ŞEYHLER, MÜRİDLER, AJANLAR, TEKKELERDEKİ, SABATAYCI ve MASON - TopicsExpress



          

ŞEYHLER, MÜRİDLER, AJANLAR, TEKKELERDEKİ, SABATAYCI ve MASON İŞGALİ; Türkçülük hareketinin kaynağı, sadece Batı’dan gelen milliyetçilik akımı değildi, “İttihad-ı İslâm” (Pan-İslâmizm) hareketinin de milliyetçi fikirlerin yayılmasında değişik sebeplerle payı vardı. Yahudiler ve masonlar Osmanlı’da, ekonomiden politikaya ve eğitime kadar birçok alanda etkin olmalarının yanısıra sünni ve alevi tarikatlarının içine de sızmışlardı. “Özellikle Mevlevi, Melami ve Bektaşi tekkelerinde 19. yy.dan itibaren Sabataycıların şeyh, mürşid, dede, dedebaba gibi en üst makamlara kadar ulaştıklarını görüyoruz Merkezi Selanik olan bu cemaatin Selanik’te özellikle Mevlevi ve Bektasi dergahlarında yoğunlaştıklarını görüyoruz. (…) Ilgaz Zorlu, Sabataycı cemaatlerin İslam mutasavvıflarıyla ilişkilerinin özellikle İstanbul, İzmir ve Selanik’te yoğunlaştığını belirtiyor. İstanbul da Yenikapı Mevlevihanesi, Kasımpaşa Mevlevihanesi, Aziz Mahmud Hüdai’nin Üsküdar’daki dergahı Sabataycıların etkin olduğu dergahlar olarak dikkat çekmektedir. Yahudi mistizmi olarak tanımlanan Kabbala öğretisine dayanan Sabataycı yorum, İslamın gevşek mistik yorumu olarak Mevlevilik, Bektaşilik ve Melamilik ile paralellikler arz eder ve ortak buluşma noktaları bulur. Sabataycı asıllı Yunan yazar Starolakis, “Salonika, Jews and Dervishes” isimli kitabında Yahudi-Sabataycı kökenden olup Selanikteki dergahlarda etkili olan ve hatta bir kısmının uzantıları İstanbul’a kadar gelen dönme şeyhlerden bahsediyor. Bunlardan biri de müflis işadami Halil Bezmen’in dedesi Esad Efendi’dir. Esad Efendi 1920’lerde Kasımpaşa Mevlevihanesi’nin şeyhidir. Ankara Bektaşi Dergahı’nın şu andaki Dedebabası yani şeyhi de Sabataycıdır. Yine Dedebabalardan Bedri Noyan da Yahudi dönmesidir (Tv program yapımcı ve sunucu Engin Noyan’ın ağabeyidir). II. Meşrutiyet sonrası dönemde özellikle Bektaşî tarikatı mensupları, Halifelik konusunda “Şiîlerin imamlık ilkesine daha yakın olmaları” ve Tanzimat öncesi yaşadıkları bazı olaylar sebebiyle İttihat ve Terakki hareketine destek vermişlerdir. Zaten bazı Jön Türkler Bektaşî, bazıları da (Talât Paşa, Rıza Tevfik, Şeyhülislâm Musa Kâzım Efendi gibi) hem Bektaşî, hem de masondu.” Dikkat çeken diğer bir ocak da Üsküdar’daki Özbekler Tekkesidir. Bu Tekke Nakşibendiliğin Halidî kolundan… Eskiden beri çift taraflı istihbarat ilişkilerinin içinde olduğu iddia edilmektedir. “Buhara’da doğarak 1847′de İstanbul’a gelen ve Özbekler Tekkesi’ne Şeyhi olan Türkçülerin pek değer verdikleri ve öncülerden saydıkları Süleyman Efendi 1877′de bir heyetle Macaristan’a gitmiş ve 1882′de meşhur Çağatay Lûgatı’nı neşretmiştir. İçinde 8 bin kadar kelime bulunan sözlük, Nevâî, Ahmet Yesevî ve Munis’in şiirlerinden seçilen örneklerle süslenmiştir. Şeyh Süleyman Efendi Çağatay Türkçesi ve Osmanlı Türkçesinin bir büyük dilin iki kolu olduğunu ve birliğini belirtmiştir. Özbekler tekkesinin ilginç girift ilişkileri vardı. İngiliz belgelerine göre Özbekler Tekkesi postnişini Şeyh Süleyman Efendi (1821-1890), konuk olarak dergaha gelen kişilerden topladığı istihbaratı, ingiliz büyükelcisi Henry Layard’a para karşilığı veriyordu ( Tarih ve Toplum Dergisi Nisan 1992 s.12-16)”[86] Nitekim araştırmacı Azmi Özcan da konuyla ilgili olarak arşiv belgelerine dayanarak yaptığı çalışmada Süleyman Efendi’nin ajanlığını açıkça ifade etmektedir. Özbekler’e yolu düşmemiş Millî Mücadele kahramanı yok gibi.” Anlatılanlara göre Tekke’nin Mustafa Kemal’in Samsun’a gidişinde de büyük etkisi vardır.” “Mustafa Kemal ve arkadaşlarının