Özdil Nami’nin, Rum uzlaşmazlığına rağmen, - TopicsExpress



          

Özdil Nami’nin, Rum uzlaşmazlığına rağmen, “Konfederasyon gündemimizde yoktur” demesi, uzlaşmazlığı teşviktir, çözümsüzlüğe hızmettir. Sabahattin İsmail Dünkü yazımda Rum yönetimi başkanı Anastasiadis’in, görüşmelerden kaçmak, zaman kazanmak ve masaya oturmadan öze yönelik kazanımlar elde etmek için dayattığı önşartları ortaya koymuştum… Bu bağlamda önşartlarının yer alacağı bir ortak bildiri yayınlanmasını gündeme getirdiğini, Türk tarafının ise geri adım atarak böyle bir ortak bildirinin içeriğini görüşmeyi kabul ettiğini ifade etmiştim.. GERİ ADIM ATMAYA GEREK YOKTU Oysa Türk tarafının geri adım atmasına ve pozisyonundan taviz vererek Rum tarafının önşartlarını müzakere etmeye başlamasına hiç gerek yoktu. Çünkü daha 1 hafta önce New York’ta BM Genel Sekreteri’ne acil çözümü öngören kapsamlı bir çözüm takvimi verilmişti… Yine aynı şekilde Başbakan Erdoğan da geçtiğimiz ay St. Petersburg’da yapılan G 20 zirvesinde BM Genel Sekreteri Ban’a 3 ay içinde sorunu çözmeyi önermişti… Anımsanacağı gibi Cumhurbaşkanı Eroğlu BM Genel Sekreteri’ne sunduğu 4 maddelik çözüm takviminde şu hususları önermişti: 1- Rum tarafı, daha önce Türk tarafının yaptığı gibi, müzakere sürecinde varılan mutabakatlara bağlılığını ve görüşmelere kaldığı yerden devam edileceğini teyit etmelidir…Görüşmeler bu zeminde ekimde başlatılmalıdır. 2- Yoğunlaştırılmış müzakereler yıl sonuna kadar kapsamlı şekilde sürmelidir. Bu süreçte müzakereciler gerektikçe Türkiye ve Yunanistan’da da temaslar yapmalıdır 3- Önemli bütün konularda sağlanacak ilerlemeler temelinde 2014 başında BM Genel Sekreteri’nin daha önce önerdiği “Çok Taraflı Konferans” toplanmalıdır. Bu konferansta başta güvenlik ve garantiler olmak üzere, taraflar arasında tıkanan konular ele alınmalıdır 4- Sağlanacak mutabakatlardan sonra Mart ayı içinde her iki tarafta eş zamanlı referandum yapılmalı ve anlaşmanın kabulü halinde iki eşit kurucu devlete dayalı Yeni Ortaklık Devleti’nin kuruluş süreci başlamalıdır… Cumhurbaşkanı Eroğlu, ortaya koyduğu bu takvimle, uluslar arası kamuoyu önünde “acil çözüm taahhüdü” vermiştir. Bu durumda artık hiç kimse çıkıp da “Eroğlu ve Türkiye çözüm istemez” diyemezdi. Anastasiadis’in görüşmelerden kaçtığı, zaman öldürdüğü, eşitlik temelinde bir çözüm istemediği, önşartlar dayattığı, bugüne kadar görüşülen tüm konuları çöpe atarak sıfırdan başlamak niyetinde olduğu Dünyanın gözü önündeyken niye geri adım atılmıştır, ben hala anlayamadım… BU YETMEZMİŞ GİBİ Bu yetmezmiş gibi, üstünden bir de Dışişleri Bakanı Özdil Nami Rum tarafını rahatlatacak açıklamalar yapmıştır…Nitekim, CTP’li Dışişleri Bakanı Nami, Anadolu Ajansı’na yaptığı açıklamada Rum tarafının en büyük korkusu olan “iki devlete dayalı Konfederal bir çözümün gündemde olmadığını” söylemiştir… CTP ruhani lideri Mehmatali Talat ise, bir televizyona yaptığı açıklamada “takvimi savunmanın doğru olduğunu, ancak Rum tarafı takvimi kabul etmezse, müzakereleri bitiririz, şöyle-böyle yaparız” demenin yanlış olduğunu söylemiştir… İşte Rum tarafını rahatlatan, önşartlar öne sürmesini ve oyalama taktiklerine başvurmasını teşvik eden bu “seçeneksizlik-teslimiyetçilik” politikasıdır… Rum tarafı biliyor ki her ne yaparsa yapsın, nasıl bir dayatmada bulunursa bulunsun, Annan Planı reddinde olduğu gibi, ne denli uzlaşmaz davranırsa davransın Türk tarafı çaresizdir, elini böğrüne koyup beklemeye devam edecektir… Nitekim bugüne kadar BM tarafından ortaya konan 1985, 1986 Cuellar Planlarını, 1992 Gali Planı’nı, 2004 Annan Planı’nı ve birçok güven yaratıcı önlemler paketini bu rahatlıkla reddetmiştir, Türk tarafı da seçeneksiz olarak beklemeye devam etmiştir, karşı adımlar atmamıştır… Oysa Rum tarafına bir çözüm takvimi verilerek “bu süre içinde çözüme gelirsen çözeriz, gelmezsen artık eski pozisyonda olmayız, iki egemen devlete dayalı bir Konfederasyon tezine geçeriz, yine gelmezsen bu kez ayrılık çözüm haline gelir” dense ve bunda çok ciddi olduğumuz gösterilse, uzlaşmazlığı kırılacaktır, çözüm için peşimizden koşacaktır… Bu politikaya karşı çıkanlar ve bizi seçeneksiz olarak gösterenler, o nedenle objektif olarak çözüme değil, çözümsüzlüğe hızmet etmektedirler ve Rum uzlaşmazlığını beslemektedirler… NE YAPILMALI? Bir kez daha vurguluyorum: Türk tarafının BM Genel Sekreterine sunduğu kapsamlı acil çözüm takviminin Rum tarafınca reddedilmesi durumunun devamı halinde artık onların eşref saatinin gelmesi beklenemez… Cumhurbaşkanı Eroğlu’nun da BM’de belirttiği gibi, Kıbrıs Türk Halkı bir 45 yıl daha belirsizlik içinde, ambargolar ve izolasyonlar altında yaşamayı kabul edemez… Bir 45 yıl daha sonu ve sınırı belli olmayan müzakereler için Rumların peşinden koşamaz… O nedenle çok kapsamlı bir eylem planı belirlenerek Dünya’ya ilan edilmeli ve Rum tarafının takvimi belli bir müzakere sürecine gelmemesi halinde Ocak 2014’den itibaren bu eylem planı kararlılıkla hayata geçirileceği ilgili tüm taraflara duyurulmalıdır. Acil çözümü sağlayacak tek strateji budur.
Posted on: Sun, 06 Oct 2013 18:35:35 +0000

Recently Viewed Topics




© 2015