İlk ulusal Kürt partisi diye adlandırdığım Xoybun - TopicsExpress



          

İlk ulusal Kürt partisi diye adlandırdığım Xoybun Partisi`nin önemli simalarından bir tanesi de Memduh Selim Beg´dir. Memduh Selim Beg, aslen Van´lıdır. İstanbul´da 1. Dünya Savaşı´ndan sonra patlak veren Kürt kültürü ve politik örgütlenme döneminin önde gelen siması Memduh Selim, bir Kürt aydınıdır. Ne Bedirxaniler gibi mir (Botan Beyi), ne de Seyit Abdulkadir gibi Nehrişeyhi, ne de Babanzadeler gibi Kürdistan´ın büyük bir ailesinden geliyor. Onu daima Kürt aydın hareketinin içinde görmekteyiz. İstanbul´da o dönemde Kürt Teali Cemiyeti üyesidir. HÊVÎ cemiyetin yayın organı olarak çıkartılan Rojî Kürt dergisinin yazı kurulundadır. Kürtçe bölümünde, Babazade İsmail Hakkı, Dr. Abdullah Cevdet ve Bitlisli Yusuf Ziya, Kemal Fevzi ile birlikte çalışmaktadır. Şeyh Sait isyanından sonra, o da Suriye´ye geçen aydınlardandır. Xoybun´un kuruluş çalışmalarını, Mir Celadet Bedirxan´la beraber yürütür. Kürt edebiyatçısı romancısı sevgili Mehmet Uzun, Sîya Evînê adlı Kürtçe romanında, bu Kürt aydının hayat hikayesi etrafında, Kürtlerle ilgili zaman, zemin ve belge tespitleri yaparak, onun hayatını yazar. Bir çok konuda, Xoybun´la ilgili görgü, duyum ve tanıklıkları da getirerek, bizleri aydınlatır. Ona göre Memduh Selim Beg, Celadet Bedirxan Beg ile birlikte oturup, Xoybun´un kuruluşu için toplantıya geleceklere çağrı metnini-davet metnini birlikte yazarlar. Metin aşagı yukarı şöyledir. “Aziz Kürtler, unutmayınız ki, siz Kürt milletinin bir ferdisiniz. Tarihe karşı sorumluluğunuz vardır. Eğer biz bu sorumluluğu yerine getirmezsek, günah işlemiş kötü kişiler olacağız. Dört bin yıldan beridir ki, Kürtler kendi topraklarında ve kendi vatanlarında yaşıyorlar. Şimdi ise, tarihin karanlık dönemini yaşıyoruz. Vatanımız parçalanmış, virane haline getirilmiş... Vatanımız yas içindedir. Türk Hükümeti, vahşi saldırılarını gün be gün artırıyor. Onların gayesi, Kürtleri bir an önce Türkleştirmektir”. Doza Kürdistan´da ve daha bir çok yerde, İskender Bey diye arkadaşlarından anılan kişi, Memduh Selim Beg´dir. Kürt Xoybun çemiyeti, Beyrut´ta gizlice toplanmış ve kongrede Mir Celadet Bedirxan, Memduh Selim, Şahinzade, Mustafa ve Abdulkerim ile oluşturulan ve uluslararası düzeyde çalışacak olan komiteye, Kürdistan adına delege seçilmiştir. Yine Sîya Evînê´den öğreniyoruz ki, Beyrut´tan sonra Antakya Fransız idaresindeyken gelip oraya yerleşir, güzel bir Çerkez kızı ile nişanlanır. Ama Xoybun´un bir toplantısında, Ağrı direnişini yerinde görmek gibi bir zaruret nasıl olur. Memduh Selim gönüllü gider. Ağrı´da General İhsan Nuri ile beraber olur, orada bir çok şeyi kaleme alır. Ağrı direnişinin sonuna doğru artık yapacağı bir görev yoktur. İstemeyerek İhsan Nuri Paşa´nın zoruyla döner. Nişanlısı bu iki yıl içerisinde ölüm haberini alır, başka biri ile evlenir. Bu Memduh Selim´i yıkar. Antakya (Hatay), Türkiye´ye ilhak olunca, Memduh Selim Beg orayı terk eder. Cumhuriyetin 10. yılı dolayısıyla çıkartılan Genel Af´tan yararlanmak isteği yoktur. Reddeder. O da, yeni bir evlilik yapar ve 1916´da Şam´da vefat eder. Bütün batılı gazeteciler, kürdologlar ve oryentalistler için vazgeçilmez bir kaynak olan, çok zengin kütüphanesi, elli yıla yakın biriktirdiği dergiler, belgeler ölümünden sonra kilo ile satılır. Kemal Sülker, Türkiye sol hareketinin ismi olan cefakeşlerinden biridir. Hatay´ın Antakya kentinde doğup büyümüştür. 1944´te bu kez Hatay´a sürgün olarak gider. On yıl önce öğretmenlerimin bana verdikleri öğütlerin bulunduğu defteri karıştırdım. Kemal Sülker, felsefe, tarih, edebiyat başta olmak üzere, bütün hocalarımın öğüt defterine yazdıklarını, Yazko edebiyat, sayı 24-1982 tarihli sayısında anlatır. Bu anılar arasında Edebiyat öğretmeni Memduh Selim Bey´in de defterine yazdıklarını bize aktarır. Şimdi o satırlara gelelim. §Edebiyat öğretmeni Memduh Selim, ciddi, geniş görüşlü etkin bir kişiydi. Öğütlerini şöyle sıralamıstı: O insanlardan olunuz ki; büyük hakim ve şair Şiraz´lı Sadi ile birlikte, ben-i adem azayı yekdigerend desinler ve Lamartini gibi yüreklerinde, Portout ou I´on pleurea mon ame sa patrie. Yani: ağlanan her yerde ruhumun vatanı vardır. Deyişiyle büyüklüğü susam, damar atışlarıyla yaşasınlar.
Posted on: Thu, 31 Oct 2013 11:56:37 +0000

Trending Topics



Recently Viewed Topics




© 2015