ÜSTAD’IN GÖZÜNDEN CHP SEÇMELERİ; Nedir şu, içinde - TopicsExpress



          

ÜSTAD’IN GÖZÜNDEN CHP SEÇMELERİ; Nedir şu, içinde kıvrandığımız (demagoji) bataklığı; ve fikrin ırzına geçme diye tarif edilebilecek demagocya zanaatı?...Ve onun becerikli hokkabazı, şiir ve fikirde kopyacılıktan bile aciz, yeni CHP kahramanına gösterilen bu tahammül?... Komünizmanın Türkiye’de 48 yıllık çıkış, batış, tekrar fışkırış, yine toprak altına geçiş, fakat daima gizli ve açık seyrinde devam ediş; ve hiçbir zaman fikri ve kanuni tam murakabe altına alınamayış macerasından doğrudan doğruya Halk Partisi sorumludur. Vatanı, Batının komünizmaya zıt kapitalist dünyası önünde iki büklüm köleleştiren Halk Partisi olduğu gibi, aynı dünyanın kendi öz nefsine karşı tepkisi ve intihar rejimi komünizma önünde sahipsiz ve hamiyetsiz bırakan, yine odur: Cumhuriyet Halk Partisi… Komünizma, başından beri kendisini yamamaya baktığı Cumhuriyet İnkılabından, başta Halk Partisi olmak üzere, bütün idareler boyunca hiçbir vakit öldürücü bir darbe yememiş, aksine en elverişli türeme ve gelişme iklimini onda bulmuştur. Hele ‘’irtica’’ ismi verilen nesnenin her başına vuruluşta, komünizma, ilerici(!) rejimlerin baş ‘’hınk!’’ deyicisi olmuştur. Komünizma, inkılap rejimleriyle arasında fikir ve gönül iştiraki kurmaya baktığı din yıkıcılığı, ona öyle bir kuvvet ve gözükaralık vermiştir ki, ‘’Aydınlık’’ ve ‘’Kurtuluş’’ serisinden ‘’Orak-Çekiç’’ gazetesi ‘’softaların sarıkları kendilerine kefen olmalıdır!’’ diye manşetler atmış ve ne hükümette, ne de millette, hiçbir tepki izi görülmemiştir. En büyük açığı da 1960 sonrasının, uyuz illeti halinde her el sıkışında ötekine geçen sosyalizma modasında bulmuşlar, en büyük güce ihtilal sonrası erişmişlerdir. Tekrarlayalım ki, bu icra usulünün manada taarruz metodu, her devir boyunca ve her zaman (1) numaralı düşman saydıkları ve ‘’gericilik’’ diye isimlendirdikleri mukaddesat ve milliyet duygusuna, sırtlarını inkılaba dayayarak, daima bir saldırıştır. Düne kadar ‘’irtica’’ ve ‘’mürteci’’ diye kullanılan mahut yaftaların son yıllarda ‘’gericilik’’ ve ‘’gerici’’ klişeleriyle yer değiştirmesi de onların eseridir. Böyle bir iftira karşısında kalmış olan Türkiye’nin en kudretli komünist düşmanı bir kalem, bir komünistin şu sözüne muhatap olmuştur: -Biz bir şeyi, gerçeğe uygunluk derecesine değil halkın ona inanıp inanmama istidadına göre yayarız! -Din afyon, demokrasi hasta, milliyet köhne, hürriyet yalan…Her istikamet geri ve gerici…Tek yön, sol… Cumhuriyetçi, inkılapçı, hürriyetçi ve güya hiçbir mesned sahip olmaksızın komünist düşmanı geçinenlere, kendi özyurtlarının mukaddesatını talan etmek için ‘’aport’’ emrini veren bunlardır; ve bu da hulul metodlarının başlıca maddelerindendir. Evvela memleketi bu hale getirmiş olmak, sonrada ‘’ortanın solu’undan komünizmaya gitmek süreti ile emme basma tulumbalar gibi, komünizmaya çifte hizmet sahibi ikinci Cumhurreisi, zatıyle ve her şeyi ile, solculuk nufuz metodu adına, Moskova’dan itibaren heykeli her yerde dikilecek bir numunedir. Aynı nüfuz metodunun devşirdiği, daha nice İnönü yoldaşı görülmüştür. Onlar kendilerini maskelemeyi bilirler ve hemen daima ilericilik aşkına boy gösterirler. Bunların çoğu, sigaya çekilecek olsa komünizmayı da bilmeyen, komünist bile olmaktan aciz, lafta ilerici, gerçekte taş devri insanları kadar geri, küfür yobazlarıdır; ve bu halleri ile komünizma nüfuz metodunun en zengin fideliği olmuşlardır. Komünizma bu son devrede, şu an içinde bulunduğumuz devrede, işte bangır bangır ilan ediyoruz, cemiyet bünyesinde olmasa bile cemiyete hakim noktalarda yerleşmeyi bilmiş ve becermiştir!!!.. Halk Partisi’nde ‘’ortanın solu’’ tabiriyle en verimli tarlasını bulmuş olarak ‘’Türkiye İşçi Partisi’’ adı altında, kanuni kılığa büründürülmüş, yolu ve yönü, gidişi ve niyeti açık, resmi ve aleni solculuk ocağı… Bir Fransız adamına göre, Rus köylü sınıfının gözünde komünizma inkılabı şudur: ‘’Başka şartlar getiren, başka angaryalar yükleyen, başka işkenceler tatbik eden, başka derebeyleri sayesinde eski derebeylerinden alınan intikam…’’ Bir zamanlar komünizma cereyanlarının önlenmesi için İslami duygulara kuvvet verilmesi gerektiği yolundaki teklife, CHP ideolog taslağı Recep Peker şu cevabı vermiştir: ‘’-Bu illetin devasını İslamiyetten beklemek, kızıl zehire karşı şifayı yeşil zehirde aramaktır!’’ Cumhuriyet, halk ve parti kelimelerinin ırzına geçeni ve yarım asırlık küfrünü şimdi sistemleştirmeye ve içtimaileştirmeye kalkışanı bu parti…. Sen ne yüzle karşımıza çıkabiliyorsun? Sen bu memlekette ilk defa olarak minare yerine küfrü remzetmiş, bayraklaştırmış, şimdi de onu büsbütün sistemleştirmeye yeltenen partisin! Ve alışılmış manada bir parti değil, Türk Milletinin topyekun ruhuna ve maddesine musallat ve bir şekavet ocağısın! Mayıs, bayramlar ayı… 1 Mayıs, 19 Mayıs, 27 Mayıs… ‘’ Deliye her gün bayram!’’ derler. Bu ölçüyü Müslümanların yılda ancak 7 gün bayramına tatbik edemiyeceğimize göre, geriye ne kalıyor bilemem!... Bildiğim şu ki, yılda 12 ayın bir ayından fazlasını işgal eden bayramlarımızın çoğu, ancak delilere yakışır soydan…Hele kurtuluş bayramları, hele onlar!... Bir türlü kurtuluştan kurtulamamanın kendini şuur altında daima esir hissetmenin bayramları!... Hakikatte bizim üç bayramımız olmalıdır: Ramazan Bayramı… Kurban Bayramı… 50 yıllık CHP’den nam ve nişan bırakmayacak günün bayramı… Kaynak: Salih Mirzabeyoğlu KAVGAM Necip Fazıl Kısakürek HİTABELER
Posted on: Tue, 29 Oct 2013 10:00:27 +0000

Trending Topics



Recently Viewed Topics




© 2015