Ş HAYATINDA KİBİRLİ VE GURURLU İNSANLARIN İŞYERİNE - TopicsExpress



          

Ş HAYATINDA KİBİRLİ VE GURURLU İNSANLARIN İŞYERİNE OLUMSUZ ETKİLERİ İBRAHİM KORU ibrahimkoru@mynet İnsanlar doğal olarak doğarlar, büyürler ve çalışırlar, yani bir iş sahibi olurlar, kimisi yönetici, kimisi yönetilen olur, sonuçta hepsi bir makinanın parçaları gibi birbirlerini tamamlarlar. İnsanlar bir iş yerinde önemli bir mevkide bulunsun veya bulunmasın, başka insanlara karşı nasıl bir tutum içerisinde olmalıdırlar? Öncelikle, güleryüzlülüğümüzü iş hayatımıza yansıttığımız, sürece başarılı oluruz. Bunu henüz harekete geçiremediğimiz için gerçek mutluluğu yakalayamıyoruzdur. Oysa güleryüzlülük, bir çok gerginliğin ve düşmanlığında önüne geçebilir, hayat yolundaki engellerden önemli bir bölümünü onun sayesinde aşabiliriz. Bir insan güleryüzlü ve sevimli ve halkın sempatisini kazanacak kadar akıllı ise, herhalde başarı da ondan yana olacaktır, çünkü diğer insanlara gösterdiği sevgi, saygı ve destek kadar, o da sevgi, saygı ve destek görecektir. Bu da çalışma hayatında çok önemlidir. Tarih kibir ve gururunun esiri olmuş insanların kötü akibetleriyle doludur, bunların arasında imparatorlar, generaller ve önemli mevkilerde bulunanlar olduğu gibi, sıradan insanların da aynı hatayı yaptıkları takdirde düştükleri zor durumları anlatan bir çok hikaye duymuşsunuzdur. Küçük şeylerden mutlu olmayı başaran insanlar, çoğu zaman kibir ve gururunun esiri olmuş insanlar yüzünden gerçek hayattan arzu ettikleri tadı alamazlar, bu da onları hayata küstüren, yeteneklerini engelleyen en önemli nedenden birisidir. Bazı insanlar çok tanınmış ve seçkin bir aileden geldiklerini veya yüksek bir mevkide olduklarını düşünerek altındakileri küçümserler, bunlar kendi sınıflarından olduğunu düşündükleri insanlarla daha yakındırlar ve bu insanlara karşı farklı bir tutum sergilerler. Aslında kendilerinin insanlara faydası olmayan, sadece mutsuz üreten biri olduklarının farkında bile değildirler. Kendi kurdukları dünyanın farklılığına kendilerini inandırarak kutsadıkları değerlere sıkı sıkıya bağlanırlar. Bir çok işyerinde mevki sahibi olduktan sonra mevkisinden dolayı tutumu değişen, etrafındaki insanlara karşı kırıcı olan, onları dinlemeyen ve dünyadaki tek doğrunun kendisi olduğunu kabul ettirmeye çalışan bu tür zavallı insanlara rastlamak mümkündür; etrafımızda olup bitenlere baktığımızda bu örneklerden bolca görürüz. Halbuki akıllı insan meyve dolu ağaç gibi alçakgönüllü olup başını yere doğru eğer, aksi halde selvi gibi dik olanın, kendisinden faydalanılacak meyveside olmaz. Bir insan başarılı olmak ve saygın bir kişi olarak yaşayıp anılmak isterse, yönetici olsun, yönetilen olsun kibir ve gurur elbisesini üzerinden atmalı, mütevazi ve alçak gönüllülüğü alışkanlık haline getirmelidir. Aksi halde gururundan yeri bile göremeyen insanlar takılıp düşmeye mahkumdurlar, zamanla saygınlıklarını kaybederler ve günün birinde unutulur giderler. Atalarımızın, “insanların gönlünde yükselmek isteyen kişi mütevazi olmalı, alçak gönüllülük merdivenini kullanmalıdır” sözü, düşündürücüdür. Etrafıyla şakalaşan ve kendisine yöneltilen eleştirileri olgunlukla karşılayan bir patron veya işçi diğer insanların sempatisini, saygı ve sevgisini kazanır, insanlar, kendisi ile ilgilenen hal hatır soran, gerektiğinde yardım eden bu tür insanlarla daha verimli olurlar, burada işler daha kısa sürede biter. Kendini yanılmaz biri olarak gören, insanları aşağılayan, kendini kaf dağındaymış gibi gören kişi ise, bulunduğu makamı insanlara zulüm aracı olarak kullanırsa, beraber iş yaptığı insanların motivasyonunuda olumsuz yönde etkiler, bu tür insanlar doğru yaptıklarına inansalarda aslında günün birinde ne kadar yanıldıklarını anlarlar. Sonuç olarak, ne kadar yanlış olduklarının farkına varırlar ama iş işten geçer, unutulur giderler ve geride kırılan kalpler, aksayan işler ve gözle görünmeyen binlerce dolarlık işyeri zararı bırakırlar. Büyüklük taslayan, diktatörce yaşamak isteyenler hiçbir zaman sevilip sayılmazlar ve kimseyi kendilerine çekemezler, hatta yakınlarında bulunan insanları dahi kendilerinden uzaklaştırırlar. Bu tür insanların hayatı kolay değildir ve başarı onlara çok uzaktır. Yüzleri gülmeyen sürekli şikayetçi olan ve ortaya çıkan başarısızlığı başkalarına yüklemeyi adet haline getirenler işyerindeki motivasyonu olumsuz yönde etkilerler, bu tür insanlar iki yüzlülüğü, yalan söylemeyi ve hileyi alışkanlık haline getirmişlerdir. Kendi menfaati için insanların iyi niyetinden faydalanan bu tür insanlardan uzak durmak gerekir. Sonuç olarak, işyeri performansını olumsuz yönde etkileyen kibir ve gururun bir işyerinde olmaması hepimizin arzusudur. İnsanların birbirini küçük görmesini gerektiren ne olabilir ki; saygı, sevgi, hoşgörü ve mütevazilik gibi kavramlar bir işyerinin vazgeçilmez ahlaki yapısını teşkil etmelidir. İnsanların birbirini küçük görmediği bir işyeri ortamına belki bu insanları kazandırabiriz de.
Posted on: Tue, 26 Nov 2013 06:53:55 +0000

Recently Viewed Topics




© 2015