Bu kimin fıkrası? Fıkrayı Mehmet Aktürk’ten dinlemiştim. - TopicsExpress



          

Bu kimin fıkrası? Fıkrayı Mehmet Aktürk’ten dinlemiştim. Çokta gülmüştüm. Bir hafta filan oluyor ve ben kaç gündür bu fıkrayı yazmak için kıvranıp duruyordum. Cumhuriyet Gazetesinde dün Bekir Coşkun fıkrayı köşesinde yazınca, acaba dedim Aktürk O’na damı anlattı. Ortada ketenpere bir durum mu var? Genel siyaset, yerel siyaset derken, konunun özüne uygun bu fıkrayı dinleyince, ben bunu yazayım dedim de, nasıl yazacağımı bilemedim. İyi ki de yazmamışım. Bekir Coşkun kadar güzel yazamazdım zaten. Yalnız ortada küçük bir sorun var: Bu “karga fıkrası” ya anonim, benim dışımda herkes biliyordu, ya da Mehmet Aktürk iki ara bir derede fıkrayı Bekir Coşkun’a da anlatmıştı. Yoksa bu kadar tevafuk olabilecek şey değil. Bu fıkrayı İslam Coğrafyasında bitmez tükenmez katliamlara uyarabilirsiniz. Bu fıkrayı genel siyasetimizde 90 yıldır süren, ondan öncede kurulan bütün İslam tandanslı devletlerde yaşanan olayların merkezindeki din ve dini kendine göre anlayanlara da monte edebilirsiniz. Bu fıkrayı yereldeki “zübüklere” de ithaf edebilirsiniz. Hiç sorun değil. Ama önce fıkrayı okuyun, hem de üstad Bekir Coşkun’un ironi ve espri yeteneğinin doyumsuz güzelliğinde. İşte fıkra: Karga… Papazı uzak bir köye atadılar... Gitti baktı, kimsenin kiliseye gelip gittiği yok... Her taraf kir pas içinde... Kolları sıvadı, kiliseyi boyadı, çanı parlattı, bayrak astı, insanları ibadete davet etti, her şey yoluna girdi... * Tek sorun vardı: Karga... Bir karga gelip çana konup çişini yapıyor, bayrağa konup kirletiyor, haça konup konup berbat ediyor... Papaz yarım gün canı çıkana kadar temizliyor, ertesi gün yine karga gözüküyor... Canı sıkıldı... Çare aradı, bulamadı... Gidip muhtara danıştı: “Şu karga azizim, gelip her şeyi berbat ediyor... Ben temizliyorum, paklıyorum, tam yerime oturmuşken yine geliyor...” Muhtar “Kolay” dedi: “Kolay, oraya bir parça tuzlu peynir sakla, hırsızdır... Yanına susuz rakı koy, bedava bulunca kaçırmaz... Göreceksin gelip ayağının ta dibine düşecektir...” * Papaz denileni yaptı... Tuzlu peyniri kuytuya koydu, tasa susuz rakıyı boşalttı... Gözünü deliğe dayayarak beklemeye başladı... Karga gözüktü... Kendinden emin tuzlu peyniri buldu yedi, yiyince susadı, tasa döndü, tadının farkına varıncaya dek iki fırt aldı... Kafayı buldu... Sallandı... Ve papazın ayaklarının ta dibine düştü... * Papaz kargayı alıp iki kanadından tutarak havaya kaldırdı... “Sen nesin?” dedi: “İmanım var desen, hırsızlık yapmazsın... Milliyetçiyim desen, bayrağa kıymazsın... Hıristiyan’ım desen çana sıçmazsın... Müslüman’ım desen rakı içmezsin... Söyle ulan sen nesin?...”
Posted on: Sun, 08 Sep 2013 06:51:11 +0000

Trending Topics



Recently Viewed Topics




© 2015