ARKI VE MÜZİK Şarkı: Bir şiir, nesir veya ona yakın bir - TopicsExpress



          

ARKI VE MÜZİK Şarkı: Bir şiir, nesir veya ona yakın bir şeyle sesi yükseltmek, uzatmak, devam ettirmek, makamlı veya makamsız olarak defalarca tekrar ederek eğlendirmek veya coşturmaktır. Bu, müzikle birlikte veya müziksiz olabilir.(3) İbnu’l-Esîr şöyle der: “Sesini yükselten ve onu devam ettiren herkesin sesine -Araplarca- ‘şarkı’ denir.”(4) Müzik: Müzik, Yunanca bir sözcüktür. Ud, keman, tambur klarnet vb. gibi çeşitli çalgı âletlerine verilen addır. Ayrıca müzik, melodileri oluşturma, sı- (3) Lisânu’l-Arâb, 15/136; Fethu’l-Bârî, 10/55. (4) en-Nihâye, 3/390. 12 ralama, sesleri uyumlu hale getirme (armoni) sanatıdır, şarkı (gınâ) ve şarkı söylemek de müzik demektir. Müziği meslek edinene de müzisyen/müzik adamı denir.(5) (5) el-Mucemu’l-Arabiyyu’l-Esasî, s. 1160. 13 ŞARKININ DİNDEKİ İSİMLERİ Şarkıya, din âlimleri ve imamları tarafından, birçok isim verilmiştir. Bunlardan bazıları şunlardır: “el-Lehv (eğlence, boşa vakit geçirme)”, “el- Lağv (boş söz)”, “el-Bâtıl (boş, geçersiz, değersiz)”, “ez-Zûr (yalan)”, “es-Sumûd (boş şeyle oyalanmak)”, “el-Mukâ (ıslık çalma)”, “et-Tasdiye (el çırpma)”, “Rukyetu’z-Zinâ (zina rukyesi)”, “Savtu’ş-Şeytan (şeytanın sesi)”, “Mezmûru’şŞeytan (şeytanın kavalı)”, “Kur’ân’u’ş-Şeytân (şeytanın Kur’ân’ı)”, “Müezzinu’ş-Şeytan (şeytanın müezzini)”, “Munbitu’n-Nifâk (nifak çıkaran, yetiştiren)”, “es-Savtu’l-Ahmak (ahmak ses)” ve “es-Savtu’l-Fâcir (yalancı, rezil ses)(6) (6) İmam İbnu’l Kayyim, İğâsetu’l-Lehfân adlı eserinde, bu isimlerin delillerini saymıştır. 1/237. 14 ŞARKININ FERT ÜZERİNDEKİ ETKİLERİ Şarkı; * Fıskı, fücuru (günahkârlığı), hâyâsızlığı ve edepsizliği emreder. * Haram kılınan şeyleri süsleyip güzel gösterir. O, doğrudan doğruya haramları işlemeye sevk eden bir araçtır. * Nefsi, şehvetleri (aşırı istek ve arzuları) yerine getirmeye kışkırtır ve bundaki etkisi kesindir. * İnsanın şahsiyetini, adaletini ve saygınlığını kaybettirir. * Aklın ve imanın güzelliğini ve yüzdeki nuru yok eder. 15 * İnsanın nefsindeki şeytanî durumları güçlendirir. * Kalbi oyalayarak Kur’ân’dan ve yüce Allah’ı zikretmekten alıkoyar. * Kalbi köreltir; kalp, hiçbir iyiliği ikrar edemez ve hiçbir kötülüğü inkâr edemez hale gelir. * Kulu, facirlere ve kâfirlere benzemeye sevk eder. * Fert ve toplum için, ilâhî cezaların sebeplerindendir. 