İSLAM VE MİLLİYETÇİLİK ÜZERİNE... ( 10 ) TÜRK - TopicsExpress



          

İSLAM VE MİLLİYETÇİLİK ÜZERİNE... ( 10 ) TÜRK MİLLİYETÇİLERİNE YÖNELTİLEN SUÇLAMALAR 1. “Bozkurta Tapıyorsunuz” Suçlaması Bazı kişi ve zümreler Türk Milliyetçilerini, Türklüğün sembolü olan bozkurt’a tapmakla suçlamaktadırlar. Hâlbuki bozkurt bir put, bir totem değildir. Bozkurt, Türk Milli destanlarına ve tarihi kayıtlara göre Türk Milletinin sembolüdür. Fakat bazı maksatlı kişiler, Türklüğün bu sembolünü bir put gibi görmekte ve göstermektedir. İmanlı, ihlâslı Türk Milliyetçileri, Âlemlerin Rabbi olan Hz. Allah’tan gayrısına tapmaz. Semboller, kişi yahut toplulukların kendilerini ifade etme araçlarıdır. Nasıl ki hilal dünyanın her yerinde yüce dinimiz İslam’ı temsil ediyorsa, bozkurtta Türklüğü temsil etmektedir. Esasen hemen hemen her büyük milletin bir sembolü vardır. İngilizlerin aslan, Fransızların horoz, Almanların kartal, Rusların ayı, Avustralyalıların kanguru, Çinlilerin ejderha, Farslıların pars milli sembolleridir. Bozkurt denilince her yerde Türklük ve Türk Milliyetçileri gelmektedir. Mesela, Hz. Peygamberin hadisine mazhar olmuş, Fatih Sultan Mehmed Han İstanbul surlarına saldıran askerleri için: “Haydi kurtlarım göreyim sizi” diye bağırmıştır. Yine aynı şekilde Hz. Peygamber, Hz. Ali (r.a)’ye cesaretinden ve kahramanlığından ötürü Allah’ın aslanı lakabını vermiştir. Birazcık idrakten nasibini alanlar ve konuyu araştırma zahmetine katlanan görecektirler ki, Türk Milliyetçilerinin hayattaki en büyük servetleri gönüllerinde taşıdıklara Allah’a olan sonsuz imanlarıdır. Büyük mütefekkirlerimizden Seyyid Ahmed Arvasi, bozkurtun hiçbir zaman Türk’ün totemi olmadığını açıkça ifade etmektedir. 2. Türk Milliyetçileri Tanrı Kelimesini Kullanıyorlar! Türk Milliyetçilerine iftira atmayı görev edinmiş, idraki kıt, peşin hükümlü, ilimden nasibini almamış kişiler Tanrı kelimesinin kullanılmasını günah saymakta hatta ve hatta neredeyse İslam’dan çıkmak olarak görmektedirler. Bilmedikleri konun uzmanı olan bu kişiler, hâşâ kendilerini yüce yaratıcının yerine koyarak insanlara kolayca kâfir damgasını vurabilmektedirler. Hâlbuki hadis-i şerifte bir Müslüman kâfir diyenin kendisinin kâfir olacağı apaçık ifade edilmiştir. Şimdi, İslam’ı ideoloji haline getiren ve samimi Müslümanları kasten yanılttıklarına inandığımız bu insanların suçlamasına cevap verelim… Tanrı kelimesi Türkçe’dir ve ilah yani yaratıcı anlamına gelir. Bazılarının iddia ettikleri gibi Tanrı kelimesi ilahlar manası gelmez. Mekke’de bulunan kâfirler yani müşrikler Allah’a ortak koştuklara şeyleri tanrılar demiyorlardı. Çünkü yukarda söylediğimiz gibi Tanrı kelimesi Türkçe’dir ve Arapların putlarına, Tanrı diye hitap etmeleri mümkün değildir. Hepimizin bildiği gibi müşrikler ilahlarına çeşitli isimler