynuma bu takı değil sanki bir bela tasmasıdır kırılan ip ip değil pak yüreğimmiş benim dökülen de taş değil gözlerimin yaşıdır ve “fe sabrun cemilun v’Allah’l-müsteanu…” ki O biliyor bir tek,bu iffet savaşıdır V ifk nur ordusunun bir soylu neferi çöl serinliğinde nur aramakta Saffan ibni Muattal es-Sülemi gecenin göğsünden huzur sağmakta içinde bir deniz sakin mi sakin birden kabarmakta,dalgalanmakta -O’ndan geldik O’na döneceğiz biz ey annemiz işte devem,buyur,bin kutsal emaneti o taşımakta kafile görünür tan ağarırken emaneti ulaştırır şafakta bazı gözler ihanete ayarlı bazı gözler takılmıştır çapakta göklerin gelini yalnız sorudur düşman sınanmakta,dost sınanmakta atılmıştır pak damene bir çamur Allah yıkamağa hazırlanmakta düşman atsın taşlarını gam değil dostun attığı gül yaralamakta göklerin gelini baba evinde çektiği ah yeri göğü sarsmakta VI muştu Ümmü Rûman sanki kurumuş çınar Sıddîk dostluk için bedel ödüyor gelin gözlerini dikmiş o nura nur da her an göğe nazar ediyor bir Yusufcuk konmuş hurma dalına telaşlı telaşlı bir şeyler diyor halden anlamayan zavallılara aldığı haberi tefsir edeyor: bakma insanlara göğün gelini sen göğünsün,göğe aç ellerini eğer kullanırsan kor yüreğini v’Allahi sallarsın arş direğini ve göğün gelini yüzünü döner meleklerde sükut fırtına diner bir yaralı gönle hassas kapılar açılır,açılır ardına kadar gözyaşından kanat dua kuşuna ışık hızı erişmez uçuşuna nur sevgili gelir:müjde Hümeyra Rab akladı seni senâ et O’na birden aydınlanır yüzü Sıddîk’ın ve Ümmü Rûmân’a taze can gelir yüreğin umudu emdiği bu an Yakub’un gözünün gördüğü andır Adem’in Havva’ya kavuştuğu dem Nuh’un toprağa yüz sürdüğü andır İbrahim’e ateş cennet kesildi İsmail’in kurtulduğu zamandır ebeveynin gözü güne can verir ve derler,teşekkür etmelisin sen tek cevap göklerin hür gelininden: Rabb’ime teşekkür ediyorum ben Meryem saflığında bir de itiraf: vahiy benim için inmez sanmıştım binler şükür olsun ben aldanmıştım ey yerin annesi gökler gelini Yusuf’u zamandan çekme elini ey yerin annesi gökler gelini Yusuf’u zamandan çekme elini zeyl-c örtüne çiçek düşürdüm namluya duanı sürdüm sen ağlamasaydın anne gül mevsiminde üşürdüm VII güneşimi vurdular dalgalar sırılsıklam, dökülmüş elleri kolları yorgun argın, güneşi kıyıya sürüklüyorlar kıran kırana vuruşuyor hüzün mavisi ışıkları ıskalayan tüm kurşunlar onda karar kıldılar çoktan gelmiş olmalıydı göğün ak kanatlıları beni alıp götürmedi, neden bu sabah sular sahi, unutmuşum, güneşimi vurdular denize düşerken gördüm aldırmıyordu insanlar bulutların arasından yuvarlandı koya önce burna çarptı çığlık çığlığa kayalıklar sonra can havliyle devrildi suya ah…bayram etti cümle balıklar ama bir gariplik var, hiç ağlamazdı kuşlar sahi, unutmuşum, güneşimi vurdular ışıktan öpücük konduruyor sahile sular ellerim hatırassı, güneş bulaşıığı ellerim abdest organlarımda hâlâ izi var şafağın bitmesini boşuna beklemişim gözlerime ne oldu, neden bir tuhaf oldular sahi, unutmuşum, güneşimi vurdular ne geceler atardım önüne,hepsini de yerdi ayrılığı felaket, yanımdayken burnuma tüterdi eyvah ki yalnız beni değil yıldızları da kırdılar onlarsız yapamaz, bilirim, hep koynunda yatardı geç oldu, hâlâ anlayamadım, saati niçin sordular? Sahi, unutmuşum, güneşimi vurdular tam alır yerinden yemiş kurşunu güneş melekler her ahından bir cehennem yontarlar güneş ki masum kadınların iffetine eş göklerin maksadı ne ki kırılıyor gerdanlar neden beni okşayan melekler uykudalar sahi, unutmuşum, güneşimi vurdular.
Posted on: Mon, 29 Jul 2013 06:21:41 +0000

Trending Topics



Recently Viewed Topics




© 2015