İngilizce deyimler ve Türkçe anlamları Barking up the wrong - TopicsExpress



          

İngilizce deyimler ve Türkçe anlamları Barking up the wrong tree Yanlış ağaca havlamak Cevabı yanlış yerde aramak Put someone in the picture Birini resme koymak Birine olayın iç yüzünü anlatmak To keep ones fingers crossed İyi şans dilemek To throw ones hang in Vazgeçmek To break the back of it İşin çoğunu tamamlamak To be on ones toes Harekete geçmek için her zaman hazır olmak Head start Avans Vermek To pull someones leg Şaka ile kandırmak To put ones foot in it İstemeden utandırmak To toe the line Kurallara uymak To be up in arms Muhalafet etmek çok karşı çıkmak To give someone the elbow Birinden kurtulmak To get something off ones chest İtiraf etmek To have a chip on ones shoulder Kompleksli olmak To be neck and neck Aynı düzeyde olmak Off the top of ones head Düşünmeden To be tied up with something Birşeyden dolayı o anda meşgul olmak To be full of beans Hayat dolu olmak It was a piece of cake Çok kolaydı To drop someone a line Birisine çok kısa mektup yazmak To get carried away Birşeyden dolayı aşırı heyecanlanmak To make a mountain out of a molehill Pireyi deve yapmak To hit the roof Sinirden tepesi artmak My father is as bald as an egg Babam kabak gibi keldir He has a memory like sieve Hafızası çok kötüdür He came out smelling like a rose Çok başarılıydı He lives like a king Kral gibi yaşar She has a memory like an elephant Hafızası çok kuvvetlidir She took it like a duck to water Onun için çok doğaldı She looks like death warmed over Çok gariban gözüküyor He treats me like dirt Bana çok kötü davranıyor She treats me like a king Bana kral gibi davranıyor He sticks out like a sore thumb Herkes tarafından farkedilen birisi He works like a horse Çok sıkı çalışır He has a mind like a steel trap Çok zeki birisi He looks like a million Harika gözüküyor He went on like a broken record Kırık plak gibi konuştu She has something up her sleeve Birşey planlıyor He swears like a trooper Çok küfür eder She tells it like it is Herşeyi olduğu gibi söyler It works like a charm Çok iyi çalışır My mother wears the pants in the family Evin hakimi annemdir The news spread like a wildfire Haberler çok hızlı bir şekilde yayıldı The kids fought like cats and dogs on the street Çocuklar sokakta kedi-köpek gibi kavga ettiler My girlfriend is as cute as a button Kızarkadaşım çok güzeldir I drink cofee once in a blue moon Ayda yılda bir kahve içerim I am tikcled pink that I have passed the exam Sınavı geçtiğim için çok heyecanlıyım He eats like a pig Çok fazla yemek yer He took it like a man Olgun bir şekilde kabul etti He eats like a bird Çok az yemek yer He drinks like a fish Çok içki içer I slept like a dog Çok güzel uyudum My brother runs like a wind Kardeşim çok hızlı koşar The teacher is hot under the collar Öğretmen çok kızgındır A good friend would give you the shirt off his back İyi arkadaş senin için herşeyi yapar We must tighten our belts now Kemerleri sıkmamız lazım I have been hoodwinked Aldatıldım That idea is old hat Bu modası geçmiş bir fikir Guests are given the red carpet treatmen in Turkey Türkiyede misafirlere çok iyi davranılır Lets go out and paint the town red Hadi dışarı çıkıp şehrin altını üstüne getirelim I always look at the world through rose coloured glasses Dünyaya her zaman pembe gözlüklerle bakarım When I bought a summer house she was green with envy Yazlık ev aldığımda kıskançlıktan deliye döndü Dont look so blue! Try to be optimistic O kadar karamsar bakma! Biraz iyimser olmaya çalış John is a true blue friend John çok sadık bir arkadaştır This money is my golden oppurtunity to buy a new car Bu para yeni bir araba almak için altın gibi bir fırsat I dont have a red cent Tek kuruşum bile yok Mary talks like a blue streak Mary çok konuşkandır He sees red whenever he loses the match Ne zaman maçı kaybetse kendini kaybeder I am in a red Boğazıma kadar borca battım
Posted on: Fri, 18 Oct 2013 12:07:32 +0000

Trending Topics



Recently Viewed Topics




© 2015