vermişlerdi; Lat, Menat, Uzza, Hubel gibi… Her dil yüce yaratıcıya çeşitli isimler vermiştir. İbranice: Vahîm, Farsça: Hüda, Rumca: Sibos, İngilizce: God. Bunların hepsi yaratıcı, yaratan manasına gelmektedir. Büyük âlimlerden İmam Şarani bu konu da “Tabakatü’l Kübra” isimili eserinin 3. cild, 1053’ncü sayfasında şöyle buyurlaktadır: “İsm-i zât birdir, iki olmaz… Ama her dildeki tabiri başkadır” Tanrı kelimesini bir çok âlim ve müteffessir de kullanmıştır. Büyük Allah dostlarından Yunus Emre’de yazdığı ilahilerde çokça kullanmıştır: Müslümanım diyen kişi /Şartı nedir bilse gerek / Tanrı buyruğun tutup / Beş vaktini kılsa gerek Yine Eksik olma ehillerden / Kaçıverin cahillerden / Tanrı bizar bahillerden / Bahil Hakk’ı görür değil Görülüyor ki; Yunus Emre, Tanrı kelimesini kullanmakta bir sakınca görmemiştir. Şimdi sormak gerekir; Yunus Emre cahil midir ki, Tanrı kelimesini kullanmıştır? Yahut Tanrı kelimesini yasaklayanlar, Yunus Emre’den daha mı Müslümanlardır? Yunus Emre, Tanrı kelimesinden başka Esma-i Hüsna’da olmayan ve Çalap kelimesini de kullanmıştır! Gönül Çalab’ın tahtı / Çalap gönüle baktı / İki cihan bedbahtı / Kim gönül yıkar ise Ayrıca Hergiz gitmez gönülden / Hiç eksik olmaz dilinden / Çalap kendi nurun / Gözüme nuş eyledi Yine büyük Allah dostlarından Mevlana Hz.’de Tanrı kelimesini kullanmıştır: “Canım tende oldukça Kur’an’ın kölesiyim. Ben Tanrı’nın seçkin peygamberi Muhammed’in yolunun toprağıyım. Her kim bundan başka benden bir söz naklederse ona çok üzülür, sözden de çok üzüntü duyarım.” İstiklal Marşımızın yazarı, milli şairimiz Mehmed Akif Ersoy’da Hudâ kelimesini kullanmıştır: Cânı, cânânı, bütün varımı alsın da Hudâ, Etmesin tek vatanımdan beni dünyâda cüdâ Yukarıdaki örneklerde de açıkça görüldüğü gibi Allah dostları ve abide şahsiyetler Tanrı ve Hüda gibi Esma-i Hüsna’da olmayan isimlerin kullanılmasında bir sakınca görmemişlerdir. Tanrı kelimesinin kullanılmasının hoş karşılanmamasının bazı sebepleri vardır. Bunlardan önemli ikisi şudur: Birincisi Allah isminin insana ahireti ve buna benzer şeyleri hatırlatmasından ötürü, Allah lafzını ağzına almak istemeyen, günübirlik yaşan sosyetenin Tanrı kelimesini kullanmasıdır. İkincisi de, başta aziz milletimizin severek seyrettiği Çağrı filmindeki müşriklerin, putlarına Tanrı diye hitap etmesi ile yabancı Hıristiyan filmlerinde Müslüman olmayanların Tanrı lafzını kullanmasıdır. Burada açıkça belirtmek gerekir ki, yüce yaratıcıya Allah (c.c) diye hitap edilmesi en güzeli, en doğrusudur. Fakat örneklerini açıkça verdiğimiz gibi Tanrı, Hüda, Çalab denilmesinin dinen bir sakıncası yoktur. NE MUTLU TÜRKÜM TÜRKÜM TÜRKÜM DiYENE NE MUTLU TÜRKÜM TÜRKÜM TÜRKÜM DiYEN BiLENE 08.12.2014 ( ZAFER DEDEELi )
Posted on: Tue, 09 Dec 2014 00:16:49 +0000

Trending Topics



Recently Viewed Topics




© 2015