Şehidlik Rûhunun Yeniden Canlanması Mumsema Toplumun ve - TopicsExpress



          

Şehidlik Rûhunun Yeniden Canlanması Mumsema Toplumun ve içindeki bireylerin sayılamayacak kadar kapsamlı dertlerine temel çözüm; her iki anlamda şehâdet kavramının ihyâ edilmesidir. Tevhid/şehâdet şuuru olmadan şehidlik bilincinin de olmayacağı, uzunca zamandır her ikisinden de mahrum bırakılmanın ölümcül acılarıyla kıvranan toplumun şâhitliğiyle ispat edildi. Şehidlik istek ve arzusunu dirilttiğimiz anda ve o oranda kendimizin ve içinde yaşadığımız toplumun da dirileceğini, bunun dışındaki ıslah çabalarının delik kaba su doldurmaya çalışmak cinsinden olduğunu artık bilmek zorundayız. Şehid; Tevhid mücâdelesinin ebedî şâhididir. Hakk’a ve hakikatlere, gözüyle görmüş gibi şâhid olan şehâdet eridir. Seven, sevdiğinin yolunda, sevdiğinin isteğini seve seve fedâ edendir; Şehidlik, bu hükmü kanıyla onaylayan sevdâlı fedâidir. Şehid; ne adına, kime karşı ve niçin mücâdele ettiğini bilen kimsedir. Şehid, tuğyânın kurumlaşıp otoriteleştiği bir dünyada en güzel dâvânın sevdâsına tutulmuş müslümandır. Şehâdet/şehidlik, şehâdet kelimesini kuşanmakla, Allah’ın şâhidi olmakla mümkündür. Allah dışındaki bütün ilâhlara “lâ -hayır!-” demek, şehâdete giden yola girmektir. Çünkü gerçekten şehâdet kelimesini haykırmak, bütün dünyaya meydan okumak, bütün küfür dünyasını karşısına almak, şehidliğe tâlip olmak demektir. Şehidlerin kanları, İslâmî değişim ve dönüşümün anahtarıdır. Şehid; kendisinin yeryüzünde halîfe (2/Bakara, 30) olduğu bilincinde olan, “yeryüzünde fitne kalmayıncaya ve din tamâmen Allah’ın oluncaya kadar İslâm düşmanlarıyla mücâdele edilmesi gerektiğini” (8/Enfâl, 39) unutmayan bir dünya vatandaşıdır. İstanbul’u fethetmek için tâ Medine’lerden gelip sur kenarlarında şehid olanların yolunu sürdüren ve dünyanın en uzak noktasındaki mazlumlara yardım için kıtalar arası seferleri en güzel seyahat kabul edenlerin yoludur şehidlik. Şehid; öyle bir öğretmen ve tebliğcidir ki, yıllarca medreselerde/okullarda verilen derslerin, ciltlerce yazılan kitapların, belâğatlı dillerle yapılan tebliğ ve uyarıların sağlayamadığı bir netice ve kazancı sağlar. Şehid; yarar-zarar hesaplarına radikalce mükemmel bir ders verir: Tek dünyalı insanların ölçülerine göre, şehidin yenemeyeceği bir düşmana kendini öldürteceğine, hayatta kalıp gücünü uygun zamanda kullanmak üzere saklaması daha faydalıdır. Gâlip gelemeyeceği, sonucunu dünyada göremeyeceği bir mücâdeleye girmemesi gerekir. Böyle düşünenler şehidi anlayamazlar. Anlasalar böyle düşünmezler. Şehid; “Şehidlerin efendisi, zâlim sultan önünde hakkı haykırandır” (Ebû Dâvud, Melâhim 17; Tirmizî, Fiten 13) hadisini canıyla tasdik eden kimsedir. Şehid, kendi ölümüyle sonuçlanan eylemiyle, zâlimin maddî gücüne hiçbir zarar vermediği gibi İslâm saflarına da maddî açıdan hiçbir katkıda bulunmamıştır. Aksine; şehâdetiyle, kendi kişisel varlığını yok ederek İslâm saflarını, bir neferinin güç ve imkânlarından mahrum bırakmıştır; İslâmî hareketi yarar-zarar hesapları içinde yönlendirmeye çalışan zihniyete göre bu böyledir. Onlar, görmez veya göremez ki; İslâmî hareketin esas dinamikleri maddî imkânların ötesinde; ölçülemez, kolay anlaşılamaz mânevî dinamikler ve İlâhî yardımlardır. Şehid; toplumun kalbidir. Şehidin kanı, bir uzvu olduğu topluma ulaştığında, toplumun kurumuş damarlarını harekete geçirir, canlandırır, bir kalp görevi yapar. Toplumu, içinde bulunduğu bitkisel hayattan (ot gibi yaşamaktan) kurtarır, canlandırır. Şehidlik, yaşamak için her çeşit zillete/serefsizliğe tâlip olanların yaşadığı bir dünyada, çok şerefli bir ölümü (ebedî hayatı) seçmektir. Hayat süren leşlere, canlı cenaze durumunda olanlara en güzel dersi vermek için ölümsüzler kervanına katılmak demektir. Ölüm istenmez, ama ölümden bin beter olan zillet hiç istenmez. Âdî birer korkak, alçak birer hâin olarak zillet içinde yaşamaktansa, şereflice ölüm elbette daha iyidir. Hem, şehidlik ölmek de olmadığına göre, ölüm istenmez, ama şehidlik istenir/istenmelidir. Şehidin de Rasûl’ün de tekrar tekrar istediği lezzettir şehid olmak. İnsan, müslümanca yaşayamıyorsa, müslümanca ölmenin yolunu mutlaka bulabilir. Bazen yerin altı, yerin üstünden daha güzeldir. Şehidler, ölümden korkmaz; bilirler ki ölüm, daha güzel bir diyara, asıl vatana göç etmektir. Bilirler ki şehidlik ölümsüzlüktür. Bilirler ki her şeyin olduğu gibi canın da sahibi Allah’tır (3/Âl-i İmrân, 26). O istediği zaman zâten emânetini geri alacaktır. Ama, gönül rızâsıyla seve seve O’nun yolunda canlarını O’na takdim, fazladan ikrâma sebep olmaktadır. Allah, kendi malını, kulundan, çok büyük bedelle satın almak istiyor (9/Tevbe, 111). Onlar şehidliğe tâlip olmakla ölümlerini erkene almış olmadıklarının (3/Âl-i İmrân, 154), sadece eceli/ölümü güzelleştirdiklerinin bilincindedirler. Alakalı Yazılar Yeniden dini nikah olunca eski mehir akdi düşer mi? Yeniden akid gerekir mi? Şehidlik mertebesi hakkında Ayet ve Hadisler Hangi trafik kazası katillik, hangisi şehidlik sayılır? Şehîdlik kul borcu dışında tüm günahları siler mi? Aciz, zayıf, fakir olan insan ruhunun ihtiyacı
Posted on: Mon, 22 Jul 2013 06:20:41 +0000

Trending Topics



Recently Viewed Topics




© 2015