Çeviri yapmaya devam ediyorum bakalım. --------------------------------------------------- “Hey Yuda, ölmeye hazır mısın?” Bu duymak istemediğim iğrenç sesi duyar duymaz uyandım ve sesin geldiği tarafa baktım. Hayır bu o olmazdı, hayır daha çok erkendi. “Şaşırmış gibisin Yuda, o muhteşem zekanı uyurken kullamıyorsun galiba. Ağır bir uykuya sahip olmak senin için kötü olmalı.” Bu cümlelerden sonra bana doğru döndü ve pis bir şekilde gülümsedi ve tekrar arkasını döndü. Ona saldırmak istedim ama çıplak bir halde olduğumu, ellerimin ve bacaklarımın masaya kalın bir zincirle zincirlendiğini yeni fark ediyordum. Zinciri hafiften çektim ama o kadar kalındı ki hiçbir şekilde kırılamazdı, bu fikirden vazgeçtim . Odayı incelemeye başladım. Sonradan fark ettim ki olduğum yer oda değil fazlasıyla tozlu bir kulübeydi. Dışarıya doğru baktım ve gecenin temsilcisi dolunayı gördüm. Orman ölüm sessizliğine bürünmüştü. Odanın içine tekrar bakınca masa, sandalye ve sandıktan oluşan bir kulübede zincirli haldeydim. Zincirlenmek bana göre hiç değildi, sınırlandırılmak… Tahminimce beş dakikamı etrafa boş boş bakınarak ve boş boş kaçma planı yaparak geçirdim. Sonra plan yapmanın bu durumda bir işe yaramayacağını fark ettim. Sıkılmıştım, sesli bir şekilde güldüm. Bana döndü ve tedirgin bir yüz ifadesi takındı. “3 aptal kardeşini tek başıma öldürmem canını acıtmış galiba.” dedim ve bana cevap olarak “Evet canımı fazlasıyla acıttı ama şimdi canı acıyacak olan ben değilim.” dedi . “Benim ki kısa bir acı, kılıcı sokup çıkarman yeterli ama senin acın seni her gün öldürecek lanet Nord” dedim. Bu cümlelerim onu sinirlendirmiş olmalıydı ki kılıcını çıkardı ve bana doğru yürüdü ve “Bir kelime daha edersen seni öldürürüm Yuda” dedi. Koca bir kahkaha attıktan sonra “Beni o kılıçla öldüremeyeceğini çok iyi biliyorsun” dedim pis bir yüz ifadesi takınarak.
Posted on: Wed, 04 Sep 2013 13:15:33 +0000
Trending Topics
Recently Viewed Topics
© 2015