16 ŞARKININ ÇEŞİTLERİ Dinde şarkı, iki çeşittir: Mubah olan şarkı (gınâ), haram olan şarkı. A- Mübah olan şarkı: Bu, sesi yükselterek, eğlence ve müzik âletleri olmaksızın, şarkı söylemektir. Ancak bazı şartların yerine getirilmesi gereklidir: Şarkı sözünde, Allah’a ortak koşma (şirk), ahlâksızlık, Müslümanları yerme, yabancı kadınlara övgü ve kur yapma olmamalı, içkilerden bahsetmemelidir. Ayrıca şarkının, yabancı erkeklerin dinlediği buluğ çağına gelmiş bir kız veya kadın tarafından -ister karşılarında, ister perde gerisinde söylesin fark etmez- söylenmemesi, farz olan bir ibadeti yapmayı engellememesi ve kişinin yaptığıyla meşhur olacak kadar onunla uğraşmaması da gereklidir. 17 Mübah olan şarkı çok çeşitlidir. Bazılarını şöyle sıralayabiliriz: 1- Yolculukta söylenen şarkılar/Hidâ: Develeri sürmek ve yolculuğun verdiği zahmet ve sıkıntıyı giderip rahat bir yolculuk yapmak için söylenen kısa şarkılardır. 2- İş ve çalışma esnasında söylenen şarkılar: Çalışırken söylenen ilâhi, marş ve şarkılardır. Söyleniş sebebi, çalışmaya sevk etmek, çalışma ve iş sıkıntısını hafifletmek, gayrete getirmek, zihinleri dinlendirmek ve işlerin verdiği sıkıntıyı giderip onları aktif hale getirmektir. 3- Savaşta söylenen marşlar: Asker ve mücahitleri savaşa teşvik için söylenir. 4- Annenin beşikteki çocuğunu susturmak veya uyutmak için söylediği ninniler. 5- Kadınların, düğünlerde, sünnet merasimlerinde, gurbete çıkanın ve yolcunun döndüğünde ve bayramlarda, def dışında çalgı aleti olmadan söyledikleri şarkılar. 18 Bu defin zilleri olmamalıdır. Def’i sadece kadınlar kullanır. Erkeklerin ise hiçbir zaman ve hiçbir yerde def kullanmaları caiz değildir. Hakkında ruhsat bulunan şeylerin daha fazla genişletilmemesi gerekir. B- Haram olan şarkı: Yukarıdaki şartları taşımayan her şarkı/müzik haramdır. Şarkının bu türünü, şarkı sanatından anlayan ve bunda uzmanlaşan muğannîler (şarkıcılar) benimseyip icra ederler. Her şarkıda, çalgı türlerinden herhangi biri, dine aykırı bir söz, bir farzı edadan alıkoyma, kadının erkekler tarafından dinlenmesi, meşhur oluncaya kadar şarkı ile ilgilenme, şarkı söyleme karşılığında ücret alma ve lâubaliliğe çağıran günahkâr kişilerin melodilerini söyleme gibi haram kılınan şeyler vardır. Dine göre bunların hiçbiri caiz değildir. Çünkü bunda, yüce Allah’ın rızasından ve zikrinden alıkoyma ve insanın yaratılış gayesinden uzaklaşması vardır. Bu yaratılış gayesi, tek olan ve ortağı olmayan Allah’a kulluk etmektir. Çünkü in19 san başıboş olarak yaratılmadı ve göz ardı edilmedi. O, yüce Allah’ı birlemek ve O’na kulluk etmek için yaratıldı. Kulluk, bu tür şarkılarla asla bir araya gelemez. Şimdi, yüce Allah’ın izniyle, Allah’ın kitabından, Rasûlünün sünnetinden, salih selefinin sözlerinden, uyulan dört mezhebin âlimlerinden ve başkalarından, şarkı ve müziğin haram olduğunu bildiren delilleri zikredeceğiz. 