Samsun’a gitmesine izin veren İngiliz belgesinin altında 1919′da İstanbul’a gelen, başta Özbekler Tekkesi olmak üzere bazı dergahlarla –güya- tasavvuf düşüncesini öğrenmek için ilişki kuran John Godolphin Bennett’in imzası vardı. Yıllar sonra İstanbul’a dönen Bennett ilk olarak yine Özbekler Tekkesi’ni ziyaret etti. Ne anlama geliyor bu? …Aytunç Altındal’ın, dünyanın en eski ve tehlikeli yeraltı cemiyeti İlluminati üyeleri arasında ismini teşhis edip ifşa ettiği 3-5 kişiden birinin de ilginçtir ki Özbek Tekkesi Şeyhi Ata Efendi olmasıdır. Ek bilgi olarak bugüne kadar sayısız başarılı reklama imza atan Ali Taran’ın da Ata Efendi’nin torunlarından olduğunu ekleyelim. Ata Efendi, Taran’ın anne tarafından dedesidir. Türkçülük hareketinin kaynağı, sadece Batı’dan gelen milliyetçilik akımı değildi, “İttihad-ı İslâm” (Pan-İslâmizm) hareketinin de milliyetçi fikirlerin yayılmasında değişik sebeplerle payı vardı. İslâm birliği fikrinin öncülerinden olan Şeyh Cemaleddîn-i Efganî’nin(mason ) faaliyetleri de bu akımın hızlanmasına zemin hazırlamıştı.” “Cemâleddîn-i Efgânî, İstanbulda bulunduğu sırada bâzı yazar ve şâirler üzerinde etkili oldu.” “Efgani, hem Türkçü, hem İslamcı görünmeyi başarmıştır. “ “Bilhassa Türkçülük ve İslâmcılık düşünceleri ile hareket edenler, ayrı fikir ve inançta olmalarına rağmen onu hoca kabul etmişlerdir.” “Mehmet Emin Yurdakul, Ziya Gökalp, A. Agayef hep Efgani’den destek görmüştür. Mesela M. Emin Yurdakul’un, “Ben bir Türküm, dinim cinsim uludur” şiirini Efgani çok beğenmişti.” Efgani, makalesinde diyordu ki: ‘Irkçılık dışında saadet yoktur. İnsanları birbirine bağlıyan iki bağ vardır: Biri dil, biri de din birliğidir. Dil birliği, ırk ve milliyet birliği demektir. Şüphesiz, bu birliğin dünyadaki beka ve sebatı dinden daha devamlıdır.’ Efgani, Mısır’da da Arap ırkçısıdır. ‘Arap ırkının sınırını belirleyecek ölçü din ve mezhep değil, Araplık ölçüsüdür’ demiştir. “ “Bu tavrı cemiyette ayrılıklara yol açmıştır. Cemâleddîn-i Efgânî’nin asıl gâyesi de budur. Hayâtına bakılınca, gidip gezdiği yerlerde dâimâ tefrikadan yana olmuş ve fitneler çıkarmıştır. II. Abdülhamid Han, hatıratında diyor ki: “Hilafetin elimde olması İngilizleri hep tedirgin etti. Blund adlı bir İngiliz ile Efgani adlı bir maskaranın el birliği ile İngiliz hariciyesinde hazırladıkları bir plan elime geçti. Osmanlı İmparatorluğu’nun son yüz yılı içerisinde bazı tekkeler ile istihbarat örgütleri iç içe olmuştur. Bu tekkelerin bir kısmı Osmanlı İmparatorluğu’nun tüm yeniliklerine karşı çıkarak İmparatorluğu zayıf düşürmüş ve çöküşü hızlandırmıştır. Tekkelerin, İmparatorluğun çöküşünü hızlandıran bir başka etkileri de Osmanlı’ya karşı bağımsızlık mücadelesine giren halkı tahrik etmeleri olmuştur.” Bu dönemlerde dünyanın süper gücü İngiltere idi. İngiliz istihbaratı o dönemde tarikatlara büyük önem vermiş ve Osmanlı sınırları dahilindeki tekkelere sirayet ederek kullanmıştır. Çünkü tarikatlerdeki hiyerarşik yapı yeryüzündeki en disiplinli yapılardır. Şeyh ne derse tüm tekke mensupları şeyhin dediğini sorgulamadan itaat eder. Böyle bir yapıya devletlerin ve o devletler üzerine hesapları olan örgütlerin kayıtsız kalmaları elbetteki mümkün değildir. KISA ÖZET; Osmanlı’nın son dönemindeki tabloyu kısaca özetleyelim: - Devletin tüm kadroları masonların kontrolündedir, - Ordu ve iletişim masonların kontrolündedir, - Bir Yahudi enjeksiyonu olan hakim ideoloji Türkçülük masonların kontrolündedir, - Dini otorite (şeyhülislamlık) masonların kontrolündedir. Alıntıdır.
Posted on: Fri, 09 Aug 2013 22:46:57 +0000

Trending Topics



Recently Viewed Topics




© 2015