20 YÜCE ALLAH’IN KİTABINDAN, ŞARKI VE MÜZİĞİN HARAM OLDUĞUNU BİLDİREN DELİLLER 1- Yüce Allah, Kitabında şöyle buyurmuştur: “İnsanlardan kimi var ki, bilgisizce (insanları) Allah’ın yolundan saptırmak ve onunla alay etmek için lâf eğlencesi satın alır. İşte onlara küçük düşürücü bir azap vardır.” (Lokman, 6)(7) (7) Bu ayetin tefsiri, şarkı ve bütün çeşitleriyle çalgı aletlerinin haram olduğuna delâleti hakkında geniş bilgi için bkz: Iraklı allâme, müfessir ve muhakkık (araştırmacı) Ebu’l- Fadl Şihabuddîn el-Alûsî’nin -Allah ona rahmet etsin- Rûhu’l-Maâni’si. Bu zat, ayetin tefsirini yaparken uzun açıklamalar yapmıştır. Ayetin şarkıyı ve yasak olan bütün çeşitleriyle çalgı aletlerini haram kıldığını açıklamış; selefin, müfessirlerin ve fakihlerin sözlerinden deliller getirmiştir. 21 Fakih sahabî Abdullah b. Mes’ûd radıyallahu anh’a, âyetteki “lehve’l-hadîs”in (laf eğlencesinin) ne olduğu sorulduğunda, o, şöyle cevap vermiştir: “Kendisinden başka ilah olmayana yemin ederim ki bu, şarkıdır.” Bu sözünü üç defa söylemiştir.( 8) Kur’ân’ın tercümanı olan Abdullah b. Abbâs radıyallahu anh ise: “Ayet; şarkı ve benzerleri hakkında indi.” demiştir.( 9) İbn Ömer ve Câbir b. Abdullah da -Allah hepsinden razı olsun- böyle söylemişlerdir. Bu dört kişi, sahabenin büyüklerindendir ve kesin olarak, lehve’l-hadîsin (laf eğlencesinin) şarkı olduğu görüşündedirler. Sahâbînin tefsirinin muteber oldu- (8) Tefsiru’t-Taberî, 11/61. (9) Buhârî, Edebu’l-Mufred, No: 1265. el-Elbânî, Sahîhu’l- Edebi’l-Mufred’de bunun sahih olduğunu söylemiştir. No: 955, s. 487.ğu, usûlde kabul edilen şeylerdendir. Sahabîler herhangi bir tefsirde icmâ ederlerse, onların icmâı delil olur, çünkü onlar Kur’ân’ın inişine tanık olmuşlardır. Sahabe ve tâbiîn “lehve’l-hadîs”in “şarkı” olduğunda icmâ etmişlerdir. Onlar görüşüne itiraz edilip edilmediği bilinmemekle birlikte herhangi bir itiraz da görülmemiştir. Bu görüşte olduklarını söyleyen tâbiîlerden bazıları şunlardır: Mücahid, İkrime, Mekhûl, İbrâhîm en-Nehaî, Atâ el-Horasanî, el-Hasenu’l-Basrî, Saîd b. Cubeyr, Katade b. Deâme, Meymûn b. Mihrân, Habîb b. Ebî Sabit, Amr b. Şuayb, Abdulmelik b. Cureyh ve Saîd b. el-Museyyeb -Allah hepsine rahmet etsin-. Bu on üç tabiî, bu ayetteki “lehve’lhadîs” i şarkı diye tefsir etmiştir. Bunlara herhangi birisinin karşı çıktığı bilinmemektedir. Hafız İbn Kesîr -Allah ona rahmet etsin-, âyetin tefsirinde şöyle demiştir: “Yüce Allah, saîd (mutlu) olanların yani Allah’ın kitabını rehber edinen 23 ve onu dinlemek suretiyle yarar sağlayan mutlu kişilerin durumunu zikrettikten sonra, Allah’ın kelamını dinlemekle beraber ondan yararlanmaktan yüz çeviren ve çalgı aletlerini, melodili olarak ve çalgı aletleri eşliğinde söylenen şarkılara yönelen şakilerin (bedbaht) halini belirtti.” Şeyhu’l-Müfessirîn İmam et-Taberî -Allah ona rahmet etsin-, ilim adamlarının “lehve’l-hadîs”in manası hakkındaki sözlerini aktardıktan sonra şöyle dedi: “Bu konuda doğru görüş, ‘onunla Allah’ın veya elçisinin dinlenilmesini yasakladıkları arasından, Allah’ın yolundan alıkoyan her türlü söz kastedilmiştir.’ denilmesidir. Çünkü yüce Allah, “lehve’l-hadîs” sözüyle umumu kastetti. Birini diğerinden ayırmadı. Bu da hususi olduğuna delalet eden bir şey gelinceye kadar, umumu üzeredir. Şarkı ve şirk bunlardandır.” 2- Yüce Allah şöyle buyurdu: 24 “Onlardan gücünün yettiğini sesinle yerinden oynat; atlıların ve yayalarınla onların üzerine yaygarayı bas; mallarda ve evlatlarda onlara ortak ol (bunları haram yoldan kazanmaya sevket); onlara çeşitli vaadlerde bulun, gerçi şeytan onlara aldatmadan başka bir şey va’detmez.” (İsra, 64) Müfessirlerin imamı olan Mücahid, İblis’in sesi hakkında şunları söyledi: “O, şarkı, mezmûrlar (düdük), lehv (eğlence) ve bâtıldır.”(10) ed-Dahhâk b. Muzâhım da şöyle demiştir: “O, mizmarın (düdüğün) sesidir.”(11) İmam İbnu’l-Kayyim -Allah ona rahmet etsinbu ayet hakkında şunları söylemiştir: “Şeytanın sesi, Adem oğullarını rahatsız eder. O, Allah’a itaat dışındaki her türlü sestir. Şeytana onu emrettiği ve onu beğendiği için nisbet edilmiştir. Yoksa bizzat şeytanın sesi değildir. Şar- (10) ed-Durru’l-Mensûr, 5/312. (11) Tefsîru’l-Kurtubî, 10/312. 25 kı sesi, ölü için feryat etme, üflemeli, telli ve başka bütün çalgıların sesleri, Adem oğullarının canını sıkan, onları basitleştiren ve rahatsız eden şeytanın seslerindendir. Bundan dolayı selef, bu ayet hakkında: ‘O, şarkıdır.’ demiştir. Onun, nefisleri tedirgin, rahatsız ve kaygılı hale getiren şeytanın seslerinin en büyüklerinden olduğunda şüphe yoktur. O, kalplere huzur veren, onları sakinleştiren ve Rablerine huşu ile ibadete sevkeden Kur’ân’ın zıddıdır. Kur’ân’ın sesi ise, nefisleri sakinleştirir, onlara huzur verir ve vakarlı hale getirir. Şarkı sesi, insanları tedirgin, rahatsız ve huzursuz eder... Dinleyiciyi, tedirgin, rahatsız ve huzursuz ettiği için, şarkı ve çalgı seslerinin şeytanın sesi olduğuna hiçbir delil olmasa, bu ona yeterli bir delildir.”(11) 3- Yüce Allah şöyle buyurdu: (12) el-Kelâmu alâ Mes’eleti’s-Semâ, s. 379-380. 26 “Şimdi siz bu söze (bu Kur’ân’a) mı hayret ediyorsunuz? Ve gülüyorsunuz da ağlamıyorsunuz. Ve siz baş kaldırıyorsunuz.” (Necm, 59-61) Ümmetin büyük âlimi, Kur’ân’ın tercümanı olan Abdullah b. Abbâs -Allah her ikisinden razı olsun- “Ve entum sâmidûn (siz baş kaldırıyorsunuz)” âyetini şöyle tefsir etmiştir: “Bu, şarkıdır. Onlar Kur’ân’ı dinlediklerinde şarkı söylerler ve oynarlardı. Bu, Yemenlilerin lehçesidir. ‘Usmud lena/bize şarkı söyle’ demektir.”(12) Tâbiînin fakihlerinden Mücâhid b. Cebr -Allah rahmet eylesin- şöyle demiştir: “Bu, Hımyer lehçesinde, şarkıdır. Yemenliler, birisi şarkı söylediğinde: ‘Semede fulânun’ derler.”(13) (12) Tefsiru’t-Taberî, 13/82. (13) İbnu’l Kayyim, İğâsetu’l-Lehfân, 2/288; İbnu’l Cevzî, Telbîsu İblîs, 231. 27 4- Yüce Allah şöyle buyurdu: “Onların, Beytullah yanındaki duaları da ıslık çalmak ve el çırpmaktan başka bir şey değildir. (Kâfirler!) İnkâr etmekte olduğunuz şeylerden ötürü şimdi azabı tadın.” (Enfal, 35) İmam İbnu’l-Kayyim -Allah ona rahmet etsinbu âyet hakkında şöyle demiştir: “İbn Abbas, İbn Ömer, Atıyye, Mücâhid, ed-Dahhak, el-Hasen ve Katade: Ayette geçen “mukâ”nın “ıslık çalmak”; “tasdiye”nin ise “el çırpmak” anlamına geldiğini söylemişlerdir. İbn Abbas, şunu söylemiştir: ‘Kureyş, Beytullah’ı çıplak olarak tavaf ediyor, ıslık çalıp el çırpıyorlardı.’ Mücâhid şöyle demiştir: Tavafta, Peygamber’in karşısına çıkıp tavafını ve namazını bozmak için ıslık çalıp el çırpıyorlardı. El çırpanlar ve kamış, mizmar veya benzeri şeylere üfleyerek ses çıkaranlarda bunlara benzeme vardır. Bu, sadece görünüşte bir benzeme olsa bile, 28 onlara benzemeye çalışmaları sebebiyle, bunların da kınanması söz konusudur.” (14) Şeyh Ahmed b. Yahya en-Necmî şöyle demiştir: “Allah, el çırpmaları ve ıslık çalmaları sebebiyle Kureyş’i kötüledi. Allah birisini ancak bâtıl ve boş bir davranıştan dolayı kötüler. Bu yaptıkları doğru veya helâl olsaydı, Allah onları bundan dolayı kötülemezdi. Onları bundan dolayı kötülediğine göre, bu, onun haram ve bâtıl olduğunu gösterir. Şu, dinî kurallardandır: ‘Hakkında tehdit bulunan, lânet edilen, gazap edilen ve yapan için kötülemede bulunulan şeyler, haramdır ve büyük günahlardan sayılır.’ Büyük imamlar böyle söylemişlerdir. Islık çalma ve el çırpma, kötülendi ve azap tehdidiyle yan yana zikredildi. Bu, onların haram kılındıklarını ifade eder. İnsanların -iddia ettiklerine göre- büyüklere saygı ve şanlarını yükseltmek için yaptıkları alkış (14) İbnu’l Kayyim, İğâsetu’l-Lehfân, 2/274-275. 29 da haramdır. Çünkü o, Allah’ın kâfirleri kötülemesine sebep olan, bu tür kötülenmiş davranıştandır. Alkış, Batı hayranlarının, Batılı kâfir dostlarından ithal ettikleri şeylerdendir. Çünkü onlar, dine aykırı olsa bile, her şeyde onları taklit etmişlerdir. Allah en iyi bilendir.”(15) Sahabe -Allah onlardan razı olsun- ve iyilikle onlara tâbi olanlar -Allah onlara rahmet etsin-, bu ve Kur’ân’daki diğer âyetlerde kastedilenin şarkı olduğu yorumunu yapmışlardır. Yüce Allah, kitabındaki bu âyetlerde şarkıyı ve onunla ilgili olanları kötülemiştir. Bu sebeple, şarkı bütün çeşitleriyle birlikte, Allah’ın kitabındaki nasla haram olmaktadır. (
Posted on: Wed, 20 Nov 2013 20:21:49 +0000

Trending Topics



Recently Viewed Topics




© 2015